25 Ekim 2013 Cuma
One Shot | I hate you, Let's be a couple
I hate you, Let's be a couple
Çeviri: CryofKRAY.*
One-shot.
Öneri şarkı: http://www.youtube.com/watch?v=zwJMjSnlWTg
Luhan koridordan aşağı dostunun dolabına doğru zıplayarak kendi kendine mırıldandı. Gülümsedi ve Yixing'in gözlerini kapattı. Fısıldadı, "Kimim beeeen~"
Yixing gülümseyip sola doğru eğildi ve kollarını çaprazladı."Brad Pitt." İkisi de küçük kahkahalara boğulmuştu.
"İyi ki doğdun XingXing~" Luhan doğum günü şarkısını söyleyip kendisinden genç olan arkadaşına arkadan sarıldı. Yixing kucaklaşırken gülümsedi ve teşekkür etti."Buyur hediyen, hadi aç!"
"Aw, Lulu, almak zorunda değildin." Bambi baskısı kaplı hediyeye gözleri doldu. Hediye alıp Luhan'a sarıldı. "Teşekkürler, teşekkür ve çok teşekkür ederim!" Yixing, B.A.P albüm hediyesini tutarken çığlık attı. "BADMAN'i çok feci istiyordum! Buna nasıl para buldun sen?"
"Ben ezik değilim, seni aptal." Luhan konuşurken Yixing'in albüme cıyaklamasını, Yifan onlara doğru gelip geleneksel dik bakışıma savaşlarını başlatana dek duygularını dışa vurmasını izliyordu.
"Senden nefret ediyorum." Yifan konuştu.
"Ben de senden nefret ediyorum." Yixing cevap verdi.
"Doğum günün için sana iyi dilekler dilemeyeceğim."
"Bu iyi. Çünkü doğum günüm için iyi dilekler dilemeni istemiyorum."
"İyi o zaman. Doğum günün için iyi dilekler dileyeceğim."
"İyi o zaman. Umursamayacağım."
"İyi o zaman. İyi ki doğdun."
"İyi o zaman. Teşekkürler." Yixing konuşmayı bitirdi ama gözleri fırlayana kadar birbirlerine bakmaya devam ettiler.
Yifan sırıtıp Yixing'in daha da dikine gitti."Sana doğum günü hediyesi vermeyeceğim, bücür." Çikolata rengi gözleriyle Yixing'in sevincine dokundu adeta.
Yixing alayla Yifan'ın bileğini kavradı."Teşekkürler. Çünkü senden doğum günü hediyesi istemedim, bitch face."
"Evet, pekala, iyi o zaman. Çünkü sana bir şey hazırlayacağım."
"İyi o zaman. Ondan hoşlanmayacağım."
"Senden onu beğenmeni istemiyorum."
"İyi o zaman, onu seveceğim."
"İyi!"
"İyi!"
"Güzel!"
"Güzel!"
"Senden nefret ediyorum!"
"Ben senden daha fazla nefret ediyorum!"
"Benden nefret ettiğinden daha fazla senden nefret ediyorum!"
"Benim senden nefret ettiğimden daha fazla nefret ettiğinden daha nefret ediyorum senden!"
"Nefret edi--,"
"Tamam, anladık!" Luhan önündeki iki aptala tüm sinirini boşalttı. Gözlerini devirip Yifan'ı koridordan aşağı itti. "Siz ikiniz umutsuz vakasınız! Sadece birbirinize aşkınızı itiraf edin bitsin!"
Yixing kusacakmış gibi yaptı. "Sen delirdin mi?! Ondan hoşlanmıyorum ben!"
"Ben de senden hoşlanmıyorum!" Kris de ayak uydurdu. "Eğer senden hoşlanmak isteseydim, hoşlanırdım!"
"Tabi canım, eğer ben de senden hoşlanmak isteseydim, HOŞLANIRDIM!"
"Tabi canım, eğer yakışıklı bir yüze sahip olduğunu düşünmek isteseydim, düşünürdüm!"
"Kısa velet!"
"Çirkin Dev!"
"Senden nefret ediyorum."
"Ben de senden nefret ediyorum."
"Çok göz kamaştırıcısın!"
"Sen de çok yakışıklısın!"
"Umarım korkunç bir doğum günü geçirirsin!"
"Umarım bir otobüs tarafından çiğnenirsin!"
Luhan burnunun direğini sıkıp gözlerini kapattı. Başını önündeki iki embesile salladı. Alaylı bir şekilde kıkırdadı. "Doğru, çünkü aranızda hiçbir şey yok." Yifan'ın ittirdi. "Şimdi, ben hala doğum gününe devam ediyorken XingXing'e hediyesini ver!"
Yifan hırladı. "İyi ama sana kolye almayacağım!" bağırdı ve Yixing gözlerini devirdi.
"Senden kolye kabul etmeyeceğim! Ondan nefret edeceğim!"
"İyi, eğer ondan bu kadar çok nefret edeceksen sana bir tane alacağım!"
"Unicorn olmasa iyi olur!"
"Unicorn olacak o zaman!"
"Senden nefret ediyorum!"
"Ben de senden nefret ediyorum!"
"İyi!"
"İyi!"
"Güzel!"
"Güzel!"
~ * ~
"Ona inanabiliyor musun? Aslında bana doğum günü hediyesini alacağını söylediğinde ikimiz de almayacağını biliyorduk." Yixing unicorn peluşlarını yatağına atarak hırladı. Luhan, dostunun unicorn peluşu tekmeleyi atmasını izledi.
"Takmadığını söylediğini sanıyordum."
"Takmıyorum! Sadece.. Şu an yapacak başka bir şeyim yok!"
"Pekala, ilk olarak, unicorn peluşunu hırpalamayı kesebilirsin." Luhan alay edip dondurmasını yaladı.(agjgdgjgdgjgdgjg OMFG!!)"Bu, geçen Noel'de sana aldığım peluştu."
Yixing sustu."İyi.." Kendini yatağa atmadan önce unicornunun sırtını sıvazladı.(Hayal etsenize bi T.T)
"Şu aptal, ondan çok fazla nefret ediyorum."
Luhan yalnızca gülümseyip dostunun yanına uzandı."Yalancı." Fısıldayıp doğruldu."Siz ikiniz gayette birbirinize aşıksınız."
Yixing kalktı."Ew, imkanı yok, aklını mı kaçırdın?" Geri ona fırlatan yastığı Luhan'a attı.
"Biraz büyü, evlat." Luhan, Yixing'in boy aynasına doğru yürüyüp kendini süzdü."Hey, bu pantolon güzel duruyor mu?" seslenip bacaklarını esnetti.
Yixing gözlerini devirdi."Oh, onlar senin bacakların mı? Ben KFC tavuğunun bacakları sanmıştım."
"Oh, hayır, sanmadın."
"Oh, evet, sandın."
Luhan bağırıp daha küçük olanın üstüne atladı. "Sözünü geri al!" Yixing'in sırtına zorla oturdu."Doğum günün olabilir ama buna tolerans göstermeyeceğim!"
"Ow, ow, ow, saç değil, saç değil!"
"LAFINI. GERİ. AL!"
"TAMAM, TAMAM, ÜZGÜNÜM. SADECE SAÇIMDAN UZAK DUR."
"İşte. Şimdi çok zor muymuş? "
"Herneyse."
Ardından, Yixing'in evinin kapısının önündeyken zil çaldı. Yixing açmaya gittiğinde, karşısındaki tanıdık simaya gözlerini devirip kollarını çaprazladı."Ne istiyorsun?" hışımla söylendi.
Haliyle Yifan da gözlerini devirdi."Buraya senin aptal hediyeni vermek için geldim."
Cevap verip elindeki küçük paketi göğsüne itti.
"Bunu istemiyorum."
"İyi o zaman. Ben de senin istemeni istemiyordum."
"İyi o zaman, istiyorum."
"İyi o zaman, al."
"İyi!"
"İyi!"
"Güzel!"
"Güzel!"
Yixing yeryüzündeki en nefret ettiği insandan hediyesini alıp yüksek sesle konuştu."Sana teşekkür etmeyeceğim."
"İyi o zaman, etme."
"İyi, edeceğim."
"İyi o zaman, devam et."
"İyi o zaman, teşekkür ederim!"
"İyi, önemsiz!"
"Senden nefret ediyorum!"
"Ben de senden nefret ediyorum!"
"Oh, sadece hemen beni öp, fucktard!"
"İyi, öpeceğim, slut!"
"İyi!"
"İyi!"
"Güzel!"
"Güzel!"
Yixing sertçe Yifan'ı çekip dudaklarını bastırdı. Yifan karşılık verip Yixing'in tatlı çilek tadındaki dilini tattı.
"Umarım hediyeni beğenmezsin!" Yifan bağırdı.
"Umarım geberirsin!" Yixing geri bağırdı ve Yifan, Yixing'in ince beline kollarını sarıp başka bir ateşli dudak kilitlenmesine itti.
"Senden nefret ediyorum!"
"Senden nefret ediyorum!"
"Ben de senden nefret ediyorum!"
"Ben daha çok nefret ediyorum!"
"Benden nefret ettiğinden daha çok nefret ediyorum!"
Luhan köşede durup önündeki sevimli çifte gülümsedi."Awww, harika değiller mi?" birkaç fotoğraflarını çekerken kendi kendine gülümsedi.
"İyi ki doğdun, Yixing!"
"Teşekkürler, Yifan!"
"Senden nefret ediyorum, Zhang Yixing!"
"Ben de senden nefret ediyorum, Wu Yifan!"
"Awwww~ Sevimli değiller mi?~"
"KAPA ÇENENİ LUHAN! BİZ BİRBİRİMİZDEN HOŞLANMIYORUZ!" Yifan ve Yixing en büyük Çinli çocuğa bağırdılar.
"Doğru. Çünkü aranızda HİÇBİR ŞEY yok sizin!" Luhan elini masaya vurup bağırdı. "SİZ İKİNİZ... BİRBİRİNİZ İÇİN MÜKEMMEL DEĞİLSİNİZ!"
"İYİ!" Yifan bağırdı.
"İYİ!" Yixing de.
"GÜZEL!"
"GÜZEL!"
Başka ateşli öpüşme.
"SENDEN NEFRET EDİYORUM!"
"BEN DE SENDEN NEFRET EDİYORUM!"
"OH, ÇENENİZİ KAPATIN HEMEN!"
23 Ekim 2013 Çarşamba
Anterograde Tomorrow - Prologue
Çeviren: CryofKray
Prologue |
Güneş ışığı, Kyungsoo'nun rüyasına sızıyor, tuzlu ve ferah bir şeye yansıyıp okyanusla sahil arasında üst üste gelen yumuşak bir şeye daldırdığı topuklarına çarpıyordu sanki. Döndüğünde, ıslak kumlar soğuk keten kesiliyordu.
Gözlerini açtığında, martı kanatları kokteyli ve mavi renk yerini çok alçak bir tavana, dar yatak odasının sonundaki küçük bir pencereye ve soyulmuş döşeme tahtasının altındaki yıpranmış halılara bırakmıştı. Burası onun odası olsa da tamamen dünkü hali gibi değildi, çünkü anımsayamadığı yeşil stikerlar duvarların her bir yerinde asılıydı. İkincisi, renkli notların ve diyagramların yüzeyi, sayıları ve tarihleri de. Hafif bir rüzgâr panoyu yukarı kaldırtıp notları karıştırıyor ve yağmur çiseleyişinin alkış tonu gibi kağıtları bir melodide çaldırıyordu.
Manzara tanıdık değildi ama yabancı da değildi, sanki daha önce kesin bir kez olmuş ve hafızasına yer etmiş bir şeyler gibi.. Belki de, bugünle dün arasında bir gün vardı. Belki de bir günden daha fazlası. Nasıl olsa, bugün ne yapması gerektiği ve kaç gün geçtiğini açıklayacak notları bilmesi gerekmediği için okumasına da gerek yoktu.
Ama yeşil notların arasında küçük sarıları da vardı. Bazıları yerde, duvarlarda, masada; en çok yanındaki yastıktaki not gözüne çarpmıştı. El yazısı farklıydı. Günler yoktu. Sadece sözcükler vardı. Kyungsoo yavaşça kendine destek oldu, her zamanki gibi yataktan kalkmak için yakınındaki masaya ulaşıp tutundu. Çıplak ayak uçlarının altındaki birbirine dolanmış halı, alt kattaki kafede hazırlanan saat 6 kahvesinin kokusu. Yastığındaki sarı notu alıp okudu, ' Senin ismin Do Kyungsoo. Kısa süreli hafıza kaybın var. Anter mi amnesia mı ne ismi. Bu yüzden dün gece ne olduğunu hatırlamayacaksın. Ama bırak sana yardımcı olayım. '
Ve diğer yastıkta da bir not vardı, ' Dün gece, başımı bu yastığa koyup kollarımla belini sardım. Benim ismim Kim Jongin. Sana hyung diye sesleniyorum. Dün beni sevmiştin. Bugün, yeniden seveceksin. '
Bir adım geri çekildi, gözleri dehşetle ve ağzı bir karış açılmıştı. Ayağı diğerine takıldı. ' Burası, üstümü çıkardığın yer. '
' Burası da, benim senin üstünü çıkardığım yer. ' yazısı da ' Minji'nin pirinç keki servisi-05/05/2008 ' yeşil notunun üstündeki duvara asılmıştı.
Biraz ötesinde, diğerinde şöyle diyordu, ' Ve burası da seni duvara itip gerçekten sertçe (aşağı yukarı bir çeşit karanlıktı.) öptüğüm ve seks yapmamız gerektiğini düşündüğümüz yer. '
Masanın üstüne yapıştırılmıştı, ' Burası oturup bacaklarını sarkıttığın yer. Avuçlarımı dizlerine koymuştum ve sen ilk eğilip beni öptün. '
Yatağın sonundaki hazine kutusunun üstünde, ' Bale hakkında konuştuk. Sen bir melodi tuttururken parmaklarım arabresque yaptı burada. (tavanın çok alçak olduğu için, kafamı vurmamaya çalıştım, tamam), yerde Grand jeté, foutté en tourant ve elinin arkasında sissonne. Pas de valsede kolunu yükseltip hızlandım ve sen gülümsedin. ' Yatak odası kapısının arkasında, ' Sen görünmez karışıklığı temizlerken ben buna uzanıp yeşil stickerlarını okudum. Bütün bu yeşiller bana çimen gibi gözüktü ve çimenler papatyasız sıkıcıdır. Bu yüzden, umarım sarıdan hoşlanıyorsundur? '
Kapıyı açtığında biri alnına sticker yapıştırdı: ' Ve Kim Jongin burada. Bana merhaba de? '
Kyungsoo'nun bakışları; yanık ten renkli, keskin köprücük kemikli, belirgin çene çizgileri olan çocuğa sabitlendi. Bir milimetre hizasındaydı. İç güdüsel olarak, evinde bir yabancı olduğundan hatta bu yabancının onun suratına vurarmışcasına tüyler ürpertici cevaplanamayan sorular yazması yüzünden kapıyı çarpıp polisi aramalıydı.
Nabız artışı ve baş dönmesi gözlerini karartıp midesini bulandırmıştı. Bu yüzden, ne bacaklarını ne de ellerini hissediyordu. Ama her şey yeniden durgunlaştı - neredeyse hep kaderinde varmışcasına - gözleri, acı acı gülen sessiz ve parıldayan bir çift göze takıldığında.
' Selam, hyung. ' Jongin, dudağının kenarı kıvrılıp yüz hatları hâla yine de yumuşak bir ifadeyle konuştu. Sesi yeniydi, kesinlikle, ve Kyungsoo daha önce duysa da - eğer duymuşsa - tam olarak anımsayamamıştı.
Adeta çok doğaldı Jongin'in gülümsemesine içinin alevlenip zayıf bir ' Selam ' demek; hâla heceler dilinde mükemmel dursa bile.
Belki de, daha önce bunu yüzlerce defa dediğindendir.
Belki de, kaderin onları yönlendirmesinden..
Beautiful Disaster - 12.Bölüm
Çeviren: Phantaso
Öneri Şarkı
Beautiful Disaster
12.Bölüm
Sakinleştiğinde Wufan, Yixing’i yatağına getirdi. Ve şimdi o Wufan’ın kolunda uyuyordu. Wufan da kollarında uyuyan çocuğu izliyordu.
*Üzgünüm Yixing. Seni bu kadar incitmek istemedim.*
Wufan, Yixing’in küçük beline kolunu sardı ve vücudunu yakına çekti. Vücutları birbirine uygundu.
Wufan uyandığında Yixing yatağındaydı. Saat 7.10’du ve çoktan geç kalmıştı. Bir havlu kapıp banyoya gitti. Wufan çıktığında takım elbisesi yatağın üzerinde çoktan hazırdı ve tüm evi Çin usulü yapılmış pilav kızartması kokusu sarmıştı. Kokusu çok iyi olduğundan Wufan’ın midesi guruldamıştı.
Hazırlandıktan sonra mutfağa gitti. Yixing’in yaptığı kızartmayı masaya koyduğunu ve henüz orada olduğunun farkında olmadığını gördü. Wufan yemek masasına doğru yürüdü.
“Önce ye.” Yixing, Wufan’ın mutfakta olduğunu fark ettikten sonra bile Wufan’a bakmadan konuştu.
Wufan bir şey söylemedi. Kahvaltı için 5 dakikası vardı. Bu yüzden kızarmış prinç yedi. Zamanın ve yediğinin farkında olmadan yedi.
“Saat 8.15.”
“Ne?? Ah, geç kaldım.” Wufan panikle kalktı. “Evet, gelene kadar evde kal, kesinlikle.”
Yixing vufana sırtını dönmüştü. Henüz yüzüne bakmaya hazır değildi. Sadece dün ne olduğunu unutmak için zamana ihtiyacı vardı. Tüm bulaşıkları yıkadıktan sonra elbiselerini değiştirmek için eve gitti. Sonra tekrar Wufan’ın evine geldi. Yixing geldiğinde saat 2’ydi.
Saat yedi buçuk olana kadar Yixing sadece kanepede oturup hayatı ile ilgili düşündü. Şimdi nereden para bulacaktı? Zihni bomboştu.
Wufan’ın geldiğini fark edince, Yixing girdiği transtan çıktı. Wufan’ı görünce ayağa kalktı. Gözleri ayaklarındaydı. Wufan doğrudan odasına yürüdü. Yixing, Wufan’ın işten yorgun döndüğünü ve rahatsız edilmek istemeyeceğini biliyordu. Ayrıca dünden sonra aralarında soğuk rüzgarlar esiyordu. Bu yüzden çantasını alıp kapıya yürüdü ama adının çağırıldığını duyunca durdu.
“Evet.” Yixing şimdi tüm bedenini ona yürüyen Wufan’a çevirmişti.
“Bu akşam seni ben götüreyim.” Dedi Wufan sert bir sesle. Hala takım elbisesi üzerindeydi ama kravat ve ceket yoktu.
“Sorun değil. Otobüsle gidebilirim.”
“Senin sorunun ne? Seni bırakmak istiyorum. Sadece kabul et.”
Yolculuk sessiz ve somurtmacayla geçti. Hiç kimse konuşma başlatmamıştı. Yixing adresini Wufan’a vermişti. Onlar vardığında 40 dakika geçmişti, normalde otobüs olsa Yixing bir saatte geliyordu.
“Teşekkür ederim.” Yixing biraz eğilerek söyledi.
Ama Wufan onu görmezden geldi ve arabadan çıktı. Yixing bu hareketle şaşırmıştı. Böylece o da arabadan çıktı ve annesinin evin önünde onlara doğru yürüdüğünü gördü.
‘Yixing, kim bu adam?’
‘Ohh, o… o benim patronum. Onun evinde çalışıyorum.’ Yixing annesine gülümsedi.
‘Ben onun annesiyim. O zaman sen Bay Wu olmalısın, değil mi? Xingxing’den hakkında çok şey duydum.’
‘İyi akşamlar bayan. Ben Wu Yifan.’ Wufan Bayan Zhang’a gülümsedi.
‘Çok yakışıklı ve erkeksisin. Ailen çok şanslı olmalı.’
‘Ben varım burada anne.’ Yixing mırıldandı, annesinin diğerine olan ilgilisini kıskanmıştı.
‘Biliyorum ama bu kadar erkeksi değilsin. Daha çok kadınsısın. Her neyse, Bay Wu ile akşam yemeğine mi çıktın?’
‘Bana Wufan deyin. Ohh, henüz yemek değildi. Belki daha sonra.’
‘Gerçekten mi? Burada ye. Aslında biraz önce akşam yemeği pişirmek için bir şeyler hazırlamıştım. Sadece ikimiz olduğundan bize katılabilirsin.’
‘Hayır, sorun değil. Geldim çünkü Yixing’in evini öğrenmek istiyordum, hepsi bu. Size yük olmak istemem.’ Dedi Wufan, Bayan Zhang’a.
‘Gir hadi. Bana yük olmazsın, hem aşçı ben değilim. Yixing. Yixing gerçekten iyi bir aşçıdır. Benden bile daha iyi.’ Bayan Zhang gülümsedi ve Wufan’ı kolundan çekti.
Sonunda Yixing’in evinde oturma odasındalardı. Wufan ve Bayan Zhang bir köşede sohbet ederken Yixing mutfakla meşguldü. Yixing mutfaktan onları duyuyordu ve Wufan ile annesinin arasındaki samimiyet onu şaşkın hissettiriyordu. Kendisi ile Wufan arasında bile böyle bir sohbet olmamışken, tanışalı bir saat bile olmadan nasıl böyle olabiliyorlardı?
Yixing’in evi küçüktü, Wufan’ınkinden küçüktü. Ama iki kişi için uygun görünüyordu. Küçük olsa bile konforlu rahat, iyi dizayn edilmiş ve temizdi. Gerçekten evindeymiş gibi hissettiriyordu. Wufan duvara asılmış Yixing’in resmini görebiliyordu. Yixing, Luhan ve tanımadığı birkaç kişi daha olan bir resim.
Akşam yemeği hazırlanmıştı. Wufan gözlerinin önündeki yemeğe hayranlıkla baktı.
‘Bunu sen mi pişirdin?’
‘Hmmm.’
‘Ye Wufan. Lezzetli.’ Dedi Bayan Zhang neşeyle, gözleri hala Wufan’a kenetli bir şekilde. Wufan’ın yakışıklılığından cezbolmuş bir şekilde.
Wufan tamamen yemeğe odaklandığından hiç konuşmadı. Anın tadını çıkarıyordu. Hiç bu tür ev yapımı bir akşam yemeği yememişti. Çok lezzetliydi ve evinde hissettiriyordu. O bu duyguyu özlemişti. Annesinin yemeklerini yemeyeli uzun zaman olmuştu ve daima restoranda yiyordu. Seohyun bile ona yemek hazırlamamıştı.
Yixing açgözlü bir şekilde yemek yiyen Wufan’ı gördükten sonra mutluydu. Yixing insanlar onun yemeklerini sevdiğinde mutlu olurdu ve günü neşelenirdi. Wufan ile yaptığı kavga hakkında her şey uçup gitmişti. Anılarında şu an kadar kalıcı değildi artık.
Akşam yemeği bittikten sonra, Wufan Bayan Zhang ve Yixing’e teşekkür ettikten sonra gitti. Bayan Zhang kalmasını söylemiş olsa da Wufan yarın çalışmak zorunda olduğundan yapamadı.
Şimdi mutluydu. Bütün gün karamsar bir moda gezse de, Wufan yemeklerini öle bayıla yedikten sonra kötü ruh hali gitmişti.
Yixing hemen sonra bir mesaj aldı.
Gönderen: Wufan D:
Sabah 7 ve akşam 8 arası evimde ol. Bana günde iki kez yemek yaptığından emin ol. Kulüpten ne kadar para alıyorsan sana ödeyeceğim. Eğer beni memnun edersen maaşını artıracağım. İyi geceler.
Mesajı okuduktan sonra Yixing neşeyle zıpladı. Artık para konusunda endişelenmesine gerek kalmamıştı. Keyifli bir şekilde rüyalar alemine daldı. Bunun üzerine denebilir ki; Yixing, Wufan ile yaptığı kavgayı tamamen unutmuştu.
Wufan’ın dediği gibi Yixing 7’de geldi ve doğrudan mutfağa gitti. Kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya başladı. Sadece Çin usulü kızarmış pilav hazırladı ve Wufan’ın kahvesini de unutmadı. Yixing, Wufan’ın odasına doğru yürüdü, saat 7.30’du ve Wufan henüz ortalarda görünmemişti.
Yixing kapıyı çaldı ama cevap alamadı. Bundan dolayı Wufan’ın ne yaptığı merak ederek kapıyı yavaşça açtı. Wufan’ın odasını seviyordu. Wufan gibi kokuyordu. Yixing banyodan gelen duş sesini duyabiliyordu.
‘Belki de henüz bitirmemiştir.’
Yixing odaya doğru yürüdüğü an ağzı şaşkınlıktan kocaman açıldı. Gözlerinin önündeki manzara yüzünden donmuştu. Yixing yaklaşık 2 haftadır gelmiyordu fakat her şey karmaşa içindeydi. Wufan’nın odası baştan aşağı kirli giysiler, çarşaf, yorgan, kitaplar, kahve fincanları ve hatta ramen bulaşıklarıyla doluydu. Şimdi suçlu hissediyordu. Bir işkolik olan ve günde 12 saat çalışan Wufan sadece ramen mi yemişti? Bayan Wu’nun Wufan’a bakacak birini arıyor olmasına şaşmamalıydı.
Yixing kirli çamaşırları koluna toplayarak işe başladı. Bardakları ve ramen bulaşıklarını Wufan’ın yatağının yanındaki masaya koydu.
‘Neden bunları sepete koymuyor ki?’ kendi kendine mırıldandı Yixing.
Wufan arkada durup, Yixing’i işini yaparken gördüğü için gülümsedi.
‘Bunu neden atmadın ki? Bu çok iğrenç ve ahhh.. Çok kirli.’ Yixing odanın sahibini azarladı. Gözleri çarşaftaydı. Şimdi de çarşafı değiştiriyordu.
‘Ben buyum. Karım olacaksan bunların pratiğini yapman gerek.’ Dedi Wufan, Yixing’in kulağına ve Yixing ‘karım’ kelimesiyle afallayıp kafasını ona çevirdi.
Yutkundu. Wufan birkaç santim ötesinde onu hayrate düşürecek bir şekilde duruyordu. Vücudunda sadece bir havlu vardı. Üst vücudu açıktı ve bu ilk seferin keyfini yaşıyordu. Wufan’ın teni bembeyazdı ve çok fazla kası vardı. Yixing’in gözünde çok ateşli görünüyordu.
Wufan pantolonunu aldı ve hemen orada giydi. Sanki etrafında, diğer tarafta hiç kimse yokmuş gibi. Yixing yüzünün yandığını hissediyordu ve şimdi tam anlamıyla kızarmıştı. Hemen yüzünü Wufan’dan uzağa çevirdi. Utançla. Wufan’ın kızardığını görmesini istemiyordu. Kalbi hızla çarpıyordu ve elleri terliyordu. Ne yazık ki Wufan, Yixing’deki ani değişimi fark etmişti.
‘Kızardın.’ Wufan güldü ve ona doğru yürüdü. ‘Hey, bana kızarmış yüzünü göster.’ Dedi Wufan şakayla ve daha yüksek sesle kahkaha attı.
Yixing hala bir heykel gibiydi. Yanıt vermedi. Yüzünün şu an çok fena kızarmış olduğunu biliyordu.
Wufan Yixing’in konuna dokundu ve onu biraz çekmeye çalıştı. Ama Yixing’in bedeni kaskatı kesilmişti. Bir santim bile kıpırdamıyordu.
‘Xingxing bana bak.’ Dedi Wufan tekrar ama bu kez yumuşak bir sesle.
Yixing sesi duymasıyla beraber şaşırdı. Hayır, aslında Wufan’ın ona nasıl hitap ettiğine şaşırmıştı. Sadece Luhan ve annesi ona bu şekilde hitap ederdi ama Yixing, Wufan’un takma ismini söyleyiş şeklini sevmişti. Bu çok… çok şeydi… Yixing de bilmiyordu ne olduğunu. Sadece sevmişti. Luhan veya annesinin söyleyişinden daha farklı geliyordu kulağa. Bu Wufan’ın düzenlediği bir tuzaktı ve Yixing bu tuzağa düşerek yüzünü ona döndü.
‘Seni tuzağa düşürmek çok kolay bücür.’ Wufan tekrar güldü. ‘Ahh, yüzün artık kızarık değil.’ Yixing’in her zamanki rengini görünce homurdandı Wufan.
‘Ne?’ Yixing dehşetle geri çekildi ve birden bir çatlama sesi duyuldu. Sesi duyunca ikisinin de gözleri şaşkınlıkla Yixing’in ayağına doğru ilerledi.
‘Wufan.’ Dedi Yixing ağlamaya hazırlanıyormuş gibi. Aslında kazayla yerde duran Wufan’ın gözlüğüne basmıştı. Yixing gözlüğü aldı. Wufan sessizliğini koruyordu. Yixing’in gözleri ise kırık gözlükteydi.
‘Üzgünüm. Orada olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim. Lütfen beni azarlama.’ Dedi Yixing endişeyle. Kırık gözlük camlarını eliyle yapıştırmaya çalışarak oynuyordu. Kim bilir belki tekrar düzelirdi?
‘Ne yaptın Yixing?’ sızlandı Wufan fakat öfkeli bir şekilde değil. Sadece biraz hayal kırıklığı vardı sesinde.
‘Böyle olsun istemedim.’
‘Başka bir tane gözlüğüm daha olduğu için sorun değil. Ama bir şartım var.’ Genç olana kötü niyetli bir sırıtma sundu.
‘Ne?’ Yixing yüzünü Wufan’a kaldırdı.
‘Bu konuda bana yardımcı ol.’ Üzerindeki gömleği gösterdi Wufan. Hani şu giydiği ama düğmelerini henüz iliklemediği…
‘Huh??’ Yixing yüzünün, Wufan’ın göğsünün tam önünde durduğunu fark ettiğinde tekrar sıcak hissetmeye başladı. Göz ardı etmek istiyordu ama… Böylece yavaş yavaş ellerini kaldırdı ve en aşağıdaki düğmesinden başlayarak en üste kadar ilikledi.
Wufan sadece Yixing’i izledi. Gömleğinin düğmelerini ilikleyen kişiyi. Hoşuna gitmişti. Sadece onu kızdırmak ve gömleğini iliklerken kızarmasını görüp eğlenmek istiyordu.
Yixing’in kalbi daha ve daha fazla hızlandı. Yüzünün kızardığını biliyordu. Ama sadece kendini kontrol ediyordu.
‘Yaptım.’ Dedi Yixing usulca ve gözlerini uzak bir noktaya çevirdi.
‘Bekle, kravat.’ Wufan tekrar pantolonunun düğmelerini açtı. Yixing onun boxerını görebiliyordu ve bu onu garip hissettiriyordu. Wufan gömleğini pantolonunun içine koyduktan sonra tekrar düğmeledi.
Wufan durdu ve Yixing’i bekledi. Onun siyah kravatı Yixing’in ellerindeydi. Ortam çok garipti. İkisi de konuşmuyordu ve Wufan hala bir ahmak gibi gülümsüyordu.
Yixing parmak uçlarına kalktı ve Wufan’ın boynuna kravatı geçirdi. Kalbi birazdan patlayacaktı. Wufan’ın gözlerinin üzerinde olduğunu hissediyordu. Daha sonra kravatı yakasının altına yerleştirip bağlamaya başladı.
Wufan kızaran erkek arkadaşını gördüğü için mutlu hissediyordu. Belki.
‘Tamam. Bitti.’ Dedi Yixing ve başını ona bakan adama kaldırdı.
Wufan, Yixing’in başını pat patladı. ‘Kızardığın zaman çok sevimli görünüyorsun.’ Dedi ve saçlarını yapmak için aynaya yürüdü.
Ve sonra tekrar Yixing yüzünün pembeye döndüğünü hissedince mutfağa gitti. Biraz serinlemek için.
‘Bana ne oluyor? Neden yüzüm yanıyor ve kalbim…’ Yixing kendi kendine fısıldadı ve tezgaha eğildi.
‘Waah. Çin usulü kızarmış pilav bu.’ Dedi Wufan neşeyle ve oturdu. Yixing ise Wufan’ın sesiyle girdiği transtan çıkmıştı.
‘Ah, evet. Mutfağında sadece bunu yapabilecek malzemeler vardı ve ben de bu yüzden yine bunu yaptım..’
‘Sorun değil. Bu zaten en sevdiğim yemeklerden biridir.’
‘Ye. Zaten geç kaldın.’
‘Hayır, erkek arkadaşımla kahvaltı edeceğim için 8.30’da gideceğimi söyledim onlara.’
Yixing gülümsedi ve kendi yaptığı kızarmış pilavı yiyen Wufan’ı izledi. Wufan’ı takım elbise içinde görmeyi seviyordu. Yakışıklı ve ateşli görünüyordu. Çok sofistike.
‘Bücür, orada dikilme. Buraya gel ve benimle birlikte ye.’
‘Huh?’
‘Otur şuraya.’
Yixing bir tabak aldı ve Wufan’ın karşısına oturdu. Sohbet etmediler. İkisi de kahvaltının keyfini çıkardı. Ama Yixing’in gözleri arada Wufan’a gidiyordu. Gergin hissediyordu. Kalbi tekrar hızlanınca gözlerini tekrar yemeğine çevirdi.
Yemeklerini bitirdikten sonra Yixing Wufan’ı kapıya kadar geçirdi.
‘Dikkatli ol.’
‘Biliyor musun, bugün kendimi evli bir adam gibi hissediyorum.’ Dedi Wufan siyah ceketini giyerken.
Yixing bilmem kaçıncı kez kızardı. Gizlemek için ayaklarına odaklandı.
Daha sonra Wufan ona döndü. Yixing’in çenesine uzandı ve yukarı kaldırdı.
‘Teşekkürler ve daha önceki şey için üzgünüm.’ Dedi ve Yixing’in alnına bir öpücük kondurdu Wufan.
Yixing’in kalbi pır pır etti. Öncekinden de hızlı çarpıyordu. Ve yüzünün artık domates gibi olduğunu biliyordu.
Beautiful Disaster - 11.Bölüm
Çeviren: Phantaso
Beautiful Disaster
11.Bölüm
‘Wufan?’ Yixing’in gözleri genişledi. Sarışını gördüğü için şok olmuştu.
Wufan, Yixing’e gizemli bir şekilde gülümsedi.
‘Evet, benim. Başkası yapmadan vücuduna dokunan ilk kişi olmama ne dersin?’ Hala duvara kıstırmış olduğu kısa çocuğa fısıldadı.
Yixing sarışından gelen imalardan dolayı hayrete düştü.
‘Bı-bırak beni.’ Yixing, Wufan’ın kavramasından kurtulmak için kıvrandı.
‘O kadar kolay değil, bücür.’ Onu sıkıca kavrayarak konuştu Wufan.
Yixing onu sertçe itti ve güçlü kavrayışından kurtulacak kadar şanslıydı.
‘Ne demeye çalışıyorsun? Artık seninle bir alakam yok. Seninle çalışmayı kesmek istiyorum.’ Dedi ve Wufan’dan uzaklaştı Yixing, gözlerinde nefret dolu bir bakışla.
Wufan sakince kısa çocuğa doğru süzüldü. Yixing hala Wufan ile arasında belli bir mesafe koyuyordu.
‘Bir gece için sana ne kadar ödedim biliyor musun? En azından…’ Wufan atılıp, tekrar Yixing’in elini kaptı. Yixing’in gözleri yerinden fırlayacaktı. Bundan kaçmak için hiç şansı yoktu.
‘…En azından beni eğlendir.’ Wufan kısa çocuğa fısıldayarak sözlerini bitirdi ve kolunu beline sardı. Yixing bu kadar yakında Wufan’ın nefesini hissedebiliyordu.
Daha sonra Wufan yatağın üzerinde ceketini ve kravatını alıp, Yixing’in elini sertçe çekti.
‘Şimdi beni nereye götürüyorsun?’ Yixing elini kurtarmayı denedi ama Wufan’a karşı kimdi ki? Wufan ondan çok daha güçlüydü.
Yixing için şu an Wufan’ı izlemekten başka yapacak bir şey yoktu. Bileği ise Wufan’ın kavrayışı yüzünden acıyordu. Wufan arabasının içine itti Yixing’i.
‘Ne yapıyorsun, huh? Artık senin gibi bencil bir piçin peşinde koşturmayacağım!’
Wufan sızlanan ve yol boyunca bağıran Yixing’i tamamen görmezden geldi. Sadece sessiz kaldı ve yola odaklandı.
Wufan’ın apartmanına vardıklarında, Wufan tekrar Yixing’i sertçe çekti.
‘Sanırım yeterince bağırıp çağırdın ve öfkeni kustun, değil mi? Şimdi lanet çeneni kapa ve bana karşı ne kadar nankör olduğunu dinle.’ Dedi sertçe Wufan, dairenin içine girdiklerinde.
Yixing sadece sessiz bir şekilde gözlerini başka bir yere dikti. Wufan’a bakmak bile istemiyordu.
‘Evet, dediğin gibi ben kibirli, kendini beğenmiş, egoist ve falan filanım. Bunu kabul edebilirim. Bütün imalı sözlere karşı bağışıklığım var. Ama bu gece benim hakkımda değil, senin erkek arkadaş sorumluluklarından kaçman hakkında konuşacağız.’
‘Sen kimsin de benim hayatımı kontrol ediyorsun?’
‘Evet, elbette ederim, çünkü hayatımdaki mutluluğu yavaş yavaş yok eden kişisin! Anneme parti hakkında bir şey söyleme demiştim ama bunu beynine sokmadın ve ona söyledin. Annem artık sevgilimle ilişkimi biliyor ve ben senin gibi küçük bir ibneyle burada sıkışıp kaldım. Her şey için bir ümit, erkek arkadaşım olduğunu söyleyerek ve ben çalışırken gün boyunca evde kalmana izin vererek bir risk aldım. Fakat ne oldu? Benim güvenimi suiistimal ettin. Bir ay boyunca olması gerekenden erken çıktın ve benim HİÇ iznim olmadan bir ay kulüpte çalıştın.’
‘Tekrar Seohyun’a dönebilmen için ne yapabilirim bilmiyorum. Bunu düşünüyorum. Hiçbir şey umrumda olmadan elimden gelenin ey iyisini deneyerek erkek arkadaşın olmayı denedim. Yapacağım. Benim hatam olduğunu söylemeyi kes.’ Yixing kendini savunmayı denedi.
‘Problem senin hiçbir suretle erkek arkadaşımmış gibi davranmaman. Lütfen bana biraz yardımcı olur musun? Bir süreliğine erkek arkadaşım gibi davran ve aptallık yapma. Diğer insanları da düşün. Bana tamamen yabancı olan birinin etrafında olmaktan yoruldum. Seni tanımıyorum bile. Nerelisin ya da ailen nerede? Hiçbir şey. Bu yaşta üniversitede okuyor olmalıydın ya da o tür bir şey. Burada benimle sıkışmak gibi bir şey değil. Fakat inan bana bu geçici. Sadece bir süre için erkek arkadaşım gibi davranmanı istiyorum. Sonsuza kadar değil. Ben de senin gibi bir adamla olmak istemiyorum.’
Yixing sessiz kaldı.
‘3 hafta önce nişanı konuşmak için annemle buluşmalıydın ama sen neredeydin? Huh? Hangi cehennemdeydin?!’ Wufan gittikçe sesini yükseltti.
‘Nişan? Bilmiyordum. Bana mesaj atmalıydın ya da aramalıydın önce. Bu senin de hatan.’
‘Kim telefonda nişan işi konuşur ki? Huh? Düzgün düşünebiliyor musun? Kahrolası bir bencilsin. O kulüpte mutlu mesut çalışıyor ve insanlarla eğleniyor olabilirsin. Benim erkek arkadaşım olmak o kadar zor mu? Bunu hiç düşündün mü ki? Sen benim erkek arkadaşımsın. Çalışmaya başladığımdan beridir ofisime gelmedin. Bir kez bile. Gerçek olduğumuzu anneme göstermen gerekirdi. Yapmadın. O kulüpte çalışmamanı söyledim. Takmadın. Ve geçen hafta annem senin o kulüpte çalıştığını duyduğu için bana orada ne yaptığını soruyor. Orada çalışıyor mu yada…? Peki, bu aptal soruyu nasıl cevaplayabilirim? Bir BarBack olarak? Ya da fahişe demek daha doğru olur sanırım.’
‘Kes şunu Wufan. Kes. Daha kaç kez fahişe olmadığımı söylemem gerek? Değilim ve asla olmayacağım. Orada çalışmak istediğimi mi sanıyorsun?’ Yixing doğrudan Wufan’ın gözlerine bakarak bağırdı.
‘Bak, sana bir fahişe olduğunu söylediğimde ağladın ve bana bağırdın. Bana binlerce çürük bahane sundun. Ama biliyor musun? Açıkçası onlardan biri gibi davranıyorsun. Biraz önce odama geldin. Olmasaydın, ilk seferde reddetmen gerekirdi. Bir şey daha, ben patronuna sadece bir gece için ödeme yapmadım. Ondan seni satın aldım. Satın almak için onunla pazarlık yaptım. Ve tahmin et ne oldu? Seni bu kadar ucuza aldım. Fahişe olmasaydın bu kadar ucuza satmayı asla kabul etmezdi. Ne kadar utanç verici. Para konusunda ne kadar umutsuz olsan da, böyle bir işi yapmamalısın. Ne kadar aşağılayıcı.’
Yixing’in kalbi bu sert kelimeleri dinlerken paramparçaydı. O bir fahişe değildi ki erkek ya da kadın kimsenin vücuduna dokunmasına izin vermemişti. Hala bakireydi ama karşısındaki bunu bilmiyordu. Göğsü acıdan patlayacakmış gibi hissediyordu. Gözleri yaşarmaya başladı. Çok uzaklara bakıyordu. Artık Wufan’ın önünde ağlamak istemiyordu. Sadece yorgundu. İncinmekten yorgun.
‘Ben gözünde o kadar ucuz biri miyim? Öyle miyim Wufan? Beni almak için patronuma soracağın kadar değersiz miyim?’ Wufan hakaret dolu konuşmasını bitirdiğinde sordu Yixing. Sesi biraz tereddütlüydü. Gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu.
‘Belli ki.’ Kabaca cevap verdi Wufan.
Yixing biraz güldü. ‘Gerçekten mi? Belki de senin tarafından böyle damgalanmaya mahkum edilmişimdir. Ama umrumda değil Wufan. Umrumda değil.’
‘Neden orada bu kadar istekli çalışıyorsun? Gece başına sana ne kadar ödüyorlar, huh?’
‘Evet, hepsi para için. Para konusunda çaresizim. Fakat benim için değil. Bir kuruşu bile.’
Wufan sadece Yixing’e baktı.
‘Annem kalp kanseri ve ben onun ilaçlarını almak zorundayım. Neden anneme yardım etmek istediğim için bencil olarak damgalanıyorum? Anneme yardım etmem yanlış mı? Her gün 12’ye kadar çalışmak ve 5 saat uyumak istediğimi mi sanıyorsun?’ Yixing’in sesi takılıyordu.
Yixing yüzünü kaldırıp Wufan’ın gözlerini yakaladı. Gözyaşları yüzünden yüzü bulanıktı. ‘Ama bu dünyada sahip olduğum tek şey o.’
Duydukları Wufan’ı şaşırtmıştı. Böyle bir şey olmasını beklemiyordu. Gözleri şimdi yaşlarla dolu olan Yixing’in gözlerindeydi.
‘Üzgünüm, istediğin gibi bir erkek arkadaş olamam. Annemin bana ihtiyacı var. Her hafta onun ilaçlarını almam gerekiyor. Ona yardım etmem gerek.’
Wufan pişmandı. Pişman. Ama bilmiyordu. Bilseydi öyle davranmazdı. Sadece Yixing’in orada çalışmasını istemiyordu.
‘Bu dünyada sahip olduğum tek kişi. Yalnız olmak istemiyorum.’ Diye mırıldandı ve gözyaşları düşmeye başladı.
‘Sana çok fazla bela olduğumu biliyorum. Ve üzgünüm de. Hiç yardımım olmadı bile. Ama en azından denedim. Artık ne yapabilirim bilmiyorum. Sana ödeme yapmamı falan istiyorsan yapacağım. Ama lütfen gitmeme izin ver ve bana biraz zaman ver. Artık herhangi bir ima duymak istemiyorum. Bu… bu çok… çok acıtıyor Wufan.’ Yixing’in sesi titredi ve gözyaşları onun solgun yüzünü sırılsıklam yaptı.
‘Ben istemememişt-‘
‘Bu çok acıtıyor, arkadaşlarının önünde bana hakaret etmen, sert sözler söylemen, fahişe demen ve ucuz olduğumu-‘
‘Sshh… Kes şunu.’ Wufan ağlayan çocuğu yatıştırmayı denedi ama Yixing onun dokunuşundan kaçtı.
‘Dokunma bana. Ben iğrencim değil mi?’
‘Yixing dur. Üzgün olduğumu söylemeye çalışıyorum.’ Wufan ondan kaçan Yixing’den özür dilemeyi denedi.
‘Ben burası için hiçbir ş-‘
‘Yeter Yixing.’ Wufan, Yixing’in bileklerini kavradı ve ağlayan çocuğa sarıldı.
Yixing sertçe Wufan’ı itip kendini kurtarmayı denedi. Ama Wufan genç olanın ince vücudunu sıkıca sardı.
‘Yeter tamam? Yeter. Üzgünüm.’ Wufan sıkıca Yixing’i tuttu.
Yixing’in bedeni kucaklamayla rahatladı. Wufan’ın geniş ve sağlam göğsüyle boynuna yüzünü koydu.
‘Çok acı verici Wufan. Çok acıtıyor.’ Yixing neredeyse Wufan’a fısıldadı.
‘Özür dilerim. Dur. Lütfen ağlama. Lütfen.’
Wufan, Yixing’in gözyaşlarıyla gömleğinin ıslandığını hissedebiliyordu. Yixing’in yüzüne düşen her bir damla Wufan’ın kalbini paramparça etti. Daha önce buz pateni yaparlarken ki Yixing’in gülümsemesini seviyordu. Ama melek yüzünün o tatlı gülümsemeyle süslenmek yerine gözyaşları tarafından esir alınmış olması Wufan’ın kabini kırıyordu. O şimdi çok kötü hissediyordu.
Beautiful Disaster - 10.Bölüm
Çeviren: Phantaso
Beautiful Disaster
10.Bölüm
‘Yixing, dün gece neredeydin?’ diye çıkıştı oğluna Bayan Zhang.
‘Ah, hiç. Yağmur yağdığı için Wufan’ın evinde uyudum.’
‘Ne? Daha önce de demiştim, o yabancıya hiçbir şey borçlu değilsin.’
‘Üzgünüm anne. Bunu yapmak istemezdim.’
‘Bu-‘ Bayan Zhang sözünü bir öksürük krizinden dolayı bitiremedi.
‘Anne.’
Yixing annesinin sağlık durumu için endişelenmeye başladı. Günden güne kötüye gidiyordu. ‘İlaçlarını aldın mı anne?’
Bayan Zhang sadece sessiz kaldı. Nefesini toplamaya çalışıyordu. ‘Tekrar satın almak için yeterli para yok.’
Yixing derince iç çekti. ‘Üzgünüm. Senin için para kazanabileceğimi düşünüyordum ama-‘ Yixing kalktı ve odasına yürüdü.
**Sadece Wufan’a bağlı kalamam. Biraz para bulmam gerek. Evet, başka bir iş daha bulmalıyım.**
Wufan en iyi arkadaşları ve sevgilisiyle beraber kahvaltı yaptıktan sonra doğrudan ofise gitti. Bu şekilde kahvaltı yapmayalı uzun zaman olmuştu.
‘Günaydın mama.’ Wufan annesinin odasına –yakında kendisinin olacak olan odaya- girerken annesini selamladı.
‘Günaydın.’ Dedi Bayan Wu sevinçli bir sesle. ‘Geç kalacağını düşünmüştüm.’
‘Eeyy, beni eziyorsun. Ben iyi bir adamım.’ Wufan haklı bir şekilde isyan ettikten sonra annesinin karşısına oturdu.
‘Yixing mi uyandırdı seni?’ Bayan Wu tekrar sırıtarak sordu.
Wufan sadece sessiz kaldı.
‘Yixing oğlumu daha iyi haline getirdiği için memnunum.’ Bayan Wu oğluna gülümsedi.
*Onlara gerçeği nasıl anlatacağım? Bücürü çok sevmiş gibi görünüyor.*
‘Toplantı odasına gitsek mi? Tüm kurul üyeleri bizi bekliyor.’ Bayan Wu’nin emriyle beraber toplantı odasına yürüdü.
Toplantı yaklaşık bir saat sürdü. Kurul üyelerinin ve bazı personelin kendilerini tanıtmasıyla geçmişti. Herkes mutlu bir şekilde, Wufan’ı bir sonraki patron olarak kabul etmişti. Wufan’ın şirketi yönetebilecek yeteneğe sahip olduğunu biliyorlardı.
Hepsi birlikte öğle yemeği yerken şirketin durumu hakkında konuşmaya devam ettiler.
‘Peki, Bay Wu, ne zaman evleniyorsunuz?’ dedi yöneyim kurulu üyelerinden biri.
Ani soru karşısında Wufan şaşırdı. Sonrasını sessizlik izledi.
‘Hmm.. Hmm..’ takıldı Wufan. Bu konuyu daha önce düşünmemişti.
‘İkiniz çok yakışıyorsunuz. Yani endişelenecek bir şey yok. İyi birine benziyor. Bence hiçbir problem yok.’
‘Bence bir süre meşgul olabiliriz. Daha sonra evleneceğiz.’ Dedi Wufan biraz titrek bir şekilde.
‘Gerçekten Wufan? Meşgul olacaksan biraz daha erkene alabiliriz. Gelecek aya ne dersin?’
Wufan garip bir şekilde sırıttı. ‘Evde annemle konuşacağım.’
‘Tamam. Neyse, neden bugün Yixing gelmedi? Burada olacağını düşünüyordum.’
‘Ohh, o konuda… Sanırım bugün biraz yorgundur. Evet, dün gece eve 12.30 gibi girmiştik.’
‘Bir sonraki sefere onu ofise davet et Wufan.’ Dedi Bayan Wu, Wufan’ın koluna dokunarak.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
9’da Wufan eve dönmüştü. İlk olmasına rağmen yemek bile yemeden eve geç bir saatte gelmişti. Sadece yatağı görüyordu. Başka bir şeyi değil. O geldiğinde Yixing evde olmasına rağmen direk yatak odasına doğru yürüdü. Wufan çalışırken Yixing’i evde bıraktı.
‘Ohh, dönmüşsün.’ Durdu Yixing, Wufan’ın içeri girdiğini görünce.
‘Tabii ki döndüm. Ofiste uyuyacağımı mı sandın?’
Yixing öylece dikildi.
‘Gidebilirsin. Seninle oynayacak vaktim yok.’ Diye emir verip odasına yürüdü Wufan.
‘Wufan, sana bir şey sorabilir miyim?’
Yixing’i durunca Wufan durdu. ‘Neymiş?’
‘Maaşım hakkında.’
O kelimeyi duyunca Wufan’ın başı Yixing’e döndü ve ona doğru yürüdü. ‘Paranı mı soruyorsun şu an?’
‘Hayır. Şey, bir şeyler almak zorundayım ve almak istiyo-‘
‘Hayır, borcun hala bitmedi.’ Wufan nezaketsizce sözünü kesip tekrar odasına yürüdü.
‘Wufan.’ Yixing, Wufan’ı tekrar durdurdu. Ama Wufan duymazdan geldi.
‘Eğer izin verirsen eve biraz daha erken gidebilir miyim? 6 gibi. Yapabilir miyim?’ diye sordu Yixing.
‘Neyse ne.’ (Umrumda değil gibisinden yani.)
Onay ile Yixing mutlu oldu. Belki maaşını alamamıştı ama bu gece başka bir iş daha bulabilirdi de. Yixing daireden çıktı ve merkeze indi. Oradaki her mağaza ve restorana gitti. Gece vardiyası olan bir iş arıyordu.
Saat çoktan 10.30 olmuşken Yixing hala bir iş bulamamıştı. Sonra etrafında çok fazla insan olan bir kulüp gördü. Yixing kendini yüreklendirdi ve kulübe yürüdü. Korumanın birine iş aradığını fısıldadı ve numarasını bıraktı.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Wufan çalışmaya başlayalı bir ay olmuştu. Ofise kapandığından beridir 8’de evden çıkıyor ve akşam 8’de eve dönüyordu ama genelde 10’dan önce gelmiyordu, çünkü Seohyun ile akşam yemeği yiyordu. O zamandan beridir Yixing ve Wufan nadiren bir araya geliyordu. Wufan, Yixing’in her gün 8’de dairesine gelmesine izin veriyordu. Bazen karşılaşıyorlardı, bazen karşılaşmıyorlardı. Fakat sabah Wufan ofise gitmeden önce karşılaşsalar da fazla konuşmuyorlardı. Yixing, Wufan için dolabını düzenliyordu. Elbiseleri yıkayıp, ütülüyor ve sonra dolaba asıyordu. Bu konuda endişelenecek bir şey yoktu. Yixing evi de temizliyor ve her şeyin yolunda gidip gitmediğini kontrol ediyordu. Yixing’in sabah 8’den akşam 6’ya kadar yaptığı şeyler bunlardı. Wufan isterse haftasonları Yixing daireye gelecekti. Ama şimdiye kadar Wufan, Yixing’i aramadığı içim hafta sonları özgürdü.
Yixing bir ay önceki iş sorduğu kulüpte çoktan bir barback olarak çalışmaya başlamıştı. İşi zor değildi. Sadece, müşteriye içki servisi yapan barmene yardımcı oluyordu. Yixing iki haftadır orada çalışıyordu ve işi seviyordu. Çok yoğun değildi. Yixing, haftasonları da dahil olmak üzere 00.00’da işi bitiriyordu. Yine de hafta sonu boyunca çalışıyordu. Şanslıysa onu eve götürecek son otobüsü yakalıyor ve saat gece 1 gibi evde oluyordu. Annesi ise gece yarılarına kadar oğlunun çalışıyor olmasından hoşlanmıyordu. Bazen yaptıklarından dolayı Bayan Zhang oğlunu azarlıyordu. Ama Yixing bunu görmezden geliyor ve sadece dinliyordu.
‘Geceleri ne tür bir iş yaptığını bana söyleyebilir misin? Ne kadar endişelendiğimi biliyorsun.’
‘Sadece bir restoran anne. Merak etme.’ Yixing annesinin inanması için gülümsedi.
‘Sakın bana benim ilaçlarım yüzünden kendine eziyet ettiğini söyleme. Geç uyuyan bir insan olmadığını biliyorum.’ Bayan Zhang oğlunun omzunu okşadı. ‘Kendini çok zorlama oğlum. Hala çok genç olduğunu unutma.’
Hayatının büyük bir karmaşaya döndüğünü inkar edemezdi. Rutin ile birlikte tükenmişti. Uyku eksikliği yüzünden jetlag yaşıyormuş gibiydi. Ama ne yapabilirdi ki?
Bayan Zhang duvara dayandı ve iç çekti. ‘Yixing?’
‘Hmm?’
‘Aşık olduğun biri var mı?’
‘Hayır anne. Neden?’
‘Hayır, öylesine sordum. Bir tane bulman gerekir. Luhan-ge ve Minseok-geye bak, mutlular değil mi? Belki de Luhan artık nadiren seninle vakit geçirdiğinden yalnız olmalısın.’
Yixing başını salladı. ‘Luhan-geyi özledim.’ Kısık bir sesle konuştu Yixing.
‘Bu dünya kimse sonsuza dek yanında kalmaz Yixing, ben bile. Bir gün gideceğim. Bu yüzden gelecekte beni yerime geçecek, dikkatini çeken birini bulmanı istiyorum, tamam?’
Yixing tekrar başını salladı. Bu duygu onu bunaltıyordu. Luhan’ı özlemişti. Normalde Luhan her zaman onunla olur ve oyunlar oynardı birlikte. Fakat şimdi günlerinin çoğunu Minseok ile harcıyordu.
Yani, hiç kimse gece yaptığı iş ile ilgili bir şey bilmiyordu. Hatta Wufan bile. Eh, bilmiyordu çünkü Yixing umurunda değildi.
Ancak, Yixing Wufan’ın dairesini olması gerekenden daha erken terk etmeye başlamıştı. Kulüp için acele ettiğinden 6’dan önce ayrılıyordu. Wufan bilmiyordu çünkü bir işkolik olduğundan eve asla erken gelmiyordu. Annesinin akşam yemeği için Yixing’i eve getirmesini istediği bugüne kadar. Nişanı tartışacaklardı.
Wufan akşam 05.20 gibi eve geldi.
‘Bücür.’ Wufan kapıdan bağırdı.
‘Bücür.’
‘Bücür!!!’ Wufan’ın bağırışları dairede öylece asılı kaldı.
‘Nerede bu şimdi? Saat daha 5. Henüz eve gitmiş olamaz.’
Wufan cebinden iphonenunu aradı ama Yixing’i aradığında telefonu kapalı olduğundan bir işe yaramadı.
Wufan bu konuyu annesine anlattığı için bu akşam birlikte yemek yiyemeyeceklerdi.
İlk kez olduğundan ve Wufan bunu bildiğinden, bu seferlik Yixing’in gitmesine izin verdi. Wufan akşam yemeği için ramen yedi. Bir şeyler almak için dışarıya çıkamayacak kadar tembeldi şu an.
Yixing bu şekilde tekrar yakalanana kadar bir hafta geçmişti. Wufan öfkelenmeye başlamıştı. Sadece erken gitmiyor, sabahları da geç geliyordu. Wufan’ın takım elbiseleri artık düzenli değil, tam bir karmaşa içindeydi. Wufan, Yixing’i aradı ama her neredeyse bir şey duyulmuyordu. Yüksek bir ses duyulabiliyordu. Wufan artık Yixing’in bir kulupte olduğunu biliyordu. Gürültüden duyulmadığı için telefonu kapattı. Daha da öfkelendi. Kalbi yanıyordu. Wufan evin bekçisine gitti ve Yixing’i sordu. Bekçi Yixing’in bir aydır 5’te çıktığını söyledi ve Wufan’ın bu konudan haberi yoktu. Biraz yemek yemek için dışarı çıktı.
*Sakın ben çalışırken diğer çocuklarla eğlendiğini söyleme.*
Wufan bunu kontrol etmeleri için Jongin ve Chanyeol’e sordu. İkisi de geceleri kulüplerde çok vakit geçirdiğinden, kıvırcık saçlı çocuğun geceleri nerede çalıştığını bulmaları çok zor değildi. Böyle bir konu onlar gibi arkadaşları olduğundan şanslıydı.
Onlar birkaç gün sonra kulübün izini buldular. Wufan’ın dairesinden 30 dakika uzaklıktaydı ve Yixing’in vardiyası 6’da başlıyordu.
‘Her zaman bir saat önceden gitmesinin sebebi bu demek.’
‘Belki.’ dedi Jongin ağzı kurabiye doluyken.
‘Ben Yixing’in öyle biri olduğunu sanmıyorum. Yanlış bir şeyler olmalı. Değil mi Kyungsoo?’ dedi Baekhyun merak içinde.
Kyungsoo sadece başını salladı.
‘Hey neyse, o benim erkek arkadaşım ve asistanım. Bu yüzden benim onayım olmadan bir şey yapmasına izin vermem.’
‘Ona aşık mısın Wufan?’ sordu Kyungsoo.
Wufan’ın gözleri soru ile genişledi.
‘Evet… Bence öyle. Daha önce onu nasıl öpmüştün. Öyle tutkulu. O kadar iyi miydi tadı? O zaman onunla beraber uyudun.’ Ekledi Chanyeol yüksek sesle.
‘Yalnız bir adam olsaydım erkek arkadaşım olacak son kişi olurdu o ibne.’
‘Eğer ona çok fena aşık olmadıysan, ondan bu kadar nefret etme Wufan.’ Jongin suratında nispet yaparcasına bir sırıtmayla tavsiye verdi.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ertesi gün Wufan eve erken geldi. Saat 5’te evin kapısındaydı. Topuza uzanacağı sırada kapı açıldı.
Yixing onu görünce donakaldı. ‘Wufan?’
Wufan sadece kısa çocuğa baktı. ‘Kulüpte de mi çalışıyorsun?’
Yixing’in gözleri genişledi. ‘Huh?’
‘Dedim ki, kulüpte de mi çalışıyorsun?’ diye tekrar etti Wufan, her kelimeyi ürkütücü bir şekilde söyleyerek. Wufan dairenin içine girdi ve Yixing de arkasından takip etti.
**Saat sadece 5. Neden burada?**
Wufan bedenini kanepeye bıraktı ve serildi.
‘Hayır, ben… ben…’ Yixing, Wufan’a ne dese bilmiyordu. Diğerinin öfkeleneceğinden korkmuştu.
‘Öyle bir şey yoksa kal. Bu gece küçük bir parti olacak.’ Wufan gözleri kapalıyken sert bir şekilde konuştu.
Yixing orada dikildi. Elleri terlemeye başlamıştı.
**Ne yapacağım? Çoktan kulüpte olmam gerekiyordu.**
Yixing’in yüzü asılmıştı, işi astığı ve patronuna haber vermediği için.
‘Neden bu kadar rahatsız görünüyorsun, huh? Korkuyorsun huh? Patronun seni kovacak diye korkuyorsun değil mi?’
Yixing sessiz kaldı. Wufan zaten yaptığı işi biliyordu.
‘Benim de seni kovmamdan korkmuyor musun? Ve borcunu ödemeni istememden?’ diye sordu ve odasına yürüdü Wufan.
Yixing ise aldığı tehditle şok olmuştu.
Baekhyun, Chanyeol, Kyungsoo ve Jongin geldikten sonra, Suho, Chen, Sehun ve Taozi de geldi. Yixing son dördünü gerçekten tanımıyordu ama hatırlıyordu. Pizza ve içecekleri getirmiş, cerez ve patlamış mısırları unutmamışlardı.
‘Wufan nerede Yixing?’ sordu Chanyeol.
’Odasında.’ dedi Yixing monoton bir sesle. Parti yapacak havasında değildi.
Wufan’ın oturma odasında onlara katılmasıyla parti başladı. Wufan, Yixing’in yanında oturuyordu. Oda, gürültü, kahkaha ve sohbet doluydu. Yixing ise sadece orada oturdu. Kendi kendine pizzanın tadını çıkarıyordu, her şeyi yok sayarak. Wufan onunla hiç sohbet etmedi.
‘iç bunu bücür.’ Wufan Yixing’e bir kadeh kırmızı şarap vermişti.
Wufan’a doğru yönünü değiştirdi. ‘Ben içki içmem.’
İki aşk kuşu çift birbirlerine sarılmak, öpüşmek ve sevimsiz sözcükler söylemekle çok meşguldü. Diğer insanlar sohbet edip gülüyordu.
Wufan güldü. Herkes gözlerini Wufan’a çevirdi.
‘İçmez misin? Kulüpte çalışıyorsun ve içmediğini mi söylüyorsun? Ne saçma bir şaka.’
Yixing birden bu atakla karşılaşınca şaşırdı.
‘Şimdi iç.’ Wufan, Yixing’in elini aldı ve kadehi tutmaya zorladı.
‘İçmeyeceğim!’
Herkes sessizliğe bürünmüştü.
‘O zaman her gece kulüpte ne halt yiyorsun söyle bana.’
‘Sadece içecek servis ediyorum. Hepsi bu.’ dedi Yixing öfkeyle.
Wufan biraz daha yakına geldi ve Yixing’in beline kolunu sardı. Ani hareket Yixing’i şaşırtmıştı. Odada sadece Wufan’ın arkadaşları olduğundan ve onlar her şeyi bildiğinden, ona sarılması için bir sebep yoktu.
Yixing elinden kurtulmayı denedi. ‘Wufan ne yapıyorsun?’
‘Seni hissetmek istiyorum.’ Yixing’in kulağına seksice fısıldadı Wufan.
‘Neden?!’ Yixing kavgacı bir şekilde onu itti ve ayağa kalktı.
‘Senin şey servisi de yapabileceğini düşünmüştüm.’ Wufan şarabını bitirmek için durdu. ‘..Seks.’
Yixing’in gözleri bilmem kaçıncı kez genişledi. ‘Çok kabasın Wufan. Ben sadece bir barback olarak çalışıyorum orada, fahişe ya da başka bir şey olarak değil!’ Yixing dehşete düşmüş bir sesle konuştu Wufan’a.
Wufan kalkıp Yixing’e yürüdü. ‘Bugün barback olarak içki servisi yapacaksın, ya sonraki ay?’ Wufan durdu. Yixing, Wufan’ın gözlerine bakarak bekledi.
‘Gelecek ay vücudunu servis eden biri olacaksın.’ Wufan sözlerini bitirdi.
Yixin’in ağzı şaşkınca açıldı. Sert sözler yüzünden gözleri bulandı. Wufan onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Kalbi parçalandı.
‘Wufan, fakir olduğum doğru ama yine de gururum ve onurum var. O kadar ucuz değilim ben.’ Yixing’in sesi titrek çıktı.
‘O zaman orada çalışmayı bırak. İstemesen bile, er ya da geç bunu yapacaksın. İnsanlar neden senin seçtiğin meslekler seçer anlamıyorum. Gerçekten vücudunu satmak istiyor olmayasın?’
‘Sen anlamazsın Wufan, para içinde yaşıyorsun. İstediğin her şeyi almak senin için çok kolay.’
‘En azından benim gibi insanlar doğru şeyler yapıyorlar.’ Wufan ciddi bir şekilde tekrar konuştu.
Yixing döndü ve daireden çıkmaya başladı. Akan gözyaşlarını sildi.
**Asla beni anlamayacak.**
Wufan’ın arkadaşları sessizce izledi. Ne tepki vereceklerini bilmeden.
‘Çok sert davranmadın mı?’ Sehun, Yixing gözden kaybolduktan sonra sessizliği bozdu.
‘Sadece orada çalışmayı kesmesini istiyorum.’ dedi Wufan tekrar otururken.
‘Doğru olan bu. Kulüpte çalışmak güvenli değildir.’ Ekledi Suho.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
O geceden sonra Yixing, Wufan’ın evine gitmedi. Wufan’ın yüzünü görmek istemiyordu. Ona söylediği sözler hala anılarında tazeydi. Yixing’in en nefret ettiği insan…
Yixing o geceden sonra çok fazla gülümsemedi. Evde olduğu zamanlar kendini odasına kilitliyordu. Neden bilmiyordu fakat hayatının geri kalanında Wufan’ı görmek istemiyordu.
-----------------------------
‘Yixing, patron seni çağırıyor.’ Dedi bardağa içki dökmekle meşgul olan Henry.
‘Tamam.’ Yixing gülümsedi ve patronunun odasına yürüdü.
Yixing kapıyı çalış odaya girdi. ‘Henry beni görmek istediğinizi söyledi.’
‘Evet, evet. Beni takip et. Aslında birisi bu gece ona eşlik etmen için bana para ödedi ve… bu yüzden ona hoş davran.’
Bunu duyunca Yixing’in gözleri genişledi. Wufan’ın sözleri beyninde yankılandı.
**Sakın bana…**
**Wufan’ın dedikleri doğru muydu?**
‘Hayır, hayır bunu yapmam.’ Yixing reddetti ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.
‘Hayır, yapmak zorundasın.’
Patronu kolundan tuttu ve yürüyüşünü durdurdu. Odaya doğru çekildi.
‘Lütfen efendim. Bunu yapmak istemiyorum. Lütfen, yalvarıyorum.’ Yixing’in gözleri ıslanmaya başladı.
**Wufan.**
**Yardım et bana.**
Odanın önüne geldiler.
‘Şimdi, gir içeri.’ Adam kapıyı açıp Yixing’i itti.
‘Efendim, lütfen.’ Yixing ağlıyordu. Korkuyordu. Wufanın dediklerinin gerçeğe dönmesinden, bir fahişe olmaktan korkuyordu.
Döndü. Oda karanlıktı.
Kendini yüreklendirip odaya yürüdü. Yatakta duran siyah bir ceket ve kıravatı görünce durdu. Bu Wufan’ı hatırlatıyordu. Neden bilmiyordu ama aslında Wufan’ı özlemişti. İnkar edemedi.
Sonra tekrar yürüdü.
Biri ona saldırıp duvara yapıştırdığında Yixing bağırdı.
‘Hey, görüşmeyeli uzun zaman oldu.’ Fısıldadı.
Sesi duyduğunda Yixing’in gözleri genişledi. Şu an olan şeyle donakalmıştı.
Beautiful Disaster - 9.Bölüm
Çeviren: Phantaso
Beautiful Disaster
9.Bölüm
‘Sen otur. Sana kahve yapacağım.’
Yixing, bedeni hala titrerken kanepeye oturdu. Wufan’ın kazağını hala küçük vücuduna sarıyordu. Yixing biraz rahatlamıştı ve Wufan’ın bedeni karşısındaydı. Sadece izledi. Oraya gidip, kahve yapan Wufan’ı durdurmak istiyordu ama bedeni hareket etmek istemiyor gibiydi. Gözleri bulanıklaşmaya, Wufan’ın sırtı kasvetli olmaya başlamıştı. Ama gözleri açık tutup, Wufan’ın onun için yaptığı kahveyi bekledi.
Wufan biraz sonra geri döndü. ‘Burada-‘ çocuğun derin bir uykuya daldığını görünce sözlerini bitiremedi. Wufan çocuğun daha yakınına yürüdü ve kahve kupasını cam masaya bıraktı. Wufan uyuyan çocuğun çok yakınına oturdu. Yixing oturarak uyuyordu, bedenini koymamıştı. Sadece başı kanepedeydi. Wufan sadece ona baktı.
‘Ve şimdi de burada uyuyorsun.’ Wufan’ın gözleri yaptığı kahveye gitti. Sıcak kahveden bir yudum aldıktan sonra tekrar masaya koydu.
‘Bücür.’ Dedi Wufan diğerine. ‘Bücür, uyan.’ Wufan, Yixing’in vücudunu biraz salladı. Wufan diğerinin vücudunun hala titrediğini hissedebiliyordu.
‘Her zaman başıma belasın.’ Yifan mırıldanarak Yixing’in boynunun arkasından ve dizlerinin altından kollarıyla tutup kaldırdı. Yixing’i dikkatle kollarında taşıdı.
‘Çok hafifsin bücür. Her gün ne yiyorsun sen?’ Yifan kendi kendine mırıldanarak odasına yürüdü.
Odasının kapısına geldiğinde aniden durdu Wufan.
*Bekle, onu nereye yatırmalıyım? Diğer oda hala Kanada’dan getirdiğim şeylerle bir kamaşa içinde. Onu kendi yatağıma yatırırsam ben nerede yatacağım?*
Yixing biraz hareket etti ve diğerinin göğsüne doğru döndü. Şimdi onu saran sıcaklığın keyfini çıkarıyordu.
Wufan kollarındaki çocuğa baktı.
*Şimdi mutlu musun? Sen uyuyorsun ve ben…? Seni taşıyarak burada duruyorum. Seni nereye yatıracağımı bilmiyorum. Belki de tekrar otobüs durağına göndermeliyim.*
Odasına ve yatağına ilerlerken Wufan derin bir şekilde iç çekti. Yixing’in vücudunu yorganla örttükten sonra yanına oturdu.
*Şimdi nerede uyumalıyım?*
Oda karanlıktı. Sadece ay ışığı aydınlatıyordu. Üzerini değiştirmek için dolabına yürüdü.
*Neden endişeleniyorum ki? O bir erkek. Daha önce de Chanyeol ile uyumuştum. O da bir erkek, ben de. Aslında bir problem yok. Haii neyim var benim?*
Wufan, bir ödül kazanmış gibi suratına yerleştirdiği kocaman bir gülümsemeyle vücudunu yatağa bıraktı. Gözlerini kapattı. Vücudu daha fazlası için yorgundu.
Fakat Wufan birkaç dakika sonra gözlerini açtı. Gerçekten uyumak istiyordu ama gözleri kapanmak istemiyordu. Gözlerini bir süre tavana diktikten sonra başını yana yatırdı. Gözleri şimdi önündeki manzaraya takılmıştı. Vücudunu mışıl mışıl uyuyan çocuğa çevirip ona bakmaya başladı. Yumuşak mırıltılarını duyabiliyordu. Wufan’ın gözleri, ay ışığında parıldayan uyuyan çocuğun yüzünde dolaştı. Gözleri ona çekiliyordu. Nedenini bilmiyordu ama şu an gerçekten Yixing’in görünüşünü seviyordu.
---------------------------------------------------------
‘Ahh!’
Etraftan bilinmeyen bir çığlık yükseldiğini duyunca Yixing sersemledi. Gözleri hala yarı açık bir şekilde etrafta sesin kaynağını arıyordu. Yataktan kalkmaya çalıştı ama güçlü bir şeyin ona engel olduğunu hissederek durdu. Gözlerini aşağı indirip beline baktı. Büyük gergin ve güçlü bir kol belini sarıyordu. Kolun sahibine baktı.
‘Wufan?’ Gözleri genişledi.
**Benimle mi uyudu?**
Wufan sarı saçları birbirine karışmış ve yüzünü yastığa gömmüş bir şekilde koluyla Yixing’in yataktan gitmesine engel olmuştu.
‘Ne yaptın sen?’ Kapıdan bir çığlık geldiğinde Yixing’in gözleri kapıya ilerledi. Geniş gözleriyle bir çocuk orada duruyordu. Sonra Baekhyun, Chanyeol ve Jongin de göründü. Wufan ve onun konumuna ağızları açık kalmıştı.
‘Göründüğü gibi değil-‘ dedi ve Seohyun’u kapıda görünce Yixing’in gözleri genişledi. Herkes sessizlik içindeydi.
‘Wufan.’ Kekeledi Seohyun.
Yixing başını tekrar Wufan’a çevirdi. Hala kaya gibi uyuyordu. Yixing hafifçe Wufan’ın kolunu salladı.
‘Wufan.’ Dedi Yixing düşük bir ses tonuyla.
‘Onun uykusu ağırdır. O kadar kolay kalkmaz.’ Dedi Seohyun soğuk bir sesle Yixing’e.
Yixing vazgeçmedi ve Wufan’a seslenmeye devam etti.
‘Wufan. Wufan. Kalk, arkadaşların burada.’ Dedi Yixing tekrar.
Wufan şimdi gerçekten taş gibiydi. Ceset gibi.
‘Wufan. Wufan.’ Yixing uyuyan çocuğa tekrar mırıldandı.
Wufan’ın vücudu biraz haraket belirtisi göstermişti.
‘Wufan, uyan.’
'Hmmmppphhhh.' Wufan homurdandı.
Diğerlerinin hepsi, Wufan’ın Yixing’in tüm çabalarına cevap vermesine şaşırdı.
‘Wow, Yixing başardı.’ Dedi Jongin yüzünde bir sırıtma ile.
‘Arkadaşların burada.’ Dedi Yixing.
Wufan kafasını kaldırdı ve arkadaşlarına döndü. Gözleri genişledi ve hemen kalktı.
‘Seo-seohyun.’
‘Günaydın.’ Seohyun selamladı ve oturma odasına gitti.
‘Yoo! Bugün ilk çalışma günün olduğunu duydum. Bu yüzden manevi destek olmak için geldik.’ Dedi Chanyeol neşeyle ve Wufan’ın yanına oturdu.
‘Yah Wufan, neden burada Yixing ile uyuyorsun? Elin Yixing’in belindeyken hem de?’ Diye sordu Baekhyun aceleyle.
‘Ne?’
‘Biraz önce uyurken aynı bir karı-koca gibiydiniz.’ Jongin suratına yapıştırdığı bir gülümsemeyle ekledi.
‘Asla! Bu bücürle asla! İğrenç!’ Wufan gözlerini yuvarladı ve yataktan kalktı.
‘Ben de seninle yatmak istemiyorum!’
‘O zaman neden yatağımdan kalkmadın?’
Dinledikten sonra Yixing yüzünü asarak yataktan indi. ‘Her neyse, şimdi gidiyorum!’
Wufan, dairesinden öfkeyle çıkan Yixing’i görmezden gelerek kahvaltısını yapan Seohyun’un yanına gitti. Lafa girmek için Seohyun’un beline kollarını sardı.
‘Wufan~ Beni korkuttun.’ Seohyun biraz küsmüştü.
Wufan çenesini onun omzuna yerleştirdi. ‘Üzgünüm, tatlım.’
Seohyun Wufan’a cevap vermedi.
‘Farkında olmadan oldu onlar tatlım. Bana bunu yapma.’ Wufan cevap bekledi.
‘Ne biliyor musun, seni çoook özledim.’ Dedi Wufan seksi sesiyle ve Seohyun’u yanağından öptü.
Seohyun’un yanakları yaptığı şeyle kızardı.
‘Boşver beni. Kokuyorsun. Saat çoktan 7 oldu. Git ve duş al. Hemen ofise gitmek zorundasın.’
Wufan tekrar Seohyun’un yüzüne bir öpücük kondurdu ve mahcup bir gülümsemeyle bırakıp mutfaktan ayrıldı.
Binanın dışında Yixing ağır ağır yürüyor ve Wufan’dan dolayı yüzünden öfke fışkırıyordu.
**Ben de onun hoş olduğunu düşündüm. Ama hepsi sadece yanılgı. Hala insanları mahcup eden egoist bir piç. Aptal! Aptal!! Aptal!!!**
Beautiful Disaster - 8.Bölüm
Çeviren: Phantaso
Beautiful Disaster
8.Bölüm
‘Ne yapıyorsun sen?!’
Wufan sorusuna cevap vermek için hiçbir çaba göstermedi.
‘Cevap ver!’
Yixing’i yine de görmezden geldi.
‘İlk önce erkek arkadaşın olmamı istedin. Sonra benim ilk öpücüğümü çaldın ve şimdi de hiçbir şey olmamış gibi mi davranıyorsun?’
‘…’
‘Yah! Wu Yi Fan!’
‘Aish, neden bu kadar gürültülüsün bücür?’
‘Tabii ki olurum. Benim kutsallığımı çaldın! İlk öpücüğümü alması gereken kişi ruh eşim olmalıydı, biliyorsun!’
Wufan biraz güldü. ‘Yah, kısa çocuk. Unuttun mu yoksa amnezi mi var sende, huh? Ya da çok mu aptalsın? Benim erkek arkadaşım olarak buradasın.’
Yixing diğer çocuğa baktı.
‘Bu yüzden ne yapacağım bana bağlı. Ben şu anda o kişiyim. Yani sadece ne yapıyorsam onu takip et.’
‘Hayır! Ben buna karşıyım!’
‘Kimmiş karşı olan? Seninle çıkmak isteyen de yok. Bu yüzden öpücüğü unut gitsin. Ve biliyor musun? Bir heykeli öpüyormuş gibi hissettim.’ Wufan alay etti.
‘YAH!’
---------------------------------------
Yixing’in yorucu rutini tekrar başlamıştı. Yixing’in şu an bir erkek arkadaşından çok, bir asistandı. Yifan, Yixing’e erkek arkadaşı gibi davranmıyordu. Wufan’ın onu öptüğü geceden sonra, henüz bir çift gibi olamamışlardı.
***
‘Bugün nereye gidiyoruz?’
‘Annem ile alışverişe.’
‘Ne?! Ne yapmalıyım? Ya ilişkimizin başlangıcı ile ilgili bir şey sorarsa? Ona ne söylemeliyim? Ya her şeyi biliyorsa? Aaaa~~~’
‘Aish, çok gürültülüsün. Araba kullanıyorum, çeneni kapat.’
‘Üzgünüm.’ Yixing biraz suratını astı.
------------------------------------
‘Wufan-ah!’ Bayan Wu oğlunu görünce bağırdı. Uzun boylu ve sarışın oğlu, kalabalıkta oldukça fark edilebilirdi.
Sesi duyunca Wufan annesine doğru yürüdü. Yixing ellerinin titrediğini fark ederek arkasından yürüdü.
**Sakin Yixing~ Her şey iyi olacak.**
‘Selam, ann-‘
‘Yixing!!’ Bayan Wu oğlunu görmezden gelerek Yixing’e doğru yürüdü ve ona sarıldı.
Yixing sadece Bayan Wu’ya tatlı tatlı baktı.
‘Yapma mama. Beni karşılamalıydın, oğlunu. Onu değil.’ Wufan, Yixing’i gösterdi.
‘Eh, kısa bir süre sonra o da ailemizin bir parçası olacak, Wufan.’
‘Gel buraya bebeğim~’ Wufan koluyla Yixing’in küçük belini sardı. ‘Alışverişe başlamak ister misin? Aslında benim için bir gömlek seçmeni istiyorum. Olur mu?’
Yixing, Wufan’ın gözlerini yakalamak için kafasını kaldırdı ve sadece bir gülümseme verdi. Şimdiki konumlarından dolayı garip hissediyordu.
‘Sen ne almak istiyorsun Yixing?’ diye sordu Bayan Wu, Wufan’a yakın yürüyen Yixing’e.
‘Hayır, Bayan Wu. Böyle iyi, teşekkürler.’
‘Bana mama de Yixing. Mama.’
Yixing mahcup bir şekilde gülümsedi. ‘Mama.’
*Neden benim annem böyle? Bu çok utanç verici.*
Yifan ve Yixing sonunda oldukça yakın yürürken omuzları sıkça birbirininkine sürtünüyordu. Bayan Wu arkadan izliyordu. Çifti görmekten mutluydu.
Yifan sipariş ettiği takım elbiseyi denemek için kabinlerden birine girdi. Yixing ve Bayan Wu dışarıda bekledi.
‘Yixing-ah, basit olmayacağını biliyorum.’
‘Huh? N-Ne demek istiyorsunuz Bayan Wu?’
‘Sen ve Wufan. Sen onun erkek arkadaşı değilsin, değil mi?’
‘H-hayır… E-Evet… Demek istediğim, onun erkek arkadaşıyım. Gerçekten birlikteyiz.’ Yixing’in sesi biraz tereddütlü geliyordu.
‘Oğlumu tanıyorum ben. Ama sorun değil. Bu oyun nasıl sona erecek görelim bakalım. Wufan’a biraz zaman vereceğim.’ Bayan Wu’nun sesi korkutucuydu.
‘Onu tanıyorsanız, evliliğe zorlamamalısınız.’ Dedi Yixing.’
‘Yapmak zorunda kaldım.’ Dedi Bayan Wu üzgün bir ses tonuyla.
‘Bu nasıl mama?’ Wufan önündekilere sordu.
Bayan Wu oğluna baktığında sırıttı. ‘Çok yakışıklı görünüyorsun Wufan.’
Yixing, önünde duran tanrının yarattığı şeyle büyülendi.
**O çok… yakışıklı görünüyor.**
‘Bebeğim ~ ne düşünüyorsun?’ Wufan arkasındaki çocuğun aynadaki yansımasına baktı.
Yixing biraz canlandı ve transtan çıktı. ‘İyi. Bu iyi.’
‘Sadece iyi mi?’ Wufan’ın gözleri biraz hayal kırıklığıyla açıldı.
Yixing başını salladı. ‘Hayır, hayır. Yakışıklı görünüyorsun.’ Yixing suratında bir sırıtmayla övdü.
‘Seni seviyorum bebeğim.’ Wufan gülümseyen çocuğun başını okşadı. Yixing yanan yanaklarının kızarmaya başladığını hissetti.
Yixing, yürümesini zorlaştıran toplam 10 paketi taşıyordu. Paketler yanından geçen insanlara çarpıyor ve Yixing her seferinde eğilerek özür dilemek zorunda kalıyordu.
‘Wufan, neden Yixing’in elindeki paketleri almıyorsun? Biraz centilmen ol. Aissh.’ Bayan Wu’nun sesi, oğlunun davranışları yüzünden hayal kırıklığına uğramış geliyordu. ‘Bana ver Yixing.’
‘Sorun değil. Taşıyabilirim.’
Bayan Wu, Yixing’in elindeki paketleri kavradı. ‘Sadece annene ver, tamam mı?’
‘T-tamam.’
‘Alışveriş merkezini dolaşalım Wufan. Birlikte alışveriş yapmayalı uzun zaman oldu.’
Üçü birlikte alışveriş merkezini dolaştı. Alışveriş merkezi çok kalabalık değildi. Belki de insanlar henüz maaş almadığı içindi, Wufan ve annesi dışındaki insanlar. Onlar istedikleri zaman alışveriş merkezine gidebilirlerdi. Bir restoranda Bayan Wu’nun ısmarladığı akşam yemeğini yediler.
Saat 22:40 olduğunda, üçü de dahil olmak üzere alışveriş merkezini boşaltıyorlardı. Şimdi zemin kattalardı ve ana çıkışa yürüyorlardı. Yixing’in gözleri geniş alana takılınca, yürümeyi kesti. Ne de olsa bu, insanların alışveriş merkezine gelmek isteme nedenlerindendi. Alışveriş merkezinin cazibesi buydu. Ve bu, Yixing’in ölmeden önce en az bir kez yepmak istediği şeylerden biriydi.
‘Hızlı ol Yixing. Geri dönüyoruz.’ Dedi Wufan, kısa çocuğun yürümeyi kestiğini görünce. Ama çocuk bir ceset gibiydi. Gözleri ve ağzı açık, önündeki bir şeye bakıyordu.
**Woaahhh~~**
‘Wufan burada bekle. Tuvalete gitmek istiyorum. Acil.’ Dedi Bayan Wu aceleyle tuvalete giderken.
‘Yah! Zhang Yixing!’ artık annesi görünürde olmayınca kısa çocuğa yürüdü Wufan.
‘Yah!’ kısa çocuğun başına vurdu Wufan. ‘Burada ne yapıyorsun? Dönüyoruz.’
‘Bu şeyi denemek istiyorum.’ Yixing alçak sesle önündeki şeyi gösterdi.
‘Buz patenini mi?’
Yixing kafa salladı. ‘ Asla böyle şeyler denemedim. Biraz oynamam için izin verir misin?’ Yixing diğer çocuğa yavru köpek bakışlarıyla baktı.
Wufan sadece çocuğa bakıyordu.
‘Aish, çok acıklısın. 10 dakikakan var, yürü.’ Dedi ve uzağa baktı Wufan.
‘Teşekkür ederim.’ Yixing gülümsedi ve Wufan’ın kolundan çekti.
‘Yah, yah! Ne yapıyorsun?’ kolundan çeken ani bir güç hissettiğinde bağırdı Wufan.
‘Pardon, bize iki bilet verir misiniz?’ diye sordu Yixing kibarca, tegahın arkasında bekleyen orta yaşlı adama.
‘Tabii ki delikanlı. Ama oynamak için sadece 15 dakikan var.’
‘Ben kaymayacağım. Sadece bir tane verin. Tek başına kayacak.’
Biliyorsun bugünlerde çiftler buralara sık sık gelirler. Nedenini bilmiyorum. Normalde bu oyunu özel birileriyle oynarız. Demek istediğim, tek başına değil. Yalnız oynamak yorucu olacaktır. Al bunu. Ücret almayacağım. Belki buz pateni yaparak, bu ilişkiye açıklık getirebilirsiniz.’ Dedi adam kocaman bir gülümsemeyle.
‘Teşekkür ederim ama biz çift değiliz.’ Diye açıkladı Yixing.
‘Ama birlikte çok iyi görünüyorsunuz.’
‘Asla birlikte olmayacağız bayım.’ Sertçe konuşup yürüdü Wufan.
Alana önce Wufan girdi. Hızla ve andan zevk alarak gidiyordu, ta ki Yixing’in alanın dışında olduğunu fark edene kadar.
‘Buraya gel!’ bağırdı Wufan.
Yixing başını salladı.
‘Buraya gel bücür.’
Yixing şiddetle ve ürkmüş bir şekilde başını salladı. ‘Hayır, korkuyorum.’
‘Ne?’ Wufan şaşırmış bir şekilde kısa çocuğa baktı.
‘Senin sorunun ne? Oynamak isteyen sendin. Şimdi de korkuyorum mu diyorsun?’ sordu Wufan, Yixing’in önünde durduğunda.
Yixing ayaklarına bakarak mırıldandı. ‘Nasıl yapıldığını bilmiyorum.’
‘Bilmiyorsan neden istedin ki?’ Wufan sinirlenmeye başladığını hissediyordu ve gözleri hala ayaklarına bakan çocuktaydı.
Bir süre ikisi de sessiz kaldı.
‘Gel buraya. Koluma tutun.’ Dedi Wufan, kolunu ona uzatırken.
Yixing hemen başını kaldırdı. ‘Gerçekten mi?’
‘Çabuk.’
Yixing ürkerek vıcık vıcık olan buz zemine sol ayağını attı. Sol eliyle Wufan’ın kolunu sıktı. Wufan sadece, vücudunu dengede tutmaya çalışan çocuğa baktı.
‘Biraz hızlı olabilir misin bücür? Kolum böyle kalmaktan yoruldu.’
Yixing, Wufan’ı duyunca diğer ayağını da buzlu zemine getirdi ve sağ kolunu da tuttu.
‘Wu-Wufan, yavaş yavaş. Korkuyorum. Çok kaygan.’ Yixing, Wufan’ın iki koluna yapışmış konuşuyordu.
‘Ben profesyonelim. Sadece bana tutun.’
Wufan onun kollarından tutarak yavaşça kaymaya başladı. ‘Sıkı tutun.’
Yixing başını salladı ve daha sıkı tutundu. ‘Yavaşça, tamam mı?’ tekrar mırıldandı.
Wufan kolunu sıkıca tutmuş çocukla beraber alanda yavaşça hareket etmeye başladı. Vücutları çok yakın değildi ama çok uzak da değildi. Yixing’in küçük bedeni, Wufan’ın yanındayken daha küçük görünüyordu.
‘Düşsen bile ölmezsin ya. Eğer böyle ellerini sıkmaya devam edersen kolum kopacak.’ Wufan sessizliği bozdu.
‘Üzgünüm. Ama biraz ürkütücü. Bu benim ilk seferim.’ Dedi Yixing gözleri yerdeyken.
‘Tamam o zaman. Şimdi biraz daha hızlanacağım. Kollarıma tutun, sonra yavaş yavaş bırak. Tamam mı?’
‘Hayır! Olmaz. Birlikte kayalım.’ Yixing büyük olana yalvardı.
‘Hayır, hayır. Kendine başına yapmalısın. Sonsuza kadar seninle kayamam. Bağımsız ol. Hadi başlayalım.’
Yixing, Wufan hareket etmeye başladığında feryat ederek gözlerini kapadı. Dehşetle çevresine bakıyordu. Bedeninin Wufan ile birlikte çok hızlı hareket ettiğini hissediyordu.
‘Aç gözlerini bücür.’
‘Hayır!’
‘Aç ya da ben yapayım.’ Yixing gözlerini açmaya başlayınca Wufan sustu. Yavaş yavaş.
Yixing uçuyor gibi hissediyordu. Vücuduna ve yüzüne tüm soğuk havanın sürtündüğünü, sakinleştiğini hissedebiliyordu. Soğuktu fakat diğerinin vüdunun varlığı rahatlatıyordu. Yixing anın keyfini çıkarmak için gözlerini kapattı.
Wufan’ın sol elini bıraktı ve şimdi uçuyor gibiydi.
Wufan, her anın tadını çıkaran çocuğa baktı.
‘Harika değil mi?’ Havadan dolayı hafif dağılmış bir saçla sordu ve aheste bir şekilde durdu.
Yixing hızlarının yavaşladığını hissedince gözlerini açtı ve Wufan’ın gözlerini buldu. ‘Bunu çok sevdim Wufan.’ Dedi Yixing kendinden geçmiş bir şekilde, soğuk esintide, büyük gözleri biraz kırışık, gamzeleri görünecek şekilde bir gülümseme sundu Wufan’a.
Wufan, gözünün önündeki sahneye kilitlenmişti.
*Neden daha önce görmedim bu… gamzeleri? Ne zamandan beridir var? Bu Baekhyun ve Kyungsoo’nun her zaman bahsettiği gülümseme mi? O çok… çok…*
O gülümseme. O gülümseme kalbini biraz daha hızlı çarptırdı. Yanaklarında gül gibi gamzeler gülümsemesini daha mükemmel hale getiriyordu. Asla böyle bir gülümseme görmemişti. Wufan sadece genç olanın yüzüne bakıyordu. Bir meleği tutuyormuş gibi hissediyordu. Şu an çocuğun gülümsemesi insanı hayretler içinde bırakıyordu. Ve şu an gözleri öptüğü pembe dudaklara kayıyordu. Yixing’in tadı aklına geldi. Anı aklında hala tazeydi.
Bayan Wu alanın ortasında bu saatte buz pateni yapan iki kişi gördü. Alana doğru yürüdü ve onları izledi. Kendi kendine gülümsedi.
‘Ah, beraber harika görünüyorlar. Biri senin oğlun mu?’ kasadaki adam sordu.
‘Sarışın olan oğlum. Ama çift olduklarını sanmıyorum.’
‘Kim bilir? Belki de henüz değiller.’
Bayan Wu sadece gülümsedi. Patenlerinin üzerinde anın tadını çıkaran iki erkek tarafındaın büyülenmişti.
‘Teşekkür ederim Wufan.’ Yixing biraz yaklaşarak fısıldadı.
*Neyim var benim? Aish!*
‘Çocuklar artık kapatmam gerekiyor. Size yeterince ek zaman verdiğimi düşünüyorum. Saat çoktan 23.30 oldu.’ Kasadaki adam bağırdı.
‘Hadi gildelim.’
Yixing’in eli, Wufan’ın kolundan kaydı ve Wufan onun elinden tutup onu çekti. Ellerinin arasındaki farkı görebiliyordu. Yixing’in eli çok yumuşak ve minyondu, Wufan’ınkinin tam tersi şekilde. Wufan, Yixing’de olan her şeyin tam tersine sahipti.
Yixing o anki ambiyansa gülümsüyordu. Sevmişti. Oldukça güvende ve koruma altındaymış gibi hissediyordu. Yanakları tekrar kızardı ve bedeninde ısınan bir şeylerin yüzüne kadar çıktığını hissetti. Bu Wufan’ın, çok samimi olmasa da sert olmadan Yixing’e dokunduğu ilk andı. Bir çiftmiş gibi rol bile yapmıyorlardı.
Ayakkabılarını tekrar değiştirirlerken, Bayan Wu’nun onları izlediğini gördüklerinde donakaldılar.
‘Ne zamandan beridir izliyorsun mama?’ Wufan’ın sesi biraz tereddütlü geliyordu.
Bayan Wu diğer ikisine gülümsedi. ‘Ne biliyor musun? Eğer bir yabancı olsaydım, gelmiş geçmiş en iyi çift olduğunuzu düşünürdüm. Gökten inmiş bir çift.’
Wufan gülümsedi. Onları kızdırmak için mi diyordu, iltifat mı ediyordu emin değildi.
‘Şöförüm burada. İkiniz dönebilirsiniz. Geç oldu.’
Wufan ve Yixing sadece kafa salladı.
‘Güle güle’ Bayan Wu, Wufan’ın yanağından öptü, Yixing’e de gülümsedi.
‘Kapatıyoruz. Ayrılın lütfen.’ Güvenlik görevlisi arkada kapıdan bağırdı.
Wufan, on alışveriş torbasıyla mücadele vererek, arkasında Yixing ile otoparka doğru ilerledi. Otoparkta sadece onun arabası kalmıştı. Yolculuk sessizdi. Radyo kapalıydı. Sadece vitesin ve el freninin sesi duyulabiliyordu. Yixing sadece şehrin görüntüsünü izliyordu. Wufan da doğrudan yola bakıyordu. Bayan Wu’nun son sözü garip hissetmelerine sebep olmuştu. Belki. Belki o söz yüzündendi. Belki de başka bir şeyden.
Wufan, Yixing’in inmesi için evinin önündeki durakta durdu.
Yixing biraz eğildi. ‘Teşekkür ederim.’ Ve arabadan çıktı. Wufan’a bakmaya cesareti yoktu.
‘O kız ona sahip olduğu için çok şanslı.’ Wufan görüş alanından çıkarken kendi kendine mırıldandı.
Durağa oturup otobüs beklemeye başladı. Yağmur yağmaya başladığında vücut sıcaklığı daha da düşmüştü. Yixing ısı değişikliklerine oldukça hassastı ve tetikte olmalıydı. Vücudu artık titriyordu.
-----------------
Yifan alışveriş çantalarını kanepeye attı ve doğrudan yatağa gitti. Bugünkü aktivitelerden yorulduğundan sadece uyumak istiyordu.
Ancak o gülümseme geldi Yifan’ın aklına. Gamzeler. Ayrıca öpücük. İki hafta olmuştu ama öpücüğün tadı hala ağzındaydı. Hala Yixing’in yumuşak dudaklarını hissedebiliyordu. Yifan daha önce de Seohyun’u öpmüştü ama bu farklıydı. Yixing’i öperkenki duyguyla aynı değildi. Kesinlikle farklıydı.
Uyumaya çalışırken kapının vurulduğunu duydu. Sinirli hissettiğinden görmezden geldi ve tekrar yorgana sarıldı. Daha sonra sesler kesildi.
Ama sefil çabası başarısız oldu. Kalkıp bir içki aldı ve Pekin manzarasını izlemek için duvarımsı camının karşısına geçti. Bu daireyi sevmesinin sebebi buydu. Sadece burada durarak manzarayı izleyebiliyordu.
Wufan’ın gözleri otobüs durağında oturan bir vücudu yakaladı. Kim olduğunu anlamak için gözlerini kıstı ama camdaki yağmur damlacıklarından biraz bulanık görünüyordu. Vücudun asistanına ait olduğunu biliyordu şimdi.
‘Neden hala orada? Saat 01.30 ve yağmurun altında duruyor.’
Kazağını ve şemsiyesini kapıp ön kapıya ilerledi. Wufan şemsiyesiyle beraber otobüs durağına ilerledi ve diğer çocuğun sıkıca dizlerine sarıldığını ve yüzünü dizlerine gömdüğünü gördü.
Oturaklar yağmurdan dolayı biraz ıslaktı. Wufan, Yixing’in yanına oturdu ve şemsiyesini kapattı. Genç olan diğerinin varlığından bile bir haber görünüyordu.
Wufan iç çekti ve önündeki sahneye bakmaya başladı. ‘Neden hala buradasın? Evine dön.’
Yanıt yoktu.
Yifan, Yixing’e baktı. ‘Burada mı uyudun Yixing? Hey!’ Wufan’ın sesi göz ardı edilmekten rahatsız geliyordu.
‘Neyi var bunun?’ Yifan söylendi ve Yixing’in kolundan tutup biraz salladı.
Wufan’ın gözleri genişledi. Yixing’in vücudu korkunç bir şekilde titriyordu. Yifan sağ kolunu Yixing’in omuzlarına sardı.
‘Yixing, Yixing.’ Onu biraz daha salladı. Yixing kollarını dizlerinden çekti ve kafasını kaldırdı.
Yifan diğer çocuğun yüzünü gördü. Yixing’in gözleri yarı açıktı. Dudakları çok solgun görünüyordu ve yüzü çok soğuktu.
‘Yifan.’ Oldukça alçak bir sesle konuştu.
‘Şimdi neyin var?’ sordu Wufan.
‘Hiç şeyim yok. Sadece soğuk.’ Sesi kısık geliyordu.
‘Neden bana gelmedin aptal?’ Wufan çatık kaşlarla ona çıkıştı.
‘Geldim ama duymadın. Çoktan uyuduğunu düşündüm.’
Yifan daha önceki kapıyı çalan kişiyi hatırladı.
*Demek oydu.*
Wufan kazağını alıp ona sardı. Kazak baya büyüktü.
Onu ayağa kaldırdı. ‘Bu gece evimde uyuyabilirsin.’
Yifan, Yixing’in omzuna sağ kolunu yerleştirdi. Şemsiyeyi sol eliyle tuttu. Şemsiye iki kişiye yetecek kadar büyük olmadığından, Wufan, kıvırcık saçlı çocuğa yakın tuttu. Biraz bile yağmurun onun vücuduna düşmemesine izin vermemek için vücudunu korumaya çalıştı. Bu da, eve gelene kadar Wufan’ın diğer yarısının ıslanmasına sebep oldu. Yixing, büyük olan tarafından sarıldığından beridir sıcak hissediyordu. Destek için Wufan’ın gömleğine asıldı. Yifan’ın yüzüne bakmak için kafasını kaldırdı ve ona gülümsedi.
Beautiful Disaster - 7.Bölüm
Çeviren: Phantaso
Not: ‘*’ içinde olanlar Wufan’ın ‘**’ içinde olanlar da Yixing’in düşünceleri. Okurken anlaşılıyor gerçi ama belirteyim yine de.
Beautiful Disaster
7.Bölüm
Cuma günü Yixing, Wufan’dan evine gelmesini isteyen bir mesaj aldı. Wufan uygun giysiler giymesini söylemişti. Yixing güzel ama sade olan bir şey giydi.
Yixing saat 5 gibi Wufan’ın yerindeydi ve her zaman yaptığı gibi banka oturup beklemeye başladı. Baekhyun, Wufan’ın evinden çıkana kadar sessizce oturdu ve Baekhyun onu orada otururken buldu.
Yixing hemen kalktı ve selam verdi.
‘Yixing?’ dedi ve ona doğru yürüdü Baekhyun.
Yixing sadece gülümsedi.
‘Burada ne yapıyorsun? Wufan seni görürse sinirlenecek.’ Fısıldadı kıvırcık saçlı çocuğa.
‘Ama gelmemi isteyen o.’
‘Ne?’ Baekhyun bunu duyduğuna şaşırmıştı. Yixing’i çekti ve kapıya doğru ona liderlik etti.
‘Wufan!’ Baekhyun dışarıda bağırdı ve Yixing’in küçük elini bırakıp içeri girdi. Yixing sadece orada duruyordu. Dışarıda.
‘Ne var Baek?’
‘Dışarıda seni bekleyen Yixing hakkında bir açıklaman var mı?’
‘Owhh, o bir süreliğine sahte erkek arkadaşım olacak kişi.’
4 çift göz, Wufan’ın ağzından çıkan kelimelerle genişledi.
‘Sen ciddi misin?’ Kyungsoo büyük gözlerle soruyordu.
‘Evet, ciddiyim Kyungsoo.’
‘Woahh. Seni seviyorum bro.’ Jongin büyük olanı övdü.
Yixing’in arkasında olmadığını fark eden Baekhyun tekrar ön kapıya yürüdü.
‘Yixing burada ne yapıyorsun?’ Baekhyun kıvırcık saçlı çocuğu içeri davet etti.
‘Ha-hayır, yapamam.’
‘Ne demek istiyorsun? Buraya gel.’ Baekhyun elini tutup içeri çekti.
Yixing elini geri kurtardı. ‘Yapamam. Wufan buna izin vermez.’ dedi Yixing alçak sesle.
Baekhyun donakaldı.
‘Ben burada bekleyeceğim.’ Yixing tekrar gülümsedi.
‘Wu Yi Fan! Neden Yixing’e vampir gibi davranıyorsun, huh?’
‘Sorun ne Baek? Çok ses yapıyorsun.’
‘Wufan, ben buna karşıyım. Neden Yixing’in içeri girmesine izin vermiyorsun?’
‘’O’ olduğu için.’
‘Ne? Her halükarda ‘O’ senin erkek arkadaşın.’
‘Bekle, bekle, bekle. Sahte tamam mı? Sahte erkek arkadaşım. Ve sadece bazı durumlar için, şimdilik. O sadece benim kişisel asistanım. Yani…’
‘Yani Yixing de bizimle partiye gelecek mi?’ diye sordu Chanyeol, kapının önündeki Wufan ve Baekhyun’a ilerlerken.
‘Maalesef.’ Wufan soruya cevap verdi.
‘Ge, bu gece Yixing’e, Mamanın önünde nasıl davranması gerektiğini öğretmen gerek!’ Diye bağırdı Jongin, bebeği Kyungsoo ile meşgulken. Kyungsoo erkek arkadaşını bırakıp, aceleyle kapıya koştu.
‘Xingie!!’ Kıvırcık saçlı çocuğa sarıldı.
‘Kyungsoo-ssh.’ Diyerek geri sarıldı. Her ikisi de çok sevimli görünüyordu. Belki de aynı boyda olduklarındandı. Aynı boyda olmaları yüzünden.
‘Yah! Wufan, Jongin’imin de dediği gibi ona nasıl davranması gerektiğini öğretmelisin. Şimdi içeri gelmesini söyle.’ Koluyla ona hala tutunurken konuştu Kyungsoo.
‘Aissh, hepiniz çok gürültülüsünüz. Tamam, tamam. İçeri gir sümüklü çocuk.’ Wufan gözlerini yuvarladı ve içeri girdi.
Sonunda hepsi oturma odasındaydı.
‘Dinle bücür. Bu gece, yönetim kurulu üyelerinin birçoğunun katılacağı bir partiye gidiyoruz. Bu parti ‘bizim’ ilişkimizi duyurmamız için.’ diye açıklıyordu Wufan, Kyungsoo’nun yanına oturan Yixing’e.
Yixing sadece başını salladı.
‘Kendine gel ve kuralı unutma. Gerçekten erkek arkadaşımmışsın gibi davran.’
‘Bunu kendine de hatırlatman gerekiyor Wufan. Daima Yixing’e kötü davranıyorsun.’ Chanyeol konuştu.
‘Ben ne yaptığımı biliyorum. Anladın mı bücür?’
Yixing tekrar başını salladı. Wufan, Yixing’in ona seslendiğini duyunca duraksadı.
‘Ne?’
‘Erkek arkadaşımmış gibi davran derken ne demek istiyorsun?’
‘Adamım, onunla uğraşmak istemememin sebebi bu işte.’ Wufan alay etti ve yüzünü kapadı.
‘Yixing daha önce hiç kız veya erkek arkadaşın oldu mu?’ diye sordu Jongin.
Yixing başını iki yana salladığında, 4 çift göz tekrar genişledi.
‘Yixing sen ciddi misin?’ diye sordu Chanyeol, Yixing’e.
Yixing sadece kafa salladı.
‘Merak etme. Yapman gereken şey gülümsemek. Sadece gülümse.’
‘Evet, gamzeni göster Yixing.’ Dedi Kyungsoo neşeyle.
‘Evet, herkes gamzeni sevecek.’ Ekledi Baekhyun.
‘Gamzeden bahsetmeyi keser misiniz? Ne gamzesi?’ Wufan onlara hırladı. ‘Hadi gidelim.’
Hepsi de arabayla partiye gidecekti. Yixing, Wufan’ı takip etti. Wufan ona bir kez bile bakmadan arabasına yürüdü. Emniyet kemerini taktı ve Yixing’i bekledi. Ama görünürde yoktu.
Yixing’in nereye gittiğini merak etmeye başladı. Parti bir saat içinde başlayacaktı. Arabanın içinden her yere bakarken, tek başına otobüs bekleyen zayıf tanıdık bir vücut gördü. Wufan arabadan çıktı ve ona yürüdü.
‘Burada ne yapıyorsun? Zaten geç kaldık!’ Wufan’ın sesi kızgın geliyordu.
‘A-ama sana bağlı olmadığımı söylemiştin.’ Ayaklarına bakarken kekeledi Yixing.
‘Niye bu kadar yavaşsın? Benimle geliyorsun. Adresi bile vermemişken nasıl gideceksin oraya bücür? Aish, çok aptalsın… Gidelim.’
Sessizlik arabada da sürüyordu. Yixing otururken, Wufan’ın hızı yüzünden eliyle de kapının kulpundan tutuyordu. Çok hızlıydı. Yixing güvensiz hissediyordu.
Oraya gittiklerinde, en yakın 4 arkadaşı çoktan partiye katılmıştı. Bu küçük bir partiydi, resmi bir parti değil.
Odaya girdiğinde tüm gözler ona çevrildi. Yixing gözlerini ayaklarına sabitlemiş onu takip ediyordu sadece. Tüm bakışlar cesaretini kırmıştı.
‘Buraya gel oğlum… ve… Yixing.’ Dedi Bayan Wu, oğlunun gelişini fark ettiğinde.
Wufan annesine yürüdü ve yanına oturdu. Yixing de aralarında biraz boşluk bırakarak çok yakın olmadan Wufan’ın yanına oturdu.
Kyungsoo ve Baekhyun uzaktan izliyordu.
Wufan, annesi ve büyükannesinin onu incelediğinin farkındaydı. Wufan bakmadan Yixing’in beline yavaş yavaş kolunu koydu. Gerçek bir çift gibi görünmeyi sağlamak için.
Yixing, Wufan’ın bu hareketinden solayı şaşkın bir yüz ifadesine büründü. Wufan ile olmak rahatsız hissettiriyordu.
‘Ne?’
‘Hiç.’ Sonrasında Yixing’i belinden tuttu ve daha yakına çekti. Kalçaları dokunuyordu. Yixing için bu kadar yakın oturmak rahatsız edici bir hale geldi ama sadece gülümsüyordu.
Herkes bir şeyler yiyor ve partinin tadını çıkarıyordu. Her taraftan kahkaha sesleri duyulabiliyordu. Bayan Wu bir duyuru yapmak istediğini söylediğinde parti neredeyse bitmek üzereydi.
‘Lütfen dikkat.’ Herkesin gözü artık Bayan Wu’ya kilitlenmişti.
*Başladı bile. Mama lütfen beni utandırmaya çalışma.*
‘Aslında bu gece size tanıtmak istediğim özel biri var. O oğlumun erkek arkadaşı. Annem yakında oğlumun evlenecek olduğunu size söylememi istedi. Bu yüzden ben de erkek arkadaşını tanıştırması için Wu Yi Fan’ı davet etmek istiyorum.’
Wufan gülümsedi. ‘Hmm herkese iyi akşamlar. Birlikte iyi zaman geçirebilmiş olmamız güzel. Yakında ben de sizinle çalışmak için şirkete katılacağım. Neyse, ben de annemin dediği gibi sizi Zhang Yixing ile tanıştırayım. Benim.. benim.. benim.. erkek arkadaşım.’ Kolu tekrar Yixing’in belini sardı.
Yixing biraz eğildi ve hepsine tatlı bir gülümseme sundu.
**Rahatla Yixing rahatla. Yakında bitecek.**
Wufan sözünü bitirdiğinde herkes alkışladı. Bazıları onları tebrik etti.
‘Umarım mutlu olursun.’
‘Ne zaman evleniyorsun?’
*Ne? Evlenmek mi? Hayır, hayır asla olmayacak.*
Her ikisi de gülümsüyordu fakat gülümsemeleri salondan gelen tezahüratlarla söndü.
‘Öp! Öp! Öp! Öp!’
Wufan olan şey yüzünden allak bullak oldu. Yixing hala gerçek durumun farkında değildi. Sadece gülümsemeye devam etti. Herkes onun Yixing’i öpmesini bekliyorken, Wufan terlemeye başladı.
*Tanrım! Bir adamı öpmemi mi istiyorsunuz? Bu da ne? Ben düzüm!*
Wufan, annesinin ve büyükannesinin gülümseyerek ona baktığını gördü.
Yixing’in bedeninin karşına geçti. Henüz bilinmeyen bir nedenle gülümseyen Yixing, Wufan ile göz göze gelmek için başını kaldırdı.
‘Ne?’ Hala yüzündeki gülümsemeyle ağzını kıpırdatmadan sordu Yixing.
Wufan cevap vermedi ve Yixing’in insanlara gülümseyen yüzüne döndü.
Wufan kısa çocuğun omuzlarına ellerini koyarak ona bakması için çevirdi. Herkes bir sonraki an için bekliyordu.
‘Woaaww.. Sanırım Yixing’i öpecek.’ Chanyeol’e fısıldadı Jongin.
Kyungsoo ile Baekhyun ise sadece anın tadını çıkarıyordu.
**Ne bu? Bana yardım edin. Bu çok garip.**
Yixing kendini meşgul edecek bir şeyler arıyor ve bedeni Wufan’a dönükken gerginliğini yatıştırmak için gülümsüyordu.
Wufan, bir sonraki adımda ne olacağını bilmeyen Yixing’e baktı. Yutkunduktan sonra sağ eliyle çenesine dokunarak Yixing’i şaşırttı.
‘Ne? Ne yapıyorsun? Yüzümde bir şey mi var?’ Yixing elinin arkasıyla yüzünü sildi.
Wufan sessizlik içinde, gözlerini diğerinin pembe dudaklarına yaklaşıyorken diğerinin her ne yapıyorsa durdurmasına izin vermemesi için çenesinden tutup kaldırdı. Yixing, Wufan’ın ani hareketini anlamlandıramadı.
*Hayatım uğruna…*
Wufan daha yakına eğildi ve diğerinin dudaklarıyla buluştu. Yaptığı hareketle Yixing’in gözlerinin genişlediği görebiliyordu.
**Beni neden öpüyor?? İlk öpücüğüm ruh eşimle olmalıydı.**
Yixing gözlerini sıkıca kapadı.
**Lütfen dur. Dur Wufan.**
Wufan tek koluyla Yixing’in belini tuttu ve kendine çekti, diğer eliyle de onun çenesini kavradı. Yixing donmuş bir şekilde kaldı. Wufan bunu Yixing’in ilk öpücüğü olduğunu biliyordu. Hiç öpüşme deneyimi yoktu.
Wufan’ın dudakları biraz hareket etti. Çok basit yavaş ama romantikti. Wufan, Yixing’in dudaklarının her bölümü öptü. Tatlı tadı, Wufan’ın o yumuşak ve pembe dudakları daha fazla ve daha fazla istemesine neden oldu. Yixing’in tatlı ve yumuşak dudaklarını daha fazla tatmak için biraz daha emdi. Dil olmadan. Sadece küçük hareketlerle.
Wufan öpücüğü böldüğünde, gözlerini kapamış olan Yixing yavaş yavaş açtı. İkisi de birkaç santim uzakta duran yüzlerine baktılar. Wufan, Yixing’in ağlamaklı gözlerini görebiliyordu. Bir kez daha eğildi ve diğerinin dudaklarına sade bir öpücük kondurdu.
Wufan diğer çocuğun bedenini serbest bıraktı ve şimdi mutlulukla onları alkışlayan seyircilere döndü. Öpücük yüzünden mutlu olmuş olanlara. Wufan sadece gülümsedi. Basit bir gülümseme.
Öpücük ile sersemlemiş olan Yixing de sadece ayaklarına bakıyordu.
‘Şimdi gitmeliyiz. Teşekkürler ve sonra görüşmek üzere.’ Wufan ayağa kalktı ve büyük eliyle Yixing’i tutup kapıya doğru ilerledi.
*Ben ne yaptım? Sadece öpeceğimi varsayıyordum, emmek ya da o tür bir şey değil…*
Beautiful Disaster - 6.Bölüm
Çeviren: Phantaso
Not: Argo sözcükler içerir.
Beautiful Disaster
6.Bölüm
Wufan, Yixing’i kapısının önünde gördüğünde afalladı ve aniden güzel yüzüne gelen bir darbe hissetti. Biri ona vurmuştu. Tanımadığı biri.
‘Bu da ne?’
‘Yah, dinle! Zengin olmanın kendinden düşük standartlardaki insanlara her istediğini yapabilme hakkı verdiğini mi sanıyorsun? Belki bunu kullanıyorsundur aptal ama bilmen gerek, ben onu korumak için varım. Seni aptal ass—‘
‘Dur gege.’ Kısa çocuk gegesinin kolunu tutarak yalvardı.
‘Kes sesini Xingxing!’
‘İkiniz de kesin sesinizi!’ Wufan ikisine bağırdı.
Mecburen sarışın olanın emrine uydular.
‘Birincisi; beni güzellik uykumdan uyandırdın, ikincisi; kim olduğunu bile bilmediğim tatlı bir çocuk doğru düzgün bir sebebi olmadan bana yumruk attı. Bu da ne böyle?!’
‘Aptal gibi davranmayı kes moron.’ Luhan uzun olanla dalga geçti.
‘Ne? Tamam, önce şu karışıklığı düzeltelim. Hayır, önce şu arkandaki adamdan başlayalım. Belki onu dövdüğüm için kızgınsın ama bana ne yaptığını biliyor musun? Biliyor musun?’
İkisi de sessiz kaldı.
‘Sen!’ Wufan, Yixing’i gösterdi. ‘Seni bu kadar kolay bıraktığım için şükretmelisin. Ama sen geri döndün. Yüzünü gösterdin. Benden daha ne istiyorsun ha? Yaptıkların yetmedi mi?’
‘Özür d-‘
‘Kalpsiz insanlardan özür dileme. O senin özrünü hak etmiyor.’ Luhan alay etti.
‘İkiniz de aynısınız. Sadece-‘
‘Wufan!’
Sesi duyduğunda Wufan’ın gözleri açıldı. ‘Waipo.’ Kendi kendine mırıldandı ve sesin kaynağına doğru baktı. Annesi ve büyükannesi ona doğru yürüyordu.
*Aish ne berbat bir gün.*
‘Mama, waipo.’ Sesi biraz panik olmuş geliyordu. ‘Burada ne arıyorsunuz?’
‘Yixing, ne yapıyorsun burada? Kovulduğunu sanıyordum.’ dedi Bayan Wu, Luhan ve Yixing’i gördüğünde.
İçeri gelin mama, waipo. İçeride konuşalım. Bu ikisini boşverin.’ dedi Wufan, anne ve büyükannesini içeri alırken.
‘İkiniz de dışarıda bekleyin.’ dedi ikisine.
-Apartmanın içinde-
‘Gururun nerede senin huh? Jessica ile olman gereken zamanda neredeydin?!’
‘Yatağımdaydım waipo.’
‘Ne? Hiçbir yanlış yapmamış gibi rahat görünüyorsun.’
‘Öyle. Çünkü onunla evlenmeyeceğim. Asla ve asla.’ Dedi Wufan monoton bir şekilde.
‘Bu da ne demek?!’ büyükannesi tekrar kızgınlıkla sordu.
‘Mama, eğer Seohyun’dan başka birini bulursam evlenmek zorunda olmadığımı söylemiştin değil mi? Bu yüzden ben de buldum.’
‘Anneni aptal yerine koyma Wufan. Kim bu dünyada 24 saat için bir kız arkadaş bulabilir?’ dedi Bayan Wu oğluna.
Wufan gizemli bir şekilde güldü ve uzun uzuvlarını kapıya döndürüp yürüdü.
-Dairenin dışında-
‘Bunu biliyor musun? O hayatımda gördüğüm en hödük insan. Onunla nasıl çalıştın sen?’
‘Bana yüksek bir maaş teklif ettiler ve buraya gelme sebebim de maaşımı sormaktı. Henüz alamadım.’ dedi Yixing hüzünlü bir sesle.
‘Yah, Zhang Yixing. Ne zamandan beridir böylesin? Hala acımasız dev bir zorba tarafından aşağılanmadan yapabileceğin işler var. Gururunu düşün.’
‘Üzgünüm gege.’
‘Umarım ona büyük ahlaka sahip birinin nasıl davranması gerektiğini öğretebilirim.’
'Umarım.'
Wufan’ın kendilerine doğru geldiğini görünce ikisi de ayağa kalktı.
Yixing hafifçe eğildi. ‘Wufan ben buraya maaşımı---- ahhh~~~’ Yixing sarışın tarafından bileğinden tutulup kabaca çekilirken bağırdı.
‘Yah, Wufan bırak beni!’ Yixing neredeyse kendi ayaklarına takılarak yürürken itiraz etmeye başladı.
‘Yah! Didimi nereye götürüyorsun seni dev?!’ bağırdı Luhan ve onların peşinden gitti.
‘Wufan acıyor. Neyin var senin?’ Yixing bileğini Wufan’ın güçlü kavrayışından kurtarmayı denedi ama tekrar ayakları dolandı.
‘Burada. O BENİM ERKEK ARKADAŞIM.’ Wufan hala dairesine bileğinden sürükleyerek soktuğu çocuğu tutarken ilan etti.
Wufan’ın söylediklerini duyunca Yixing’in çenesi ve gözleri açıldı. ‘Nee?!’
‘Evet, o benim erkek arkadaşım. Şimdi ikiniz de burayı terk edebilirsiniz, böylece erkek arkadaşımla biraz zaman geçirebilirim.’
‘Bu da ne şimdi?’ konuşmaya daldı Luhan.
Yixing kavradığı bileğini zorla çekti.
‘Düz olduğunu düşünüyordum Wufan.’ Dedi Bayan Wu.
Büyükannesi damadını aile hukukunu düşünerek inceledi. ‘Görelim bakalım, bu adama olan derin aşkın ne kadar doğru.’ Ve gitti. Bayan Wu kayınvalidesinin peşinden gitti. Oğlunu yaptıklarıyla bırakarak.
'YAHH!'
Wufan kanepeye bedenini bıraktı.
‘Ben senin erkek arkadaşın değilim ve senin gibi birinin erkek arkadaşı olmak istemiyorum!’ Yixing tekrar çığlık attı.
‘YAAH WU Yİ FAN!!’ Luhan’ın çığlığı da duyuldu.
‘Aish, ikiniz de sessiz olabilir misiniz?’
‘Ne? Biraz önce ailene erkek arkadaşım olduğunu söyledin, bu tabii ki yanlış ve şimdi de sessiz olmamı mı istiyorsun?’
‘Neyin var senin Wufan? Giginin senin sevgilin olmasına izin vermem!’
‘Ve ben de zaten istemiyorum!’ Yixing tekrar bağırdı.
‘Endişelenme Xingxing, buna asla izin vermeyeceğim.’ Luhan ona garanti verdi.
‘Senden nefret ediyorum aptal.’ Yixing alçak bir sesle konuştu.
‘Didime zarar vermeye kalkışma bile!’ Luhan hala sarışının tutumundan rahatsız bir şekilde bağırdı.
‘İkiniz de sessiz olun!’ Wufan kanepeden kalkarak hırladı.
‘Hayır! Önce her şeyi açıkla!’ Yixing asice konuştu.
‘Yapabilirim fakat siktiğim ağzını kapat!’ Yixing’in gözleri Wufan’ın küfür kullanmasıyla genişledi. Peki, Wufan her zaman Yixing’e karşı küfür kullanırdı. Yixing hala alışamamıştı.
İki erkek de sakinleştiğinde Wufan açıklamaya başladı.
‘Tamam, bu çok inanılmaz.’ Dedi Luhan.
‘Evet..’ Wufan bedenini kanepede dinlendiriyordu.
‘Bu acıklı ama yine de ne olursa olsun erkek arkadaşın olmayacağım.’ Yixing bir şekilde konuştu.
‘Eeevvett, sence ben senin gibi kısa, ağlak, zayıf ve kırılgan birini erkek arkadaşım olarak ister miyim? Bir PENİS hiç ilgimi çekmiyor!’ dedi Wufan alaycı bir şekilde.
‘Tamam, o zaman gidiyorum.’ Yixing evi terk etmeye karar verdi, Wufan’dan daha fazla ima duymamak için.
‘O kadar kolay değil. Hala bana bir şey borçlusun ve bunu ödemen gerek.’
Yixing yürüyüşünü durdurdu ve Wufan’a döndü. ‘Sana bir şey borçlu değilim! Bunu ödemediğin maaşıma say!’
‘Ne nankör bir çocuk.’ Wufan ayağa kalktı ve kıvırcık saçlı çocuğa doğru yürüdü.
‘Son iki haftadır aldığın tedavinin maliyetini unuttun mu? Kan nakli maliyetini biliyor musun? Ya da faturayı görmek ister misin? Ve hayatıma ne yaptığını da unutma.’ dedi Wufan sertçe.
Yixing biraz korktu. Maliyeti hiç düşünmemişti.
‘Kural 2’yi unutma. Bana bağlı değilsin. Bu yüzden maaşını vermedim. Ama bil ki, tedavi maliyetin ve vip servis, bu ayki maaşını bilmem kaça katlar.’
‘N-Ne?’ Yixing kekeledi.
Luhan didisini savunmak için bir şey söyleyemedi. Yapacak bir şey yoktu.
‘Evet, karşılık olarak erkek arkadaşım olmak zorundasın.’
Yixing akciğerini zorlayan ve gözlerini yaşartan bir şekilde haykırmak istiyordu.
‘Mızmızlanmayı kes. Hala ergenliğe girmedin mi?’ Wufan neredeyse ağlayacak çocuk taklidi yaptı.
Luhan didisinin sırtına elini koydu.
‘Her şeyden önce anlaşacağız. Yeni bir kural var ve eskileri de devam ediyor.’
‘Ne?’ Yixing’in sesi kızgın geliyordu.
‘İlk ve tek kural, ailemin ve Wu Production çalışanlarının önünde erkek arkadaşım gibi davranacaksın. Anladın mı?’
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)