Small Grey Outline Pointer

18 Ekim 2013 Cuma

Farkıma Var | 2.Bölüm Part 1


Çeviren: Uniwlight~

Farkıma Var

2. BÖLÜM 1.Part

Luhan ve oda arkadaşı parti veriyordu. Ve içerisinin kalabalığını gördükten sonra Jongdae pekte hevesli değildi.
İç çekti ve tanıdık sarışın bir kafayı görene kadar Xiuminin onu sağa sola çekiştirmesine izin verdi. Yanında bir sarışın daha vardı ama daha uzundu.
“Bu Kris !” cıvıldadı Minseok ve Jongdaeyi bayabaya'baya' uzun olan çocuğun ve Luhanın yanına sürükledi.
“Kris , bu Jongdae !”
Kris ve Jongdae karşılıklı birbirlerini süzdüler.
“Uzunsun” başını salladı Jongdae “Etrafımda olsaydın kullanışlı olurdun. (boyu açısından)”
Elini uzattı ve Kris de dikkatlice uzandı.
“Ve sende...” Kris doğru sözleri ararken kaşlarını çattı. “ iyi görünüyorsun.”
“Biliyorum.” dedi kendini beğenmiş bir şekilde.
Minseok durduğu yerde gözlerini devirdi, Luhana koala gibi yapıştı, Minseok sarışına her ne söylüyorsa kıkırdıyordu.
Jongdae ne olduğunu bilmek istemiyordu.
“Pekala! Ben Luhanla işimi hallederken sizde gidin bir yerlerde kaynaşın.” Luhanı yatak odasına doğru sürüklerken el salladı.
“Tiksinç.”
Dedi Kris ve Jongdae aynı anda söyledikleri için birbirlerine şaşkınlıkla bakarak. Havadaki gariplik biraz gitmişti.
“Pekala, seninle tamamen dürüst olmalıyım Kris.” iç çekti Jongdae, ensesini sıkıntıyla ovarken. “Ben bir nevi zaten birinden hoşlanıyorum.”
“Oh.” Kris gözlerini kırpıştırdı, ardından yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı. “Rahatladım.”
Jongdae hafiften alındı ve Kris kelimelerini tekrar etmiş olmalı ki gözleri anında açıldı.
“Hayırhayırhayır öyle değil ! Yemin ederim !” bağırdı. “Rahatladım dedim çünkü benim için de durum aynı.”
Jongdae, Krisin çıldırmış haline baya güldü.
“Pekala , beklediğimden daha iyi çıktı.” sırıttı. Kris rahatladı ve onayladı başıyla.
“Evet, birbirimizi Minseok ve Luhanın gazabından koruyabiliriz.” homurdandı.
“Pekala, madem bu iş yattı, ve şimdi arkadaşız, napalım ?” sordu Jongdae. Kris omuz silkti ve kalabalığın arasından sıkışa sıkışa mutfağa gitti.
Jongdae kaşlarını çattı, belli ki, ekilmişti ama birkaç dakika sonra Krisin dağılmış bir şekilde elinde içeceklerle geldiğini görünce güldü.
“Kıçını mıncırdılar değil mi. (bu nasıl bi cümle yaa fhbsj)” sırıttı.
“İki defa!” bağırdı. Hopladı ve başını çevirip , göz kırparak geçen kişiye kötü kötü baktı.
“Üç defa.” güldü Jongdae.
“Herneyse, cinsel taciz bir yana, kimden hoşlanıyorsun ?” sordu Kris , duvarın yanında bir boşluk bulduklarında.
“Hm ? Oh. O bir nevi benim en yakın arkadaşım ?” itiraf etti. “Birbirimizi uzun süredir tanıyoruz ama o aslında... ondan bu şekilde hoşlandığımı bilmiyor.”
“Dürüst olmak gerekirse bu gerçekten berbat” dedi Kris. “Ama anlıyorum. Arkadaşlığınızı bozmak istemediğin için bir şey söylemiyorsun ama aynı zamanda eğer o senin için öyle hissediyorsa bir şey yapmadan asla öğrenemeyeceksin.”
“Peki ya sen ?” sordu Jongdae içkisinden bir yudum alarak. (ne tür bir alkol olduğunu bile söyleyemiyordu ama karaciğerini batıracağı kesindi, üç-dört bardaktan sonra hissetmeye başlamıştı.)
“Ah. O , bir arkadaşımıın arkadaşı. Biliyorum kulağa aptalca geliyor ama onunla sadece bir kere karşılaştım. Fazla konuşmadı bile ama ben sadece...evet.” Krisin yüzü kızardı, ve Jongdae bunu tatlı buldu, konuşmazkenki halinin ne kadar korkutucu olduğu göze alınırsa.
“O burada mı ?” sordu Jongdae , Kris başını salladığında hafiften hayal kırıklığına uğrayarak.
“Hayır, o çok atletik ve genelde antreman için baya erken kalkıyor. Bu havalı aslında, o tam bir ninja.”
Jongdae homurdandı.
“Pardon , ninja mı dedin ?”
Kris kıkırdadı.
“Wushu. Dövüş sanatları. O gerçekten iyi.”
Jongdae, Krisin platoniği Tao hakkında konuşmasını dinlerken gülümsedi. Bir saate yakın zaman geçirdiler ve karaciğer-batıran içeceklerden birkaç tane daha hüplettiler.
Söylemeye gerek var mı ? Geceyarısı olduğunda çoktan Jongdae uçmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder