Sayfalar
▼
18 Ekim 2013 Cuma
The Last Entry | 10.Bölüm
The Last Entry-10.Bölüm
Çeviren: CryofKRAY.*
i
¤ 28 Haziran:
Şu an nasılsın?
Beni hala hatırlıyor musun?
Beni özlüyor musun???
¤ 30 Haziran:
Ayaklarım, bedenimi taşıyamıyor.
Yürümek benim için çok zor ve bundan nefret ediyorum.
Artık, çoğu kez tekerlekli sandalyeyle hareket etmek zorundayım.
¤ 2 Temmuz:
Sahip olduğum her şey şu an sadece, ikimizin anıları.
Luhan, bazı şeyleri ya da anılarımı unutacağımı söyledi.
Bu yüzden hep, eski günlüklerimi okuyorum.
Sürekli onları okuyorum çünkü, seni unutmak istemiyorum.
Çok sevimliler.. Onları her okuduğumda gülümsüyorum.
Ve, resimlerimize bakıyorum.
Çünkü, yüzünü unutmak istemiyorum..
i
*************************
"Wufan?????" Baekhyun gözleri, sevgilisini kapının önünde görünce dehşetle açıldı.
Wufan, Baekhyun'un kendisine gelmesini davet edercesine kollarını sonuna kadar açtı. "Evet, benim. Geldim."
Baekhyun, sevgilisine koşup ona sarıldı. Elleri, büyüğün belini sımsıkı kavradı ve diğeri de ona karşılık verdi.
"Seni çok özledim."
Wufan yalnızca gülümsedi. Sarılmayı bırakıp önündekinin yüzüne baktı. Bu yüzü çok özlemişti, günlerini aydınlatan bu yüzü. Arkadaşlarıyla kanserle ilgili araştırma yapmak için 3 haftadır İrlandadaydı. Baekhyunsuz 3 hafta, ona hayatının çok sıkıcı olduğunu hissettirmişti. Şu ana kadar kalbi bomboş gibiydi. Ama şimdi Baekhyunla beraber olduğu için çok mutluydu.
"Ben de seni çok özledim." Wufan, genç olana fısıldadı.
Baekhyun, özlediği kişinin onunla aynı şeyleri hissettiğini duyunca çok sevindi. Kalbindeki tüm istenmeyen duyguları yok eden Wufan'ı görmeyi seviyordu. Ayak uçlarında kalkıp büyüğün dudaklarına ulaştı. Öpüşme; yavaş, romantik ve değerli sayılırdı.
Wufan, hava almak için öpmeyi bıraktı. "Saat şu an 7 ve mesain bitti, değil mi? Hadi beraber yemeğe gidelim." Wufan, mutlulukla önündeki güzelliği davet etti.
Baekhyun kızmış bir şekilde sustu. Çünkü, gerçekten şu an vaktini Wufanla geçirmek istiyordu. Nehir kahkahalarıyla dolup taşıyordu. Yemeklerini, en sevdikleri yerde yiyorlardı. Beraber değilkenki anılarını birbirleriyle paylaşıyorlardi. Ne yapıp ne hissettiklerini de..
"Daha gitmek istemiyorum." Baekhyun arabadan inerken konuştu. Çünkü evine varmışlardı.
Baekhyun nefes alıp son kez Wufan'ı dudağından öptü. "Tamam o zaman. Dikkatli ol." Arabadan inip Wufan'a ilk önce onun gitmesini söyledi ve Wufan'ın arabası görüşünden kaybolana kadar bekledi.
~ Benimle aynı şeyi hissediyor musun, Wufan? Neden senden çok uzaklaşmışım gibi hissediyorum? ~
Baekhyunla buluşmuştu ama hala kalbi huzursuz hissediyordu ve hala boş bedeninde kalbinin yerini hissediyordu. Baekhyun'u öpüp ona sarılmıştı. Daha niye bu duyguyu silip atamıyordu ki?
Wufan, daha önce bıraktığı bazı dosyaları almak için eski apartmanına uğramaya karar verdi. Yixing'in çoktan uyumuş olmasını diledi. Çünkü, henüz onunla karşılaşmaya hazır değildi. Belki de artık Yixingle karşılaşmak istemiyoru. Holde yürüdü çünkü burada, eski apartmanında görmek istediği hiçbir şey yoktu. Kilidi açtıktan sonra kapıyı araladı. Işıkların hepsi kapalı olduğundan hiçbir şey gözükmüyordu.
"Yine uyumuş olmalı. En azından birtane ışığı açık bıraksaydın." Wufan evinin karanlık olmasından hoşlanmayarak homurdandı.
Eli duvardaki anahtara ulaşıp ışığı açtı. Işıkları yavaşça apartmanını aydınlatırken gördüğüyle donakalmıştı. Evine ayak basıp etrafa bakındı. Çok tanıdıktı bu ona ve biliyordu da. Bu, tam olarak Yixing hayatına girmeden önceki evi gibiydi. Duvarda ve komidinde ikisinin fotoğrafları yoktu. Yixing'in seçtiği krem rengi perdelerin yerini beyaz olan almıştı. Kalbi hızla atmaya başladı. Daha hızla, daha hızlı. Neden kalbi huzursuz hissediyordu? İstediği de buydu zaten. Mutfağa yöneldi. Yixing'in ona yemek yapmak için kullandığı ne bir kap ne de mutfak eşyası vardı. Çekmeceyi açtı. Sürekli kullandıkları çift eşyaları da yok olmuştu.
~ Bu ne ? Ne oldu?? O nerede ? ~
"Yixing! Yixing! Yixing! " Wufan mutfaktan çıkıp odasına koştu. Ama cevap beklediği kişiden cevap alamadı. Kalp atışları daha da hızlanırken yatak odasına koştu. Terler alnında birikmeye başlamıştı.
Oda karanlık ve kasvetliydi. Anahtara uzanıp ışığı açtı ve gördüğü sadece kalbi acıttı. Neden bunların hepsi ona oluyordu? Küçük odanın kapısını açtığında kalbi sızıyla doldu. Elleriyle küçük odanın kapısına zor dayanıyordu. Bedeninin düşmemesi için elinden geleni yapıyordu.
" Yani, beni bıraktın.. " Wufan, gözleri tamamen boş küçük odadayken fısıldadı.
Küçük odaya bıraktığı tek şey, Wufan'ın kıyafetleriydi. Tişörtlerinin birçoğunu yeni apartmanına taşınmadan önce almıştı. Wufan odaya baktı. Her şey farklıydı ve çok boş gözüküyordu. Ama neden kalbi de şu an çok boş hissediyordu? Bir ay önce bıraktığı apartmanına göz attı ve buraya geri geleceğini hiç düşünmemişti.
Sadece, burada bıraktığı dosyalarını almak için uğramıştı. Çok uzun zaman olmuştu ve çoktan evinin nasıl koktuğunu da unutmuştu. Ama böyle kokmadığına emindi. Küçük odanın lavanta kokusu yoktu. Yixing'in sevdiği lavanta kokusu..
Wufan, ona yabancı gelen beyaz örtüyle serilmiş yatağa sessizce uzandı ve boş gözlerle tavanı izledi.
**************************
"Wufan, geldin mi???"
"Evet. Seni çooook özledim Xingieee~" Wufan pembe önlüklü erkek arkadaşını öptü.
"Ben de seni özledim.." Yixing öpmeyi bırakıp konuştu.
"En sevdiğin yemeği yaptım." keyifle devam etti.
"Senin hakkındaki her şey benim en sevdiklerim bebeğim." Wufan güçlü kollarıyla küçük beli sarıp Yixing'i öptü.
Wufan aklına gelen bu anıyı hatırlayınca gülümsedi ama başka bir şey hatırlayınca gülümsemesi söndü.
"Wufan, iyi misin?" Yixing yumuşak bir ses tonuyla sordu, Wufan'ın onu azarlamasından korkuyordu.
Wufan sadece susup sesin sahibine dönmedi.
"Fan.." Yixing yeniden seslenip Wufan'ın omzuna dokundu ama Wufan sertçe itti.
Genç olan, diğerinin verdiği tepkiyle dondu. Buna alışmalıydı çünkü bu ilk kez olmuyordu.
"Ben iyiyim. Sorup durmayı kes. Dinlenmek istiyorum." Wufan söylendi.
"Emin misin? Çok solgun gözüküyorsun, Fan. Belki sen-"
"İyiyim dediysem, iyiyimdir. Şimdi, kapa çeneni." Wufan, genç olana adeta gözdağı vermişti.
Wufan, anılarını hatırlayınca gözleri doldu. Aklına gelen ilk anı 4 ay öncesiydi, çok önce. Ve son 2 aydır her şey çok değişmişti. Aklına gelen ikinci anı yalnızca onun üstüne geliyordu.
"Artık seni sevdiğimi düşünmüyorum. Burada bitirelim." Wufan, Baekhyun'a sarılıp yürüdü ve kapıyı sertçe çarptı
"Yeter Yixing!! Daha kaç kez söylemem gerekiyor??? İlişkimiz devam edemez. Artık seni sevmiyorum. Sadece eve git." Wufan, Yixing'e bakarak bağırdı.
"Eve geldiğimde gitmiş olacaksın. Anladın mı????" Wufan söyleyip Yixing'i tek bıraktı.
Hiç düşünmemiş olmasına rağmen neden bu kelimeler, kötü anılar ve Yixing gelmişti ki aklına? Bunları hatırlamak istemiyordu.
Gözünde biriken yaşlar sonunda akıyordu. Gözyaşları durmadan akıyordu. Neden ağlıyordu ki? Ağlamasına sebep olan neydi?
Ne için ? Kim için ?
Güçsüzce akan gözyaşlarını sildi, birinin onu ağlarken göreceğinden korktu. Dizlerini bakışlarını indirip yavaşça silmeye devam etti. Neden şimdi ağlıyordu? Gecenin ortasında, yanaklarına düşen yaşlarla uyanmıştı. Tekerli sandalyenin kenarına tutunup yatağa gitti. Dayanmak için yatağa tutunup tüm gücüyle kalktı, yatağa oturdu. Uzanıp yastığın altındaki günlüğünü aldı.
¤ 4 Temmuz:
Onu unutmak niye bu kadar zor geliyor bana? Neden onu düşünmeden mutlu yaşayamıyorum?
Onu unutmayı denedim.. Ama.. Yapamadım..
Onu özledim..
Yixing, başına giren şiddetli ağrıyı hissedince yazmayı bıraktı. Gözlerini kapayıp yumuşak yastığa yaslandı. Eliyle günlüğü sıkıca tutuyordu. Acıya dayanmak için elinden geleni yapıp uyumaya çalışıyordu. Farkında olmadan, uyku onun acıyı unutmasına sebep oluyordu. Güçsüz, zayıf bedeni titrerken yatağa uzandı. Her günkü bir şey gibi, hep oluyordu. Ve Yixing, uykusundayken tüm gücüyle acıya dayanmaya çalışıyordu. Hiçbir gün yoktu ki böyle şeyler olmasın.
Wufan, pencereyi kapatmayı unuttuğundan güneş ışınları yüzünde dokunuyorken uyandı. Burada uyuyup kaldığını fark etmemişti. Saat 10'u gösteriyordu ve çoktan hastanedeki işine geç kalmıştı. Her ne kadar yataktan çıkıyor gibi gözükmese de orada öylece oturdu. Ev çok sessiz ve yalnızdı. Artık daha fazla sevecen ve katılabileceği bir kahkaha yoktu. Her gün onu uyandıran tatlı ses yoktu. Ve gözlerini açtığında görebileceği güzel yüz yoktu. Şimdi, uyandığında hiçbir şey görmemişti. Ve bu kalbini çok acıtmıştı.
Neden şimdi bunu özlemişti ki? Yixing'i 2 ay önce bırakmıştı ve 2 aydır Yixingsiz yaşamıştı. Neden şimdi beyaz tenli çocuğu özlüyordu ki? Yixingsiz yaşayalı şimdi tam 4 ay olmuştu. İlk 2 ay Yixing'i uzaklaştırıp ona kötü davranmıştı. Son 2 aydaysa zaten evden taşınmıştı.
Tembelce işe gideceği için yüzünü yıkayacağı lavaboya gitti. Her yer çok farklı gözüküyordu, lavoba bile.
~ Ne oldu bana? ~
Wufan hastaneye gitmek için takım elbisesini giyip odadan çıktı. Kahvaltı yapmak için mutfağın önünde durmak istemiyordu. Çünkü kimse onu, kahvaltı yapmadan işe gitmesi için durdurmayacaktı. Şimdi Yixing onun yanında olmadığı için yalnızdı. Gözüne Yixingle kahvaltı yapıp bazen de aşk yaşadıkları yemek masası ilişti.
"Fan, önce yemelisin." Yixing mutfaktan bağırdı.
"Ama zaten geç kaldım Xing."
"Al. Sadece kahve iç." Yixing mutfaktan koşup bir bardak kahveyi Wufan'a verdi.
Wufan kahveden bir yudum aldı, her zamanki sevdiği kahvesinden. Ve erkek arkadaşına geri uzattı.
"Teşekkürler bebeğim. Kendine dikkat et." diyip Wufan, Yixing'i dudağından öptü.
**************************
Kapıyı kilitleyip asansöre yöneldi ama aniden durup en yakın komşusuna uğramaya karar verdi. Kapıya vurdu ve ev sahibinin gelip kapıyı açmasını bekledi.
"Ahhh, rahatsız ettiğim için üzgünüm."
"Wufan.. Uzun zaman oldu.. Sorun değil.. Ne oldu? " Bayan Park sordu.
"Yixing'in nereye gittiğini biliyor musunuz?"
"Owwhhh! Evine geri döneceğini söyledi. Sen, iyi misin?"
Wufan yalnızca gülüp komşusu Bayan Park'a ne hoşçakalın ne de teşekkürler demeden yürüdü. Az önce Bayan Park'ın dediği 'Ev' kelimesini düşünüyordu. Hatırladığı kadarıyla Yixing, annesini vefat edip onunla yaşamaya başladıktan sonra evini satmıştı. Bu yüzden, başka nereye gidebilirdi ki? Seoul'de tanıdığı kimse de yoktu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder