Small Grey Outline Pointer

18 Ekim 2013 Cuma

Farkıma Var | 3.Bölüm


Çeviren: Uniwlight~

Farkıma Var


3. BÖLÜM

Jongdae iki haftadır Sehunu ne görmüştü ne bir haber almıştı. Aramalarına ve mesajlarına rağmen.
Önceleri gencin meşgul olduğunu düşündü.
Ama ardından, Jongdae birkaç gün sonra marketten elinde poşetlerle çıkarken uzakta tanıdık bir figür gördü.
Sehun, sanki dünyadaki en komik şeyi söylemiş gibi gözüken kişinin dediklerine ölümüne yarılıyordu.
“Sehun!” seslendi Jongdae, genç olan hemen çevirdi başını, bakışları kilitlendiğinde gülüşü solarak.
Jongdae tekrar seslenmek için ağzını açtı ama Sehunun yüzü ifadesizleşti ve ardından dönerek koyu saçlı çocuğu çekiştirdi.
Jongdae o zaman farketti görmezlikten gelindiğini ve Sehunun kıçına yapışmış çocuğa bakılırsa , yeri doldurulmuştu.
Ve sinirlendi.

“Ne sikim derdi var onun ? Hiçbir mesajıma veya çağrıma cevap vermiyor !” püskürdü Krisle Luhana.
“Pekala, onu en son ne zaman gördün ?” sordu Luhan , Krisin kucağındaki Skittles'dan ( bonibon/jelibon markası ) bir avuç alıp, Krisin kötü bakışlarına maruz kalarak.
“Benim.” dedi Kris sertçe, paketi Luhanın menzilinden çıkararak.
“Onu en son gördüğüm zaman... o burdaydı bende ders çalışıyordum. Senin partinden önceydi Luhan.” kaşlarını çattı.
Kris bir eliyle Luhanı sabit tutuyordu, diğeri de paketi tutaken ufak olan somurtuyordu. Kris bir avuç rengarenk şekeri yavaşça ağzına götürdü, karşılığında Luhandan huysuz dırdırını işiterek.
“Ben senden büyüğüm lanet olsun ! Taoya yavru kedileri yediğini söyleceğim!” tısladı Luhan , taktik değiştirip Krisin bacağını sertçe cimcirerek, uzun olan küfrederek bacağını ovarken paketi , mutluluk sesleri çıkartan Luhana uzattı.
“Aslında, partiden sonra seni evine getiren oydu.” dedi Kris , paket eline boş döndüğünde kaşlarını çatarak.
“Ne ? Hayır getirmedi.” kaşlarını çattı Jongdae, Kris de tek kaşını kaldırdı.
“Minseok onu aradı çünkü sarhoşken, Sehunnie'nin olmayan kimseyle bir yere gitmeyi reddeden mızmız sürtüğün tekiydin. Geldi ve kıçını topladı.”
Jongdae parmaklarıyla oynarken hafiften kızardı.
“Ben hayal kurduğumu sanmıştım.” mırıldandı.
“Hatırlamıyor musun ?” sordu Luhan bir ağız dolusu Skittlesla. Eriyen boyanların suları gözüküyordu ve bu biraz ( aslında baya ) tiksinçti.
Ama Luhanın suratı garip bir şekilde , tiksinçlikle birleşmiş olmasına rağmen çok güzel gözüküyordu.
Jongdae başını sallamaya başladı, ve dondu. Karşısındaki ikiliye baktı.
“Hasiktir.” fısıldadı, yüzü soldu, ardından kızardı,sonra tekrar soldu.
Kris ve Luhan birbirlerine Skittle atmayı bırakarak endişeyle birbirlerine baktılar.
“Ne?” sordu Luhan usulca, Jongdae hafiften afallamış bir şekilde ona baktı.
“Sarhoş bir şekilde, ona , ona aşık olduğumu söylemiş ve öpmüş olabilirim de olmayabilirim de , ve gerisini hatırlamıyorum çünkü sızmıştım.” mırıldandı Jongdae, anılar aklında netleşip parçalar birleşirken dehşete kapılmış bir şekilde.
“Umm...bu aradaki garipliğin bir kısmını açıklar,ama tamamen görmezden gelmeyi değil.” homurdandı Kris. “Başka bir şey?”
“Hayır , bütün hatırladıklarım bunlar.” kaşlarını çattı.
Luhan içini çekti ve ayağa kalktı.
“Pekala belliki onu üzecek bir şey olmuş. O hala lisede, dersi bittiğinde sıkıştır onu.” dedi Luhan , telefonunu cebinden çıkartıp mesajlarını kontrol ederek. “ Gitmem lazım, Minseokun yardıma ihtiyacı var.”
“Bu : Sertim ( ne şekilde olduğunu anlayın kjfgn) yani gel ve ilgilen demek.” fısıldadı Kris seslice.
Luhanın ayağı sırtıyla buluştuğunda ofladı.
İkili birbirleriyle atışarak giderken Jongdae, yarımakılla el salladı.
İşler sarpa sarıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder