Çeviri: Phantaso
Beautiful Disaster
16.Bölüm
Öpücük ile birbirlerine yaşattıklarının keyfini çıkarırken,
Yixing’in zihninde Wufan ve Seohyun’un öpüştüğü görüntü belirdi. Yixing bu
konuyu hala unutamamıştı. Kalbinde bir acı vardı, Yixing’i çok fazla üzen bir
acı. Yixing, Wufan’ı sertçe itip öpücüğü ayırmayı denedi. Wufan tekrar
dudaklarını yakalamaya çalışsa da, Yixing kafasını çevirdi.
‘Dur.’ Dedi Yixing sakince.
Ani değişiklik biraz şok etkisi yaratmıştı. Yixing’in
öpücükten zevk aldığını biliyordu. Wufan bunun, onların ilk ve gerçek öpücüğü
olduğunu düşünüyordu. Önceki pek de uygun bir öpücük değildi. Ama Yixing neden
aniden değişmişti? Wufan, başka bir tepki bekleyerek diğer çocuğa baktı.
‘Yemek yiyelim. Zaten soğudular.’ Dedi Yixing, Wufan’ın
kollarından kaçarcasına. Wufan burada bıraktıkları için hayal kırıklığına
uğramıştı. Şu an istediği şey yemek değildi.
*Belki Kyungsoo haklıdır.*
Birkaç dakika sonra Yixing, Wufan’ın karşısına oturdu. Wufan’ın
gözlerini üzerinde hissederek, sadece yaptığı ramene bakıyordu. Durum çok
garipti ve gergin hissettiriyordu. Yixing yemeğini yemeye başladı.
Wufan da başladı. ‘Leziz, Xing.’
‘Gerçekten mi?’ dedi Yixing, yüzüne kondurduğu büyük bir
gülümsemeyle ve Wufan bu gülümsemeye gerçekten aşıktı. Bu gülücük ona, her şey
harika olacakmış gibi hissettiriyordu.
Ardından Wufan, Yixing’in yanağındaki küçük sevimli gamzeyi
dürttü.
‘Evet, bücür.’ Wufan genç olana gülümsedi.
‘Öpücük için… üzgünüm.’ Wufan’ın sesi biraz titrek çıkmıştı.
‘Owh, sorun değil.’ Yixing düşük bir sesle cevap verdi.
Öpücük hakkında konuştuklarından biraz utanmış hissetti.
‘Gerçekten mi? İkinci bir tur daha ister misin? Gerçekten de
zevk adlığını düşünüyorum.’ Dedi Wufan yüzünde pis bir sırıtışla.
Büyük olanın sözleri yüzünden kızararak gözlerini ramenine
indirdi.
‘Hayır, öyle değildi!’
‘O zaman neden kızarıyorsun?’ Wufan tekrar sordu. Sadece
Yixing’in kızardığını görmeyi seviyordu.
‘Çünkü, çünkü…’ Yixing kekeledi. Kendini kurtaracak bir
kelimesi yoktu.
‘Kabul et. Benden hoşlanıyorsun değil mi?’ dedi ve tekrar
ramenine döndü.
’Hiç de bile! Beni sen öptüğüne göre, sen benden
hoşlanıyorsun!’ Yixing tekrar saldırdı, bu kavgayı kaybetmek istemiyordu.
Wufan rameni yuttu ve gülümsedi. ‘ Eğer doğruysa ne yapacaksın
huh, bücür?’
Yixing duyduklarıyla şaşırdı ve yüzü her zamanki gibi ona
ihanet ederek kızardı.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yixing bugün ziyaret için Wufan’ın ofisine gitti, Wufan en
azından iki haftada bir gelmesini söylediği için.
‘Ne yapıyorsun huh?’ sordu Yixing, Wufan’ın masadaki ve etajerin
üzerinde binlerce kağıtla ne yaptığını merak ederek. Ama Wufan genç olana cevap
vermedi çünkü kağıtlara %100 odaklanmıştı. Çünkü o Wufan’dı.
Ancak Yixing sadece kendi sıkılıyormuş gibi hissettiğinden
bunun adil olmadığını düşünüyordu. Sandalyesinden kalktı ve ofisine geldiğinden
beridir onu görmezden gelen sarışına doğru yürüdü. Gözlerini masanın üstüne
yığılı kağıtlara dikti.
‘Her gün tam olarak ne yapıyorsun? Gün boyu bu şeyleri yazıp
burada oturdun.’ Yixing merakla sordu.
Wufan ofisteki sessizliği bozdu.
‘Öğrenmek mi istiyorsun?’ Hala gözleri kağıtlardayken
monoton bir sesle konuştu Wufan.
Yixing şiddetle başını salladı. ‘Bir CEO’nun gün boyu ne
yaptığını bilmek isti~~ ahhh!’ Bir gücün onu belinden tutup Wufan’ın kucağına
çektiğini hissettiğinde bağırdı Yixing. Gözleri sonuna kadar açıldı. Dışarıdaki
birkaç personelin onlara baktığını görebiliyordu.
‘Wufan herkes bize bakıyor.’ Yixing fısıldadı.
‘Olsun.’ Wufan sakince cevapladı.
Yixing beline sarılmış iki kol ve sırtını destekleyen güçlü
ve sağlam bir göğüs hissedebiliyordu. Vücudunu onun göğsünde dinlendirdi ve
Wufan’ın nefesini her hissedişinde biraz daha sakinleşti.
‘Şimdi sana her gün ne yaptığımı göstereyim.’ Dedi Wufan,
vücutlarının yakınlığından yine kızarmaya başlayan Yixing’in kulağına.
Wufan oturduğu sandalyeyi masaya yaklaştırdı. Diğer bir
deyişle, Yixing yine Wufan tarafından kıstırıldı. Wufan ellerini masaya götürüp
yaptığı şeylerle ilgili açıklama yapmaya başladı. Yixing sadece onun
gösterdiği, dosyalara, belgelere ve kağıtlara odaklanmıştı. Ancak Wufan bir
melek değildi. Daima şehvetine yeniliyordu. Yixing’e yakın olmayı seviyordu.
Yixing ve Yixing hakkındaki her şey tatlıydı. Ağzı rutin olarak yaptığı şeyleri
açıklıyordu fakat gözleri Yixing’in meleğimsi yüzünden ayrılamıyor ve aklı
kucağındaki yaratığın ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemiyordu. Bu yıl,
birkaç ay önce Yixing ile tanışmasını düşündü. Eğer kaderinde Yixing ile bir
yıl önce tanışmak olsaydı, Seohyun yerine Yixing’i seçerdi.
Ama Wufan aptal değildi, Yixing bakışlarını hissettiğinde
bakışlarını kaçırıp anlattığı saçmalıklara geri dönüyordu. O sırada, Yixing de
Wufan’ın kusursuz yüzünü inceliyordu. Yixing için hiçbir kelime Wufan’ın
kusursuz yüzünü tanımlayamazdı. Artık biliyordu ki, Wufan ilk çalışmaya
başladığında tanıdığı Wufan değildi. Tamamen soğuk ve kibirli bir piç olduğunu
düşünmüştü ama Wufan tam olarak öyle değildi. Belki de Wufan sadece yabancıları
sevmiyordu.
Yixing gülümsedi. Gerçek Wufan ile mutluydu. Ama fark etti
ki, her zaman daima Wufan, Wufan ve Wufan hakkında düşünüyordu.
**Ben aşık mı…**
Yixing kocaman gülümsedi ve bu parlak gülümsemesi şaşılası
düşüncesiyle büyük bir kahkahaya dönüştü.
Yaptığı bu saçma şaka çok komikti gerçekten.
**İmkansız.**
‘Bu kadar komik olan ne bücür?’ Wufan’ın gözleri kucağındaki
korkutucu şekilde mutlu olan çocuğa döndü.
Kırışık gözleri ve gamzesiyle gülen Yixing’in sesi Wufan’a
tamamen bağımlılık yapmıştı.
‘Yah, söylesene neden gülüyorsun?’ dedi Wufan, hayal
kırıklığına uğradığından hoşnutsuz bir sesle.
‘Hiçbir şey.’ Dedi Yixing kahkahasının arasında ve vücudunu
Wufan’a yasladı.
‘Bu imkansız ve asla olmayacak.’ Dedi tekrar.
‘Ne?’
‘Hiçbir şey.’ cevapladı Yixing.
Aniden Bayan Wu içeri dalarak ikisini şoka sokup ayağa
kalkmalarına neden oldu. Bayan Wu onlara
gülümsedi ve yürüdü.
‘Sanırım sizi rahatsız ettim.’ Dedi yüzünde bir gülümsemeyle
ve ekledi. ‘Üzgünüm.’
‘Hayır, hayır. Bir şey yapmıyorduk.’ Açıklamayı denedi
Wufan.
‘Sorun değil. Ama aslında evlilik hakkında konuşmak
istiyordum.’
İki adam da Bayan Wu’nun açıklamasını dinledikten sonra
kalakaldı.
‘Ne?’ Yixing tekrar sordu.
‘Evet, evliliği diyorum. Uygun bir tarih araştırdım ve
büyükannesiyle de konuştuktan sonra bir sonra olmasına karar verdik.’ Dedi Bayan
Wu neşeyle. Oğlunun düğününü ayarlamak konusu gençliğinden beridir hayali
olduğundan heyecanlıydı.
‘İyi de mama neden bu kadar erken?’ Wufan annesinin fikrini
değiştirmeyi denedi.
‘Wufan, eğer bana kalsa sizi bu hafta evlendireceğim ve
ayrıca bir sonraki ay çok meşgul olacaksın.’
Yixing şimdi başka bir bilmeceyle kalmıştı. Başka bir şey
düşünemedi. Wufan ile evlenmeyi hiç düşünmemişti ki.
‘Yani Yixing ailene her şeyin tamam olduğunu söyle. Bu hafta
sonu düpün terzisi ve tasarlayıcısına gideceğiz. Randevu aldım. Unutma tamam?’
diye ekledi ve ofisten ayrıldı.
Bayan Wu gittikten sonra Yixing kanepeye yürüdü ve derin bir
iç çekerek oturdu.
‘Ne yapacağız Wufan?’ dedi Yixing endişeyle.
‘Bilmiyorum. Annemin bu kadar heyecanlı olacağını hiç
düşünmemiştim.’ Dedi ve o da kanepeye oturdu.
‘Biz evlenemeyiz.’
Wufan hala genç olanı görmezden gelerek ne yapması
gerektiğini düşünüyordu.
‘Ne olursa olsun, evlenemeyiz.’ Ciddi bir ses tonuyla
tekrarladı Yixing.
‘Neden olmasın?’ sordu Wufan.
‘Ne? Neden? Amacını unuttun sanırım ama Seohyun…? Kız
arkadaşını unuttun mu?’ Yixing dehşetle dedi.
Yixing haklıydı. Seohyun’u düşünmüyordu bile. Evet, onunla
evlenmek istemişti ama onlar bir araya geleli uzun bir süre geçmişti ve artık
nadiren onu düşünüyordu. Ve annesi evlilik hakkında konuştuğunda bile Seohyun’u
düşünmemişti. Endişeliydi çünkü planlarında bu yoktu ve annesinin böyle
olacağını hiç beklemiyordu.
Wufan derin düşüncelerinden çıktı ve saatine baktı.
‘Evet gidelim. Saat 17.30 olmuş. Seni bırakacağım.’
Yolculuk sessiz ve asık suratlarla devam etti. İkisi de
evlilik hakkında kaygılıydı.
‘Niye burada durdun? Sahilde yürümek ya da günbatımını
izlemek için mi?’ Wufan aniden sahilde durunca, Yixing merakla sordu.
‘Xing, beni dinle.’
Yixing, Wufan’ın sert sesiyle sarsıldı. Hala gözleri
direksiyonda olan sarışına baktı.
‘Bilmiyorum… Belki bu çılgınca veya gülünç gelecek ama….
Hadi evlenelim.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder