Small Grey Outline Pointer

4 Kasım 2013 Pazartesi

Absolute Chanyeol | 1.Part – 2.Kısım



Çeviren: -Churrimy

Chanyeol Pazar öğleden sonra eline ulaşmıştı, bu yüzden ertesi gün Baekhyun okula gitmek için uyandı. Gözünü açtığında Chanyeol’un kendisine baktığını gördü. Çığlık attı ve elini savurdu. Eli Chanyeol’un yanağına denk geldi.
Chanyeol’un nefesi kesildi ama acı hissetmedi. Buna karşılık Baekhyun’un eli öyle zonkluyordu ki sonradan kıyafetlerini giyerken zorluk çekecekti. Chanyeol onu ürküttüğü için özür diledi ve asla bir insanla yaşamadığını, bu yüzden sadece merak ettiğini ve Baekhyun’un uyurken çok huzurlu göründüğünü açıklamaya çalıştı. Ama lafı kesildi.
“Beni tüm gece falan mı izledin?” Baekhyun homurdandı, sağlam eliyle –aynı zamanda tek kullanabildiği eliydi- karışık saçlarını taradı.
“Yapmamalı mıydım?” diye sordu Chanyeol.
Baekhyun aynadan ona baktı. Alnında bir damar zonkluyordu. Chanyeol kapının girişinde ezilip büzülüyordu.
“Senin de… Uyuman gerekmiyor mu?” diye sordu Baekhyun siniri yatışınca.
“Um, ben uyumam. Sadece bataryalarımı değiştiririm, ve bu da üç günde bir zaten.” Diye itiraf etti Chanyeol yüzünü kurulaması için Baekhyun’a havlu fırlatırken.
Baekhyun havluyu aldı, hala yüzünü ekşitiyordu. “Teşekkürler… Şimdi ben okula gidiyorum bu yüzden-“
“Gelebilir miyim? Daha önce hiç insan okulunda bulunmamıştım!”
Baekhyun çekindi. “Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum.”
“Lütfen?” Chanyeol tereddütle gülümsedi, yanakları hafif kızarmıştı. Bütün robotların gözlerinde bulunan ürkütücü ışıltı, zaten sevimli ve masum görünen kişileri reddetme sorunu yaşayan Baekhyun’un gözünde onun daha istekli görünmesine sebep oluyordu.
Hala Chanyeol’un onu uykusunda seyretmesinin şokunu atlatamamış olsa da onun kendisiyle gelmesine izin verdi. Tabii ki kimseyle konuşmaması şartıyla, konuşmayı başkaları başlatsa bile.
Üniversiteye yürürlerken Baekhyun Chanyeol’un düşündüğü kadar zeki olmadığını fark etti. Onun aptal olduğunu söylemiyordu, hayır, ama yola fırlamadan önce üç kere onu geri çekmek zorunda kalınca bu onun dikkatsizden biraz daha fazlası olduğunun göstergesiydi. Chanyeol defalarca ve defalarca kez özür diledi, kızardı. Baekhyun Chanyeol’un kızarmasını bu kadar çekici bulduğu için kendinden nefret ediyordu. Chanyeol da Baekhyun’un psikolojik acı çekmesine sebep olduğu her seferinde gerçekten pişman görünüyordu, ama bu onun yolun iki tarafına bakmadan karşıya geçme girişiminde bulunmasına engel olmuyordu.
Ama Chanyeol sevimliydi ve bir arının kafasının üzerinden uçması gibi saçma şeylere bile gülümsüyordu. Bu yüzden kampüse adım attıklarından itibaren küçük bir kadın topluluğunun dikkatini çekti. En ufak şeyler bile onu hayrete düşürüyordu. Hatta bir ara çimenlerin üzerinden sürü halinde yürüyen karıncaları izlemek için çömelmişti.
“Çok havalı.” dedi Chanyeol kulağında bir sinek vızıldadığında. Sonra uzanıp onu yakalamaya çalıştı ama sinek elinden uçunca somurttu.
O anda, orada, henüz bilmese de Baekhyun o somurtmaya karşılık kendinden küçük bir parçayı kaybetmişti.
“Uçtu.” diye açıkladı Chanyeol Baekhyun’un gözlerinin kendi yüzünde olduğunu görünce. “Sadece onu yakından görmek istemiştim! Muhtemelen onu eşeceğimi falan düşündü.” (Burda yanlış söylüyor, aslında ‘ezmek’ kelimesini kullanması gerekiyordu.)
‘Eşmek.’
Baekhyun kendi için çok tatlı ve yumuşacık bir ölüm şekli bulmuştu.
Belki de bir gün Chanyeol ona böyle gülümsediğinde trafiğin içine dalacak kişi o olacaktı.

Şimdiden Chanyeol o kadar çok gülümsemişti ki, Baekhyun artık onun yüzünün seğirmesini açıkça fark edebiliyordu. Chanyeol mükemmel robot değildi, ama sorun değildi. Zaten o da mükemmel bir insan değildi. Eğer kendisinde yoksa o mükemmeliyeti istemek onun hakkı değildi.

Chanyeol’la üniversiteye ilk yürüyüşlerinde bu zamana kadar kendisi hakkında bildiğinden çok daha fazla şey öğrenmişti. Yürüyüş boyunca Chanyeol’un yüzüne bakmadığından gözlerindeki ürkütücü parlaklığı göremiyordu. Kendini biriyle geziyormuş gibi düşünerek kandırabilirdi. Ama kimle? Bir… arkadaşla mı? Oda arkadaşı? O zaman, sadece bir ‘kişi’ olsun. Zihinsel yaşı çok genç olan biri; Baekhyun etrafta böcekler ve gölgeler tarafından Chanyeol kadar dikkati dağılmayan sekiz yaşında çocuklar olduğuna emindi.
“Bunların hiçbirini daha önce görmedin mi?”
“Oh, gördüm.” Chanyeol gülümsedi. Yaslandığı ağaca dokunmak için elini uzattı. “Ama gerçek hayatta değil. Kafamda nasıl olması ve hissedilmesi gerektiğine dair birçok resim var ama bu onları ilk kez gerçekten görüşüm ve hissedişim. Onları senin yapabildiğinin aksine bütünüyle hissedemiyorum.”
Chanyeol ağacın dallarını sallayınca yağmurdan kalan su damlaları düşmeye başladı. Baekhyun geri adım atarak omzundaki ıslaklığı silkeledi. Chanyeol bunların altında su geçirmez ve, Baekhyun’un deyişiyle, “hissetmeye istekli” bir şekilde duruyordu.
“Sence bir gün senin yapabildiğin gibi bütün bu şeyleri hissedebilecek miyim?” diye sordu Chanyeol, Baekhyun ona tekrar yaklaşınca.
“Bilmiyorum, belki.” Eğer dünkü Baekhyun olsaydı direk hayır derdi. O bir robottu ve insan şeylerini hissedemezdi, ama onunla böyle azıcık da olsa zaman geçirdikten sonr, Baekhyun Chanyeol’un gülümsemesini ondan alacak isteği kendinde bulamıyordu.
~
Baekhyun ve Chanyeol öğle arasında Tao ve Kris’le buluştu. Baekhyun, Tao’nun yemeğinin üzerinden kendine fırlattığı halinden memnun bakışlarından kaçamıyordu. Ve Kris’in sert bakışları karşısında da biraz sinmişti.
“Sen hangi modelsin?” diye sordu Kris Chanyeol’a.
Chanyeol hafif bir gülümsemeyle Baekhyun’a döndü. Baekhyun kafasına dank etmeden önce uzun bir dakika boyunca ona baktı. Oh, doğru, bu sabah ona verdiği emirler vardı.
“Ona cevap ver.” dedi Baekhyun.
Tao’nun tek kaşı kalktı. “Şimdiden onun üzerinde böyle sıkı bir hakimiyetin var, hyung. Gevşe.”
Baekhyun kendini yemeğini yemeye zorlayarak onu görmezden geldi. Chanyeol Kris’e cevap verdikten sonra Chanyeol gülümsedi ve gözü seğirdi. Kris, Tao’ya Çince çok… yargılayıcı olan bir şeyler söyledi. Baekhyun’un Çincesi oldukça amatörceydi ama dil ne olursa olsun küçümseyici tonları gizlemek çok zordu.
Baekhyun, dikkati şimdi açık pencereye dönen aptal gülümseme Chanyeol’a karşı biraz bilinçli ve fazla korumacı olduğunu düşünerek bütün bu şeyi görmezden gelmek için elinden geleni yaptı.
“Onun için çok fazla ödeme yapmadın, değil mi?” diye sordu Tao, Baekhyun’a, Chanyeol’un dikkatinin dağınık olduğuna emin olduğu bir anda.
Baekhyun omuz silkti. “Farkeder mi?”
“Dikkatli ol, hyung.” dedi Tao aniden kasvetle. “Kris bana seninki gibi yapılmış robotların çok uzun süre dayanmadığını söylemişti. Çok fazla bağlanmak istemezsin.”
“Benimki gibi yapılmış? Neden?” Baekhyun yemek çubuklarını yere koydu ve ellerini kucağına götürerek sıktı. “Onun nesi varmış?”
“Bana fark etmediğini söyleyemezsin.” Kris ağır ağır konuştu. Baekhyun’a çok tembelce görünmüştü ve gözleri acımaya benzeyen bir duyguyla parlıyordu; Baekhyun bundan nefret etmişti. “Gözlerinin hareket etme şekli, tepki verme süresindeki gecikme, o yüz seğirmesi… Ona en iyi ihtimalle yüz gün veriyorum. Bence onu şirkete geri götürüp daha gelişmiş bir tane istemen daha iyi ol-“
“Hayır.” Baekhyun kafasını salladı. “Yapamam. Başka param kalmadı. Ya o, ya da hiç.”
“Senin yerinde olsaydım ‘hiç’i seçerdim.” dedi Tao dikkatlice. “Para hiçbir şeydir-“
Baekhyun lafı yapıştırdı. “Senin için söylemesi kolay.”
Tao’nun kırgın göründü. “Bu da ne demek?”
Tao aslında Baekhyun gibi para sıkıntısı çekmiyordu. Tao parasıyla yapabildiği kadar gösteriş yapmadığında onun yüzüne bir şeyler fırlatmak Baekhyun için aşağılıkçaydı. Ama ağzındaki acı tat hala gitmemişti. Chanyeol’a henüz bağlanmamıştı ama onu geri gönderme düşüncesi… Bu şimdiden Baekhyun’u üzüyordu. Chanyeol’un Kris kadar harika olmamasını ya da yüzündeki seğirmeleri falan umursamıyordu. Baekhyun’a gönderilen Chanyeol’du. Kadere pek de inanmasa da, bütün CH modellerinin arasından Chanyeol’un ona gönderilmesinin bir sebebi olmalıydı.
Baekhyun düşünürken Kris’in sert bakışlarını üzerinde hissetti.
Diğer tarafında ise Chanyeol dünyaya bakarak kendi kendine gülerken hafif “oh~” sesleri çıkartıyordu. “Bana söylediklerinizi hatırlayacağım.” dedi Baekhyun kibarca. “Ama bir sorunla karşılaşacağımızı düşünmüyorum.”
“Kendini hazırla.” dedi Kris. Ama gözleri ‘Buna pişman olacaksın.’ diyordu.
Baekhyun ise olmayacağını umut ediyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder