Small Grey Outline Pointer

20 Kasım 2013 Çarşamba

Under Two Moons 5. Bölüm


Myun-

- Flashback -

Kai etrafında döndü ve ellerini gökyüzüne uzatarak dansı bitirdi. Müzik durduğunda arkasına döndü ve Kyungsoo'yu köşede oturmuş tekrar ay hakkında bir kitap okurken gördü. Dans ederken bir kez bile bakmamış mıydı?

İç çekerek Kyungsoo'dan bir tepki bekledi, ama başarısız oldu. Ne bir bakış ne de bir hareket. Kai'ı fark edebilmesi için fazlasıyla kitaba dalmıştı.

Kyungsoo onun en iyi arkadaşıydı evet ama bazen tüm dikkatini kitaplara verip bir saniye bile kendisine bakmaması onu sinirlendiriyordu. Kai şimdi eve gitse fark etmezdi bile, değil mi? Kocaman iç çekerek zemine oturdu, sonra da uzandı.

" Kyungsoo. " dedi nefesi yerine geldikten sonra. " Bana katılmaya ne dersin? Sana birkaç cool hareketler gösterebilirim. " Ona bakmıyordu, ama bu yüksek sesli konuşmasına rağmen Kyungsoo'nun onu duymadığını anlamıştı. Kai gözlerini kapadı ve kalp atışını dinledi.

Birkaç zaman önce fark etmiş olduğu bir şey vardı. Ne zaman Kyungsoo'yla birlikte olsa kalp atışları hızlanıyordu. Neden böyle olduğunu bilmiyordu ama nasılsa bu onu mutlu ediyordu.

Ve bu yüzden Kyungsoo'nun onu görmezden gelmesi çok acıtıyordu. Sadece kitap, ama Kai'a göre ondan daha önemli olan birkaç şey gibiydiler, onları kıskanıyordu.

Kai etrafa bakındı ve havlusunu zeminde gördü, eline alırken havlunun mavi rengine bakıyordu. Kyungsoo doğum gününde hediye olarak ona bu havluyu almıştı, çünkü her zaman havlusunu evde unutuyordu. Ona bu kadar değer vermesinin bir diğer sebebi de buydu, her zaman düşünceli bir çocuk.

Tekrar arkasına döndüğünde, ilk önce havluya sonra Kyungsoo'ya baktı, belki dikkatini bu şekilde çekebilirdi. Birden havluyu Kyungsoo'ya fırlattı, Kyungsoo şok içinde zıpladı ve elindeki kitabı da yere düşürdü. " Ahh! "

Hızla dönüp kitabı ona geri verdi. Kyungsoo'ya kızgın olduğunu göstermek istedi, işe yarayacağını umarak. Birkaç saniye sonra aynı havluyla kendisine vurulduğunu hissetti. Arkasına dönerken suratında büyük bir gülümseme biçimlendi, ama daha sonra Kyungsoo'yu tekrar kitabı okurken gördü, gülümseme hızla yok oldu.

Tüm yapabildiği bu muydu? Her gün okumak, her dakika, mümkün olduğu her saniye? " Beni unutuyor mu? " diye düşündü. " Hayatındaki en önemli şey olmak istiyorum- " Ne düşündüğünü fark ettikten sonra hemen kafasını salladı ve iç çekti.

Hayat neden bu kadar zordu?

Pratik odasının kapısı açılıp siyah saçlı bir çocuk içeri girdiğinde Kai düşüncelerinden sıyrıldı, panda gözleri vardı ve kıyafetleri de siyahtı. Karşısında uzun zamandır tanıdığı bir kişiyi görünce Kai'ın gülümsemesi tekrar belirdi.

" Tao! " Kai zıpladı ve çocuğa sıkıca sarıldı. " Seni özledim! "
" Çağırdın, ben de geldim. " dedi ve kocaman gülümsedi Tao. " O zaman, dans etmek ister misin?.. oh, o kim? " Tao gözleriyle oturmuş kitap okuyan Kyungsoo'yu işaret etti.

Tao ve Kai çocukluklarından bu yana arkadaşlar. Tao bir yıl önce gitmiş ve bugün geri gelmişti. Kai bu haberi duyduğunda hemen onu görmek istediğini söyleyip çağırmıştı.

" Ugh, bu Kyungsoo, en yakın arkadaşım. " dedi Kai gülümseyerek.

Kyungsoo elini Tao'ya uzattı ve suratında hafif bir gülümseme belirdi. " Merhaba, tanıştığımıza memnun oldum. " Tokalaştıktan sonra Kyungsoo okumaya geri dönünce Tao bir kaşını kaldırdı ama sonra omuzlarını salladı.

" Kyungsoo, Tao bir kungfu panda. Dövüş yetenekleri görecebileceğinin en iyisi, güven bana. " Kyungsoo Kai'ın dediklerini duyunca başını kaldırıp baktı.

" Kungfu.. panda. " dedi Kyungsoo, sonra kafasını sallayarak kitabına geri döndü. Kai tekrar iç çekerek Tao'nun omzunu tuttu. " O zaman, hadi dansa başlayalım. "
" Tamam. "

Kai ve Tao bayağı bir süre dans ettiler. Kai Tao'ya öğrendiği ve kendi oluşturduğu birkaç hareket gösterdi. Daha yarısı bile bitmemişti ama ikisi de nefes nefeseydi ve ara vermeye karar verdiler. Tao su içerken Kai Kyungsoo'nun yanına gitti ve elini tuttu.

" Hadi, bizimle dans et. " dedi, ama Kyungsoo kafasını salladı.
" Hayır, okurken daha iyiyim, dans etmekten daha iyi, benimle eğlenemezsiniz dans ederken, bu yüzden okumaya devam edeceğim. " diye cevap verdi, Kai birden geri çekildi.
" Biliyor musun? " Kai elini bıraktı ve geriye adım attı Kyungsoo ona bakarken. " Her zaman okuyorsun. Yaptığın başka bir şey yok. Arkadaş olduğumuzu ve birlikte bir şeyler yapacağımızı düşünmüştüm. Okumandan bıktım, neden hayatında yaptığın başka bir şey yok? Neden arkadaşlığımızı korumayı denemiyorsun? Hem hasta, hem kızgın hem de üzgünüm. "

Hızlı bir hareketle Kyungsoo ayağa kalktı ve kitabı arkasına fırlattı. Kai'ın önünde dikildi, Kai, onun gözlerinde birikmiş gözyaşları gördü. " Senin beni anlayan kişi olduğunu düşünmüştüm, ama yanılmışım. " dedi ve o saniye içerisinde odadan çıkıp kapıyı arkasından kapattı.

Kai orada öylece kaldı. Gözleri kocaman açılmıştı. Ne yapmıştı? Kyungsoo'nun kızgın olmasını hiç istememişti. Bunları ona söylemeyi hiç istememişti. Kai kalbinin binlerce gözyaşlarına parçalandığını hissederken yere yıkıldı.

- Flashback'in sonu -

" Oh, ama yazık. " dedi Sehun Kai'ın yanına otururken, Luhan ise Kai'ın omzunu okşuyordu. " Belki öyle söylememeliydin ama yine de onun davranışı hakkında hissettiklerini söylemen iyidir, değil mi? "
" Ve belki de ona aşık olduğunu söylemelisin. " Küçük bir kıkırdamayla Sehun başını kaldırıp diğerlerine baktı.
" A-ama ben Kyungsoo'yu sevmiyorum. " diyerek şaşırmış bir suratla diğerlerine baktı Kai. Hepsi yanaklarındaki gözyaşlarını açıkça görebiliyordu.
" Aww, daha kendisine fark ettiremiyor. " Luhan kolunu okşadı. " Kalp atışın? İçindeki sıcaklık? İtiraf etmek zorundasın. " Kai başını aşağı eğdi, şimdi fark etmiş gözüküyordu.
" Ama Sehun, şimdi Kyungsoo'ya açıklarsa iyi olmaz, Kyungsoo aynı şeyleri hissetmiyorsa her şey daha beter olmaz mı? " dedi Baekhyun.
" Ugh, bu doğru. Oh! Nasıl özür dileneceği hakkında bir fikrim var. İlk önce sen özür dilemelisin, değil mi? İşte fikrim şu.. " diyerek cevap vermeye başladı Chanyeol.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder