Sayfalar
▼
18 Ekim 2013 Cuma
The Last Entry | 11.Bölüm
The Last Entry-11.Bölüm
Çeviren: CryofKRAY.*
"Beni özledin mi?" Wufan, Luhan'ın favori yeri olan doktorların tartıştığı odaya girdiğinde dostuna selam verdi.
Luhan sesin sahibini duyunca zıplar gibi oldu. Derin ses, Irlendada bir aydır çalışıp hastanede olamayan dostuna aitti.
"Wufan" Luhan, Wufanla el sıkışmak için elini uzatırken şaşkınlıkla konuştu.
Wufan, Luhanın eline uzanıp ona sarıldı. Ayrıldığında, uzaktayken Luhanı bu kadar çok özlediğine inanamıyordu.
"Nasıl gidiyor? Yeni vaka var mı?" Wufan koltuğuna otururken Luhana sordu.
Luhan, arkadaşının sorduğu soruya şaşırdı. "Evet, Doktor Choi ve Lee ile yeni bir vaka üzerindeyiz." sakince cevapladı.
"Gerçekten mi?? Hastalığı ne?" Wufan, Luhanın yanında otururken dosyaya göz atıp Luhanın eline tutuşturdu.
"Hayır hayır.. Bu şeyle ilgili.. Şeyle ilg--"
"Bekle. Beyin kanseri mi yine?" Wufan masanın üstündeki kağıt yığınının altındaki kafa filmini gördü. Filmi alıp beyaz ışığın altına tuttu ve inceledi. "Woahh bu kötüymüş, Han." Wufan gördüğüyle şok olmuştu.
"Eevet.. E-evet.. Hasta çoktan kritik durumdaydı." Luhan kekeledi.
"Size katılabilir miyim?" Wufan sordu.
"Sanmıyorum. Üçümüzün yeterli olduğunu düşünüyorum. Hala çok fazla hastamız var. Gidip onla--"
"Tamam o zaman. Ama bu hastanın dosyalarını ödünç verebilir misin? Bunun üzerinde yoğunlaşıp bir şey bulmaya çalışacağım. Olur mu?" Luhan'ın üstlendiği bu vaka Wufan'ın dikkatini çekmişti.
Luhan kaçamazdı şimdi. Wufan'ı bunu yapmaktan alıkoyamazdı da. Wufan'ın sorma hakkı vardı.
"Tamam..tamam.. Sana yarın kopyalarını vereceğim??? Sonra." Luhan, Wufan ondaki garipliği fark etmesin diye dikkat ediyordu.
"Tamam o zaman. Teşekkürler." Wufan hala Luhan'ın yanında oturuyordu.
"İşin gücün yok mu? Bi' gitsene!" Luhan, onu işinden alı koyan dostunu uzaklaştırmaya çalıştı.
"Hayır, henüz yok."
"Yani, şu an beni işimden alıkoymak istiyorsun?"
"Hayır, istemiyorum.. Sadece çok eksik hissediyorum." Wufan'ın sesi yumuşamıştı.
"Ne zamandır bu kadar duygusalsın Wu Yifan?" Luhan, dostuna takılmaya çalıştı.
Wufan ayağa kalkıp gülümsedi. "Kes şunu. Şu hastayı unutma, Han." Wufan söyleyip ayrıldı.
Luhan, Wufan gittikten sonra derin bir nefes aldı. Wufan'ın ihtiyacı olan tüm kopyaları alıp bir dosyaya koydu. Yixing hakkındaki tüm kayıtlar masanın üzerindeydi. Zitao ve Taeyon'u, masanın üstüne hiçbir dosya koymamaları ve kendisi, Doktor Lee ve Choi'nin dışındakilere de dokundurmamaları için tembihte bulunmuştu. Wufan'a lazım olan tüm şeyleri toplayıp dosyaya koydu. Eksiksiz. Geride hiçbir şey ve üzerinde isim yazılı herhangi bir kağıt bırakmadığına emin oldu.
¤ 7 Temmuz:
Gülüşümün arkasındaki bütün problemleri saklamak için elimden geleni yapıyorum.
Ne kadar seni unutmaya gücüm yetmese de..
Kendime hep iyi olduğumu söylüyorum.
Ama hala, seni sevip özlemekten kendimi alamıyorum.
***************************
Wufan, Baekhyun'a başka bir şeyler yapmak istediğini söyledikten sonra yemeğe gitmemişti. Bu yüzden Baekhyun diğer arkadaşlarıyla takılıyordu. Wufan öylece sandalyeye oturmuş düşünüyordu. Hastasının kayıtlarına göz atıp üzerinde biraz çalıştı. Yarın hastalarıyla tanışmadan önce hazırlanmalıydı. Saatın çoktan 6 olduğunu fark etmemiştı. Dışarıda yürüyüp günbatımını izlemeye karar verdi. Vaktini günbatımını izleyerek geçirmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Balkona çıkıp güneşlenmek için dikilirken, kuşların ve bahçede konuşan insanların sesleri geliyordu. Beşinci katta olmasına rağmen.
"Fan!" Wufan'ı arayan Luhan uzaktan seslendi.
Wufan, sesin sahibini bildiğinden önündeki rengarenk gökyüzüne bakmayı sürdürdü.
"Burada ne yapıyorsun? Al şunu." Luhan, elinde daha önce Wufan'ın istediği tüm dosyaları tutuyordu.
"Günbatımını izliyorum." Wufan basitçe cevapladı.
"Yixing günbatımını ve gündoğumunu izlemeyi seviyordu, değil mi?" Luhan'ın hiçbir kötü niyeti yoktu.
Wufan kendi kendine gülümsedi. Yixing yüzünden şu burada duruyordu yani.. Emin değildi ve hiç bilmiyordu da. Turuncuya dönen gökyüzünü izlemeye devam etti bu yüzden. Manzara çok güzeldi ve Wufan, eğer Yixing'in bunu görseydi çok mutlu olacağına inanıyordu.
"Bu çok güzel.."
"Evet, çok güzel ge."
"Zitao, her zaman beni hatırlayacağına söz ver." Yixing güçsüzce konuştu.
Zitao yutkundu. "Yapma şunu ge. Dayanabileceğine inanıyorum."
"Hayır, yapamayacağım Zitao. Olmayacak şeyleri dilememelisin."
"Neden ge?!!!! Neden Wufan-ge seni bıraktığında hayatından vazgeçmek zorundasın?! Güçlü olmalı ve onsuz yaşayabildiğini ona kanıtlmalısın. Zayıf olmadığını ve mutlu bir hayatını olduğunu ona göster!"
"Ama bu yapamayacağım bir şey Zitao." Yixing yeniden konuşup genç olanı susturdu.
"Güçlü değilim ve öleceğim. Ona kanıtlayacağım hiçbir şeyim yok ve bu benim hayatım. Benim hikayemin mutlu sonu yok ve.. Sadece ölüm var."
Bunları duyduktan sonra Zitao'nun yanağından yaşlar akmaya başladı. Yixing'in karşısında güçlü olmaya çalışıyordu ama yapamadı. Ve perişan bir şekilde başarısız oldu. Yixing'in yanındaki bankta oturdu. Diğer tarafa döndü. Yixing'in onu ağlarken görmesini istemiyordu. Öylece Yixing'in günbatımını izlemesini bekledi.
¤ 11 Temmuz:
Belki de onu unutamamamın sebebi hala seviyor olmamdır..
Ve O... O artık beni sevmiyor.. Bensiz devam edebilmesinin sebebi bu.
Bazen, en çok sevdiğimiz kişi, en fazla acı çekmemize neden olan kişi oluyor.
***********************
Wufan nereye gitse bütün dosyaları beraberinde taşıyordu. Ne zaman eve gitse dosyaları da götürüyor ertesi gün geri hastaneye getiriyordu. Baekhyunla da çok konuşmuyordu ve bu yüzden kötü hissediyordu.
Ama Luhan'ın hastasına odaklanmayı gerçekten istiyordu. Bu vaka, Luhan'ın, kanserin yaklaşık 2,5 yıldır büyümeyi durdurup ardından yine büyüdüğünü söylediği kadar özeldi. Bu şeyler nasıl olabilirdi? Gece geç yatıp sabah erken kalkıyordu. Bir haftadır böyleydi.
Wufan, Luhan'a gidip bunun hakkında konuşmaya karar verdi. Görüşlerini ve bu hasta için ne yapacaklarını sormayı istiyordu. İkindi vakti hastalarıyla tanıştıktan sonra gece oraya gitmeliydi ve daha önce Baekhyunla söz verdiği akşam yemeğine gitmeliydi. Konuşmak eşlik etmeliydi.
Baekhyunla odaya yürürken saat 10u gösteriyordu. Hastane çoktan karanlık olmuştu. Sadece küçük bir ışık koridoru aydınlatıyordu. Wufan: Luhan, Donghae ve Siwon'un tartıştıkları odanın ışığını görebiliyordu. Baekhyun onu takip ederken odaya girdi. Zitao'nun da onlarla olduğunu görebiliyordu.
"Selam millet."
"Selam ge." Zitao geri selam verip döndü. Çünkü şu anda Baekhyun'a bakamazdı.
"Niye buradasın?" Luhan sordu.
"Şu hasta hakkında konuşmak istiyorum. Bilmiyorum ama, bu vaka dikkatimi çekti. Onun için ne yapacağınızı öğrenmek istedim." Wufan, Donghae'nin yanına oturdu.
"Emin değiliz henüz ama şu durumda, kritik zamanda olduğundan hiçbir tedavi işe yaramaz." Donghae açıkladı.
"Sadece %40 ya da daha az dayanabilir, Wufan." Siwon ekledi.
Zitao patlamamak için elinden geleni yapıyordu. Şu an Yixing'e yaptığından dolayı Wufan'dan nefret ediyordu. Ve şimdi Wufan ilgileniyormuş gibi yapıyordu. Zitao bunu kabul edemezdi ama Wufan'ın hastanın Yixing olduğunu bilmemesi onu biraz rahatlatmıştı.
"Hayır. Bunu diyemezsin. Deneyebiliriz. Onu kurtarabiliriz." Wufan hala arkadaşlarının dediklerinin tersini iddia ediyordu.
"Yapamayız Fan. Eğer tümörü almak için ameliyat yapmak istiyorsan, bu çok tehlikeli." Luhan, Yixing'in sağlık bilgilerini içeren kağıda baktı.
"Ver de bakayım Luhan." Wufan, hala duyduğuna şaşkındı.
Nedenini bilmiyordu ama bu hastayı cidden kurtarmak istiyordu. Belki bu hasta da, Yixing'in 3 yıl önce yaptığı gibi kurtulabilirdi. İnandığı buydu.
Luhan kağıdı Wufan'a uzattı. Şu an kötü hissediyordu. Wufan'ı hiç böyle görmemişti. Wufan her zaman hastalarını kurtarmak için çabalardı ama bu sefer farklıydı. Eğer Wufan'a bu hastanın Yixing olduğunu söyleyebilseydi, Wufan nasıl tepki verecekti?
Wufan, hastanın tüm bilgilerini okudu. Şüphesiz Luhan'ın ameliyat edemeyeceklerini söylemesinin nedeni, hastanın hemofili olmasıydı. Wufan, her sayfaya göz attıktan sonra dosyayı geri önündeki masaya koydu. Hiçbir şey yapamadığı için hayal kırıklığına uğramıştı. Baekhyun, Wufan'ın yanına oturup dosyayı onunla beraber okumuştu. Bir şey söylemeye cesaret edememişti.
"Yapabileceğimiz hiçbir şey yok Fan. İstesek, sadece kemoterapi yapabiliriz. Ama kurtulup kurtulmayacağına söz veremeyiz. Belki sadecd ömrü uzar." Donghae arkadaşını yatıştırmak için bir şeyler söyledi.
Wufan önündeki kağıt üstündekini ayırt etmeye çalışıyordu. Gözüne hastanın vatandaşlık numarası ilişti. Numara çok tanıdıktı ve bunu biliyordu. Zihni numarayı tekrar ediyordu.
"Fan." Luhan, Wufanda garip şeyler sezmeye başlamıştı.
Wufan'ın zihni numarayı çıkarmaya deniyordu. Hatırlayınca dehşete düştü.
"Imkanı yok.." Wufan mırıldandı.
Luhan ve diğerleri kaşlarını çatarak Wufan'a baktılar. Wufan ayağa kalkıp hastanın bilgilerini içeren mavi dosyayı kaptı.
Diğer dört adam gördükleriyle şoka uğradılar. Luhan'ın gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibiydi.
"Wufan. Yapma." Luhan'ın sesi yükselmeye başlarken emretti.
"Sadece bilmek istiyorum Han." Wufan önündeki sayfayı çevirdi.
"Wufan, lütfen." Luhan yalvarıyordu ma dosya çoktan Wufan'ın elinde olduğundan bir şey yapamazdı. Yixing'e ihanet etmişti. Sözünde durmamıştı.
Baekhyun, Wufan'ın ani değişimiyle şoktaydı. Sevgilisine ne oluyordu?
Wufan, dosya sahibinin adını görünce dehşete düştü. Kalbi yerinden çıkacaktı sanki. Alnında terler belirmişti. Elleri titremeye başlamıştı. Buna inanamıyordu. Asla inanamazdı.
"Bu ne Luhan?" Gözleri hala dosyadaydı. Sesi titriyordu.
"Üzgünüm." Luhan yumuşak ses tonuyla konuştu. Wufan'ın onu azarlamaya hakkı vardı ama bunun Yixing'in son isteği olduğunu bilmesi gerekti.
Wufan, dünyanın sonu gelmiş gibi hissediyordu. Gördüğünü kabullenip neye ihtiyaç duyduğunu bilmiyordu. Neden böyle olmak zorundaydı? Bunun hepsi onun hatası mıydı? Yani, yıldönümü gecelerinde Yixing'in başının ağrıdığını söylemesi doğruydu. Buna inanmamıştı üstüne onu azarlayıp tokat atmıştı.
Ve artık Yixing'i sevmediğini de o gece söylemişti. Ne yapmıştı?
Yanağından yaşlar akmaya başladı ama hızla sildi. Neden Yixing'e böyle davranmıştı? Neden Yixing'i hiç dinlememiştı?
Donghae ve Siwon onu Luhan ve Zitaoyla bırakmaya karar verdiler. Wufan hala ayakta pencerden dışarı gece gökyüzünü izliyordu.
Baekhyun, Wufan için endişelenip öylece oturuyordu. O da hastayı öğrenince şaşırmıştı. Sevgilisinin, üzerinde gece gündüz araştırdığı hasta Zhang Yixingti.
"Üzgünüm Wufan. Hepimiz üzgünüz." Luhan yeniden özür diledi.
Wufan hala hiçbir tepki vermiyordu.
"Hiçbir şey yapamayız. Çünkü bu.." Luhan duraksadı çünkü söyleyeceği şey her zaman kalbini kırıyordu. Ama kendini cesaretlendirmeliydi. "Bu.. Onun son dileği.."
Wufan'ın gözleri bunu duyduktan sonra dehşetle açıldı.Luhan ve Zitao'ya döndü.
"Evet,ölse bile sana hiçbir şey söylemememizi tembihledi.Onun hakkında hiçbir şey bilmeni istemedi" Luhan ekledi.
"Ne yaptım ben?" Wufan kendi kendine söylendi. Gerçekten artık dayanamıyordu. Gözyaşları akıyordu. Akmasına izin vermişti. Durdurmak istemiyordu. Sadece yanaklarından akmalarına izin veriyordu.
Baekhyun kalkıp odadan çıktı. Daha önce hiç Wufan'ı ağlarken görmemişti. Şimdi Wufan, Yixing için ağlıyordu.
~ Niye böyle hissediyorum? ~
"Onunla görüşmek istiyorum Han, Zitao. Lütfen. Izin verin görüşeyim." Wufan gözyaşlarını silerken yalvarıyordu.
"Hayır. Olmaz. Seni görürsen sadece canını yakacaksın." Zitao direkt cevap verdi.
"Ama--"
"Hayır. Buna izin vermeyeceğim ge. Her gün onu yavaş yavaş ölüyorken izledim. Tek başına." Zitao 'tek başına' kelimesine vurgu yaptı. "Sonsuza kadar onunla kalacağına söz veren biri olmadan. Sadece bir-iki aydır tanıdığı başka yeni bir adam için onu tek bırakan biri olmadan."
Luhan hiçbir şey diyemiyordu. Çünkü Zitao bütün dediklerinde haklıydı.
"Buna izin vermeyeceğim ge. Üzgünüm. Ona ve hastalığına verdiğin acı yeter. Bu kadarı yeter."
"Zitao haklı. Onu acı çekerken görmedin Wufan. Kavga ettiğiniz ilk andan itibaren her gün seni hastanede beklediğini gördüm. Seni bekledi Fan. Ne kadar yorulursa yorulsun hep seni bekledi. Odanın dışında bekledi sürekli, içeri girmedi, senin ona kızacağından korktu. Ama sen?? Baekhyunla eğlendin. Kanseri bulmadan önce tam 2 ay bulduğumuzu zannettik, biliyor musun? Davranışlarındaki değişimin nasıl farkına varamadın? Neredeydin Fan?!"
"Kes şunu!"
"Hayır, şunu dinle. Hep seni sormak için beni aradı, iyi olup olmadığını sormak için. Hastaneye gelmedi çünkü bunun seni sadece kızdıracağını biliyordu. Gece 11de arayıp senin nerede olduğunu sorduğunu unutamıyorum. Seni evde bekliyordu. Aramalarına cevap versen bile nasıl öylece onu azarladın? Nasıl ona öyle davranabildin Fan??? Senin bu şekilde davranabileceğin kadar ne yapmıştı sana???!!!"
Luhan içindeki her şeyi dökmüştü.
"Lütfen... Onunla görüşmeme izin verin. Bana vurabilirsiniz ya da ne bileyim istediğinizi yapabilirsiniz. Sadece onunla görüşmek istiyorum." Wufan tüm yanlışlarını duyduktan sonra bile yalvarıyordu.
Luhan'ın gözleri dolmaya başlamıştı. Sırtını döndü. Yixing'i acı çekerken görmekten nefret ediyordu. Wufan'ın Yixingle görüşmesini istemiyordu.
"Lütfen.. Yanlış yaptığımı biliyorum. Düzeltmem için bana bir şans verin.." Wufan'ın hıçkırıkları durmasına sebep olmuştu.
"Hala hayattayken.."
*****************************
"Bu O." Luhan, cam duvarla kaplı odanın önünde durdu.
Wufan'ın kalbi, tekerlekli sandalyede oturup gece gökyüzünü izleyen zayıf bedeni görünce acı içinde kıvrandı. Bedenin sahibinin sırtı dönüktü. Oda karanlıktı ve sadece gecenin ışığı odayı aydınlatıyordu.
"Ne yapıyor?" Wufan sordu.
"Bunu her gün yapıyor Fan. Ona ne yaptığını bilmek istiyorsan, sadece izle. Bütün gece onu izle. Neden benim ve Zitao'nun daha önce öyle davrandığımızı anlayacaksın." Luhan, Wufan'ın yanına oturdu.
Wufan, Yixing'in elinde tuttuğu bir defter görebiliyordu. Onun günlüğü olmalıydı. Ama bu günlük öncekilerden farklıydı, siyahtı. Yixing'in siyahtan nefret ettiğine emindi.
Wufan, Yixing'in ayağa kalkmaya çalıştığını görünce panikledi.
"Luhan. Luhan.." adeta haykırmıştı.
"Sadece izle."
Wufan, Yixing'in kendi ayakları üzerinde durmaya çalışırken bedeninin titrediğini görebiliyordu.
Yixing destek için duvara tutundu. Hala pes etmek istemiyordu. Bu geçe yeniden ayakta durup dans etmek istiyordu. Yavaş yavaş kalkmaya çalışırken bile elleri, ayakları titriyordu. Yixing hava almak için durdu, çok yorgun hissediyordu ve nefesi düzensizdi. Ama hala ayaktaydı ve mutluydu. Çünkü daha önce düştükten sonra şimdi normal bir şekilde ayaktaydı, bugün başarmıştı. Güçsüzce gülümsedi.
Wufan, Yixing'in yüzüne yerleşen gülümsemeyi görebiliyordu. Hala bu gülümsemeyi görebildiği için mutlu olmuştu. Her ne kadar gamzelerin gözükmediği kadar zayıf gülümseme olsa bile..
Ardından Yixing bir adım atıp büyük alan katetti. Duvara dayanarak yürüdü. Şimdi hiç destek almıyordu ve bacaklarının titrediğini hissediyordu. Ama inkar edip bir adım daha attı ve dans etmeye başladı. Adımı düzelmiyordu artık, Yixing'in bedeninin hareketi çarpıklaşıp yavaşlamıştı.
"Xing.." Wufan fısıldadı.
"Her gece böyle dans ediyor."
"Bu benim..."
~ Wufan, birlikteyken bunu izlemeyi seviyordu ama şimdi bunu yapmak benim için çok zor..~
Wufan şimdi Yixing'in yüzünü görebiliyordu. Gerçekten özlediği yüz şimdi çok farklı gözüküyordu. Yixing iyice solmuştu ve çok kilo kaybetmişti. Wufan bunu görebiliyordu. Saçları uzamıştı ve gözlerine geliyordu. Wufan, onun acı içinde olduğunu görebiliyordu. Alnının buruşması acı çektiğine işaretti adeta. Neden Yixing böyle olmak zorunda? Wufan'ın gözleri, Yixing yere sertçe düşünce dehşetle açıldı.
"Tanrım.. Lütfen.." Yixing nefes alırken konuştu.
Yeniden ayağa kalkmaya çalıştı ama yapamadı. Yatağa tutunup kalkmaya çalıştı, yapamadı. Bacakları şu anda işlevini yapamıyordu. Gözyaşları yanağından akıyordu.. Kendini çok becereksiz hissediyordu.
"Benim sorunum ne?????" Ağlayarak elleriyle ayaklarına vuruyordu. Kendini hayal kırıklığına uğratan kendisiydi. Neden çok güçsüzdü?
Neden önceden yaşadığı gibi yaşayamıyordu?
"Her gece böyle Fan. Dans ederken başarısız olduktan sonra hep ağlıyor. Zitaoyla bir aydır bunu izliyoruz. Sorduğumuzda hiçbir şey olmamış gibi davranıyor." Luhan'ın sesine adeta hüzüm hakimdi.
Wufan dayanamıyordu. Neden? Neden Yixing bu şekilde acı çekmek zorundaydı? Luhan, Yixing'in bir aydır her gece yerde böyle ağladığını söylediğinde ne kadar kötü bir olduğunu fark etmişti. Neden Yixing'i hiç dinlememişti? Neden hiç Yixing'in konuşmasına izin vermemişti? Neden Yixing konusunda bu kadar inkarcı olmuştu? Wufan, Luhan'ın yanındaki koltuğa oturup başını ellerine aldı. Gözyaşları yeniden akmaya başlamıştı. Bu tamamen onun hatasıydı.
¤ 15 Temmuz:
Uyumaktan çok korkuyorum..
Yarın uyanamamaktan korkuyorum..
Hala, günbatımını ve doğumunu görmek istiyorum.
Ve ikimizin resimlerini de...
Defalarca tatlı anılarımızı okumak istiyorum..
****************************
"Han, Tao bana inanın. Yapmanız gerekeni yaptınız şimdi bunu üstlenmeme izin verin. Arkadaş olarak onuo için en iyisini yapmaya çalıştınız. Endişelenmeyin bu konuda. Lütfen bana bir şans verin." Wufan, Yixing'in tedavisi için toplanan Luhan, Zitao, Donghae ve Siwon'a yalvarıyordu.
"Ge, Xing'i düşün. Seni gördüğünde sözünü tutmadığımızı düşünecek." Tao, Yixing için elinden geleni yapmaya çalışıyordu.
"Hayır, öyle düşünmeyecek." Wufan ikna etme çabasındaydı.
Zitao, Yixing'i her zaman tartıştıkları odaya götürüyordu. Orası daha kolaydı çünkü her şey orada olmuştu. Zitao, tekerlekli sandalyeyi odaya sürüklemeden önce derin bir nefes aldı. Yixing sadece kucağına bakıyordu, kimseyi görmek istemiyordu. Kendinden utanıyordu. Gençti ama yürüyemiyordu ve hareket etmek için tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duyuyordu.
"Xing." Luhan Yixing'in yüzünü kaldırması için nazikçe seslendi.
"Xing." yeniden.
Yixing sonunda yüzünü kaldırdı. Ama Luhan'ın yanında duran tanıdık ve uzun boylu kişiyi görünce şok oldu. Gözleri, bu adamın yüzüne ilişti. Çok yakışıklı ve uzundu. Başarılı yakışıklı doktor ve 2 ay önce onu tek bırakan sevdiği adamdı. Onu anılar ve yarım kalmış sözlerle bırakmıştı. Yanında kısa boylu kendisiyle-Yixingle- aynı kiloda biri vardı. Onu hatırlıyordu: Baekhyun. Wufan'ı yemek için çağırırken Wufan'ın kucakladığı bu adamdı. Yixing'in gözleri dolmuşta adeta..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder