Small Grey Outline Pointer

Sayfalar

23 Ekim 2013 Çarşamba

Beautiful Disaster - 8.Bölüm




Çeviren: Phantaso


Beautiful Disaster

8.Bölüm


‘Ne yapıyorsun sen?!’

Wufan sorusuna cevap vermek için hiçbir çaba göstermedi.

‘Cevap ver!’

Yixing’i yine de görmezden geldi.

‘İlk önce erkek arkadaşın olmamı istedin. Sonra benim ilk öpücüğümü çaldın ve şimdi de hiçbir şey olmamış gibi mi davranıyorsun?’

‘…’

‘Yah! Wu Yi Fan!’

‘Aish, neden bu kadar gürültülüsün bücür?’

‘Tabii ki olurum. Benim kutsallığımı çaldın! İlk öpücüğümü alması gereken kişi ruh eşim olmalıydı, biliyorsun!’

Wufan biraz güldü. ‘Yah, kısa çocuk. Unuttun mu yoksa amnezi mi var sende, huh? Ya da çok mu aptalsın? Benim erkek arkadaşım olarak buradasın.’

Yixing diğer çocuğa baktı.

‘Bu yüzden ne yapacağım bana bağlı. Ben şu anda o kişiyim. Yani sadece ne yapıyorsam onu takip et.’

‘Hayır! Ben buna karşıyım!’

‘Kimmiş karşı olan? Seninle çıkmak isteyen de yok. Bu yüzden öpücüğü unut gitsin. Ve biliyor musun? Bir heykeli öpüyormuş gibi hissettim.’ Wufan alay etti.

‘YAH!’

---------------------------------------

Yixing’in yorucu rutini tekrar başlamıştı. Yixing’in şu an bir erkek arkadaşından çok, bir asistandı. Yifan, Yixing’e erkek arkadaşı gibi davranmıyordu. Wufan’ın onu öptüğü geceden sonra, henüz bir çift gibi olamamışlardı.

***

‘Bugün nereye gidiyoruz?’

‘Annem ile alışverişe.’

‘Ne?! Ne yapmalıyım? Ya ilişkimizin başlangıcı ile ilgili bir şey sorarsa? Ona ne söylemeliyim? Ya her şeyi biliyorsa? Aaaa~~~’

‘Aish, çok gürültülüsün. Araba kullanıyorum, çeneni kapat.’

‘Üzgünüm.’ Yixing biraz suratını astı.

------------------------------------

‘Wufan-ah!’ Bayan Wu oğlunu görünce bağırdı. Uzun boylu ve sarışın oğlu, kalabalıkta oldukça fark edilebilirdi.

Sesi duyunca Wufan annesine doğru yürüdü. Yixing ellerinin titrediğini fark ederek arkasından yürüdü.

**Sakin Yixing~ Her şey iyi olacak.**

‘Selam, ann-‘

‘Yixing!!’ Bayan Wu oğlunu görmezden gelerek Yixing’e doğru yürüdü ve ona sarıldı.

Yixing sadece Bayan Wu’ya tatlı tatlı baktı.

‘Yapma mama. Beni karşılamalıydın, oğlunu. Onu değil.’ Wufan, Yixing’i gösterdi.

‘Eh, kısa bir süre sonra o da ailemizin bir parçası olacak, Wufan.’

‘Gel buraya bebeğim~’ Wufan koluyla Yixing’in küçük belini sardı. ‘Alışverişe başlamak ister misin? Aslında benim için bir gömlek seçmeni istiyorum. Olur mu?’

Yixing, Wufan’ın gözlerini yakalamak için kafasını kaldırdı ve sadece bir gülümseme verdi. Şimdiki konumlarından dolayı garip hissediyordu.

‘Sen ne almak istiyorsun Yixing?’ diye sordu Bayan Wu, Wufan’a yakın yürüyen Yixing’e.

‘Hayır, Bayan Wu. Böyle iyi, teşekkürler.’

‘Bana mama de Yixing. Mama.’

Yixing mahcup bir şekilde gülümsedi. ‘Mama.’

*Neden benim annem böyle? Bu çok utanç verici.*

Yifan ve Yixing sonunda oldukça yakın yürürken omuzları sıkça birbirininkine sürtünüyordu. Bayan Wu arkadan izliyordu. Çifti görmekten mutluydu.

Yifan sipariş ettiği takım elbiseyi denemek için kabinlerden birine girdi. Yixing ve Bayan Wu dışarıda bekledi.

‘Yixing-ah, basit olmayacağını biliyorum.’

‘Huh? N-Ne demek istiyorsunuz Bayan Wu?’

‘Sen ve Wufan. Sen onun erkek arkadaşı değilsin, değil mi?’

‘H-hayır… E-Evet… Demek istediğim, onun erkek arkadaşıyım. Gerçekten birlikteyiz.’ Yixing’in sesi biraz tereddütlü geliyordu.

‘Oğlumu tanıyorum ben. Ama sorun değil. Bu oyun nasıl sona erecek görelim bakalım. Wufan’a biraz zaman vereceğim.’ Bayan Wu’nun sesi korkutucuydu.

‘Onu tanıyorsanız, evliliğe zorlamamalısınız.’ Dedi Yixing.’

‘Yapmak zorunda kaldım.’ Dedi Bayan Wu üzgün bir ses tonuyla.

‘Bu nasıl mama?’ Wufan önündekilere sordu.

Bayan Wu oğluna baktığında sırıttı. ‘Çok yakışıklı görünüyorsun Wufan.’

Yixing, önünde duran tanrının yarattığı şeyle büyülendi.

**O çok… yakışıklı görünüyor.**

‘Bebeğim ~ ne düşünüyorsun?’ Wufan arkasındaki çocuğun aynadaki yansımasına baktı.

Yixing biraz canlandı ve transtan çıktı. ‘İyi. Bu iyi.’

‘Sadece iyi mi?’ Wufan’ın gözleri biraz hayal kırıklığıyla açıldı.

Yixing başını salladı. ‘Hayır, hayır. Yakışıklı görünüyorsun.’ Yixing suratında bir sırıtmayla övdü.

‘Seni seviyorum bebeğim.’ Wufan gülümseyen çocuğun başını okşadı. Yixing yanan yanaklarının kızarmaya başladığını hissetti.

Yixing, yürümesini zorlaştıran toplam 10 paketi taşıyordu. Paketler yanından geçen insanlara çarpıyor ve Yixing her seferinde eğilerek özür dilemek zorunda kalıyordu.

‘Wufan, neden Yixing’in elindeki paketleri almıyorsun? Biraz centilmen ol. Aissh.’ Bayan Wu’nun sesi, oğlunun davranışları yüzünden hayal kırıklığına uğramış geliyordu. ‘Bana ver Yixing.’

‘Sorun değil. Taşıyabilirim.’

Bayan Wu, Yixing’in elindeki paketleri kavradı. ‘Sadece annene ver, tamam mı?’

‘T-tamam.’

‘Alışveriş merkezini dolaşalım Wufan. Birlikte alışveriş yapmayalı uzun zaman oldu.’

Üçü birlikte alışveriş merkezini dolaştı. Alışveriş merkezi çok kalabalık değildi. Belki de insanlar henüz maaş almadığı içindi, Wufan ve annesi dışındaki insanlar. Onlar istedikleri zaman alışveriş merkezine gidebilirlerdi. Bir restoranda Bayan Wu’nun ısmarladığı akşam yemeğini yediler.

Saat 22:40 olduğunda, üçü de dahil olmak üzere alışveriş merkezini boşaltıyorlardı. Şimdi zemin kattalardı ve ana çıkışa yürüyorlardı. Yixing’in gözleri geniş alana takılınca, yürümeyi kesti. Ne de olsa bu, insanların alışveriş merkezine gelmek isteme nedenlerindendi. Alışveriş merkezinin cazibesi buydu. Ve bu, Yixing’in ölmeden önce en az bir kez yepmak istediği şeylerden biriydi.

‘Hızlı ol Yixing. Geri dönüyoruz.’ Dedi Wufan, kısa çocuğun yürümeyi kestiğini görünce. Ama çocuk bir ceset gibiydi. Gözleri ve ağzı açık, önündeki bir şeye bakıyordu.

**Woaahhh~~**

‘Wufan burada bekle. Tuvalete gitmek istiyorum. Acil.’ Dedi Bayan Wu aceleyle tuvalete giderken.

‘Yah! Zhang Yixing!’ artık annesi görünürde olmayınca kısa çocuğa yürüdü Wufan.

‘Yah!’ kısa çocuğun başına vurdu Wufan. ‘Burada ne yapıyorsun? Dönüyoruz.’

‘Bu şeyi denemek istiyorum.’ Yixing alçak sesle önündeki şeyi gösterdi.

‘Buz patenini mi?’

Yixing kafa salladı. ‘ Asla böyle şeyler denemedim. Biraz oynamam için izin verir misin?’ Yixing diğer çocuğa yavru köpek bakışlarıyla baktı.

Wufan sadece çocuğa bakıyordu.

‘Aish, çok acıklısın. 10 dakikakan var, yürü.’ Dedi ve uzağa baktı Wufan.

‘Teşekkür ederim.’ Yixing gülümsedi ve Wufan’ın kolundan çekti.

‘Yah, yah! Ne yapıyorsun?’ kolundan çeken ani bir güç hissettiğinde bağırdı Wufan.

‘Pardon, bize iki bilet verir misiniz?’ diye sordu Yixing kibarca, tegahın arkasında bekleyen orta yaşlı adama.

‘Tabii ki delikanlı. Ama oynamak için sadece 15 dakikan var.’

‘Ben kaymayacağım. Sadece bir tane verin. Tek başına kayacak.’

Biliyorsun bugünlerde çiftler buralara sık sık gelirler. Nedenini bilmiyorum. Normalde bu oyunu özel birileriyle oynarız. Demek istediğim, tek başına değil. Yalnız oynamak yorucu olacaktır. Al bunu. Ücret almayacağım. Belki buz pateni yaparak, bu ilişkiye açıklık getirebilirsiniz.’ Dedi adam kocaman bir gülümsemeyle.

‘Teşekkür ederim ama biz çift değiliz.’ Diye açıkladı Yixing.

‘Ama birlikte çok iyi görünüyorsunuz.’

‘Asla birlikte olmayacağız bayım.’ Sertçe konuşup yürüdü Wufan.

Alana önce Wufan girdi. Hızla ve andan zevk alarak gidiyordu, ta ki Yixing’in alanın dışında olduğunu fark edene kadar.

‘Buraya gel!’ bağırdı Wufan.

Yixing başını salladı.

‘Buraya gel bücür.’

Yixing şiddetle ve ürkmüş bir şekilde başını salladı. ‘Hayır, korkuyorum.’

‘Ne?’ Wufan şaşırmış bir şekilde kısa çocuğa baktı.

‘Senin sorunun ne? Oynamak isteyen sendin. Şimdi de korkuyorum mu diyorsun?’ sordu Wufan, Yixing’in önünde durduğunda.

Yixing ayaklarına bakarak mırıldandı. ‘Nasıl yapıldığını bilmiyorum.’

‘Bilmiyorsan neden istedin ki?’ Wufan sinirlenmeye başladığını hissediyordu ve gözleri hala ayaklarına bakan çocuktaydı.

Bir süre ikisi de sessiz kaldı.

‘Gel buraya. Koluma tutun.’ Dedi Wufan, kolunu ona uzatırken.

Yixing hemen başını kaldırdı. ‘Gerçekten mi?’

‘Çabuk.’

Yixing ürkerek vıcık vıcık olan buz zemine sol ayağını attı. Sol eliyle Wufan’ın kolunu sıktı. Wufan sadece, vücudunu dengede tutmaya çalışan çocuğa baktı.

‘Biraz hızlı olabilir misin bücür? Kolum böyle kalmaktan yoruldu.’

Yixing, Wufan’ı duyunca diğer ayağını da buzlu zemine getirdi ve sağ kolunu da tuttu.

‘Wu-Wufan, yavaş yavaş. Korkuyorum. Çok kaygan.’ Yixing, Wufan’ın iki koluna yapışmış konuşuyordu.

‘Ben profesyonelim. Sadece bana tutun.’

Wufan onun kollarından tutarak yavaşça kaymaya başladı. ‘Sıkı tutun.’

Yixing başını salladı ve daha sıkı tutundu. ‘Yavaşça, tamam mı?’ tekrar mırıldandı.

Wufan kolunu sıkıca tutmuş çocukla beraber alanda yavaşça hareket etmeye başladı. Vücutları çok yakın değildi ama çok uzak da değildi. Yixing’in küçük bedeni, Wufan’ın yanındayken daha küçük görünüyordu.

‘Düşsen bile ölmezsin ya. Eğer böyle ellerini sıkmaya devam edersen kolum kopacak.’ Wufan sessizliği bozdu.

‘Üzgünüm. Ama biraz ürkütücü. Bu benim ilk seferim.’ Dedi Yixing gözleri yerdeyken.

‘Tamam o zaman. Şimdi biraz daha hızlanacağım. Kollarıma tutun, sonra yavaş yavaş bırak. Tamam mı?’

‘Hayır! Olmaz. Birlikte kayalım.’ Yixing büyük olana yalvardı.

‘Hayır, hayır. Kendine başına yapmalısın. Sonsuza kadar seninle kayamam. Bağımsız ol. Hadi başlayalım.’

Yixing, Wufan hareket etmeye başladığında feryat ederek gözlerini kapadı. Dehşetle çevresine bakıyordu. Bedeninin Wufan ile birlikte çok hızlı hareket ettiğini hissediyordu.

‘Aç gözlerini bücür.’

‘Hayır!’

‘Aç ya da ben yapayım.’ Yixing gözlerini açmaya başlayınca Wufan sustu. Yavaş yavaş.

Yixing uçuyor gibi hissediyordu. Vücuduna ve yüzüne tüm soğuk havanın sürtündüğünü, sakinleştiğini hissedebiliyordu. Soğuktu fakat diğerinin vüdunun varlığı rahatlatıyordu. Yixing anın keyfini çıkarmak için gözlerini kapattı.

Wufan’ın sol elini bıraktı ve şimdi uçuyor gibiydi.

Wufan, her anın tadını çıkaran çocuğa baktı.

‘Harika değil mi?’ Havadan dolayı hafif dağılmış bir saçla sordu ve aheste bir şekilde durdu.

Yixing hızlarının yavaşladığını hissedince gözlerini açtı ve Wufan’ın gözlerini buldu. ‘Bunu çok sevdim Wufan.’ Dedi Yixing kendinden geçmiş bir şekilde, soğuk esintide, büyük gözleri biraz kırışık, gamzeleri görünecek şekilde bir gülümseme sundu Wufan’a.
Wufan, gözünün önündeki sahneye kilitlenmişti.

*Neden daha önce görmedim bu… gamzeleri? Ne zamandan beridir var? Bu Baekhyun ve Kyungsoo’nun her zaman bahsettiği gülümseme mi? O çok… çok…*

O gülümseme. O gülümseme kalbini biraz daha hızlı çarptırdı. Yanaklarında gül gibi gamzeler gülümsemesini daha mükemmel hale getiriyordu. Asla böyle bir gülümseme görmemişti. Wufan sadece genç olanın yüzüne bakıyordu. Bir meleği tutuyormuş gibi hissediyordu. Şu an çocuğun gülümsemesi insanı hayretler içinde bırakıyordu. Ve şu an gözleri öptüğü pembe dudaklara kayıyordu. Yixing’in tadı aklına geldi. Anı aklında hala tazeydi.

Bayan Wu alanın ortasında bu saatte buz pateni yapan iki kişi gördü. Alana doğru yürüdü ve onları izledi. Kendi kendine gülümsedi.

‘Ah, beraber harika görünüyorlar. Biri senin oğlun mu?’ kasadaki adam sordu.

‘Sarışın olan oğlum. Ama çift olduklarını sanmıyorum.’

‘Kim bilir? Belki de henüz değiller.’

Bayan Wu sadece gülümsedi. Patenlerinin üzerinde anın tadını çıkaran iki erkek tarafındaın büyülenmişti.


‘Teşekkür ederim Wufan.’ Yixing biraz yaklaşarak fısıldadı.

*Neyim var benim? Aish!*

‘Çocuklar artık kapatmam gerekiyor. Size yeterince ek zaman verdiğimi düşünüyorum. Saat çoktan 23.30 oldu.’ Kasadaki adam bağırdı.

‘Hadi gildelim.’

Yixing’in eli, Wufan’ın kolundan kaydı ve Wufan onun elinden tutup onu çekti. Ellerinin arasındaki farkı görebiliyordu. Yixing’in eli çok yumuşak ve minyondu, Wufan’ınkinin tam tersi şekilde. Wufan, Yixing’de olan her şeyin tam tersine sahipti.

Yixing o anki ambiyansa gülümsüyordu. Sevmişti. Oldukça güvende ve koruma altındaymış gibi hissediyordu. Yanakları tekrar kızardı ve bedeninde ısınan bir şeylerin yüzüne kadar çıktığını hissetti. Bu Wufan’ın, çok samimi olmasa da sert olmadan Yixing’e dokunduğu ilk andı. Bir çiftmiş gibi rol bile yapmıyorlardı.

Ayakkabılarını tekrar değiştirirlerken, Bayan Wu’nun onları izlediğini gördüklerinde donakaldılar.

‘Ne zamandan beridir izliyorsun mama?’ Wufan’ın sesi biraz tereddütlü geliyordu.

Bayan Wu diğer ikisine gülümsedi. ‘Ne biliyor musun? Eğer bir yabancı olsaydım, gelmiş geçmiş en iyi çift olduğunuzu düşünürdüm. Gökten inmiş bir çift.’

Wufan gülümsedi. Onları kızdırmak için mi diyordu, iltifat mı ediyordu emin değildi.

‘Şöförüm burada. İkiniz dönebilirsiniz. Geç oldu.’

Wufan ve Yixing sadece kafa salladı.

‘Güle güle’ Bayan Wu, Wufan’ın yanağından öptü, Yixing’e de gülümsedi.

‘Kapatıyoruz. Ayrılın lütfen.’ Güvenlik görevlisi arkada kapıdan bağırdı.

Wufan, on alışveriş torbasıyla mücadele vererek, arkasında Yixing ile otoparka doğru ilerledi. Otoparkta sadece onun arabası kalmıştı. Yolculuk sessizdi. Radyo kapalıydı. Sadece vitesin ve el freninin sesi duyulabiliyordu. Yixing sadece şehrin görüntüsünü izliyordu. Wufan da doğrudan yola bakıyordu. Bayan Wu’nun son sözü garip hissetmelerine sebep olmuştu. Belki. Belki o söz yüzündendi. Belki de başka bir şeyden.

Wufan, Yixing’in inmesi için evinin önündeki durakta durdu.

Yixing biraz eğildi. ‘Teşekkür ederim.’ Ve arabadan çıktı. Wufan’a bakmaya cesareti yoktu.

‘O kız ona sahip olduğu için çok şanslı.’ Wufan görüş alanından çıkarken kendi kendine mırıldandı.

Durağa oturup otobüs beklemeye başladı. Yağmur yağmaya başladığında vücut sıcaklığı daha da düşmüştü. Yixing ısı değişikliklerine oldukça hassastı ve tetikte olmalıydı. Vücudu artık titriyordu.

-----------------

Yifan alışveriş çantalarını kanepeye attı ve doğrudan yatağa gitti. Bugünkü aktivitelerden yorulduğundan sadece uyumak istiyordu.

Ancak o gülümseme geldi Yifan’ın aklına. Gamzeler. Ayrıca öpücük. İki hafta olmuştu ama öpücüğün tadı hala ağzındaydı. Hala Yixing’in yumuşak dudaklarını hissedebiliyordu. Yifan daha önce de Seohyun’u öpmüştü ama bu farklıydı. Yixing’i öperkenki duyguyla aynı değildi. Kesinlikle farklıydı.

Uyumaya çalışırken kapının vurulduğunu duydu. Sinirli hissettiğinden görmezden geldi ve tekrar yorgana sarıldı. Daha sonra sesler kesildi.

Ama sefil çabası başarısız oldu. Kalkıp bir içki aldı ve Pekin manzarasını izlemek için duvarımsı camının karşısına geçti. Bu daireyi sevmesinin sebebi buydu. Sadece burada durarak manzarayı izleyebiliyordu.

Wufan’ın gözleri otobüs durağında oturan bir vücudu yakaladı. Kim olduğunu anlamak için gözlerini kıstı ama camdaki yağmur damlacıklarından biraz bulanık görünüyordu. Vücudun asistanına ait olduğunu biliyordu şimdi.

‘Neden hala orada? Saat 01.30 ve yağmurun altında duruyor.’

Kazağını ve şemsiyesini kapıp ön kapıya ilerledi. Wufan şemsiyesiyle beraber otobüs durağına ilerledi ve diğer çocuğun sıkıca dizlerine sarıldığını ve yüzünü dizlerine gömdüğünü gördü.

Oturaklar yağmurdan dolayı biraz ıslaktı. Wufan, Yixing’in yanına oturdu ve şemsiyesini kapattı. Genç olan diğerinin varlığından bile bir haber görünüyordu.

Wufan iç çekti ve önündeki sahneye bakmaya başladı. ‘Neden hala buradasın? Evine dön.’

Yanıt yoktu.

Yifan, Yixing’e baktı. ‘Burada mı uyudun Yixing? Hey!’ Wufan’ın sesi göz ardı edilmekten rahatsız geliyordu.

‘Neyi var bunun?’ Yifan söylendi ve Yixing’in kolundan tutup biraz salladı.

Wufan’ın gözleri genişledi. Yixing’in vücudu korkunç bir şekilde titriyordu. Yifan sağ kolunu Yixing’in omuzlarına sardı.

‘Yixing, Yixing.’ Onu biraz daha salladı. Yixing kollarını dizlerinden çekti ve kafasını kaldırdı.

Yifan diğer çocuğun yüzünü gördü. Yixing’in gözleri yarı açıktı. Dudakları çok solgun görünüyordu ve yüzü çok soğuktu.

‘Yifan.’ Oldukça alçak bir sesle konuştu.

‘Şimdi neyin var?’ sordu Wufan.

‘Hiç şeyim yok. Sadece soğuk.’ Sesi kısık geliyordu.

‘Neden bana gelmedin aptal?’ Wufan çatık kaşlarla ona çıkıştı.

‘Geldim ama duymadın. Çoktan uyuduğunu düşündüm.’

Yifan daha önceki kapıyı çalan kişiyi hatırladı.

*Demek oydu.*

Wufan kazağını alıp ona sardı. Kazak baya büyüktü.

Onu ayağa kaldırdı. ‘Bu gece evimde uyuyabilirsin.’

Yifan, Yixing’in omzuna sağ kolunu yerleştirdi. Şemsiyeyi sol eliyle tuttu. Şemsiye iki kişiye yetecek kadar büyük olmadığından, Wufan, kıvırcık saçlı çocuğa yakın tuttu. Biraz bile yağmurun onun vücuduna düşmemesine izin vermemek için vücudunu korumaya çalıştı. Bu da, eve gelene kadar Wufan’ın diğer yarısının ıslanmasına sebep oldu. Yixing, büyük olan tarafından sarıldığından beridir sıcak hissediyordu. Destek için Wufan’ın gömleğine asıldı. Yifan’ın yüzüne bakmak için kafasını kaldırdı ve ona gülümsedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder