Small Grey Outline Pointer

20 Kasım 2013 Çarşamba

Under Two Moons 3. Bölüm



Myun-


Baekhyun kanepede sodasını yudumlayan erkek arkadaşına baktı.
" Yeollie, bana kızgın mısın? " Baekhyun dudağını büzdü ama Chanyeol'dan bir cevap alamadı. Sehun'a baktı ve sırıttı. " Özür dilerim, yatağını mahvettim, bu planladığım bir şey değildi, çok çok üzgünüm. "

Aniden Chanyeol suratını çevirdi ve dudaklarını onun dudaklarıyla çarpıştırdı. İlk başta şok olmuştu ama sonra gözlerini kapadı ve kollarını Chanyeol'a doladı. Öpücük derin değildi, ama yumuşak ve dikkatliydi. Baekhyun içerisinde sıcaklık hissetti. Dudaklarını ayırdılar ve Chanyeol onun kahverengi gözlerine baktı. " Sana nasıl kızgın kalabilirim ki? "

" Hâla bu tarz sahnelere alışık değilim. " dedi Sehun, Luhan kıkırdadı. " Ama bu çok sevimli, bu yüzden.. beni ve gevelememi görmezden gelin. " Luhan artık gülmekten patlamıştı, kendi anlamsız cümlelerine dudak büzen Sehun'u dürttü ve yanağına bir öpücük kondurdu.

Yeni biri yanındaki sandalyeyi çekti ve yanına oturdu. " Oh, selam Kyungsoo. " diye selamladı onu ve zayıf bir el sallayışı aldı cevap olarak. " Kyungsoo, bir şey mi var? Çok.. enerjisiz gözüküyorsun. "

" Sporlar. " diye cevap verdi ve başını sıraya koydu. Saçları hâla terliydi ve suratı da kırmızıydı. Evet, Bayan.Kim'in beden öğretmenin olması en kötü şeydi. " Ben tamamım! Tam iki saat aralıksız koşturdu bizi. Bu kadın bir deliii. " Herkes onaylayıcı şekilde kafasını salladı, hepsi bu nefret verici kadını biliyordu.

Kyungsoo'nun vücudu cehennem gibi acıyordu. Hiçbir zaman geri yaşadığı eski şehire gitmek istememişti, çünkü yeni arkadaşlarını sevmeye başlamıştı ve yaşadığı yer de güzeldi, ama bu kadınla bir ders daha geçirirse kesinlikle ölecekti. Hoşçakal hayat.

İki ders daha geçti, Kyungsoo Sehunla aynı caddede oturduğundan eve onunla birlikte gitmek istedi ama sonra jimnastik salonunda bir şeyler unuttuğunu fark etti ve onları almaya gitti, Sehun'a SMS ile haber verdi. Eve yalnız yürüyerek gitmek, hiç bir şey yanlış değildi, değil mi?

Kyungsoo salonun kapısını açtı, birden kulaklarını müzik sesi doldurdu. Birisi hâla buradaydı, okuldan sonra? Kyungsoo koridora doğru birkaç adım attı ve aynaların karşısında dans eden genç birisini gördü. Kim olduğunu çabukça anlamıştı.

Kai'ın vücudu müzikle hareket ediyordu. Kolları ve bacaklarının sanki kendi beyinleri varmış gibiydi. Bir yılana benziyordu.. her hareketi anında yapabilen mükemmel bir yılan. Elleri havada oynuyordu, yüzü hep aynalara dönüktü, yalnız olmadığını daha fark etmemişti.

Kyungsoo onu dans ederken uzunca izledi, 10 dakika boyunca sürdüğünün farkına varmamıştı. Müzik sonunda durduğunda Kai arkasını döndü ve şok içinde Kyungsoo'ya baktı. " Ugh, geldiğini görmemişim. " dedi gülümseyerek. Kai hızla nefes alıyordu, çok terliydi.

" Merhaba, uhm, rahatsız ettiğim için üzgünüm." dedi Kyungsoo eğilerek, Kai sadece kıkırdayarak güldü.
" Önemli değil. Yabancı biri olmadığın için sorun yok. İnsanların ben dans ederken beni izlemelerini seviyorum, yüz ifadelerini görmek sevimli oluyor. " Kai güldü ve bir sonraki şarkının oynamaması için müzik playera gidip dur düğmesine bastı. " Ugh, bu arada, neden buradasın? "
Kyungsoo onu izlerken neredeyse buraya ne için geldiğini unutmuştu, gerçekten iz süren bir avcı gibi hissetti.. ama dansı gerçekten çok iyiydi! " Bir şeyler unutmuşum. bir bakayım.. ah, buradalar. " Salonun diğer ucuna yürüdü ve çantasını aldı. " Sen, okula gidiyorsun, kütüphanede çalışıyorsun, boş zamanında dans ediyorsun, nasıl yapıyorsun bunu? "
" Sevdiğin şeyleri yapmak zor değildir. " diye cevap verdi Kai ve ceketini aldı. " Bir dans odası bulmak üzereyim. benimle gelmek ister misin? Çok yalnız kalırım. " Kai güldü ve kapıyı açtı. " Bir çocuk evimin yanındaki bir binadaki odayı alabileceğimi söyledi. Odanın iyi olup olmadığına bakacağım. "
Kai'la gitmek? Neden olmasın! Onu daha iyi tanımak için iyi bir şanstı. Kyungsoo Kai'ın gelecekte iyi bir arkadaşı olacağını hissetti. Ve, haklıydı... ama şimdiki konu bu değildi. Kyungsoo ayaklarını topladı ve Kai'ı yakalamak için hızla yürüdü. Şimdi bahsettiği oda için yola çıkmışlardı.

" Hobin nedir? " Konuşmaya ilk Kai başladı.
" Ugh, kulağa delice gelebilir, ben ay hakkında efsaneler okumayı seviyorum.. anlamayabilirsin. "
" Bu.. yeni bir şey, ama ilginç. Herkes kendi hobisine ve sevdiği şeylere sahiptir, benim dans etmeyi sevişim gibi. " Kai ona gülümsedi. O, hobisini kabul etmişti, değil mi? Kyungsoo geri gülümsedi ve içerisine sıcaklık doldu. Kai kesinlikle en iyi arkadaş için bir adaydı. " Bu mükemmel. ", diye düşündü.

Sonunda gidecekleri yere vardıklarında siyah deri ceketli bir adam kapıyı onlar için açtı. " Umarım senin için iyidir. " dedi derin bir sesle, daha sonra öksürdü, güçlü bir sigara içicisiydi kesinlikle. Kai içeri girdi, Kyungsoo da onu takip etti.

Dört köşesi olan ve abartılacak büyüklüğü olmayan bir yerdi. Ama dans odası olabilmek için yeterince büyüktü. Aynalar mükemmelce içeri uyardı.

" Bu harika. " dedi Kai, Kyungsoo'nun düşüncelerine katılırcasına. " Kendi dans odama sahip olacağım, mutluyum! Aynalar her kenara yerleştirilebilir ve müzik player sağ köşede çok iyi durabilir. Vee, ortada büyük bir oturma alanı, iyi, değil mi? " Kyungsoo ona katılarak başını salladı. Kai çok mutluydu.

" Ve, benim yeni.. arkadaşım, sana böyle seslenebilir miyim? Nasıl istersin? Arkadaş.
" Arkadaş kulağa iyi geliyor. " dedi Kyungsoo. " Ve, bu oda gerçekten mükemmel, eğitim derslerin için çok iyi olacak." diye ekledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder