Small Grey Outline Pointer

4 Kasım 2013 Pazartesi

Bu Adam Bir Canavar - 4. Bölüm


Çeviren : Uniwlight~

4. BÖLÜM


Wufan arabasına yaslanırken sabırsızca ayağını kaldırıma vurdu, Jonginin okul binasından çıkmasını bekliyordu. Sinirliydi , dört gün önce Jonginin izini kaybetmişti ve Suhoyla yaşadığı kafeye gidip kapalı olduğunu görünce daha ileri gidememişti, onu aramak da bir seçenek değildi çünkü telesekretere bağlanıyordu. Wufanı ekip kızdırarak belli ki Jongin akıllı bir hareket yapmamıştı.

Okul zili sonunda çaldı ve öğrenciler dışarı çıkmaya başladı. Wufan, yanından geçip giden öğrencileri eksiksiz taradı , kimisi kaba bir şekilde ona aptal aptal bakıyor ve onu süzüyordu.

Wufan hıhladı. 'Hayal kurmaya devam edin, bebeler.'

“Hey, sen, Jongini tanıyor musun ?” Wufan küçük , çıtı pıtı görünen kahverengi saçlı bir çocuğu durdurdu....eyeliner mı o ?

“Jongin ?” çocuk başını yana eğerek ismi tekrar etti.

Normal bir zamanda olsa, Wufan bu çocuğu acayip tatlı bulurdu ,ama şimdi normal bir zaman değildi. Kızgındı ve Jongini bulması gerekiyordu.

“Evet,Jongin, bu okula gidiyor.”
“Esmer tenli, koyu saçlı, 19 yaşında ve hazırcevap bir kişiliği var ama bazen gerçekten utangaç olan mı ?”

Wufan rahatlamayla bir nefes bıraktı ve gülümsedi. “Evet, bu o.”
“Hiç tanışmadım. Hoşça kal!” Çocuk Wufana gülümseyip el sallama cesaretinde bulundu, çoktan onu ve arabasını geçmek için yürümeye başlamıştı.
“Ben burda şaka yapmıyorum çocuk, Jongin nerde ?” hırıldadı Wufan, çocuğun yakasını tutup hızlıca pozisyonlarını değiştirdi ve onu arabaya yasladı.
Çocuk inildedi. “S-sana söyleyemem, -”

“Jongin.Nerde?” fısıldadı Wufan, yakasından biraz daha yukarı kaldırarak, bu çocuğun kıpırdanıp bağırmasına neden olmuştu.

“Hey piç, bırak onu!” arkalarından bir ses bağırdı, ve Wufan kendilerine yöneltilen sese bakmak için başını çevirdi.
“Chanyeol, Yarım et !” tuttuğu çocuk bağırdı, çaresizce Wufana tekmeler savuruyordu.

Wufan kaşlarını çattı. Lanet, bu çocuk uzundu. Boyu nerdeyse onunki kadar uzundu.

“Bırak onu!” hırıldadı Chanyeol, Wufana ve tuttuğu çocuğa ulaşırken.
“Onu bırakmak istiyorum, ama bunu zorlaştırıyor. Tek yapması gereken bana Jonginin nerde olduğunu söylemesi.” dedi Wufan omuz silkerek, zavallı çocuğu bırakmak için hiçbir harekette bulunmamıştı.
“Ben sana söylerim, ama onu derhal bırak, kendi boyunda birine sataş!” dedi Chanyeol, Wufana doğru bir adım atarak, ama arkadaşını incitir korkusuyla daha yakına gidemedi.

Wufan hıhladı. “Yani onun yerine sana sataşmamı mı söylüyorsun ? Sataşmak, ne çocuksu bir kelime.” dedi, başını sallayıp tuttuğu çocuğu bırakarak, çocuk hızlıca uzuna doğru uçtu ve sarıldı.

“Onu bıraktım, bana Jonginin nerde olduğunu söyle.” emretti Wufan, tekrar arabasına yaslanıp arka cebinden bir cigara çıkartarak.

“Neden onunla konuşman gerekiyor ki ?” Chanyeol kötü kötü Wufana baktı, kızgın olduğu belliydi. Wufan sigarayı yaktı ve derin bir nefes çekti.

“Onunla *bizim* hakkımızda konuşmam lazım.” dedi Wufan, hala Chanyeolun şu lanet çouğun yerini söylemesini bekliyordu.
“Wufan ?” başka bir çocuk geldi ve Chanyeolun yanında durdu, ve Wufan onun Sehun olduğunu farketti, Jonginin arkadaşı.

“Jonginin nerde olduğunu biliyor musun ?” direk sordu Wufan, arabasına yaslanmayı bırakıp Sehuna doğru bir adım attı, Chanyeolun kötü bakışlarını takmayarak.

Sehun içini çekti. “Açıkçası, sana bunu söylemeyi hiç istemezdim, ama onun aptal davranışlarından bıktım artık. Okulun içindeki dans stüdyosunda.” Sehun, Wufanın onu takip etmesi için bir hareket yaptı.

Wufan sırıttı ve yarım sigarısını attı, Sehunu takip ederken Chanyeolun omzuna çarptı.

* * *

“Jongin!” Sehun soyunma odasına girerken sesini yükseltti, bütün çocuklar arasından Jongini arıyordu, Wufan da arkadan takip ediyordu. Diğer çocuklar merakla onu süzdü.

Wufan çabucak odanın ilerisindeki Jongini gördü ve Sehunu iterek geçti, uzun adımlarla Jongine yürüdü.

Bahsi geçen çocuk başını kaldırdı ve Wufanın ona yaklaştığını gördüğünde gözleri büyüdü.

“H-hey Wufan,-” diye başladı Jongin, Wufan ona gelirken yavaşça geri çekildi ve sonunda köşeye sıkıştı.
“Jongin.” hırıldadı Wufan, gencin ensesini kavradı ve etrafında çevirdi, böylece yanağı gri dolaplara bastırılmıştı, “ 'Günlerdir' sana ulaşmaya çalışıyorum, tatlım.” kulağına fısıldadı.

Odadaki diğer çocukların nefesi kesildi ve bir çubuk gibi düz olan Jonginin başka bir adam tarafından dolaba sıkıştırılmasını izlediler.

“Hey, Wufan bırak onu lütf-” diye denedi Sehun, ama Wufan ona baktı ve susturdu.
“Wufan lütfen, toplum içindeyiz, Ah!” Wufan kendini Jonginin kalçalarına sürttüğünde bağırdı Jongin, Wufan odadaki diğerlerini aldırmadı ,sadece dokunuşundaki çocuğa odaklandı.

“Ne zamandan beri toplum içinde samimi olmaya karşısın ?” nefes nefese güldü Wufan, dokunuşlarıyla Jonginin kıpırdanması hoşuna gitmişti.
“Dur lütfen, beni utandırıyors-” inildedi Jongin, ve Wufan sonunda bir adım geri attı, Jongine biraz alan vererek.
“Teşekkürl-” Wufan Jongini döndürüp onu kolayca omzuna attığında ciyakladı Jongin, çocuğun çığlıklarını ve sırtına attığı yumrukları önemsemedi.

“Piç , bırak beni !” Jongin Wufanın kalçalarındaki sıkı tutuşunun arasında kıpırdandı, ama adamın onu bu aralar bırakmayacağını anladı çabucak.
“Sakin ol, tatlım, küçük bir yolculuğa çıkıyoruz.” Jongin onu göremese de gülümsedi Wufan, ve okulun çıkışına doğru olan yoluna devam etti.

Jongin dudaklarını büzdü ve diğerinin omzunda olabildiğinde ağır olmayı umarak kendini saldı. “Neye bakıyorsun, huh ?” okul koridorlarında yürürlerken onlara şaşırmış bakan bir çocuğa çıkıştı Jongin.

Jongin masum okul arkadaşlarına karşı çirkef tavrını devam ettirdi, Wufan sakinleşmesi için arada totosuna vurduğunda ciyaklıyordu. Dışarı çıktıklarında, Wufan kolayca tek eliyle kapıyı açtı ve genci yolcu koltuğuna bıraktı.

“Kemerini bağla, hayatım.” göz kırptı Wufan, arabaya yaslandı ve Jonginin somurtup kollarını bağlamasını izledi. “Bunun hiç de illegal olmadığını biliyorsun, beni kaçırdığın için sana dava açabilirim.”
“Tam bir bebeksin.” güldü Wufan.
“Fuck you--” diye başladı Jongin, ama Wufan arabanın kapısını çarptı ve sürücü kapısına yürürken şeytani bir şekilde gülmeye devam etti.

** * * *

“Hey, bu ne ?” Jongin utanmadan Wufanın oturma odasını karıştırdı, bulduğu her çekmeceyi ya da dolabı açıyor ve sanki yeni alınmış puppy gibi kokluyordu.

“Jongin artık -”
“Wow ! Baya içkin var adamım !” dedi Jongin mutfaktaki bir dolabı açarak, alkollü içkilerle doluydu.
“Evet, lütfen dokunm-”
“Hey , bie yiyecek birşeyler bulsan nasıl olur !” sırıttı Jongin , Wufanın tepkisini beklemeden yürürken önüne çıkan her kapıyı açmaya devam etti.

Wufan sızlandı. 'Bunu bilerek yapıyor. Pekala, ben de bu oyunu oynayabilirim.'

“Ne yemek istiyorsun, bebeğim?” diye sordu Wufan tatlı tatlı, Jongin yanından geçerken onu belinden kavradı ve şakacı bir şekilde kulağını ısırdı, bu onun kıpırdanmasına neden oldu.

“B-ben -” dedi Jongin, ve Wufanı baya şaşırtarak dokunuşuna yaslandı. “Biraz cips kola ya da başka bir şey nasıl ?”

Wufan gülümsedi, Jonginin karnını okşadı ve sırtını daha sıkı bir şekilde kendi göğsüne çekti.

“Tek istediğinin bu olduğuna emin misin ?”
Jongin birşeyler söylemek için ağzını açtığında kapı çaldı. “Ben bakarım!” Jongin ninja gibi ciyakladı ve Wufanın kollarından kurtularak dahili telefona koştu.

Wufan ağzında birkaç küfür geveledi ve mutfağa yürüdü, Jonginin telefona ne dediğini dikkatle dinleyerek.

“Wufan ?” diye seslendi Jongin, mutfak tezgahının arkasındaki büyüğe bakmak için başını çevirdi.
“Hm?”
“Luhan diye biri var, seninle gerçekten konuşması gerektiğini söylüyor?” başını yana yatırdı Jongin, sabırla cevabını beklerken Wufana baktı.
Wufan gülümsedi. “Luhana hayır de.”
Jongin omuz silkti ve cevap verdi. Wufan ikisi için de yiyecek birşeyler bulmak için dolaplara bakmaya devam etti ve bir cam kasele bir paket cips aldı.

“Wufan ?”
“Evet tatlım?”
“Luhan yukarı geliyor.
Wufan kaşlarını çattı. “Hayır dedim, değil mi ?”
Jongin süklüm püklüm gülümsedi. “Ee,evet. Ona senin hayır dediğini söyledim, ama yedek anahtarı kullanacağını söyledi.”

Wufan tekrar küfretti, bu Jongini güldürdü. “Luhan bizim tanıştığımızda cafede olan değil mi ?” tezgaha yaslandı Jongin, cipsleri boşaltırken Wufana baktı.
Wufan hımladı. “Evet, Çinden buraya gelen deli akrabam.”
Jongin yine güldü. “Kesinlikle senin ailenden,huh ?”

Wufan başını kaldırdı ve sırıttı, Jongine bir cips attı. “Ne içmek istedin ? Kola , değil mi ?”
Jongin alt dudağını ısırdı. “Farklı bir şey denemek istiyorum. Kahve istiyorum.”
Wufan bir kaşını kaldırdı. “Kahve ? Gerçekten ?”
Jongin başını salladı. “Senin içtiğin gibi!”
Wufan içini çekti. “Bana uyar.” omuz silkti. “Ama hepsini içmek zorundasın, tamam mı ?”

Jongin başıyla onayladı ve onun kendine nasıl kahve yaptığını izlemek için karışık görünen kahve makinesine giden Wufanı takip etti. Taze yapılmış kahvenin bitmesini beklerlerken, ön kapının açıldığını duydular.

“Wufan ?” dedi Luhan, ayakkabılarını çıkarıp mutfağa geldi.
“Luhan, yukarı gelmeni istemediğimi söyledim.” içini çekti Wufan, akrabasına bakmak için başını çevirmedi bile. Jongin Luhana gülümsedi ve kendilerini tanıttılar.

“Yukarı gelemeyeceğimi 'sen' söylemedin, Jongin söyledi.” dedi Luhan, buzdolabına doğru yürürken kollarını birleştirdi.

“Ne hakkında konuşmak istiyordun ?” içini çekti Wufan, başını çevirdi ve Luhana baktı ardından Jongine, telefonundaki Tetris oyununu kazanmaya çalışıyordu.
“Seninle 'malum birileri' hakkında konuşmam lazım.” Luhan hafifçe başıyla Jongini işaret etti, ama genç oyuna yoğunlaştığı için farketmedi.

Wufan kaşlarını çattı. “Neden ?”
“Seninle onun hakkında konuşmam gerekiyor işte.” gözlerini devirdi Luhan, buzdolabından bir karton süt aldı.

Jongin sesli bir şekilde sızlandı ve sinirle telefonunu cebine geri sokuşturdu. Wufan güldü ve onun saçını karıştırdı.

“Yenildin ?”
“Hayır.” Jongin kollarını birleştirdi ve Wufanın iki kupaya kahve döküşünü izledi.

“Hey,Wufan?” dedi Jongin, kötü modunu çabucak unutarak.
Wufan yine hımladı, kupayı Jongine verdi.

“Bundan sonra bir sigara deneyebilir miyim?”
“Tabi” gülümsedi Wufan, genci oturma odasına ittirdi.
Luhanın nefesi kesildi. “Wufan ! Lütfen bana ciddi olmadığını söyle?”
Wufan kaşlarını çattı. “Ne demek istiyorsun ?” diye sordu, koltuğa oturdu ve Jongini de yakınına çekerek boştaki kolunu Jonginin omuzlarına attı.
“Küçük birine sigara veremezsin !” dedi Luhan, karşıdaki koltuğa kendini bırakarak.
Wufan homurdandı. “Ben ilk sigarımı 14 yaşında içtim.”
“Bu aynı şey değil, Wufan!”
Wufan sızlandı eliyle Luhanı geçiştirdi. Jongin birden kahvesini öksürdü.
“Lanet olsun bu çok sert!” burnunu kırıştırdı Jongin. “Bunu sevdiğinden emin misin ?”
Wufan güldü. “Elbette eminim. Beni öksürürken görmedin, ve kahveni benim içtiğim şekilde istediğini söyledin, değil mi ?”
Jongin içini çekti ve başını salladı, yudum yudum içmeye devam etti.

* * *

Jongin Wufana karşı uyuyakaldığında çoktan birkaç saat geçmişti, bedeni koltuğa yayılmıştı ve başı Wufanın kucağındaydı, Jonginin uyumadan önce izliyor olması gerektiği filmi izlerken o da sakince gencin saçlarını okşuyordu.
Neticede, Luhan onlara hiç özel bir an bırakmamıştı.
İşin kötüsüyse, şu rahatsız edici akraba hala karşı koltuktaydı, Wufanın bedenine yargılayıcı bakışlar atıyordu.
“ 'Ne', Luhan ? O uyuyor, şimdi söyle işte.” içini çekti Wufan, kumandayla televizyonu kapattı, birden odadaki tek ses Jonginin nefes alıp verişleri olmuştu.

“Oh, hiç. Sadece 'yapabileceğin' yanlış ne varsa resmen hepsini bu çocukla yapıyorsun.” gözlerini devirdi Luhan.
“Efendim ? Onun benimleyken ne kadar rahat olduğunu görmüyor musun ?” hıhladı Wufan, kucağında uyuyan çocuğu gösterdi.
“Bu sadece yorgun olduğu için. Ama şimdi nerdeyse geceyarısı, telefonunun şarjı olmadığı için muhtemelen vasisi hangi cehennemde olduğunu bilmiyor, ve ona lanet olası bir sigara verdin.”
“Luhan, lütfen. Vasisi çoktan biliyor, Jongine onu aramasını ve eve geç geleceğini söylemesini söyledim, ve dürüst olmak gerekirse, Luhan, bir yabancının ya da okul arkadaşının sigarısını içmesindense benimkini içmesini tercih ederim.” içini çekti Wufan, Jongin esneyip başını çevirdiğinde hareketsiz kaldı.

“Wufan, o çok genç daha. Kızlarla ve sınavlarla ya da herneyse onlarla meşgul olmalı. Seni bildiğim kadarıyla, eğer ben burda olmasaydım muhtemelen onu çoktan becermiştin.” dedi Luhan, genci uyandırmamak için sesini mümkün olduğunca kısık tutuyordu. “Onu kullanıyorsun.”

“Oh, o kızlarla meşgul-dü. Ama onlar artık ilgisini çekmiyor, sadece kendi cinsinden birine ilgi duyduğunu kabul etmesi gerekiyor. Oh,ve 'evet', muhtemelen onu şimdiye becermiştim, bunu bozduğun için sana kızgınım.” dedi Wufan, usulca Jonginin bedenini yukarı çekti, böylece Wufanın kucağında oturuyordu, başını omzuna koymuştu.

“Lanet, bu çocuğun ağır uykusu var.” güldü Luhan, ama çabucak ciddiliğe geri döndü. “Onu hemen eve götürmeni istiyorum,Wufan,ve senin onu kovalaman yerine o sana gelinceye kadar onu rahat bırakmanı istiyorum.”
“Bu senin karar vereceğin bir şey değil, sonunda benden kaçmadan ya da bana kızmadan benimle vakit geçiriyor.”
“Wufan-”
“Bu gece burda kalıyor,Luhan. Derhal gitmeni öneririm, böylece sonunda Jonginle vakit geçirebilirim, 'yalnız'.”
Luhan sinirle ayağa kalktı. “Seni hasta piç, Wufan. Bu çocuktan baya hoşlandığını biliyorum, ama senin -”
“Hoşçakal, Luhan.”
Luhan alt dudağını ısırdı, kendini kırıcı bir şey söylemekten tuttu ve döndü, oturma odasından çıktı, Wufanı uyuyan çocukla yalnız bıraktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder