Small Grey Outline Pointer

4 Kasım 2013 Pazartesi

Absolute Chanyeol | 2.Part – 4.Kısım (FİNAL)



Çeviren: -Churrimy


Sonraki beş gün boyunca, Chanyeol yataktan kalkmakta sıkıntı yaşadı. “Uyku” dışında anılarını çağırmıyordu ama Baekhyun yine de endişeliydi, kum saatlerine nihayet birkaç zerre kum düşünce endişeyle huzursuzlandı.
Baekhyun haftanın geri kalanında sessizce gece nöbeti tutarak bu fikri elinden geldiğince kafasından uzaklaştırmayı denedi. Ne zaman Chanyeol’u yatakta kalkmış ya da yatağın dışında görse kalbi heyecandan hızla çarpıyordu. Bu hafta öpüşmeleri bu zamana kadarkilerin en tatlılarıydı. Chanyeol’un gülümsemesi çok bulaşıcıydı ve kahkahası çok parlaktı. Bu yüzden Baekhyun çok geç olana kadar onun gözlerindeki sönükleşmeyi fark etmedi.
Beşinci gün bir Çarşambaydı. Baekhyun bunu sonsuza kadar hatırlayacaktı. Chanyeol’un hafif sesi onu yatak odasına çektiğinde, henüz çantası omuzlarında ön kapıdan içeri adımını atıyordu.
“Baekhyunnie.” diye inledi Chanyeol. Görünüşe göre bugün yataktan çıkmamıştı. Baekhyun’un sabah onu bıraktığı pozisyonda duruyordu, tabii ciddi acı içinde görünmesi dışında.
Son yakındı.
“Ben b-burdayım.” dedi Baekhyun, onun yanına yatağa oturarak. Karnı Chanyeol’un yüzündeki sıkıntıyla alt üst olmuştu. Chanyeol konuştukça kalbindeki odacıklarda korku yayılıyordu.
“Her şey… her şey acıyor. Neler oluyor?”
“Bilmiyorum.” Baekhyun elini Chanyeol’un yanağına koydu. Vücudu, Baekhyun’un gözleri önünde düştüğü zamandan bile daha soğuktu. Bu korkutucuydu, Baekhyun’un vücudu kendiliğinden hareket etti ve kendini toparlamak amacıyla eliyle nefes aldığı ağzını kapadı. “Bu o olamaz.” dedi Chanyeol aniden gözlerini açmaya çalışarak.
Baekhyun, Chanyeol ona bakmayı başaramadığında gözlerini onun yüzünden alamadı.
“Yeterince zaman geçirmedik, bu… Şimdi gidemem.”
“Chanyeol.” Baekhyun bir elini onun dudaklarına koydu. Bu konuşmayı daha fazla kaldıramazdı. İçi rahatsız bir şekilde kıvranıyordu ve gözlerinin arkasında tanıdık bir itme hissi vardı. İşte geliyordu.
“Bununla savaşamazsın… Tüm bu zaman boyunca geleceğini bildiğimiz şeyle savaşamayız.” Gözyaşları Baekhyun’un görüşünü bulanıklaştırdı, sesini boğdu. Sinirli bir şekilde gözyaşlarını silmek için elini çekti, hislerinden nefret etmişti. Chanyeol için kendini toparlamalıydı. Chanyeol’un onun hakkındaki son izlenimi her yere “sızdırması” olmamalıydı.
“Baekhyunnie.” Chanyeol’un elleri onun ellerini bulmaya çalıştı; Bunun yerine Baekhyun sıkıca onun elini tuttu. “Ben… Ben uzun bir süre boyunca yapılma nedenimi bilmiyordum. Şimdi anlıyorum, ben… Ben sadece ve sadece senin için yapılmışım. Beni bu kadar… Bu kadar insan gibi hissettirecek birini bulabileceğimi hiç düşünmemiştim. Ben özür dilerim-“
“Şşşş.” Baekhyun gözyaşlarını Chanyeol’un teninden uzak tutmaya çalışarak onun elini öptü. Bunu olduğundan daha da zorlaştırmak istemiyordu. İçindeki bir parça onun sonunda gözlerini kapattığı için ona minnettardı.
“Beni unutma, tamam mı?” Chanyeol’un zorlanan sesi devam etti. “Başka insanları sevebilirsin, belki benden daha fazla bile sevebilirsin ama-“
“Asla.” Baekhyun dişlerini gıcırdatarak yemin etti. Kalbini sakinleştirmek için derin bir nefes aldı. İşe yaramıyordu. Düşünemiyordu. “Hiçbir şey için endişelenmek zorunda değilsin, benim… benim Chanyeol’um unutulamaz.”
“Seni seviyorum.” dedi Chanyeol. Baekhyun’u kendisine çekmeye çalıştı ama çok güçsüzdü. Onun bu çabasına karşılık Baekhyun’un kalbi biraz daha acıdı. Onun üzerine eğilip ellerini Chanyeol’un kafasının yanlarına koyarak destek aldı. “Seni seviyorum.” dedi Chanyeol daha kısık bir sesle, dudaklarını Baekhyun’unkilere sürterek. “Chanyeol Baekhyunnie’yi seviyor.”

‘Seni seviyorum.’

Gelecek yıllarda, Baekhyun bunu Chanyeol’un duyması için sesli söylemediğinden dolayı kendinden nefret edecekti.
Yumuşak bir öpücükle, Chanyeol pürüzlü bir nefes bıraktı. Ses düzensizdi ve sonun haberini veriyordu ama bu Baekhyun’un, küçük bir tepki umuduyla Chanyeol’un adını tekrar tekrar söylemesine engel olmadı.
Chanyeol’un hareket etmediğini sonradan fark etti.
Bitmişti.
O gitmişti.
Bir daha asla Chanyeol’un gülümsemesini göremeyecekti.
Bir daha asla büyüdükçe daha da güzel olan o yüz seğirmesini göremeyecekti.
Bir daha asla onun kollarında uyanamayacaktı.
Bir daha asla onun dudaklarını öpemeyecekti.
Bir daha asla… Chanyeol’u sevdiği gibi başkasını sevemeyecekti.
Dudaklarından kesik bir ses döküldü, sonra tekrar Chanyeol’un kıpırdamayan göğsüne doğru hıçkırdı. Tırnaklarını gömleğine geçirmişti. Chanyeol onun altında taş kadar soğuk bir şekilde uzanıyordu.
Baekhyun’un sevdiği… Baekhyun’un her zaman seveceği mutlu, harika, inanılmaz ‘insan’ adamdan hiçbir tepki yoktu.
Baekhyun ağlarken hiçbir kol onu sarmadı. Kimse kulağına “Baekhyunnie, sızdırma!” diye fısıldamadı.
Hiçbir şey.
Baekhyun, dünyadaki son adammış ve kimse onu yalnızlığından kurtaramazmış gibi hıçkırdı.

Bir gün sonra, Baekhyun Erkek Arkadaş Mağazasının kamyonunun apartmanının önünden uzaklaşmasını izledi.
Hala ağlamayı kesmemişti ve Chanyeol’un yatağında durması da her şeyi daha kötü yapıyordu. Duygularıyla o kadar kendinden geçmişti ki, dirseğini tutana kadar Tao’yu fark etmedi.
“O…”
“O gitti.” diye fısıldadı Baekhyun, gözleri hala kamyonun biraz önce olduğu yerdeydi.
“Hyung, ben-“
Baekhyun kafasını salladı ve onu kendinden uzaklaştırarak apartmana geri döndü. Tao’nun, henüz bu konuda konuşmaya hazır olmadığını anlamasını umdu. Chanyeol’un hayatında ne anlama geldiğini hiçbir zaman kelimelere dökebileceğini düşünmüyordu.
Chanyeol onun gün ışığıydı, vişneli dondurmasıydı, arkadaşıydı, erkek arkadaşıydı… Hayatının aşkıydı.
İnsan dilinde, onların paylaştıkları şeye birazcık bile yaklaşabilecek hiçbir kelime yoktu.
Baekhyun dairesine geri döndüğünde yatağının altında gizli bir not buldu.
Bakmaması gerektiğini bildiği halde baktı.

“Baekhyunnie. Yakında gideceğim.
Seni sevdiğimi hatırla, tamam mı? Chanyeol Baekhyunnie’yi seviyor!
Seni benim gibi biri ne kadar sevebilirse o kadar çok seviyorum. Seni seviyorum ve bana bu hissin nasıl bir şey olduğunu öğrettiğin için teşekkür ederim. Sonunda aşkın ve sevilmenin nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Bu gerçekten dünyadaki en harika his!
Sızdırma, tamam mı? Sızdırmak yok.
Kendine iyi bak ve Huang Zi Tao’ya çok sert davranma.
O sana çok önem veriyor. Hoşça kal Baekhyunnie’m, erkek arkadaşım.”

-SON-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder