Small Grey Outline Pointer

5 Kasım 2013 Salı

Beautiful Disaster - 13.Bölüm


Beautiful Disaster

13.Bölüm

Çeviren: Phantaso


Nişan iki hafta sonra yapıldı. Etkinlikte sadece yönetim kurulu üyeleri, aileden kişiler ve yakın arkadaşlar vardı. Bayan Zhang bu konuyu henüz bilmediği için Yixing’in ailesini temsilen sadece Luhan vardı. Ve Yixing sadece geçici bir şeyi ailesine söylemeye hazır değildi. Bu yüzden de gerek yoktu. Yixing böyle düşünmüştü.

Wufan’ın emirleri doğrultusunda Yixing günde iki kez yemek yaptı. Wufan için kahvaltı ve akşam yemeği hazırlıyordu. Yixing, Wufan’ın kahvaltı yapmadan bırakmıyordu. Aynen annesinin daha önce ona yaptığı gibi. Bazen Yixing ziyaret ofise gidiyordu ve öğle yemeğini beraber yiyorlardı. Wufan hala aynı Wufan’dı, sadece biraz daha yumuşaktı ve Yixing’i kızdırmayı seviyordu. Fakat beraber çok fazla zaman harcıyorlardı. Akşam yemeğini birlikte yiyorlar, beraber film izliyorlar ve parkta yürüyüşe çıkıyorlardı. Evde ise, Wufan, Yixing ile alay ediyor, Yixing sadece suratını asarken, Wufan katılarak gülüyordu ve bu Wufan’ın hoşuna gidiyordu.

Yixing, Wufan’ı sağlıklı, dengeli ve mükemmel bir şekilde beslediğinden emin olmaya çalışıyordu. Artık onun ramen yemesini istemiyordu. Bu yüzden tüm ramanleri sakladı. Aslında sadece onları başka bir yere koymuştu ama Wufan’ın bir şeyleri bulmak konusunda iyi olmadığını biliyordu.

Gönderen: Wufan
-Bücür, bu gece geç geleceğim. Bana yemek pişirmek zorunda değilsin. Kendin için pişir ve istersen şimdi eve git.

Wufan’a:
-Neden :(

Gönderen: Wufan
-Çok işim var ve yarın müşterilerle de toplantım var.

‘Ama pişirdim. Bunu kim yiyecek?’ tenceredeki çorbayı karıştırırken kendi kendine konuştu Yixing. Saat 19.30 iken aldığı mesajla hayal kırıklığına uğramıştı. Yixing telefonunu arka cebine koydu.

‘Ofisine gitsem ya. Yorgun olmalı. Sonuçta geç saatlere kadar ofiste kalmak için enerjiye ihtiyacı var.’ Dedi Yixing ve pişirdiklerini paketlemeye başladı.

Yixing ofise otobüsle gitti. Wu Cooperation binasına vardığında saat çok 9’du. Çok fazla insan yoktu. Herkes çoktan evine dönmüş, ailesi ile zaman geçiriyordu. Wufan hariç. İşleri bitmezse asla dönmezdi.

Wufan’ın ofisi en üst kattaydı. Yixing zaten karanlık olan yerde ürkmüş hissediyordu. Işığı yanan sadece Wufan’ın odası vardı. Dikkatle odaya doğru yürüdü Yixing. Kapının aralık olduğunu görünce şaşırdı. Hiç kağıt oynuyormuş gibi ya da biri bir şey yazıyormuş gibi sesler gelmiyordu.

‘Uyumuş olsa gerek.’ Mırıldandı kendi kendine Yixing, yüzünde geniş bir gülümsemeyle.

Yixing topuzu tuttu ve biraz itti.

Emin değildi ama kalbi çok acıyordu ve paramparça olmuş gibi hissediyordu. Wufan daha önce hakaret ederken de oluyordu belki ama bu kez farklıydı. O duygu şu anki ile boy ölçüşemezdi. Kalbi önünde gördükleriyle kırıldı. Vücudu felç olmuş gibi hissediyordu. Sadece durup izleyebildi.

Wufan kendi koltuğunda oturuyordu ama kucağında Yixing’in Seolhyun olduğunu bildiği bir kadın oturuyordu. Wufan’ın bir eli onun göğsünde, diğeri ise kalçalarındaydı. Wufan diliyle onun ağzını keşfediyorken Seolhyun’un eli, Wufan’ın düğmeleri açık göğsünde duruyordu.

İki aşk kuşu odalarındaki diğer kişinin farkında değillerdi. Wufan gözlerini açana kadar… Aniden gözleri genişledi.

‘Yixing.’ dedi Wufan öpücüğü bölerek.

Yixing bakışlarını ayağına indirdi. ‘Özür dilerim. İşinizi bölmek istememiştim.’ Dedi Yixing, tekrar kapıyı kapatıp çıkarken.

Asansöre doğru yürüdü. Dizlerinin ve ellerinin titrediğini hissediyordu. Ama tüm gücünü geri dönebilmek için topladı.

‘Yixing.’ Wufan diğerini durdurmak için kalktı. Yixing’in asansörün kapısında beklediğini görüp ona doğru koştu.

‘Yixing, bekle.’

‘Yixing ona bakmadı. Gözleri hala ayağındaydı. Elleri, Wufan’a getirdiği yemeklere kenetlenmişti.

‘Öyle değil. Düşündüğün gibi değil. Açıklayabilirim.’

Yixing başını kaldırıp Wufan’a baktı. Kalbinin patlayacağını hissediyordu ama yine de gamzesini göstererek kocaman gülümsedi Wufan’a.

‘Sorun değil. Ben sadece bunu vermek istemiştim. Böylece aç kalmazsın.’ Dedi Yixing reddederek ve Wufan’ı eline onun için yaptığı yemekleri verdi.

Wufan onun gülümsemesi ardındaki hayal kırıklığını görebiliyordu. Ve şimdi çok kötü hissediyordu. Bir şey söylemek istiyordu ama ne diyeceğini, ne yapacağını bilmiyordu.

Yixing asansöre yürüdü, Wufan’a bakmaya cesareti yoktu. Kapı hemen kapanmıştı neyse ki.

Wufan öylece kaldı.

‘Wufan.’ Sessizlik içinde dikilen Wufan’a yürüdü Seolhyun.

‘Senin sorunun ne tatlım? Neden Yixing bizi öyle gördü diye o kadar panik oldun?’ şüpheli bir sesle sordu sevgilisine.

Wufan yanıt vermedi.

‘Ona aşık olduğunu söyleme Wufan. Planımızı hatırla.’

Wufan’ın gözleri Seolhyun’a kaydı ve bakmaya başladı. Seolhyun bir cevap bekliyordu.

‘Öyle bir şey yok. Geri dön, geç oldu.’ Dedi Wufan zayıf bir sesle.


Wufan kanepeye oturdu. Masaya tüm yemekleri yerleştirdi. Her şey iki kişilikti. Pilav için iki kase, iki çift çubuk, iki kişilik tavuk kanadı ve sebze yemeği… Her şey iki taneydi. Wufan, Yixing’in onunla birlikte ofisinde akşam yemeği yemeyi planladığını görebiliyordu.

‘Ben ne yaptım?’ Hüzünle hırlayarak kanepede eğildi. İştahını kaybetmişti.

Yixing eve gitmesinin bir saatten fazla sürdüğünü düşüyordu. Eve gitmeden önce bir dükkanın önünde durdu. 1 tane çikolatalı dondurma aldı.

Eve ulaştığında, annesine selam bile vermeden doğrudan odasına gitti. Bayan Zhang şaşırmıştı ama oğlunun elindeki dondurmayı görünce sessiz kaldı. Kötü bir ruh hali içinde olduğunu biliyordu. Sadece dondurma oğlunu yatıştırabilirdi, o bile yapamıyorken. Oğlunun hayatı için dondurma nasıl da etkiliydi. Ve çikolata sonsuza dek Yixing’in bir numaralı lezzetlisi olacaktı. (lezzetlimisss)

Odasında küçük bir masada otururken dondurmasını yedi Yixing. Işığı açmamıştı bile. Dondurmayı yemeye devam etti. Onun soğukluğuyla tüm duyguları ve gördüklerini yok etmeyi istiyordu. Hiçbirini hatırlamak istemiyordu.

Dondurma yüzünden ağzı batmıştı. Elinin tersiyle sildi. Gözyaşları düşmeye başlamıştı. Durdurmaya çalıştı ama yapamadı. Gözyaşları düşmeye devam etti.

‘Anne.’ Bağırdı Yixing, ağzındakini tek seferde yutarak, annesini kaybetmiş bir çocuk gibi.

Bayan Zhang sesi duyduktan sonra oğlunun odasına koştu.

‘Ne oldu bebeğim?’Bayan Zhang oğlunun beyaz ve soluk tenine bulaşmış çikolatayı silerken endişeyle sordu. Bayan Zhang’ın gözünde Yixing her zaman bebek kalacaktı. Sadece onu çok seviyordu.

Yixing başını sallayarak annesine sarıldı.

‘Ne oldu oğlum?’ oğlunun kıvırcık kahverengi saçlarını okşarken tekrar sordu.

‘Ondan nefret ediyorum.’

‘Kimden? Wufan’dan mı? Bu kez ne yaptı sana?’

Yixing tekrar başını salladı.

‘Xingxing-ah, sana bir şey sorabilir miyim?’ Bayan Zhang sıkıca oğluna sarılarak sordu.

Yixing başını salladı.

‘Ondan nefret mi ediyorsun, yoksa…’

‘Yoksa ne?’ Yixing hıçkırıkları arasında sordu.

‘Yoksa onu seviyor musun?’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder