Small Grey Outline Pointer

21 Ekim 2013 Pazartesi

A Song We Left Unsung - 3.Bölüm



Çeviren : Phantaso

Not: Yazar bir süre daha tanışmalarını yazmaya karar vermiş.

A Song We Left Unsung | 3.Bölüm



Baekhyun ertesi sabah başında bir zonklama ile önceki gün olanları çok hatırlamayarak uyandı. Bir süre yatakta yuvarlansa da sonunda uyandı.
Cumartesi sabahı uykusu uçup gitmişti. İnledi ve saati kontrol etmek için telefonuna uzandı. Bilmediği bir numaradan mesaj gelmişti.
Baekhyun mesajı açtı.

*Baş ağrısı ne durumda?*

Yatakta doğruldu ve aniden dün gece Tao'nun arkadaşına telefon numarasını verdiğini hatırladı. Daha ertesi sabahtı ama Chanyeol çoktan mesaj atmıştı bile.

Baekhyun birilerinin biraz hevesli olduğunu düşündü.

Hemen mi cevap verse, beklese mi emin olamadı. Sonunda cevap verdi.

*Tam olarak olmasa da biraz.*

Sürpriz bir hızda cevap geldiğinde Baekhyun şaşırdı.

*Nasıl yani?*

Baekhyun tekrar cevap verse mi emin olamadı. Chanyeol çok sık mesaj attığından onu teşvik etmemek için biraz bekletmek niyetiyle telefonu indirdi. Ama 30 saniye sonra bir şeyler onu mesaj atmaya itti.

*Biraz baş ağrısıyla uyandım. Tekiladan diye düşünüyorum ya da sen içeceğime bir şey koydun. :p*

'Sonuna gülücük mü koydum ben?' Baekhyun asık suratla düşündü. 'Hiçbir şeyin sonuna gülücük koymam ki. Sorunum ne benim?' Kısa süre sonra mesaj bildirimini duydu.

*Bir duş ve bir Powerade seni kendine getirir :)*

Baekhyun gülümsemesini engelleyemedi.

*Duş ve Powerade ile ne olacak?*

Yine cevap anında geldi.

*Henüz denediğimi söyleyemem. Ama evet, işe yarar. Şu an iyiyim.*

Baekhyun cevap attı.

*Öneri için teşekkürler. Deneyeceğim.*

Sabah için yeterince mesaj attığını düşünüp telefonu geri başucuna bıraktı. Sonunda geri uyudu ama çok sürmedi, telefonu kabaca çalmaya başladı.

"Alo." sesi biraz önce uyuduğu için, kalın, boğuk ve çift çıkıyordu.

"Powerade ve duş işe yaramadı sanırım." telefonun ucundaki derin ses konuşmuştu.

Baekhyun uykulu gözlerini kırptı. Chanyeol. Chanyeol onu aramıştı. Chanyeol onu neden aramıştı?

"Oh ben... Tekrar uyuduğum için deneyemedim."

"Akşamdan kalma olduğundan nasıl olduğunu öğrenmek için aradım... Ve belki randevu hakkında konuşabiliriz diye düşündüm. Bu halinden kısmen ben sorumlu olduğumdan sana borçluyum."

"Oh, evet bu..." gözlerini ovalayarak sustu Baekhyun.
"Şey, yapmak istediğin zaman bana bildir ve bir şeyler ayarlayalım."

"Bu akşama ne dersin?"

Baekhyun bu öneri üzerine neredeyse şaşkınca nefes aldı. Kendini zihinsel olarak bir randevu fikrine hazırlayacak zamanı yoktu. Mesajda olsaydı birkaç bahaneyle ertelemek için birkaç dakikası olurdu. Ama ne yazık ki, Chanyeol telefon ile ona tuzak kurmuştu. O, noktayı koymuştu ve yapacak bir şeyi yoktu.

‘Keşke normal insanlar gibi Cumartesi gecesi planlarım olsaydı.’ diye düşündü.

"...Tamam, iyi olurdu s-sanırım.." dedi yavaşça. Telefonu kapatır kapatmaz kendini tekmelemek istiyordu.

"Harika, bildiğim bir yer var ve çok kalabalık olmamalı. 7 nasıl? Tabii ki seni ben alacağım."

Baekhyun panik oldu ama sesine yansıtmamayı basardı.

"7 iyi."

"Güzel. Sadece adresini gönder. 7'de orada olacağım. Akşama görüşürüz."

"Tamam, görüşürüz."

Kapatmadan önce Chanyeol'un spazm geçirdiğini duyduğuna yemin edebilirdi. Adresini ona gönderdi ve mızmızlanmak için Kyungsoo’nun yanına gitti.


***


Kyungsoo’yu, Baekhyun’un arkadaşı ve oda arkadaşını, her zaman ders notlarını gözden geçirdiği masasında, her zamankinden daha hastalıklı görünüyorken buldu. Arkadaşının, elini başına koymuş ne okuduğuna baktı. Çoktan öğlen olmuştu.

“Dün gece büyük bir gece miydi?”

“Evet.” Ona bakmadan mırıldandı Baekhyun. “Yine de, bu gece daha büyük sorunlarım var.”

Kyungsoo kağıtları hareket ettirmeye devam etti. “Ne gibi?”

“Uzun hikaye, ama bilmen gereken, dün gece dışarıya çıktım, kandırılarak tanıştırıldığım bir adamla randevuya çıkmayı kabul ettim, görünüşe göre randevu bu akşam ve ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yok.”

“Rahatla Baekhyun. Bu bir randevu, iş görüşmesi değil. Kendin ol yeter. Her neyse, bu adam ilgini çekti mi? Onu çekici buluyor musun?”

Düşüncelerinde boğularak başını ovuşturdu Baekhyun. “Evet, sanırım…”

Kyungsoo bir kaşını kaldırdı. “O zaman çok da büyük bir mesele olduğunu sanmıyorum. Git ve eğlen, zaten gitmen gerek. Öyle bir lüksüm olsaydı ben de gelirdim.”


***


Chanyeol’un gelmesine 10 dakika kala Baekhyun milyonuncu kez parmaklarıyla saçlarını düzeltiyordu. Hazırlanmak normalde olduğundan daha fazla zamanını almıştı. Vazgeçip üzerine oturan basit bir beyaz tişört ve kot pantolon giyene kadar birden fazla seçeneği titizlikle gözden geçirmişti. Parfümünü sıkıp ceketini giydi ve asker künyesi taktıktan sonra saçlarını dikkatlice dağıttı. Şimdi sanırım hazırdı ya da her zamanki gibiydi.

Hala derslerinin başında olan Kyungsoo’ya doğru ilerledi. Baekhyun arkadaşını görünce kendini tembel hissetti. Sınav için notlarını gözden geçiriyormuş gibi görünmüyordu.

“Hiç mola vermez misin?”

“Tıp zordur. Gevşemeyi göze alamam.” Dedi Kyungsoo ve ardından Baekhyun’a bakıp bir ıslık çaldı.

“Vay be, kendine bir bak.”

Karnındaki kelebeklerle başı dertte olsa da gülümsedi Baekhyun. “Yani?”

Kyungsoo bir saniye düşünceli bir şekilde baktı. “Peki, madem sordun. Eşcinsel olsam düşünebilirdim.”

Baekhyun’un dahili telefonu çalarken, tam da ona bir yastık fırlatmak üzereydi. Baekhyun alarma geçmiş bir şekilde Kyungsoo’ya baktı.

“Geldi! Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım?”

“Başlangıç olarak onu içeri alabilirsin mesela.” Kyungsoo kuru kuru konuşmuştu. “Hadi, iyi şanslar. Keyfine bak ve kimseyi katil etme.”

“Bu bir yardım değildi.” Chanyeol binaya çıkarken Baekhyun ona tısladı.

“Eee, seni nereye götürüyor?”

“Ben de emin değilim. Yemek için çıkıyoruz. Umarım iyi yemek yapan bir yerdir.”

“Peki, her ihtimale karşı bozdolabına biraz Kimchi bırakacağım senin için.”

Baekhyun minnettarlıkla başını salladı. Kyungsoo her zaman ona böyle dikkat ederdi.

Kapı üç kez keskince vuruldu. Kyungsoo cesaretlendirmek ve motive etmek için sessizce gülümsedi ve o da kapıyı açtı.

Eşikte dikilmiş ona bakan Chanyeol gerçekten, gerçekten iyiydi. Sadece görünüşüyle bile Baekhyun’u geriyor ve Chanyeol’un suratına kapıyı kapatıp, yatağın altına saklanmak istemesine sebep oluyordu.

“İyi akşamlar.” Gülümsedi Chanyeol ve Baekhyun’u yanağından öpmek için eğildi. “Güzel görünüyorsun.”

Baekhyun ani temas yüzünden biraz kızardı. Chanyeol iyi göründüğü kadar iyi de kokuyordu.

“İddia ederim herkese aynı şeyi söylüyorsundur.”

Chanyeol neşeyle gülüp, dilini çıkardı. “Sadece, gerçekten nefes kesici bir şekilde parlayanlara.”

Bu budalacaydı ama Baekhyun hoşuna gittiğine karar verdi. Koridora çıktı ve arkasından kapıyı kapadı.

Chanyeol parlakça gülümseyerek ona kolunu uzattı. “Gidelim mi?”

Baekhyun kollarını birleştirmeden bir saniye ona baktı. Midesindeki kelebekler hep beraber çırpınmaya başlamadan önce gülümsedi ve başını salladı.

“Tamam.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder