Small Grey Outline Pointer

4 Kasım 2013 Pazartesi

Bu Adam Bir Canavar - 3. Bölüm


Çeviren : Uniwlight~


3. BÖLÜM


Jongin kendini yatağına bıraktı, endişeli bir Suho onu Sehunla paylaştığı odasına doğru takip etti.

“Neden sadece sorunun ne olduğunu söylemiyorsun ?” Suho Jonginin yatağının kenarına oturdu, onu biraz sakinleştirmek için dırtını sıvaslayarak.
“Beni yalnız bırak lütfen.” Jongin yastağına mızmızlandı.
Suho kaşlarını çattı. “En azından bütün gece nerde olduğunu söyleyemez misin ?”
Jongin nefesini verdi, yan döndü,böylece Suhonun gözlerine bakabilirdi. “Şehre inmiştim.”
“Tam olarak kiminle ?”
“Sehun,”diye mırıldandı Jongin, yatağının yanında duran oyuncak hayvanla oynayarak.
“Bana yalan söyleme,Jongin. Senin gittiğin süre boyunca Sehun aşağıda bana yardım ediyorduç” dedi Suho, uyarır gibi Jonginin göğsüne vurdu.
Jongin sızlandı. “Lütfen, uyuyabilir miyim artık ? Gerçekten yorgunum.”
Suho dudaklarını uzattı, mutlu olmadığı belliydi. “İyi. Ama yarın kesinlikle bunu konuşacağız,hoşuna gitsin gitmesin.” dedi Suho kalkarak.
Jongin içini çekti ve tekrar karnının üzerine döndü. “Hyung ?”
“Hm?”
“Yarın okula gitmeyip evde kalabilir miyim acaba ?”
“Hayır!” bununla birlikte Suho kapıyı çarparak çıktı.

--

“Derdin ne senin ? Bugün tam bir sürtük gibi davranıyorsun !” dedi Sehun, Suho onları okula bıraktığında Jonginin davranışlarından rahatsız olmuştu.
“Kalkalı sadece 1 saat oldu ! Ve bana kız olduğumu mu söylüyorsun !” Kai Sehunun koluna yumruk attı.
“Sürtük gibi davranıyorsun, dedim. Ama evet, kız da iş görür. Ve bana vurmayı kes !” dedi Sehun agresif bir şekilde, Jonginin omzuna geri vurarak, okula gidinceye kadar birbirlerine söylenmeye devam ettiler.
“Ben kadın değilim!” diye devam etti Jongin sınıfta oturduklarında.
“Neden bu kadar takıldın ki ? Sadece sürtük gibi davrandığını söyledim !”
“Pekala, bir erkeğe 'sürtük' deme !”
“Tanrım Jongin, aş şunu ! Ve ne zamandan beri 'erkek'sin?” Sehun hıhladı, kollarını göğsünde birleştirdi.
“Ben hep erkektim.” Jongin sesini yükseltti, ona bakan sınıf arkadaşlarını takmayarak.
“Herneyse, seni koca bebek.” dedi Sehun, öğretmenin gelmesini beklerken sandalyesinde yayıldı.
Jongin dramatik bir şekilde iç çekti ve başını sıraya koydu. “Özür.” diye mırıldandı.
“Sorun değil. Öğle yemeğini yerken bana dün olanları anlatabilirsin.” Sehun arkadaşının sırtını patpatladı, Jonginin muhtemelen kendince sorunları olduğunu biliyordu.

--

“Sen ne ?!” Sehun sandalyesinden kalktı. “Ve gay değilim dediğini sanıyordum !” Jongine tısladı, insanlar onlara bakınca geri oturdu.
“Gay değilim,şunu söylemeyi kes!” Jongin sızlandı ve sinirle önündeki yemeği ittirdi.
“Sadece iki kez görüştüğün herife tuvalette sakso çektin, ve hala gay olmadığını mı iddia ediyorsun?”
“Dinle, bu o kadar basit değil ! O sanki...bilmiyorum, üzerimde bir etkisi var gerçekten karşı koyamıyorum!”Jongin başını geri attı ve sandalyeye yayıldı.
“Seni zorladı mı ?”
“Aslında pek 'zorlamak' diyemem, yani, hayalarına yumruk atıp kaçabilirdim,ama bir nedenden yapmadım,ve cidden kendimi anlayamıyorum!” dedi Jongin.
Sehun hımladı, başını kaşıdı. “Belki sen bi-curioussındır?”*

*: Bicurious : heteroseksüel ama kendi cinsine de ilgi duyanlar.

“Ben ne?” Jongin kaşını kaldırdı, tekrar dik oturarak.
“Bilirsin işte, bicurious.Seninle aynı cinsten olan birine ilgi duyman gibi Bir şey.” Sehun açıklamaya çalıştı. “Yani, biseksüel gibi, Suho hyung gibi?”
Jonginin ağzı açık kaldı. “Suho hyung gay mi ?”
Sehun sızlandı ve elleriyle yüzünü kapattı. “Oh Tanrım, Jongin, biseksüel, kendinle o kadar uğraşmaktan biseksüelin anlamını bile bilemiyor musun ?”
“Tabiki biliyorum,peh.” Jongin hıhladı, gözlerini devirerek, ama yanakları koyulaştığında yalan söylediği belliydi.
Sehun onun bu tavrını görmezden geldi ve başını salladı. “Erkek müşteriler sıklıkla Suho hyunga asılıyor.”
Jongin sızlandı. “Böyle bir bilgiye ihtiyacım yok.”
Sehun biraz daha sesli iç çekti. “Pekala, sorununa geri dönersek. Şu Wufan hakkında ne yapmayı düşünüyorsun ?”
“Hiçbirşey.” Jongin omuz silkti, parmaklarıyla 'yataktan kalkmış sıtayl' saçlarını tararken.
“Ya evet tabi, tıpkı sana çıkma teklif ederse hiçbirşey yapmayacağın gibi mi?”
“Sehun, tanrım ! Ne yapmamı bekliyordun?” inildedi Jongin, telefonu birden titremeye başladığında masadan alarak.
“Kim arıyor?” diye sordu Sehun ,Jongin burnunu buruşturunca.
“Hiçkimse.” dedi Jongin çabucak, çağrıyı reddedip telefonu geri cebine koyarak.
“Bu 'hiçkimse'nin adı 'Wufan' olabilir mi acaba ?” homurdandı Sehun, derslerin tekrar başladığını söyleyen okul zili çaldığında ayağa kalkarak Jonginin ensesine bir tane yapıştırdı.

“ Bu kişinin adı 'sen siktir olup kendi işine baksana' olabilir mi acaba.” diye çıkıştı Jongin, kalkıp kantinden sinirle çıkarak.

--

Uzun bir okul gününden sonra Jongin bağırdı ve Sehunun sırtına atladı.

“Jongin, ne yapıyorsun ?” sızlandı Sehun, Jongini sırtından indirmeye çalışarak.
“Bu o! Çıkışta, arabasına yaslanıyor !” dedi Jongin, Sehunu kendiyle birlikte kenara çekmeye çalıştı, ama Sehun onu indirdi ve Jonginin kolunu tuttu.
“Erkek ol,Jongin,ve onun yüzleş!” dedi Sehun, mızıldanan Jongini , pahalı gözüken arabasına yaslanan Wufana doğru sürükleyerek.

“Sehun,lütfen-”
“Hayır! Korkularınla yüzleş!” dedi Sehun kararlı bir sesle.

Jongin yutkundu, Wufana yaklaştıklarında, kollarını göğsünde birleştirmişti ve ona yaklaşıncaya kadar gözleri Jonginin üzerinden ayrılmadı.

Sehun Jongini öne ittirdi. Jongin etrafına bakındı ve birçok kişinin Wufana bakmak için durduğunu farketti, çoğunlukla kızlardı. “Neye bakıyorsunuz?” Wufana daha yakından bakmak için yaklaşmaya cesaret kızlara kızlara çıkışarak, bu büyüğün kıs kıs gülmesine neden oldu.

“Seni görmek güzel, Jongin.” dedi Wufan, kendini arabadan ittirdi ve sıkıca Jongine sarıldı, kaskatı kalmıştı.
“Jongin ?” Wufan kıkırdadı, parmaklarını usulca Jonginin karışık saçlarında dolaştırdı.

Sehun güldü ve Jonginin sırtına vurdu. “Eve yine geç gelme, yoksa Suho hyung seni öldürür.”

Sehun diğer arkadaşlarıyla giderken Jongin ona kötü kötü baktı ama ardından dikkatini hemen büyük elleri hala kalçalarında olan önündeki adama çevirdi.

Wufan dudaklarında küçük bir gülümsemeyle, başını bir tarafa çevirdi. Jongin onun güzelliğini ve moda anlayışını inceledi. Tanıştıkları ilk geceki gibi saçları geriye taranmıştı ve kulağında yeni bir küpe olduğunu farketti.

“İyi görünüyorsun.” dedi Jongin utangaçca, kolları arasında kıpırdanıp ensesini kaşıyarak.

Wufan biraz daha parlak gülümsedi ve Jonginin yanaklarını kavradı, gencin dudaklarını öpmek için eğilerek, ama Jongin Wufanı ittirdi. “Ne yapıyorsun ?” diye tısladı Jongin, çabucak okulun bahçesine baktı ve hala birkaç kişinin onlara baktığını fakretti.

Wufan kaşlarını çattı, aklının karıştığı belliydi. “Seni öpecektim, bir sorun mu var ?”
“Tabiki bir sorun var ! İnsanlar bizim bir çift olduğumuzu düşünecekler, ve bu gay olduğum anlamına gelir!” hofladı Jongin, Wufanı yolundan ittirdi ve arabayı geçerek yürümeye başladı.

“Jongin,buraya gel!” Wufan sesini yükseltti ve Jongin dondu.

Wufanın inlediğini ve çocuk ona gelmek için bir harekette bulunmayınca hızla ona yürüdüğünü duyabiliyordu.

“Bir kahve falan içsek ?” dedi Wufan, etrafındaki insanları aldırmayıp Jongine arkadan sarıldı ve hafifçe kulağının arkasını öptü.
“Pekala, ama sadece bana dokunmayı kesersen !” dedi Jongin ve Wufanı itmeye çalıştı. Wufan yine kaşlarını çattı, ama Jongini bıraktığında onun kızardığını görünce gülümsedi.

“Güzel. İyi bir yer biliyorum. Arabaya bin.”
“Evet evet.” dedi Jongin, sürücü koltuğuna giderken Wufan kalçalarına bir şaplak attı ve Jongin ciyakladı, büyük olan da güldü.

--


Jongin kafenin arkalarındaki koltuğa kendini bıraktığında içini çekti, Wufanın siparişleriyle gelmesini bekliyordu,, Jongin tam olarak endişeli değildi, sadece biraz rahat değildi.
Büyük olan elinde içeçekleri ve Jongin için çikolatalı brownieyle geldiğinde Wufana gülümsedi. Çilekli içeceği brownienin yanına koydu ve ardından onun yanına oturdu, kendi kahvesini de masaya koyarak.
Wufan Jongine gülümsedi ve bir kolunu omzuna attı, onu biraz daha yakına çekerek.
Wufan Jongini biraz rahatlatmak için aptal bir yüz yaptığında Jongin güldü. “Garipsin.” hafifçe güldü Jongin, içeceğinden bir yudum alıp oyunla omzuyla Wufanınkini ittirdi, o da geri ittirdi.

“Seni neyin rahatsız ettiğini söyle Jongin.” diye sordu Wufan, kahvesinden içerek geriye yaslandı.
“Neyin rahatsız ettiğini ? Beni neyin rahatsız ettiğini düşünüyorsun ?” homurdandı Jongin ve dirseklerini masaya koyarak onlara yaslandı.
“Eğer bana söylersen öğreneceğim, tatlım.”
“Bana tatlım deme, ben kadın değilim, lanet olsun.”
“Demek seni rahatsız eden bu, değil mi ?” gülümsedi Wufan, Jonginin zaten karışık olan saçlarını daha da karıştırarak.
Jongin bir kaşını kaldırdı ve Wufana döndü. “Tabi ki beni bu rahatsız ediyor, seninle tanıştığımdan beri herkes bana seksi bir hatunmuşum gibi davranıyor.”
Wufan güldü. “Jongin,lütfen. Bu seninle üçüncü buluşmamız.”
“Evet ve son seferinde sana sakso çektim lanet olası, şimdi bana acele etmediğimizi söyle.”
Wufan kahvesini içerken tıkandı ve Jonginin katlanabileceğinden dah açok güldü.

“Neye gülüyorsun seni piç!” dedi Jongin Wufanın omzunu iterek.
Wufan sadece başını ve elini salladı. “Dürüst olacağım,Jongin. Bugün dahil sadece üç kez buluşmuş olsak bile, senden çok hoşlanıyorum. Bana birkaç Bir şey hakkında yalan söylesen de.”

Jongin kızardı ve başını diğer tarafa çevirdi.
Wufan içini çekti. “Dinle, sonsuza kadar burada olmayacağım. Birkaç ay içinde tekrar gitmek zorundayım. Eğer sen de benden hoşlanırsan, neden olup olmadığını denemeyelim ? Bilirsin, birlikte ? Hemen bir ilişkiye başlamamız gerekmiyor, önce çı-”

“Ya sonra ? Gitmek zorunda kaldığın zaman geldiğin yere gidip beni bırakacaksın.” diye böldü Jongin, hafiften kızmıştı.
“Ya da benimle gelebilirsin.” gülümsedi Wufan, gencin saçlarıyla oynayıp boynunu gıdıklayarak.
“Nereye?” kaşlarını çattı Jongin, elinde olmadan yumuşak dokunuşa yaslanarak.
“Çindeki memleketime. Buraya sadece bir süre tatil için geldim. “ omuz silkti Wufan, kahvesinden birkaç yudum alarak.
“Çin ? Senin için ta Çine gitmemi mi bekliyorsun ? Neden sen 'benimle' kalmıyorsun ?”
Wufan sırıttı. “Yani birlikte olmamızı 'istiyorsun'?”
Jongin kızardı ve Wufanın eline vurdu. “Hayır. Bu sadece 'diyelim ki' durumuydu.” dedi kollarını bağlayarak.
Wufan başını geri attı. “Zoru oynamayı bırak. Beni istediğini biliyorsun, ve hani eğer farketmediysen, ben de seni istiyorum.”
“Sen beni bir ilişki için istemiyorsun,dürüst ol. Beni sadece Koredeyken oynayacak bir şey olarak görüyorsun.” dedi Jongin ,büyükten biraz uzaklaşarak.
“Pardon,ama ne zaman üzerinde öyle bir izlenim bıraktım ? Sadece iki kez buluştuk, beni öylece yargılayamazsın !”
“Tanrım çok sinir bozucusun!” Jongin sesini yükseltti, elini masaya vurdu ve ayağa kalktı.
“Jongin ! Nereye gittiğini sanıyorsun !”
“Eve!” diye cevapladı Jongin, Wufanın cevabını beklemedi.

Wufan sızlandı,şakaklarını ovdu. İstediği 'herhangi' birini elde edebilirdi. Jongine ihtiyacı yoktu.

Öyleyse neden hala Jonginin arkasından gitmek ve onunla kalması için ikna etmek istiyordu ? Wufan Jongini istediğini inkar edemezdi, çok pis istiyordu. Belki de genç heyecanlı ve hazırcevap olduğu içindi. Belki de güzelliği yüzündendi.
Gerçi yine de baş belası olacaktı.

Wufan içini çekti ve Jongini takip etmek için ayağa kalktı. O Wufandı,ve sırf ergen olduğu için güvensizlikleri yüzünden 19luk birinin ,onun duygularını ezmesine izin vermeyecekti. Jongin kesinlikle onun için aynı şeyleri hissediyordu, sadece dışarı çıkartması gerekecekti.

'Ya da içine koyması.' Wufan sırıttı ve kafeden çıkarak Jongini takip etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder