Small Grey Outline Pointer

23 Ekim 2013 Çarşamba

Beautiful Disaster - 11.Bölüm




Çeviren: Phantaso


Beautiful Disaster

11.Bölüm


‘Wufan?’ Yixing’in gözleri genişledi. Sarışını gördüğü için şok olmuştu.

Wufan, Yixing’e gizemli bir şekilde gülümsedi.

‘Evet, benim. Başkası yapmadan vücuduna dokunan ilk kişi olmama ne dersin?’ Hala duvara kıstırmış olduğu kısa çocuğa fısıldadı.

Yixing sarışından gelen imalardan dolayı hayrete düştü.

‘Bı-bırak beni.’ Yixing, Wufan’ın kavramasından kurtulmak için kıvrandı.

‘O kadar kolay değil, bücür.’ Onu sıkıca kavrayarak konuştu Wufan.

Yixing onu sertçe itti ve güçlü kavrayışından kurtulacak kadar şanslıydı.

‘Ne demeye çalışıyorsun? Artık seninle bir alakam yok. Seninle çalışmayı kesmek istiyorum.’ Dedi ve Wufan’dan uzaklaştı Yixing, gözlerinde nefret dolu bir bakışla.

Wufan sakince kısa çocuğa doğru süzüldü. Yixing hala Wufan ile arasında belli bir mesafe koyuyordu.

‘Bir gece için sana ne kadar ödedim biliyor musun? En azından…’ Wufan atılıp, tekrar Yixing’in elini kaptı. Yixing’in gözleri yerinden fırlayacaktı. Bundan kaçmak için hiç şansı yoktu.

‘…En azından beni eğlendir.’ Wufan kısa çocuğa fısıldayarak sözlerini bitirdi ve kolunu beline sardı. Yixing bu kadar yakında Wufan’ın nefesini hissedebiliyordu.

Daha sonra Wufan yatağın üzerinde ceketini ve kravatını alıp, Yixing’in elini sertçe çekti.

‘Şimdi beni nereye götürüyorsun?’ Yixing elini kurtarmayı denedi ama Wufan’a karşı kimdi ki? Wufan ondan çok daha güçlüydü.

Yixing için şu an Wufan’ı izlemekten başka yapacak bir şey yoktu. Bileği ise Wufan’ın kavrayışı yüzünden acıyordu. Wufan arabasının içine itti Yixing’i.

‘Ne yapıyorsun, huh? Artık senin gibi bencil bir piçin peşinde koşturmayacağım!’

Wufan sızlanan ve yol boyunca bağıran Yixing’i tamamen görmezden geldi. Sadece sessiz kaldı ve yola odaklandı.

Wufan’ın apartmanına vardıklarında, Wufan tekrar Yixing’i sertçe çekti.

‘Sanırım yeterince bağırıp çağırdın ve öfkeni kustun, değil mi? Şimdi lanet çeneni kapa ve bana karşı ne kadar nankör olduğunu dinle.’ Dedi sertçe Wufan, dairenin içine girdiklerinde.

Yixing sadece sessiz bir şekilde gözlerini başka bir yere dikti. Wufan’a bakmak bile istemiyordu.

‘Evet, dediğin gibi ben kibirli, kendini beğenmiş, egoist ve falan filanım. Bunu kabul edebilirim. Bütün imalı sözlere karşı bağışıklığım var. Ama bu gece benim hakkımda değil, senin erkek arkadaş sorumluluklarından kaçman hakkında konuşacağız.’

‘Sen kimsin de benim hayatımı kontrol ediyorsun?’

‘Evet, elbette ederim, çünkü hayatımdaki mutluluğu yavaş yavaş yok eden kişisin! Anneme parti hakkında bir şey söyleme demiştim ama bunu beynine sokmadın ve ona söyledin. Annem artık sevgilimle ilişkimi biliyor ve ben senin gibi küçük bir ibneyle burada sıkışıp kaldım. Her şey için bir ümit, erkek arkadaşım olduğunu söyleyerek ve ben çalışırken gün boyunca evde kalmana izin vererek bir risk aldım. Fakat ne oldu? Benim güvenimi suiistimal ettin. Bir ay boyunca olması gerekenden erken çıktın ve benim HİÇ iznim olmadan bir ay kulüpte çalıştın.’

‘Tekrar Seohyun’a dönebilmen için ne yapabilirim bilmiyorum. Bunu düşünüyorum. Hiçbir şey umrumda olmadan elimden gelenin ey iyisini deneyerek erkek arkadaşın olmayı denedim. Yapacağım. Benim hatam olduğunu söylemeyi kes.’ Yixing kendini savunmayı denedi.

‘Problem senin hiçbir suretle erkek arkadaşımmış gibi davranmaman. Lütfen bana biraz yardımcı olur musun? Bir süreliğine erkek arkadaşım gibi davran ve aptallık yapma. Diğer insanları da düşün. Bana tamamen yabancı olan birinin etrafında olmaktan yoruldum. Seni tanımıyorum bile. Nerelisin ya da ailen nerede? Hiçbir şey. Bu yaşta üniversitede okuyor olmalıydın ya da o tür bir şey. Burada benimle sıkışmak gibi bir şey değil. Fakat inan bana bu geçici. Sadece bir süre için erkek arkadaşım gibi davranmanı istiyorum. Sonsuza kadar değil. Ben de senin gibi bir adamla olmak istemiyorum.’

Yixing sessiz kaldı.

‘3 hafta önce nişanı konuşmak için annemle buluşmalıydın ama sen neredeydin? Huh? Hangi cehennemdeydin?!’ Wufan gittikçe sesini yükseltti.

‘Nişan? Bilmiyordum. Bana mesaj atmalıydın ya da aramalıydın önce. Bu senin de hatan.’

‘Kim telefonda nişan işi konuşur ki? Huh? Düzgün düşünebiliyor musun? Kahrolası bir bencilsin. O kulüpte mutlu mesut çalışıyor ve insanlarla eğleniyor olabilirsin. Benim erkek arkadaşım olmak o kadar zor mu? Bunu hiç düşündün mü ki? Sen benim erkek arkadaşımsın. Çalışmaya başladığımdan beridir ofisime gelmedin. Bir kez bile. Gerçek olduğumuzu anneme göstermen gerekirdi. Yapmadın. O kulüpte çalışmamanı söyledim. Takmadın. Ve geçen hafta annem senin o kulüpte çalıştığını duyduğu için bana orada ne yaptığını soruyor. Orada çalışıyor mu yada…? Peki, bu aptal soruyu nasıl cevaplayabilirim? Bir BarBack olarak? Ya da fahişe demek daha doğru olur sanırım.’

‘Kes şunu Wufan. Kes. Daha kaç kez fahişe olmadığımı söylemem gerek? Değilim ve asla olmayacağım. Orada çalışmak istediğimi mi sanıyorsun?’ Yixing doğrudan Wufan’ın gözlerine bakarak bağırdı.

‘Bak, sana bir fahişe olduğunu söylediğimde ağladın ve bana bağırdın. Bana binlerce çürük bahane sundun. Ama biliyor musun? Açıkçası onlardan biri gibi davranıyorsun. Biraz önce odama geldin. Olmasaydın, ilk seferde reddetmen gerekirdi. Bir şey daha, ben patronuna sadece bir gece için ödeme yapmadım. Ondan seni satın aldım. Satın almak için onunla pazarlık yaptım. Ve tahmin et ne oldu? Seni bu kadar ucuza aldım. Fahişe olmasaydın bu kadar ucuza satmayı asla kabul etmezdi. Ne kadar utanç verici. Para konusunda ne kadar umutsuz olsan da, böyle bir işi yapmamalısın. Ne kadar aşağılayıcı.’

Yixing’in kalbi bu sert kelimeleri dinlerken paramparçaydı. O bir fahişe değildi ki erkek ya da kadın kimsenin vücuduna dokunmasına izin vermemişti. Hala bakireydi ama karşısındaki bunu bilmiyordu. Göğsü acıdan patlayacakmış gibi hissediyordu. Gözleri yaşarmaya başladı. Çok uzaklara bakıyordu. Artık Wufan’ın önünde ağlamak istemiyordu. Sadece yorgundu. İncinmekten yorgun.

‘Ben gözünde o kadar ucuz biri miyim? Öyle miyim Wufan? Beni almak için patronuma soracağın kadar değersiz miyim?’ Wufan hakaret dolu konuşmasını bitirdiğinde sordu Yixing. Sesi biraz tereddütlüydü. Gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu.

‘Belli ki.’ Kabaca cevap verdi Wufan.

Yixing biraz güldü. ‘Gerçekten mi? Belki de senin tarafından böyle damgalanmaya mahkum edilmişimdir. Ama umrumda değil Wufan. Umrumda değil.’

‘Neden orada bu kadar istekli çalışıyorsun? Gece başına sana ne kadar ödüyorlar, huh?’

‘Evet, hepsi para için. Para konusunda çaresizim. Fakat benim için değil. Bir kuruşu bile.’

Wufan sadece Yixing’e baktı.

‘Annem kalp kanseri ve ben onun ilaçlarını almak zorundayım. Neden anneme yardım etmek istediğim için bencil olarak damgalanıyorum? Anneme yardım etmem yanlış mı? Her gün 12’ye kadar çalışmak ve 5 saat uyumak istediğimi mi sanıyorsun?’ Yixing’in sesi takılıyordu.

Yixing yüzünü kaldırıp Wufan’ın gözlerini yakaladı. Gözyaşları yüzünden yüzü bulanıktı. ‘Ama bu dünyada sahip olduğum tek şey o.’

Duydukları Wufan’ı şaşırtmıştı. Böyle bir şey olmasını beklemiyordu. Gözleri şimdi yaşlarla dolu olan Yixing’in gözlerindeydi.

‘Üzgünüm, istediğin gibi bir erkek arkadaş olamam. Annemin bana ihtiyacı var. Her hafta onun ilaçlarını almam gerekiyor. Ona yardım etmem gerek.’

Wufan pişmandı. Pişman. Ama bilmiyordu. Bilseydi öyle davranmazdı. Sadece Yixing’in orada çalışmasını istemiyordu.

‘Bu dünyada sahip olduğum tek kişi. Yalnız olmak istemiyorum.’ Diye mırıldandı ve gözyaşları düşmeye başladı.

‘Sana çok fazla bela olduğumu biliyorum. Ve üzgünüm de. Hiç yardımım olmadı bile. Ama en azından denedim. Artık ne yapabilirim bilmiyorum. Sana ödeme yapmamı falan istiyorsan yapacağım. Ama lütfen gitmeme izin ver ve bana biraz zaman ver. Artık herhangi bir ima duymak istemiyorum. Bu… bu çok… çok acıtıyor Wufan.’ Yixing’in sesi titredi ve gözyaşları onun solgun yüzünü sırılsıklam yaptı.

‘Ben istemememişt-‘

‘Bu çok acıtıyor, arkadaşlarının önünde bana hakaret etmen, sert sözler söylemen, fahişe demen ve ucuz olduğumu-‘

‘Sshh… Kes şunu.’ Wufan ağlayan çocuğu yatıştırmayı denedi ama Yixing onun dokunuşundan kaçtı.

‘Dokunma bana. Ben iğrencim değil mi?’

‘Yixing dur. Üzgün olduğumu söylemeye çalışıyorum.’ Wufan ondan kaçan Yixing’den özür dilemeyi denedi.

‘Ben burası için hiçbir ş-‘

‘Yeter Yixing.’ Wufan, Yixing’in bileklerini kavradı ve ağlayan çocuğa sarıldı.

Yixing sertçe Wufan’ı itip kendini kurtarmayı denedi. Ama Wufan genç olanın ince vücudunu sıkıca sardı.

‘Yeter tamam? Yeter. Üzgünüm.’ Wufan sıkıca Yixing’i tuttu.

Yixing’in bedeni kucaklamayla rahatladı. Wufan’ın geniş ve sağlam göğsüyle boynuna yüzünü koydu.

‘Çok acı verici Wufan. Çok acıtıyor.’ Yixing neredeyse Wufan’a fısıldadı.

‘Özür dilerim. Dur. Lütfen ağlama. Lütfen.’

Wufan, Yixing’in gözyaşlarıyla gömleğinin ıslandığını hissedebiliyordu. Yixing’in yüzüne düşen her bir damla Wufan’ın kalbini paramparça etti. Daha önce buz pateni yaparlarken ki Yixing’in gülümsemesini seviyordu. Ama melek yüzünün o tatlı gülümsemeyle süslenmek yerine gözyaşları tarafından esir alınmış olması Wufan’ın kabini kırıyordu. O şimdi çok kötü hissediyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder