Small Grey Outline Pointer

23 Ekim 2013 Çarşamba

Beautiful Disaster - 12.Bölüm




Çeviren: Phantaso

Öneri Şarkı


Beautiful Disaster

12.Bölüm


Sakinleştiğinde Wufan, Yixing’i yatağına getirdi. Ve şimdi o Wufan’ın kolunda uyuyordu. Wufan da kollarında uyuyan çocuğu izliyordu.

*Üzgünüm Yixing. Seni bu kadar incitmek istemedim.*

Wufan, Yixing’in küçük beline kolunu sardı ve vücudunu yakına çekti. Vücutları birbirine uygundu.

Wufan uyandığında Yixing yatağındaydı. Saat 7.10’du ve çoktan geç kalmıştı. Bir havlu kapıp banyoya gitti. Wufan çıktığında takım elbisesi yatağın üzerinde çoktan hazırdı ve tüm evi Çin usulü yapılmış pilav kızartması kokusu sarmıştı. Kokusu çok iyi olduğundan Wufan’ın midesi guruldamıştı.

Hazırlandıktan sonra mutfağa gitti. Yixing’in yaptığı kızartmayı masaya koyduğunu ve henüz orada olduğunun farkında olmadığını gördü. Wufan yemek masasına doğru yürüdü.

“Önce ye.” Yixing, Wufan’ın mutfakta olduğunu fark ettikten sonra bile Wufan’a bakmadan konuştu.

Wufan bir şey söylemedi. Kahvaltı için 5 dakikası vardı. Bu yüzden kızarmış prinç yedi. Zamanın ve yediğinin farkında olmadan yedi.

“Saat 8.15.”

“Ne?? Ah, geç kaldım.” Wufan panikle kalktı. “Evet, gelene kadar evde kal, kesinlikle.”

Yixing vufana sırtını dönmüştü. Henüz yüzüne bakmaya hazır değildi. Sadece dün ne olduğunu unutmak için zamana ihtiyacı vardı. Tüm bulaşıkları yıkadıktan sonra elbiselerini değiştirmek için eve gitti. Sonra tekrar Wufan’ın evine geldi. Yixing geldiğinde saat 2’ydi.

Saat yedi buçuk olana kadar Yixing sadece kanepede oturup hayatı ile ilgili düşündü. Şimdi nereden para bulacaktı? Zihni bomboştu.

Wufan’ın geldiğini fark edince, Yixing girdiği transtan çıktı. Wufan’ı görünce ayağa kalktı. Gözleri ayaklarındaydı. Wufan doğrudan odasına yürüdü. Yixing, Wufan’ın işten yorgun döndüğünü ve rahatsız edilmek istemeyeceğini biliyordu. Ayrıca dünden sonra aralarında soğuk rüzgarlar esiyordu. Bu yüzden çantasını alıp kapıya yürüdü ama adının çağırıldığını duyunca durdu.

“Evet.” Yixing şimdi tüm bedenini ona yürüyen Wufan’a çevirmişti.

“Bu akşam seni ben götüreyim.” Dedi Wufan sert bir sesle. Hala takım elbisesi üzerindeydi ama kravat ve ceket yoktu.

“Sorun değil. Otobüsle gidebilirim.”

“Senin sorunun ne? Seni bırakmak istiyorum. Sadece kabul et.”

Yolculuk sessiz ve somurtmacayla geçti. Hiç kimse konuşma başlatmamıştı. Yixing adresini Wufan’a vermişti. Onlar vardığında 40 dakika geçmişti, normalde otobüs olsa Yixing bir saatte geliyordu.

“Teşekkür ederim.” Yixing biraz eğilerek söyledi.

Ama Wufan onu görmezden geldi ve arabadan çıktı. Yixing bu hareketle şaşırmıştı. Böylece o da arabadan çıktı ve annesinin evin önünde onlara doğru yürüdüğünü gördü.

‘Yixing, kim bu adam?’

‘Ohh, o… o benim patronum. Onun evinde çalışıyorum.’ Yixing annesine gülümsedi.

‘Ben onun annesiyim. O zaman sen Bay Wu olmalısın, değil mi? Xingxing’den hakkında çok şey duydum.’

‘İyi akşamlar bayan. Ben Wu Yifan.’ Wufan Bayan Zhang’a gülümsedi.

‘Çok yakışıklı ve erkeksisin. Ailen çok şanslı olmalı.’

‘Ben varım burada anne.’ Yixing mırıldandı, annesinin diğerine olan ilgilisini kıskanmıştı.

‘Biliyorum ama bu kadar erkeksi değilsin. Daha çok kadınsısın. Her neyse, Bay Wu ile akşam yemeğine mi çıktın?’

‘Bana Wufan deyin. Ohh, henüz yemek değildi. Belki daha sonra.’

‘Gerçekten mi? Burada ye. Aslında biraz önce akşam yemeği pişirmek için bir şeyler hazırlamıştım. Sadece ikimiz olduğundan bize katılabilirsin.’

‘Hayır, sorun değil. Geldim çünkü Yixing’in evini öğrenmek istiyordum, hepsi bu. Size yük olmak istemem.’ Dedi Wufan, Bayan Zhang’a.

‘Gir hadi. Bana yük olmazsın, hem aşçı ben değilim. Yixing. Yixing gerçekten iyi bir aşçıdır. Benden bile daha iyi.’ Bayan Zhang gülümsedi ve Wufan’ı kolundan çekti.

Sonunda Yixing’in evinde oturma odasındalardı. Wufan ve Bayan Zhang bir köşede sohbet ederken Yixing mutfakla meşguldü. Yixing mutfaktan onları duyuyordu ve Wufan ile annesinin arasındaki samimiyet onu şaşkın hissettiriyordu. Kendisi ile Wufan arasında bile böyle bir sohbet olmamışken, tanışalı bir saat bile olmadan nasıl böyle olabiliyorlardı?

Yixing’in evi küçüktü, Wufan’ınkinden küçüktü. Ama iki kişi için uygun görünüyordu. Küçük olsa bile konforlu rahat, iyi dizayn edilmiş ve temizdi. Gerçekten evindeymiş gibi hissettiriyordu. Wufan duvara asılmış Yixing’in resmini görebiliyordu. Yixing, Luhan ve tanımadığı birkaç kişi daha olan bir resim.

Akşam yemeği hazırlanmıştı. Wufan gözlerinin önündeki yemeğe hayranlıkla baktı.

‘Bunu sen mi pişirdin?’

‘Hmmm.’

‘Ye Wufan. Lezzetli.’ Dedi Bayan Zhang neşeyle, gözleri hala Wufan’a kenetli bir şekilde. Wufan’ın yakışıklılığından cezbolmuş bir şekilde.

Wufan tamamen yemeğe odaklandığından hiç konuşmadı. Anın tadını çıkarıyordu. Hiç bu tür ev yapımı bir akşam yemeği yememişti. Çok lezzetliydi ve evinde hissettiriyordu. O bu duyguyu özlemişti. Annesinin yemeklerini yemeyeli uzun zaman olmuştu ve daima restoranda yiyordu. Seohyun bile ona yemek hazırlamamıştı.

Yixing açgözlü bir şekilde yemek yiyen Wufan’ı gördükten sonra mutluydu. Yixing insanlar onun yemeklerini sevdiğinde mutlu olurdu ve günü neşelenirdi. Wufan ile yaptığı kavga hakkında her şey uçup gitmişti. Anılarında şu an kadar kalıcı değildi artık.

Akşam yemeği bittikten sonra, Wufan Bayan Zhang ve Yixing’e teşekkür ettikten sonra gitti. Bayan Zhang kalmasını söylemiş olsa da Wufan yarın çalışmak zorunda olduğundan yapamadı.

Şimdi mutluydu. Bütün gün karamsar bir moda gezse de, Wufan yemeklerini öle bayıla yedikten sonra kötü ruh hali gitmişti.

Yixing hemen sonra bir mesaj aldı.

Gönderen: Wufan D:

Sabah 7 ve akşam 8 arası evimde ol. Bana günde iki kez yemek yaptığından emin ol. Kulüpten ne kadar para alıyorsan sana ödeyeceğim. Eğer beni memnun edersen maaşını artıracağım. İyi geceler.

Mesajı okuduktan sonra Yixing neşeyle zıpladı. Artık para konusunda endişelenmesine gerek kalmamıştı. Keyifli bir şekilde rüyalar alemine daldı. Bunun üzerine denebilir ki; Yixing, Wufan ile yaptığı kavgayı tamamen unutmuştu.

Wufan’ın dediği gibi Yixing 7’de geldi ve doğrudan mutfağa gitti. Kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya başladı. Sadece Çin usulü kızarmış pilav hazırladı ve Wufan’ın kahvesini de unutmadı. Yixing, Wufan’ın odasına doğru yürüdü, saat 7.30’du ve Wufan henüz ortalarda görünmemişti.

Yixing kapıyı çaldı ama cevap alamadı. Bundan dolayı Wufan’ın ne yaptığı merak ederek kapıyı yavaşça açtı. Wufan’ın odasını seviyordu. Wufan gibi kokuyordu. Yixing banyodan gelen duş sesini duyabiliyordu.

‘Belki de henüz bitirmemiştir.’

Yixing odaya doğru yürüdüğü an ağzı şaşkınlıktan kocaman açıldı. Gözlerinin önündeki manzara yüzünden donmuştu. Yixing yaklaşık 2 haftadır gelmiyordu fakat her şey karmaşa içindeydi. Wufan’nın odası baştan aşağı kirli giysiler, çarşaf, yorgan, kitaplar, kahve fincanları ve hatta ramen bulaşıklarıyla doluydu. Şimdi suçlu hissediyordu. Bir işkolik olan ve günde 12 saat çalışan Wufan sadece ramen mi yemişti? Bayan Wu’nun Wufan’a bakacak birini arıyor olmasına şaşmamalıydı.

Yixing kirli çamaşırları koluna toplayarak işe başladı. Bardakları ve ramen bulaşıklarını Wufan’ın yatağının yanındaki masaya koydu.

‘Neden bunları sepete koymuyor ki?’ kendi kendine mırıldandı Yixing.

Wufan arkada durup, Yixing’i işini yaparken gördüğü için gülümsedi.

‘Bunu neden atmadın ki? Bu çok iğrenç ve ahhh.. Çok kirli.’ Yixing odanın sahibini azarladı. Gözleri çarşaftaydı. Şimdi de çarşafı değiştiriyordu.

‘Ben buyum. Karım olacaksan bunların pratiğini yapman gerek.’ Dedi Wufan, Yixing’in kulağına ve Yixing ‘karım’ kelimesiyle afallayıp kafasını ona çevirdi.

Yutkundu. Wufan birkaç santim ötesinde onu hayrate düşürecek bir şekilde duruyordu. Vücudunda sadece bir havlu vardı. Üst vücudu açıktı ve bu ilk seferin keyfini yaşıyordu. Wufan’ın teni bembeyazdı ve çok fazla kası vardı. Yixing’in gözünde çok ateşli görünüyordu.

Wufan pantolonunu aldı ve hemen orada giydi. Sanki etrafında, diğer tarafta hiç kimse yokmuş gibi. Yixing yüzünün yandığını hissediyordu ve şimdi tam anlamıyla kızarmıştı. Hemen yüzünü Wufan’dan uzağa çevirdi. Utançla. Wufan’ın kızardığını görmesini istemiyordu. Kalbi hızla çarpıyordu ve elleri terliyordu. Ne yazık ki Wufan, Yixing’deki ani değişimi fark etmişti.

‘Kızardın.’ Wufan güldü ve ona doğru yürüdü. ‘Hey, bana kızarmış yüzünü göster.’ Dedi Wufan şakayla ve daha yüksek sesle kahkaha attı.

Yixing hala bir heykel gibiydi. Yanıt vermedi. Yüzünün şu an çok fena kızarmış olduğunu biliyordu.

Wufan Yixing’in konuna dokundu ve onu biraz çekmeye çalıştı. Ama Yixing’in bedeni kaskatı kesilmişti. Bir santim bile kıpırdamıyordu.

‘Xingxing bana bak.’ Dedi Wufan tekrar ama bu kez yumuşak bir sesle.

Yixing sesi duymasıyla beraber şaşırdı. Hayır, aslında Wufan’ın ona nasıl hitap ettiğine şaşırmıştı. Sadece Luhan ve annesi ona bu şekilde hitap ederdi ama Yixing, Wufan’un takma ismini söyleyiş şeklini sevmişti. Bu çok… çok şeydi… Yixing de bilmiyordu ne olduğunu. Sadece sevmişti. Luhan veya annesinin söyleyişinden daha farklı geliyordu kulağa. Bu Wufan’ın düzenlediği bir tuzaktı ve Yixing bu tuzağa düşerek yüzünü ona döndü.

‘Seni tuzağa düşürmek çok kolay bücür.’ Wufan tekrar güldü. ‘Ahh, yüzün artık kızarık değil.’ Yixing’in her zamanki rengini görünce homurdandı Wufan.

‘Ne?’ Yixing dehşetle geri çekildi ve birden bir çatlama sesi duyuldu. Sesi duyunca ikisinin de gözleri şaşkınlıkla Yixing’in ayağına doğru ilerledi.

‘Wufan.’ Dedi Yixing ağlamaya hazırlanıyormuş gibi. Aslında kazayla yerde duran Wufan’ın gözlüğüne basmıştı. Yixing gözlüğü aldı. Wufan sessizliğini koruyordu. Yixing’in gözleri ise kırık gözlükteydi.

‘Üzgünüm. Orada olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim. Lütfen beni azarlama.’ Dedi Yixing endişeyle. Kırık gözlük camlarını eliyle yapıştırmaya çalışarak oynuyordu. Kim bilir belki tekrar düzelirdi?

‘Ne yaptın Yixing?’ sızlandı Wufan fakat öfkeli bir şekilde değil. Sadece biraz hayal kırıklığı vardı sesinde.

‘Böyle olsun istemedim.’

‘Başka bir tane gözlüğüm daha olduğu için sorun değil. Ama bir şartım var.’ Genç olana kötü niyetli bir sırıtma sundu.

‘Ne?’ Yixing yüzünü Wufan’a kaldırdı.

‘Bu konuda bana yardımcı ol.’ Üzerindeki gömleği gösterdi Wufan. Hani şu giydiği ama düğmelerini henüz iliklemediği…

‘Huh??’ Yixing yüzünün, Wufan’ın göğsünün tam önünde durduğunu fark ettiğinde tekrar sıcak hissetmeye başladı. Göz ardı etmek istiyordu ama… Böylece yavaş yavaş ellerini kaldırdı ve en aşağıdaki düğmesinden başlayarak en üste kadar ilikledi.

Wufan sadece Yixing’i izledi. Gömleğinin düğmelerini ilikleyen kişiyi. Hoşuna gitmişti. Sadece onu kızdırmak ve gömleğini iliklerken kızarmasını görüp eğlenmek istiyordu.

Yixing’in kalbi daha ve daha fazla hızlandı. Yüzünün kızardığını biliyordu. Ama sadece kendini kontrol ediyordu.

‘Yaptım.’ Dedi Yixing usulca ve gözlerini uzak bir noktaya çevirdi.

‘Bekle, kravat.’ Wufan tekrar pantolonunun düğmelerini açtı. Yixing onun boxerını görebiliyordu ve bu onu garip hissettiriyordu. Wufan gömleğini pantolonunun içine koyduktan sonra tekrar düğmeledi.

Wufan durdu ve Yixing’i bekledi. Onun siyah kravatı Yixing’in ellerindeydi. Ortam çok garipti. İkisi de konuşmuyordu ve Wufan hala bir ahmak gibi gülümsüyordu.

Yixing parmak uçlarına kalktı ve Wufan’ın boynuna kravatı geçirdi. Kalbi birazdan patlayacaktı. Wufan’ın gözlerinin üzerinde olduğunu hissediyordu. Daha sonra kravatı yakasının altına yerleştirip bağlamaya başladı.

Wufan kızaran erkek arkadaşını gördüğü için mutlu hissediyordu. Belki.

‘Tamam. Bitti.’ Dedi Yixing ve başını ona bakan adama kaldırdı.

Wufan, Yixing’in başını pat patladı. ‘Kızardığın zaman çok sevimli görünüyorsun.’ Dedi ve saçlarını yapmak için aynaya yürüdü.

Ve sonra tekrar Yixing yüzünün pembeye döndüğünü hissedince mutfağa gitti. Biraz serinlemek için.

‘Bana ne oluyor? Neden yüzüm yanıyor ve kalbim…’ Yixing kendi kendine fısıldadı ve tezgaha eğildi.

‘Waah. Çin usulü kızarmış pilav bu.’ Dedi Wufan neşeyle ve oturdu. Yixing ise Wufan’ın sesiyle girdiği transtan çıkmıştı.

‘Ah, evet. Mutfağında sadece bunu yapabilecek malzemeler vardı ve ben de bu yüzden yine bunu yaptım..’

‘Sorun değil. Bu zaten en sevdiğim yemeklerden biridir.’

‘Ye. Zaten geç kaldın.’

‘Hayır, erkek arkadaşımla kahvaltı edeceğim için 8.30’da gideceğimi söyledim onlara.’

Yixing gülümsedi ve kendi yaptığı kızarmış pilavı yiyen Wufan’ı izledi. Wufan’ı takım elbise içinde görmeyi seviyordu. Yakışıklı ve ateşli görünüyordu. Çok sofistike.

‘Bücür, orada dikilme. Buraya gel ve benimle birlikte ye.’

‘Huh?’

‘Otur şuraya.’

Yixing bir tabak aldı ve Wufan’ın karşısına oturdu. Sohbet etmediler. İkisi de kahvaltının keyfini çıkardı. Ama Yixing’in gözleri arada Wufan’a gidiyordu. Gergin hissediyordu. Kalbi tekrar hızlanınca gözlerini tekrar yemeğine çevirdi.

Yemeklerini bitirdikten sonra Yixing Wufan’ı kapıya kadar geçirdi.

‘Dikkatli ol.’

‘Biliyor musun, bugün kendimi evli bir adam gibi hissediyorum.’ Dedi Wufan siyah ceketini giyerken.

Yixing bilmem kaçıncı kez kızardı. Gizlemek için ayaklarına odaklandı.

Daha sonra Wufan ona döndü. Yixing’in çenesine uzandı ve yukarı kaldırdı.

‘Teşekkürler ve daha önceki şey için üzgünüm.’ Dedi ve Yixing’in alnına bir öpücük kondurdu Wufan.

Yixing’in kalbi pır pır etti. Öncekinden de hızlı çarpıyordu. Ve yüzünün artık domates gibi olduğunu biliyordu.

1 yorum:

  1. Oha gökkuşağı kusuyorum bildiğin. . Siz hep böyle olun ama.. seohyun da gitsin irispi.. (-,-)

    YanıtlaSil