Small Grey Outline Pointer

4 Kasım 2013 Pazartesi

Be Human - 5.Bölüm - FİNAL - Part 3


Çeviren: -Churrimy

Be Human | 5.Bölüm - FİNAL - Part 3-

“Neden, evet. Tabii ki.” dedi adam Tao’ya, onun omzuna hafifçe vurarak. “Endişelenmeyin! WF112 düşündüğünüzden daha hızlı tekrar satılacak, şaşıracaksınız.”
“O-Oh… Bize bir dakika verir misin?”
Kris’in üçüncü kafa sallamasında uzun ceketli adam kapıyı kapattı ve diğer tarafta bekledi. “Ben… Ben sana ne diyeceğimi bilmiyorum, sadece…” Tao Kris’in yüzünü inceledi. “Teşekkür ederim.”
“Sana teşekkür eden ben olmalıyım.” dedi Kris.
Tamamen söyleyecek söz bulamayarak birbirlerine baktılar.

Kapı tıklandığında Tao, söyleyecek daha fazla şey varmış gibi görünüyordu. “H-Hoşça kal…” dedi Tao güçsüzce, gözlerinden tekrar yaşlar akıyordu.
Kris’in elleri seğirdi ve anakartı tekrar onun konuşma yeteneklerini kapattı. Sadece kafa sallayabiliyor ve onun Tao’ya hayatı boyunca birine olabileceğinden çok daha fazla minnettar olduğunu anlamasını umuyordu.

Uzun ceketli adam, ya da Jongdae, Kris’in işlemcisi onu onaylayınca kapıyı tekrar açtı ve Kris’e, Kore şubesi çok uzakta olduğundan bir an önce yola koyulmaları gerektiğini söyledi. Kris yumuşadı.

Tao’nun apartmanının kapısı son kez kapandığında, bir şeyin yere düşüş sesini duydular ve sonra yürek burkan ağlamalar duvarları salladı. Jongdae Kris’i kolundan tuttu ve o geri dönemeden önce onu binanın dışına yönlendirdi.
“Anlamıyorum.” dedi Jongdae, kamyonunun arkasını açarken. İçeride Kris için bir şarj tüpü vardı, onu yeniden programlamadan önce göreceği son şey. “Sen mükemmel olandın.” Yolculuk için Kris’i kemerle bağladıktan sonra küçük bir klavye açıp gerekli kodları yazarken kendi kendine konuştu.
“Mükemmel yüze ve mükemmel bilgiye sahip mükemmel biri.”

Kris bağlandığında, Jongdae Kris’in anakartını aşan kodları girdi ve sonra engellemeleri bırakıldı. Kolları tutulduğu yerde seğirdi ve kaçıp Tao’ya geri koşmak istedi… Ama Tao, Kris’in burada olma sebebiydi. Tao artık onu istemiyordu. Kris kendine bunu unutturamıyordu. Şarj tüpü kapandı ve Jongdae Kris’i camın arkasından selamlayarak, kamyonun arkasını kapamak için yere atladı.

Kris karanlığa kavuştuğunda düşünceler geldi. Aklında her zamanki gibi net bir şekilde Tao’nun yüzü belirdi. Öpücüklerinin sıcaklığını ve Kris onu uyurken tutarken duyduğu kalp atışlarını hissetti.
Yemek yapmayı denediği ilk günü ve Tao’nun yaralanıp Kris’in tüm günü onun yanında geçirip rahat ve acı içinde olmadığını kontrol ettiği günleri yeniden yaşadı. Tao’ya verdiği son öpücüğü, Tao’nun ağzındaki tadı ve parmaklarının altında titreyen vücudunu düşündü. “Randevularını”, çocukları izleyerek geçirdiği günleri ve birinden nasıl gülüneceğini öğrendiğini hatırladı. Parmakları birbirine geçmiş şekilde el ele Seul sokaklarından aşağı inerken Tao’nun avucunun onun avucunda olmasını düşündü.

Tao sadece onu gören, sadece onu seven birini istemişti. Ama sadece birini ya da bir şeyi istememişti; bir insan istemişti. Kris sadece yeterli değildi. Kris’in itirafı, öpücükleri, dokunuşları bir insan için yeterli değildi. Kris Tao için asla Baixian ge gibi olamıştı ve şimdi bile, sondan hemen önce, Kris Baixian’ın geleceğini umuyordu.
Tao’nun ilgisini bu kadar çok kazandığı için onu sevmese bile, Kris sadece Tao’nun mutluluğunu diliyordu. Tao’nun yaşamı boyunca bir daha ağlamasını istemiyordu.

Tao’nun daha insan olan, imkansız olduğunu bilse de, onu Kris’in sevdiğinden daha çok seven birini bulmasını umuyordu.

Aklında beliren son şey, Kris’e tadının nasıl olduğunu soran Tao’nun kızarmış yüzüydü.








Sonra, Jongdae Kris’i laboratuarda şarj tüpünden çıkardığında Kris’in yüzünden aşağı inen ıslaklık izlerine şaşırmıştı.

Robotların ağlayabildiğini bilmiyordu.

-SON-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder