Small Grey Outline Pointer

18 Ekim 2013 Cuma

One Shot | Yeni Bir Yıla Başlangıç



Çeviren: Myun-

One Shot -Yeni Bir Yıla Başlangıç -


Sabahın 5inde, 12si de yılbaşı kahvaltısı için ayaktaydı.
" Kris, sebzeleri düzgün şekilde kes. " Lay gülerek söyledi.
" Ne var yani, yanlış mı kesiyorum? " EXO-M lideri cevapladı.
" Orantısızlar.. bazıları çok kalın bazıları ise sebze olduğu anlaşılabilmesi için fazlasıyla küçük. " Kyungsoo Kris'in bıçakla gerçekleştirdiği çabayı izlerken söyledi.
" Ne? Hayır, hiç de öyle değiller. "
" Evet öyleler Kris. " Lay yumuşak bir sesle çıkıştı. " Xiumin hyung'unkilere bakıp bir karşılaştırsan? "
" Pfffftt. Onunkilerle karşılaştırmaya ihtiyacım yok. "
" Onlar haklı, benimkiler seninkilerden daha iyi. " Xiumin ekledi.
Mutfaktaki bu 4lüden en berbat aşçı Kris'ti. Diğer 3lü ise Krisle bu yüzden dalga geçmeyi çok seviyordu. Tabi diğer yanda Kris, hiçbir zaman berbat aşçılığını itiraf etmiyordu.
" Hayır, değiller. " Kris daha seslice söyledi. " Eğer görünüşlerini beğenmediyseniz yemeyin. Hepsini benim tabağıma koyun. " Bıçağı elinden bırakırken söylendi, kollarını çaprazladı ( hani çiçek olma pozisyonu var ya 1.sınıfta gösterilen, o işte dkfjgkgh ) ve küstü. İşte bu an 3ünün deminden beri beklediği andı. Lay, Kyungsoo ve Xiumin istediklerine sahip olmuşlardı ve yüksek sesle gülüyorlardı.
İnsanların aşçılığıyla dalga geçilmez! " Kris söyledi, çünkü bu 3lünün kendisini eğlenceli bulmasına sinir olmuştu-özellikle Lay'in.
" Ya! Sussanıza! " Kris devam etti.
Biraz sakinleştikten sonra Lay " Oh hadi ama, biliyorsun sadece alay ediyoruz. "
" Evet. Onları nasıl kestiğin o kadar da önemli değil, pirinçle karıştırdığımızda zaten güzel olacaklar. "
" Yup! Ve şimdi Kris'in berbat sebzeleriyle fotoğraf çekilme zamanı. " Xiumin telefonunu çıkarırken bağırdı.
" YAHH! " Kris söyledi ve telefonun kamerasını kapatmak için ayağa kalktı.
İki adam birbirleriyle debelenirken Lay Kris'in bıçağını aldı ve sebzeleri kesmeyi tamamlamaya başladı.
" O kadar da berbat değiller. " Xiumin ateşkes ilan ettikten sonra Kris sandalyesine otururken söyledi.
" Evet, değiller. Küsmeyi de bırak, bugün yılbaşı. " Lay sevgilisine tebessüm ederek söyledi.
Gamze bir kez daha sihirini göstermişti. " Gördünüz mü? Söylemiştim. " Kris çoktan sebze kesme işlemine dönmüş olan Kyungsoo ve Xiumin'e gülerek söyledi.
" Şimdi bunları bitir ki ben de Kyungsoo'ya yardım edebile- "
" Hayır, sen yap, seni izlemek istiyorum. " Kris Lay'i kucaklarken söyledi.
" Kris, bir an önce yemek işini bitirmeliyiz. "
" Kyungsoo tek başına altından kalkabilir, sen de bunları yapmaya devam et. " Daha sıkı sarılarak söyledi.
" Of, yine şu aşırı sevimli Kris'e dönüşüyorsun. " Lay iç çekerek söylendi ve kesme işlemine devam etti.
Mutfağın çaprazındaki oturma odasındaki yılbaşı ağacının parlaklığı göze çarpıyordu. Rengarenk ışıklar sabahın erken oluşunun verdiği karanlıkta harika duruyorlardı.
" Wow. Cidden çok fazla hediye var. " Masanın üzerindeki poşet ve çantaları gören Chanyeol söyledi.
Baekhyun ve Chanyeol hediyelerden sorumlu olan kişilerdi. Onları ağacın altına yerleştiricekler ve daha sonra tüm üyeler ağacın yanına toplandığında hediye zamanı başlayacaktı.
" 12 kişiyiz, herkesin 1den fazla hediye aldığını da düşünürsek elbette bu kadar fazla olucak. " Baekhyun sebebi açıkladı.
" Benim hediyelerimi de al hyung. " Tao Baekhyun'a hediye kabı ile sarılmış iki paket veridi.
" Ağaç daha fazla hediyeyi kaldırabilecek mi üzerinde bilmiyorum. " Baekhyun paketleri alırken söyledi.
" Aww, zavallı ağaç. " Chanyeol ekledi.
" Hediyeler! Hediyeler! " Chen hediyelerini ağaca yerleştirirken mutluca zıplıyordu.
" Ya! Düzeni bozma! " Baekhyun söyledi.
" Hadi ama, zaten hediyeler verilmeye başlandığında düzen denilen bir şey kalmayacak. " Söyledikten sonra Chen ağacın yanına oturdu ve hediyeleri incelemeye başladı. " Hmm, benim için olan hediyeler nerede acaba? " Kendiyle konuşuyordu.
" Ya! Kes şunu! " Chanyeol Chen'i ağacın etrafından çekerken söyledi.
" Hediyeleriim! " Chen sürüklenirken söyleniyordu.
" Çocuklar, oynamayı bırakın. " Suho oturma odasına girerken söyledi, elinde hediyelerle dolu büyük bir kutu taşıyordu.
" Hediye! " Chen, Chanyeol'dan kurtulup ayağa kalktı ve Suho'ya koştu ve " Ne aldın bana hyung? " diye sordu.
" Biraz daha bekleyemez misin? " Suho cevapladı.
" Bekleyebilirim, ama bana ne aldığını çok fena merak ediyorum, sadece paketine baksam olur mu? "
Suho sadece güldü ve Chen'e izin verdi. Kendisi için olan paketi bulması uzun sürmedi.
Paketi eliyle tutup kaldırdı ve " Neden benimki diğerlerinkilerle karşılaştırıldığında daha küçük? " diye söyledi.
" Huh? "
" Beni sevmiyor musun hyung? "
" Huh? Ne? Neden bunu soruyorsun? " Şaşıp kalan Suho, Chen'in aegyo dolu gözlerinden kaçınıyordu.
" Benimki diğerlerinkilerden daha küçük! Onları daha çok seviyor olmalısın. Aslında beni sevmiyorsun! "
" Ne diyorsun? " Suho panikledi, Chen'den paketi aldı ve " Neden aniden seni sevip sevmediğimi soruyorsun? " Baekhyun'a paketi verirken kızardı.
" Pakette kolye veya ona benzer küçük bir şey olabilir aslında Chen. " Tao sakince söyledi.
" Gerçekten mi? " Chen bağırdı. " Bu doğru mu hyung? O zaman beni gerçekten çok seviyor olmalısın. " Bağırarak söylemeye devam ediyordu.
" Ah.. evet.. uh..tabiki...tabikii, seni..seviyorum. " Suho'nun cümleyi söylerken suratında oluşan kırmızılık daha fazla kırmızı olamazdı.
" Yeeey! " Chen bir kez daha bağırdı ve Suho'yu kucaklayarak sıçramaya devam etti.
Bir kaç zıplamadan sonra Chanyeol ikisini ayırdı ve Chen'e sakin olmasını söyledi. Chen koltuğa otururken oldukça sakindi, elindeki kutuyu titretiyor, kokluyor, inceliyor, akla ne gelebilecek şey varsa uyguluyordu.
Tao, tüm bu kucaklaşma ve zıplamadan sonra aşırı-kırmızı olan Suho'ya elini sallayıp sesleniyordu.
" Hyung? Hyuung? " Tao donmuş olan Suho'ya bir kez daha sordu.
" Sanırım hyung az önce itiraf etmiş olduğu şey için önceden zihinsel olarak hazırlamamıştı kendini. " Baekhyun Tao'nun yanına gelerek söyledi, Suho'yu incelemeye başladı.
" Ben.. ben..sadece.. " Suho mırıldanmaya başladı.
Sehun ve Luhan gruba en son katılan kişilerdi, zaten alışılmadık bir durum da değil bu. 12 kişi arasında en uykucu kişi Sehun'du.
" Mutlu yıllar EXO! " Luhan yüksek sesle söyledi ve güldü. Masada oturanlara katıldı 2li.
" Mutlu yıllar Luhan-hyung! " Jongin Kyungsoo'nun ekmekleri koyduğu tabağı tutarken söyledi.
" Mutlu yıllar! " Sehun yılbaşı ağacının yanına gidip onlara seslendi.
20 dakika sonra yemek hazırdı. Lay ve Kyungsoo kendilerine özel tariflerinden oluşan yemeklerini yapmış, Kris ve Xiumin peynir kesmeye yardımcı olmuş, Jongin de portakal suyu hazırlamıştı.
" Hey, ağacın etrafındakiler, gelin, yemek hazır. " Luhan diğerlerine seslendi.
Ve sonunda, 12si de yemek masasındaydı. Çiftler birlikte oturmuştu. Sehun ve Luhan, Kyungsoo ve Jongin ile karşılıklı, Baekhyun ve Chanyeol, Kris ve Layle karşılıklıydı. HunHan ve Baekyeol'un arasında Chen ve hala-suratı-kırmızı-olan-ayrıca-konuşmaya-hazır-olmayan yüze sahip Suho oturuyordu. Xiumin ve Tao ise onların karşısındaydı.
" Chanyeol, neden gözlük takıyorsun? " Kris Chanyeol'a sordu çünkü herkesin bildiği gibi Chanyeol gözlük takarsa sadece dışarıda takardı.
" Bu mu? " Chanyeol çerçeveleri elleyerek sordu.
" Hayır, başka bir tarafındaki çerçeveler. " Kris alaycı şekilde söyledi.
Chanyeol Kris'e kötü kötü baktıktan sonra " Çünkü Baekhyun yılbaşı hediyesi olarak bana verdi, günün sonuna kadar takacağım. "
" Ne? Siz ikiniz, hediye zamanına kadar bekleyemediniz mi? " Suho düz bir suratla sordu.
" Aslında öyle olmasını istedim, ama bu yanımdaki uzun insan sabah yataktan çıkmadı ve eğer hediyemi ona vermezsem asla da çıkmayacağını söyledi. " Baekhyun açıkladı.
" Heyecanlıydım, tamam mı? " Chanyeol söyledi ve devam etti. " Ama yaptığıma değdi, çünkü Chanyeol hediyeyi çok sevdii. " Bunu söylerken gözlüğünü çıkardı ve ona baktı. " Seni seviyorum gözlük, sonsuza dek seni kullanacağım, banyo yaparken, uyurken, performans sergilerken bile. "
Yılbaşı yemeği mükemmel geçmişti. Kimse sebzelerin pirincin içinde nasıl gözüktüğünü fark etmemişti bile- ve Kris bunun için çok mutluydu. Jongin ana yemek bittikten sonra keki masaya getirdi. Hepsi sessizce ve iştahla yemeklerini bitirmişlerdi. Çiftler birbirleriyle ilgileniyordu, Xiumin ve Tao birbirlerine sarılı şekilde odada şapşalca geziniyordu. Chen, Suho'ya neden sessiz ve kırmızı olduğunu sordu. Ateşini ölçmek için elini Suho'nun alnına götürdü ve onu kucakladı çünkü Suho'nun soğuk algınlığı kapabileceğinden endişelenmişti. O sırada ise Suho nasıl nefes alındığını hatırlayama çalışıyordu.
" Hediye zamanıııı! " Bağıran kişi Chanyeol'du. Etrafı toparlamayı bitirmişlerdi. Kyungsoo, Lay, Xiumin ve Tao temizliği yapmış, Kris ve Baekhyun artıkları poşette toplamıştı. Chanyeol, Jongin, Chen ve Luhan ağacın yanına gidip hediyelerin üzerine bakıp isimlerini bulmaya çalışıyordu, Sehun ise masada oturmuş devlet yöneticisi gibi ülkesine - 11 kişiden oluşan- bakıyordu.
12 üye de ağacın yanında toplanmıştı. Chanyeol ve Baekhyun onlardan ayrı bir şekilde ağacın arkasında "Hediye Zamanı"nın sunucuları olarak ayakta dikiliyorlardı.
" Herkese merhaba, benim adım Baekhyun. Bugün sizin MCniz -sunucu anlamına geliyor- olacağım. " Resmi bir şekilde söyledi.
" Tekrardan merhaba, ben ise Chanyeol. Bugün ben de MC Baekhyun'un yanında olacağım. " Böyle söylemişti, çünkü biliyordu ki tüm konuşmayı Baekhyun yapacak o ise hediyeleri teslim etme görevini üstlenecekti.
" O zaman, ilk olarak, Lider, buraya gel, biz de sana hediyelerimizi vereceğiz. "
Suho denileni yaptı, biraz önceki halinden daha iyi olduğu görülüyordu.
" Tamam, sanırım ilk olarak iyi bir sene dileyerek başlamalıyım... Mutlu Yıllar! " Söyledikten sonra gülümsedi.
" Sana da mutlu yıllar hyung! " Chen yüksek sesle söyledi, en neşeli kişi gibi gözüküyordu.
Suho devam etti " Belki bu hediyeler tam olarak istedikleriniz olmayabilir, bazılarınızın ihtiyacı olan şeyler, bazılarınızın ise çoktan sahip olduğu şeyler bulunmakta. Ama elimden geldiğince kişiye göre, kişiye özel hediye almaya çalıştım, eğer daha pahalı şeyler istediyseniz, üzgünüm. Fakat onları oldukça güzel şekilde, nasıl istediyseniz o şekilde paketledim, o yüzden tüm kalbinizle, hediyeyi güzelce açmanızı istiyorum ve, ugh, tekrardan İyi Seneler! " cümlesini o ünlü olan mükemmel gülüşüyle bitirdi.
" Seninle gurur duyuyorum hyung. " Sehun söyledi. " Üzgün hissetme, ben bize bir şeyler almak istemene bile minnettarım. Ne olduğu önemli değil, eğer pahalı hediyeler almış olsaydın sana yük olduğumuzu düşünürdüm. " Sehun cümlesini bitirdi, hepsinin suratında bir gülümseme vardı, çünkü söylediklerine tamamen katılıyorlardı.
" O haklı hyung. Seni ne olursa olsun seveceğim. " Chen koltukta otururken seslendi.
" Uh..teşekkür ederim. Güzel bir sene geçirelim çocuklar. " Hepsini selamladı ve gülümsedi.


credit to the " danceonstage " from AFF.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder