Small Grey Outline Pointer

20 Kasım 2013 Çarşamba

Under Two Moons 2. Bölüm


Myun-

Kütüphanede oturan Kyungsoo mutluydu. Bu şehire taşınalı, ailesi yeni işlerine kendisi de yeni okuluna başlayalı bir hafta geçmişti. Her öğle yemeğinde okulun ilk günü tanıştığı çocuklarla oturuyordu. Chanyeol, Baekhyun, Sehun ve Luhan iyi çocuklardı ve neredeyse arkadaştı artık hepsiyle. Haerim'in güçlü bir kişiliği vardı ve güzeldi.

Kyungsoo o gün kütüphaneye yürüdü, ne büyük sürpriz, ay hakkında kitap bulmuştu. Rafları bir aşağı bir yukarı dolaştı ve ay hakkında iki kitap buldu. İkisini de eline alıp bir sandalye çekip oturdu. Üzerinde kocaman " İki Ay Hakkında Efsaneler " yazılı olanı açtı ilk önce. İlk kelimeyi okumaya başladığı andan itibaren başka bir dünyaya girdi.

Dünyası ay ve efsanelerle doluydu. Büyükbabasıyla doluydu. Yatakta ölü olarak yatışı ve kendisinin hiç bir şey yapamadığını, sadece izleyişini her düşünüşünde kalbinde acı hissediyordu. Etrafında neler olduğunu unutmuştu, kim yanından geçiyor, kim yanına oturuyor, ne kadar zaman olmuştu buraya oturalı, hiçbiriyle ilgilenmiyordu. Ta ki birisi omzuna vurana kadar.

" Uhm, kapatmak üzereyiz. " dedi bir çocuk, Kyungsoo kafasını salladı. Mükemmel dünyasından ayrılıp arkasına dönerek bir çift kahverengi göze baktı. " İstersen kitapları alıp gidebilirsin. " dedi çocuk tekrar gülümseyerek. Çocuk gençti, para kazanmak için kütüphanede çalışan bir öğrenci olabileceğini düşündü Kyungsoo.

" Ah, özür dilerim, zamanı unuttum. " Kyungsoo yukarı baktı ve saatin çoktan akşam 9 olduğunu gördü. Mükemmel dünyasında mükemmel efsaneleri okurken 4 saat geçirmişti. " Kahretsin, annem beni öldürecek. " diyerek biraz önce okuduğu kitapları eline almaya başladı. Annesi konu eve geç kalmaya geldiğinde katı biriydi. Bir buçuk saat önce evde olmalıydı.

" Burada mı çalışıyorsun? " diye sordu Kyungsoo güzel kahverengi gözlü çocuğa, çocuk kafasını salladı. Daha uzun bir cevap bekliyordu aslında ama yine de bir cevap gelmesi iyiydi. " Kaç yaşındasın? 17? "

" 18'im ve öğrenciyim, sorabilirsin diye şimdiden söyleyeyim. " diyerek kıkırdadı.

" O zaman birbirimizi sık sık göreceğiz sanırım, buraya her gün geleceğim. " dedi ve elini karşısındaki yabancıya elini uzattı. " Ben Kyungsoo, sen? " Çocuk elini tutarak tokalaştı ve arkadaşça gülümsedi.
" Ben Kai. " dedi. " Burada yenisin sanırım? Seni daha önce hiç görmedim ve insanların yüzlerini hatırlamada iyi bir hafızam vardır. Önceden görseydim bu büyük gözleri hatırlardım. "

Büyük gözler.. diye düşündü Kyungsoo birkaç saniye. Büyük gözleri mi vardı? Gerçekten mi? O söyleyene kadar bunu hiç fark etmemişti. " Kai.. huh.. tanıştığımıza memnun oldum. " dedi ve artık zamanı kalmadığını fark ettiğinde ona el sallayıp kütüphaneden çıktı ve koşmaya başladı.

Birkaç dakika içinde evdeydi. Kimse fark etmeden odasına sızmayı denedi ama mutfaktan annesinin sesini duydu.

" Kyungsoo? Evde misin? Hey! Saate bak. " Sesi kızgın geliyordu. Kyungsoo gözlerini devirdi ve biraz önce çıkmaya çalıştığı merdivenlerden aşağı indi. Omuzları sarkıyordu, neredeyse kitapları düşürecekti. Geç kalması hakkında yeni bir tartışma başlayacaktı. Koridordan geçtikten sonra annesinin figürünü gördü.

" Sana saat 8'de evde olman gerektiğini söylemedim mi? " diyerek iç geçirdi ve bir elini kalçasına koydu. Biraz rahatlamış gözüküyordu. " Yine ay hakkında araştırma mı yapıyordun? " Annesi kollarını Kyungsoo'nun etrafına yumuşakça doladı ve tekrar iç geçirdi. " Bebeğim, bu hobini bırakmalısın, bunun yerine okul derslerine çalışmayı dene. "

Kyungsoo artık annesinin bu sözlerinden hastaydı. Annesi onun ay dünyasına girdiğinde içinde neler olduğunu anlayamıyordu. Anlamaya çalışmamıştı bile, hep böyle davranıyordu. Mutluluğu onun için hiç bir şeydi, tamamen görmezden geliyordu bunu.

Kollarını kendisinden itti, gözyaşları yanaklarından akıyordu. Annesiyle hiç iyi bir ilişkisi olmamıştı, bu yüzden bu her şeyi daha da mahvediyordu. Onun şu an ağlayışını bile umursamıyordu.

Annesi ve babasının ilişkisi de çok kötüydü. Annesi eşinin yaptığı her şeyden nefret ediyordu, ona göre iyi bir baba da eş de değildi, her zaman bunu söylerdi. Babası haftada bir Kyungsoo'yu görmek için eve gelirdi.

" Anlamıyorsun. " dedi Kyungsoo ve yukarı çıkıp kendisini odaya kilitlemek üzere merdivenlere yürümeye başladı. Ama omzundaki bir el onu durdurdu. " Beni yalnız bırak, lütfen. " diye fısıldadı, annesi elini onun üzerinden çekti ve gitmesine izin verdi.

Odasına girince hemen kapıyı kilitledi ve yatağına oturup kütüphaneden aldığı kitaplara bakmaya başladı. Bir saat öncesine gitmek istedi. Orada sessizce oturmak ve ay hakkında okumak istedi ya da iki ay hakkında ama yapamazdı, kalbi çok hastaydı ve beyni annesi yüzünden deliriyordu.

Geriye gitmek ve Kai ile konuşmak bile istedi, onun hakkında daha çok şey öğrenmek, çünkü konuşma ilginç bitmişti. Odasında kilitliyken her şey daha iyiydi, annesinin onu her seferinde başka bir insana dönüştürmeye çalışmasından hasta olmuştu.

Bu istediği şey değildi. Şimdiye kadar hayatından hoşlanmıştı, neden artık değiştirmesi gerekliydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder