Small Grey Outline Pointer

18 Ekim 2013 Cuma

One Shot | Sarhoş Bir Gece



Çeviren: Myun-

One Shot - Sarhoş Bir Gece -

Kapı açıldığında sırıtmakta olan Kris göründü.

" Hey, siz çocuklar, onu getirmeyi başardınız. "

Kyungsoo çikolota sıcaklığında bir gülümseme verdi. Partileri çok seven birisi değildi. Gürleyen müziğin sesi ve alkolün kokusu midesini bulandırıyordu, parti insanı değildi gerçekten. Ne zaman bir arkadaşı onu partiye davet etse, teklifi geri çevirip evde televizyon izleyip ödevlerini yapmayı tercih ederdi. Ama bir şekilde Jongin onu Kris'in partisine gelmesine ikna etmişti.

Muhtemelen Jongin'e hiçbir zaman hayır diyemediğinden kaynaklanıyordu, en büyük takıntısına.

Orta okulda tanıştıklarından beri Jongin'i tanıyordu. Kyungsoo hep yalnız ve sessiz biri olmuştu, öğle yemeğinde kendi başına otururdu. Jongin onun masasına geldi, oturdu ve ona arkadaşça bir gülümseme sundu. Ona isminin ne olduğunu sordu, orada birbirlerine kanı kaynadı ikisinin de. Birbirlerinden hiç ayrılmadılar. Elbette bazen kavga ettiler, hangi arkadaşlıkta olmaz ki zaten? Liseye başladıklarında da yakınlardı birbirine, hatta öncesinden daha yakın.

Kyungsoo en yakın arkadaşına başka duygular hissetmeye başladığı zamanları hatırlayınca hafiften kızardı. Lisenin yeni başladığı sıralardaydı. Ayrıca gençlik hormonlarının devreye girdiği zamanlar tabiiki.

Lanet olası hormonlar.

Kris eliyle evinin içini gösterdi. " Hadi içeri gelin. "

Kyungsoo'nun gözleri etrafı dolandı. Bir sürü insandan oluşan, içen, dans eden, herkesin önünde birbirlerine duygularını gösteren insanları analiz ediyordu.

Jongin'e göz attığında suratı tiksinti içerisine girdi. Suratında kocaman bir sırıtış vardı, bir çiftle sohbet ediyordu. Kyungsoo hafiften ileri doğru yürüdü, merdivenlerin karanlık bir koridora doğru uzandığını fark etti. Alelacele günah işlemekte olan sarhoş iki kişi vardı.

" Muhtemelen bir daha gün doğmayacakmış gibi sikicektir. " diyerek kendi kendine titredi Kyungsoo.

" Kyungsoo, hadi ama, eğlenmek için buradayız. " dedi Jongin. Kolunu Kyungsoo'nun omzuna sardı ve ışıl ışıl gülümsedi. Kyungsoo yüzünü ekşiterek kollarını ovuşturdu.

" Biliyorsun, partilerden nefret ediyorum. "

" Partiler eğlenceli olabilir. Güven bana. " Jongin sesli müzik yüzünden ona doğru eğilerek söyledi. " Daha fazla yaşamalısın, Kyungie. Sadece evinde oturup o saçma şeylerle uğraşamazsın. "

Jongin haklıydı. O an hayatı hakkında düşündü, süper derecede sıkıcıydı.

Kyungsoo ağır şekilde iç çekmeden önce biraz sessiz kaldı. " İyi. "

Jongin sırıttı ve hızlıca mutfağa koştu.

Kyungsoo Jongin'in kolları artık etrafında olmadığında soğukluk hissetti. Nedense, Jongin onu hep sıcak tutabilirdi, donuyor olsa bile.

Jongin geri geldi ve elinde bir bira şişesiyle Kyungsoo'nun önünde dikildi. " İşte. "

Kyungsoo baktı, şişeyi almadan önce tereddüt etti. Parmakları birbirine sürttü, ikisi de o an içlerinde kıvılcım hissettiklerine yemin edebilirdi. Jongin'in yanakları pembe bir renk kazandı ve şişeyi hızlıca açıp bir yudum aldı. Kyungsoo kendininkinden bir yudum çekmeden önce onu izledi.

" İnsanlar nasıl bu boktan şeyi içebiliyor? " diye düşündü kendi kendine.

Kyungsoo'nun yüzü iğrenmiş bir ifadeye dönüştü, eliyle ağzını tutuyordu.

Jongin'in güzel gülüşü Kyungsoo'nun kulaklarında yankılandı, ona baktı.

" Endişelenme, Kyungie. Daha fazla içtikçe tadı güzelleşecek. " derken aydınlık gülüşü suratındaydı, şişeyi kafaya dikti. Kyungsoo tekrar kendi şişesine baktı, yine iğrendi.

" Oh, siktir. " Şişenin ucunu ağzına aldıktan sonra, yudumlamaya başladı.

Jongin gözleri kocaman, çenesi şaşkınlıktan düşecek şekilde ona bakıyordu. Kyungsoo birayı bitirdi ve çöp kovasının yanına attı. Jongin'in ona baktığını yakaladığında kızardı. " Ne var? "

" Kahretsin, Kyungsoo, hepsini, o şişenin hepsini içtin. "

" Daha fazla yaşamam gerektiği söyledin, değil mi? "

Kyungsoo sırıttı, Jongin'in gülüşü tekrar suratına yayılmıştı. Bir kez daha kolunu Kyungsoo'nun omzuna yasladı ve birlikte dans alanına doğru gittiler.

Kyungsoo hafifçe gülümsedi, omuzlarında bulunan koldaki hoşnutluğu hissederek.

Kapı uçarak açıldı, Kyungsoo ve Jongin tökezleyerek içeri girdiler, kolları birbirlerinin omuzlarına sarılı, kıkırdıyor ve gülüyorlardı. Kapıyı kapattılar, Jongin ceketini çıkarıp bir yere fırlattı. Kanepeye düştü, hâla küçük bir kız gibi kıkırdıyordu. Kyungsoo onu takip etti cuk diye yanına oturdu, t-shirtünü kavradı.

" Jonginnie~ "
" Kyungsoo~ "
" Çok aptalsın, bunu biliyorsun dimiiii? "

Kyungsoo onun göğsünü parmağıyla dürterken Jongin kıkırdadı. " Çoook aptalsın. Biz hepimiz aptalıııızzzz. Lalalalaaaa~ "
" Aman Tanrım, Kyungsoo, sen ç-ç-çok sarhoşş-suun. " dedi Jongin, tekrardan seslice gülmeye başladı, kanepenin etrafında kıvrılıyordu.
" S-s-sen de sarhoşşssuun. Düzgün konuşamıyorsun b-bbileee. "
" Sen de ö-ööylesin. "

Gözkapakları yaşlarla dolana kadar etrafta kıvranıp gülmeye devam ettiler, karınlarını tutuyorlardı daha fazla gülmemek için. Sakinleştiklerinde Kyungsoo gözlerini Jongin'e odakladı. Gözleri yüz hatlarını takip edip dolgun dudaklarına doğru yol aldı. Bir anda sıcaklık hissetti ve yanakları kızardı. Gözlerini dudaklardan alamıyordu. Karşısındaki dudakların kendi dudaklarıyla birleştiğinde nasıl olacağını düşünmeden edemiyordu. Jongin onun bakışlarını fark ettiğinde alt dudağını ısırdı. Kyungsoo'nun gözleri yukarı kalkıp Jongin'in gözleriyle buluştu. O an bir bağ vardı, Kyungsoo midesinde kelebeklerin doluştuğunu ve kıvılcımları hissetti. Dikkatlice elini kaldırdı ve bir parmağını Jongin'in yanağına dokundurdu, pürüzsüz tenini hissediyordu. Jongin'in gözleri daha da derinleşti ve gözleri Kyungsoo'nun dudaklarına atıldı. Biraz daha eğildiler, Kyungsoo Jongin'in elinin kendisini kavradığını hissettiğinde dudaklarını Jonginle çarpıştırdı.

Dudakları birbirleriyle düzgünce hareket ediyordu. Dudaklarında diğerinin yumuşak dudaklarını hissetmenin tadını çıkarıyorlardı. Kyungsoo'nun kalbi daha hızlı atmaya başladı, ona daha çok yakın olmak istedi. Dudaklarını Jongin'e daha sıkı bastırdı ve daha hızlı hareket ettirdi. Kyungsoo Jongin'in saçından bir tomak çekiştirirken daha fazla sıcaklaştığını hissediyordu. Jongin'in dilinin Kyungsoo'nun ağzına doğru girmesinden önce küçük bir hırıltı duyuldu. Dudakları daha hızlı hareket ederken Jongin Kyungsoo'nun mağarasının içindeki her bölümü keşfediyordu, ağzının çatısını tattı ve diliyle dolaştı.

Jongin onu kabaca aşağı doğru iterken Kyungsoo'nun sırtı kanepeyle buluştu. Jongin'in beli Kyungsoo'nun bacaklarını yayarak arasına yerleşti. Nefesi kesilirken iki eliyle Jongin'in saçlarını kavradı, üyesinin pantolonunun içinde kasıldığını hissetmeye başlamıştı. Jongin'in eli Kyungsoo'nun t-shirtünün altından kaydı, ateşle yanan tenini elliyordu. Sertçe Kyungsoo'nun boynunu emmeye başladı, Kyungsoo sesli bir inleme bıraktı, bu ses Jongin'in üyesine uyarı olarak gitti. Daha hızlı emdi, Kyungsoo'nun nefesi kesilmişti yine, sırtını kamburlaştırdı. " Jongin~"

Jongin'in dudakları en iyi arkadaşının boynundan kulağına doğru yol aldı, yaladıktan sonra kemirdi. Üyesini Kyungsoo'nunkine sürttü, dikleşmiş üyesini pantolonun içinden hissedebiliyordu. Kyungsoo'nun nefesi sert pantolonundan dışarı çıkıyordu, kalçalarını Jongin'in kalçalarıyla hareket ettirdi, tırnaklarını sırtında sürüklüyor ve inliyordu. Jongin ağır bir inleme bırakıp kalçalarını daha hızlı hareket ettirdi, dudaklarını dil savaşı için çarpıştırdı.

Kyungsoo aniden onu üzerinden zorla attı ve kanepeden ayrılıp ayağa kalktı. Jongin şaşırmıştı ki, Kyungsoo onun elini kavradı ve koridora sürükledi. Kyungsoo onu yatak odasına götürüp kapıyı kapatırken şikayet etmedi Jongin. Birden Jongin'in dudaklarına atağa geçti, parmak uclarında yükselerek. Jongin kollarını ona sararak hevesle geri öptü. Ellerini kalçalarına yerleştirdi ve sertçe sıktı. Kyungsoo inledi, Jongin'i geri ittirerek yatağa attıktan sonra üzerine tırmandı.
Pozisyonları Jongin vücutlarını yuvarladıktan sonra değişti, bir eliyle Kyungsoo'nun bileklerini başının üzerinde birleştirerek iğneledi, dudaklarına karşı atağa geçti. Diğer elini Kyungsoo'nun t-shirtünün altına sokarak küçük göğüslerinin uclarına doğru sürükledi. Kyungsoo'nun altında kamburlaştığını ve ağzına doğru inlediğini hissediyordu. Jongin'in elleri Kyungsoo'nun pantolonuna indi, fermuarı çözüp pantolonu boxerla birlikte aşağı çekti. Kyungsoo aşağı doğru ona baktı ve sızlandı.

" Jongin, lütfen.. "

İkinci kez söylemesine ihtiyacı yoktu

Dudaklar üyenin başını içine aldı, Kyungsoo başını geriye attı nefesi kesilirken.

" Evet, Jongin- "

Güçlü bir inleme cümlesini kesmişti, Jongin'in kendisini tamamen ağzına aldığını hissettiğinde. Yavaşta başını aşağı-yukarı hareket ettirdi, her yerini tadarak Kyungsoo'nun. Üyenin yarığına doğru kaydırdı dilini, devam ederken Kyungsoo'nun inlemelerinin gittikçe arttığını duyuyordu. Onun boşalacağını hissetti ve üyeyi bıraktı. Kendi t-shirtünü başından kaydırıp çekti, hiçbir şey görmüyormuş gibi bir yere fırlattı. Pantolonunu çözmeye başlarken hızlı hızlı soluyarak Kyungsoo'ya baktı.

" Dön. " Boğuk sesle nefes aldı.

Kyungsoo hızlıca yüz üstü uzandı. Kalçasını biraz kaldırdı, tamamen kendini Jongin'e vermişti. O çok ateşli ve sertti, Jongin'in içine girmesinden başka bir şey istemiyordu. duyguları, fark etmişti, tüm zamana kadar olduğundan daha güçlüydü. Jongin'in olmak istiyordu, Jongin'in de kendisinin olmasını.

Jongin Kyungsoo'nun kalçalarını sıkıca kavradı. Kyungsoo dudağını sertçe ısırdı ve inlemekle sızlanmak arasında bir ses çıkardı. Bir anda sıcak ve ıslak bir şeyin içine kaydığını hissetti. Başını geriye attı ve yüksek sesle inledi. " Jongin! "

Jongin dilini içeri-dışarı doğru Kyungsoo'ya daldırdı. Yeterince kayganlaştığını düşündüğünde geri çekti. Elini üyesine götürerek Kyungsoo'nun girişinde hizaladı.. ve itti. Kyungsoo zorlukla soludu, kolları çökmüştü, vücudunun üst kısmını yatağa düşürdü. Jongin gövdesini Kyungsoo'nun sırtına yaslarken içinde hareket etmeye başladı. Jongin içine girip çıkarken Kyungsoo çarşafı sıkıca elleriyle kavradı. Şaşırtıcıydı ki, acıtmıyordu, zevk tüm vücudunu kaplamıştı.

" Jongin, daha hızlı. "

Jongin en iyi arkadaşına daha ve daha hızlı itmeye başladı. Yatak gıcırdama sesleri çıkartmaya başlamıştı, Jongin Kyungsoo'nun içindeki doğru noktaya vurduğunda Kyungsoo ağır şekilde inledi.

" Evet, orada! "

Jongin kalçasını oraya düzgünce vurabilmek için düzeltti ve daha sert ittirdi, Kyungsoo başını tekrar geri attı ve hafifçe çığlık attı. Jongin çıkan seslerden daha da etkileniyordu, daha fazla ve daha hızlı girmesini sağıyordu, çünkü Kyungsoo lanet olasıca çok dar, çok inanılmaz ve çok harikaydı.

Tenlerin birbirine sürtüşmesi, inlemeler ve hızlı hızlı alınan nefesler odayı doldurmuştu. Jongin kendini Kyungsoo'dan çekti ve onu çevirip sırt üstü geri yatırdı. Tekrardan Kyungsoo'ya girmeden önce gözleri birbirleriyle buluştu. Kyungsoo tırnaklarını onun sırtına batırıyordu, kırmızı izler bırakarak. Jongin'in dudakları Kyungsoo'nun boynuna gitti, yalayıp emiyordu teninin her köşesini. Bir anda Kyungsoo onun üzerine çıkarak Jongin'i sırt üstü yatırdı, hızlıca kalçalarını hareket ettirdi, işi Kyungsoo devralmıştı, Jongin'in üyesinde aşağı-yukarı gidip geliyordu. Başını zevk içinde kaldırdıktan sonra Jongin'in kulağına bir şeyler söylemek için eğildi, hızlıca nefes alıyordu.

" Jongin.. " Şehvetle fısıldadı, Jongin titremiş ve dudağını ısırmıştı.

Kyungsoo boşaldığını anladığında gözlerini titrettirdi. Ağzını açtı ve dudaklarını Jongin'in kulağına sürttü.

" Seni seviyorum. "

Bir saniye içerisinde Kyungsoo tekrar yerindeydi, kalçalarını Jongin'in üyesinin üzerinde yuvarlamaya devam etti. Jongin yüksek sesle inledi ve parmaklarını Kyungsoo'nun kalça kemiğine gömdü. Kyungsoo daha hızlı gittikçe midesinin daha çok ısıyla dolduğunu hissetti. Jongin'in elleri Kyungsoo'nun saçlarına gidip onu kendine çektikten sonra dudakları çarpıştı. Jongin boşalmadan önce bir kez daha Kyungsoo'nun içine girdi, zevkten oluşan akımı vücudundan atarak. Boşalım sakinleşene kadar hareket etmeye devam ettiler.

Orada uzanıyorlardı, sakinleşirken birbirlerinin kalp atışlarını dinliyorlardı. Kyungsoo başını Jongin'in omzuna gömmüştü, yavaşça gözlerini açtı. Başını kaldırıp Jongin'e baktı. Gözleri hâla kapalıydı ve hızlıca nefes alıyordu, küçük ter boncukları alnından ve boynundan aşağı iniyordu. Kyungsoo aşkla gülümsedi. gözlerini kapadı ve başını Jongin'in göğsüne koydu. Gözleri ağırlaşmaya başladı, uykuya sürükleniyordu.

Karanlığa düşmeden önce Jongin'in sesini duydu.

" Ben de seni seviyorum, Kyungsoo. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder