Small Grey Outline Pointer

5 Aralık 2013 Perşembe

Beautiful Disaster - 16.Bölüm





Çeviri: Phantaso


Beautiful Disaster
16.Bölüm

Öpücük ile birbirlerine yaşattıklarının keyfini çıkarırken, Yixing’in zihninde Wufan ve Seohyun’un öpüştüğü görüntü belirdi. Yixing bu konuyu hala unutamamıştı. Kalbinde bir acı vardı, Yixing’i çok fazla üzen bir acı. Yixing, Wufan’ı sertçe itip öpücüğü ayırmayı denedi. Wufan tekrar dudaklarını yakalamaya çalışsa da, Yixing kafasını çevirdi.

‘Dur.’ Dedi Yixing sakince.

Ani değişiklik biraz şok etkisi yaratmıştı. Yixing’in öpücükten zevk aldığını biliyordu. Wufan bunun, onların ilk ve gerçek öpücüğü olduğunu düşünüyordu. Önceki pek de uygun bir öpücük değildi. Ama Yixing neden aniden değişmişti? Wufan, başka bir tepki bekleyerek diğer çocuğa baktı.

‘Yemek yiyelim. Zaten soğudular.’ Dedi Yixing, Wufan’ın kollarından kaçarcasına. Wufan burada bıraktıkları için hayal kırıklığına uğramıştı. Şu an istediği şey yemek değildi.

*Belki Kyungsoo haklıdır.*

Birkaç dakika sonra Yixing, Wufan’ın karşısına oturdu. Wufan’ın gözlerini üzerinde hissederek, sadece yaptığı ramene bakıyordu. Durum çok garipti ve gergin hissettiriyordu. Yixing yemeğini yemeye başladı.

Wufan da başladı. ‘Leziz, Xing.’

‘Gerçekten mi?’ dedi Yixing, yüzüne kondurduğu büyük bir gülümsemeyle ve Wufan bu gülümsemeye gerçekten aşıktı. Bu gülücük ona, her şey harika olacakmış gibi hissettiriyordu.

Ardından Wufan, Yixing’in yanağındaki küçük sevimli gamzeyi dürttü.

‘Evet, bücür.’ Wufan genç olana gülümsedi.

‘Öpücük için… üzgünüm.’ Wufan’ın sesi biraz titrek çıkmıştı.

‘Owh, sorun değil.’ Yixing düşük bir sesle cevap verdi. Öpücük hakkında konuştuklarından biraz utanmış hissetti.

‘Gerçekten mi? İkinci bir tur daha ister misin? Gerçekten de zevk adlığını düşünüyorum.’ Dedi Wufan yüzünde pis bir sırıtışla.

Büyük olanın sözleri yüzünden kızararak gözlerini ramenine indirdi.

‘Hayır, öyle değildi!’

‘O zaman neden kızarıyorsun?’ Wufan tekrar sordu. Sadece Yixing’in kızardığını görmeyi seviyordu.

‘Çünkü, çünkü…’ Yixing kekeledi. Kendini kurtaracak bir kelimesi yoktu.

‘Kabul et. Benden hoşlanıyorsun değil mi?’ dedi ve tekrar ramenine döndü.

’Hiç de bile! Beni sen öptüğüne göre, sen benden hoşlanıyorsun!’ Yixing tekrar saldırdı, bu kavgayı kaybetmek istemiyordu.

Wufan rameni yuttu ve gülümsedi. ‘ Eğer doğruysa ne yapacaksın huh, bücür?’

Yixing duyduklarıyla şaşırdı ve yüzü her zamanki gibi ona ihanet ederek kızardı.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yixing bugün ziyaret için Wufan’ın ofisine gitti, Wufan en azından iki haftada bir gelmesini söylediği için.

‘Ne yapıyorsun huh?’ sordu Yixing, Wufan’ın masadaki ve etajerin üzerinde binlerce kağıtla ne yaptığını merak ederek. Ama Wufan genç olana cevap vermedi çünkü kağıtlara %100 odaklanmıştı. Çünkü o Wufan’dı.

Ancak Yixing sadece kendi sıkılıyormuş gibi hissettiğinden bunun adil olmadığını düşünüyordu. Sandalyesinden kalktı ve ofisine geldiğinden beridir onu görmezden gelen sarışına doğru yürüdü. Gözlerini masanın üstüne yığılı kağıtlara dikti.

‘Her gün tam olarak ne yapıyorsun? Gün boyu bu şeyleri yazıp burada oturdun.’ Yixing merakla sordu.

Wufan ofisteki sessizliği bozdu.

‘Öğrenmek mi istiyorsun?’ Hala gözleri kağıtlardayken monoton bir sesle konuştu Wufan.

Yixing şiddetle başını salladı. ‘Bir CEO’nun gün boyu ne yaptığını bilmek isti~~ ahhh!’ Bir gücün onu belinden tutup Wufan’ın kucağına çektiğini hissettiğinde bağırdı Yixing. Gözleri sonuna kadar açıldı. Dışarıdaki birkaç personelin onlara baktığını görebiliyordu.

‘Wufan herkes bize bakıyor.’ Yixing fısıldadı.

‘Olsun.’ Wufan sakince cevapladı.

Yixing beline sarılmış iki kol ve sırtını destekleyen güçlü ve sağlam bir göğüs hissedebiliyordu. Vücudunu onun göğsünde dinlendirdi ve Wufan’ın nefesini her hissedişinde biraz daha sakinleşti.

‘Şimdi sana her gün ne yaptığımı göstereyim.’ Dedi Wufan, vücutlarının yakınlığından yine kızarmaya başlayan Yixing’in kulağına.

Wufan oturduğu sandalyeyi masaya yaklaştırdı. Diğer bir deyişle, Yixing yine Wufan tarafından kıstırıldı. Wufan ellerini masaya götürüp yaptığı şeylerle ilgili açıklama yapmaya başladı. Yixing sadece onun gösterdiği, dosyalara, belgelere ve kağıtlara odaklanmıştı. Ancak Wufan bir melek değildi. Daima şehvetine yeniliyordu. Yixing’e yakın olmayı seviyordu. Yixing ve Yixing hakkındaki her şey tatlıydı. Ağzı rutin olarak yaptığı şeyleri açıklıyordu fakat gözleri Yixing’in meleğimsi yüzünden ayrılamıyor ve aklı kucağındaki yaratığın ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemiyordu. Bu yıl, birkaç ay önce Yixing ile tanışmasını düşündü. Eğer kaderinde Yixing ile bir yıl önce tanışmak olsaydı, Seohyun yerine Yixing’i seçerdi.

Ama Wufan aptal değildi, Yixing bakışlarını hissettiğinde bakışlarını kaçırıp anlattığı saçmalıklara geri dönüyordu. O sırada, Yixing de Wufan’ın kusursuz yüzünü inceliyordu. Yixing için hiçbir kelime Wufan’ın kusursuz yüzünü tanımlayamazdı. Artık biliyordu ki, Wufan ilk çalışmaya başladığında tanıdığı Wufan değildi. Tamamen soğuk ve kibirli bir piç olduğunu düşünmüştü ama Wufan tam olarak öyle değildi. Belki de Wufan sadece yabancıları sevmiyordu.

Yixing gülümsedi. Gerçek Wufan ile mutluydu. Ama fark etti ki, her zaman daima Wufan, Wufan ve Wufan hakkında düşünüyordu.

**Ben aşık mı…**

Yixing kocaman gülümsedi ve bu parlak gülümsemesi şaşılası düşüncesiyle büyük bir kahkahaya dönüştü.

Yaptığı bu saçma şaka çok komikti gerçekten.

**İmkansız.**

‘Bu kadar komik olan ne bücür?’ Wufan’ın gözleri kucağındaki korkutucu şekilde mutlu olan çocuğa döndü.

Kırışık gözleri ve gamzesiyle gülen Yixing’in sesi Wufan’a tamamen bağımlılık yapmıştı.

‘Yah, söylesene neden gülüyorsun?’ dedi Wufan, hayal kırıklığına uğradığından hoşnutsuz bir sesle.

‘Hiçbir şey.’ Dedi Yixing kahkahasının arasında ve vücudunu Wufan’a yasladı.

‘Bu imkansız ve asla olmayacak.’ Dedi tekrar.

‘Ne?’

‘Hiçbir şey.’ cevapladı Yixing.

Aniden Bayan Wu içeri dalarak ikisini şoka sokup ayağa kalkmalarına neden oldu.  Bayan Wu onlara gülümsedi ve yürüdü.

‘Sanırım sizi rahatsız ettim.’ Dedi yüzünde bir gülümsemeyle ve ekledi. ‘Üzgünüm.’

‘Hayır, hayır. Bir şey yapmıyorduk.’ Açıklamayı denedi Wufan.

‘Sorun değil. Ama aslında evlilik hakkında konuşmak istiyordum.’

İki adam da Bayan Wu’nun açıklamasını dinledikten sonra kalakaldı.

‘Ne?’ Yixing tekrar sordu.

‘Evet, evliliği diyorum. Uygun bir tarih araştırdım ve büyükannesiyle de konuştuktan sonra bir sonra olmasına karar verdik.’ Dedi Bayan Wu neşeyle. Oğlunun düğününü ayarlamak konusu gençliğinden beridir hayali olduğundan heyecanlıydı.

‘İyi de mama neden bu kadar erken?’ Wufan annesinin fikrini değiştirmeyi denedi.

‘Wufan, eğer bana kalsa sizi bu hafta evlendireceğim ve ayrıca bir sonraki ay çok meşgul olacaksın.’

Yixing şimdi başka bir bilmeceyle kalmıştı. Başka bir şey düşünemedi. Wufan ile evlenmeyi hiç düşünmemişti ki.

‘Yani Yixing ailene her şeyin tamam olduğunu söyle. Bu hafta sonu düpün terzisi ve tasarlayıcısına gideceğiz. Randevu aldım. Unutma tamam?’ diye ekledi ve ofisten ayrıldı.

Bayan Wu gittikten sonra Yixing kanepeye yürüdü ve derin bir iç çekerek oturdu.

‘Ne yapacağız Wufan?’ dedi Yixing endişeyle.

‘Bilmiyorum. Annemin bu kadar heyecanlı olacağını hiç düşünmemiştim.’ Dedi ve o da kanepeye oturdu.

‘Biz evlenemeyiz.’

Wufan hala genç olanı görmezden gelerek ne yapması gerektiğini düşünüyordu.

‘Ne olursa olsun, evlenemeyiz.’ Ciddi bir ses tonuyla tekrarladı Yixing.

‘Neden olmasın?’ sordu Wufan.

‘Ne? Neden? Amacını unuttun sanırım ama Seohyun…? Kız arkadaşını unuttun mu?’ Yixing dehşetle dedi.

Yixing haklıydı. Seohyun’u düşünmüyordu bile. Evet, onunla evlenmek istemişti ama onlar bir araya geleli uzun bir süre geçmişti ve artık nadiren onu düşünüyordu. Ve annesi evlilik hakkında konuştuğunda bile Seohyun’u düşünmemişti. Endişeliydi çünkü planlarında bu yoktu ve annesinin böyle olacağını hiç beklemiyordu.

Wufan derin düşüncelerinden çıktı ve saatine baktı.

‘Evet gidelim. Saat 17.30 olmuş. Seni bırakacağım.’

Yolculuk sessiz ve asık suratlarla devam etti. İkisi de evlilik hakkında kaygılıydı.


‘Niye burada durdun? Sahilde yürümek ya da günbatımını izlemek için mi?’ Wufan aniden sahilde durunca, Yixing merakla sordu.

‘Xing, beni dinle.’

Yixing, Wufan’ın sert sesiyle sarsıldı. Hala gözleri direksiyonda olan sarışına baktı.

‘Bilmiyorum… Belki bu çılgınca veya gülünç gelecek ama…. Hadi evlenelim.’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder