Sayfalar
▼
20 Kasım 2013 Çarşamba
Project Partners - 2. Parça
Myun-
Kyungsoo takım antremanını huşu içinde izledi. Asla atletik olmamıştı, tüm spor genleri erkek kardeşine verilmiş gibi gözüküyordu. Açıkça söylemek gerekirse, hiçbir zaman sporla ilgilenmemişti. Mutfakta kalıp ailesi için yemek hazırlamayı tercih ederdi. Kendine engel olamayıp karşısındaki erkeklerin spor kabiliyetlerini kıskanmıştı.
Gözleri en çok Kai'ın üzerindeydi. Topa odaklanışı ilgisini çekmişti. Görevine nasıl bu kadar odaklanabilirdi? T-shirtünün vücudunu çok iyi kucaklayışını not etti, güçlü vücut yapısını gösteriyordu.
Antreman bittiğinde erkek kardeşi hızla yürüyerek yanına geldi.
" Ne yapıyorsun burada? " diye sordu Joonmyeon hızla nefes alarak.
" Kai evine gelmemi istedi, böylece bir proje üzerinde birlikte çalışabiliriz. " Kyungsoo gülümsedi. Erkek kardeşini seviyordu, tek arkadaşıydı. Asla onu acıtmazdı.
" Bunu yapmak istediğinden emin misin? " diye sordu Joonmyeon endişeyle.
" Onun bana zarar vereceğini düşünmüyorum. " Kyungsoo omuzlarını silkti.
" Kai'ın yapmayacağını biliyorum. " Joonmyeon arkada sohbet eden çocuklara baktı. " Endişelendiğim şey diğerleri. "
" Önemli değil, buna alıştım. " dedi Kyungsoo sessizce başını eğerek. Tekrardan gözyaşlarının döküleceğinden korkuyordu. İtiraf etmekten nefret ederdi, ama asla bu acıya alışamamıştı. Fiziksel olarak da duygusal olarak da. Fakat bunu Joonmyeon'a göstermeye cesareti yoktu.
" İyi, annem ve babama haber vereceğim. " Joonmyeon geri dönüp arkadaşlarına katılmadan önce iç çekti.
Birkaç dakika sonra Kai Kyungsoo'ya koştu. Çoktan okul üniformasını giymişti, şık ve temiz gözüküyordu.
" Hazır mısın? " Gülümseyerek Kyungsoo'ya sordu, cevap alarak bir baş sallaması elde etti.
İkili sessizlik içinde Kai'ın evinin yönüne doğru yürümeye başladılar. Kai'ın onu herhangi bir anda tekmelemesini veya otobüsün önüne fırlatacağını düşünüp korkmasına engel olamadı. Ama hiçbir kaza olmadan gidileceği yere ulaştılar.
Kai kapıyı açtığında Kyungsoo önlük giymiş bir kadın tarafından gülümsemeyle karşılandı. Kendisini Kai'ın annesi olarak tanıtıp onları içeri davet etti.
" Seni hiç etrafta görmemiştim, Jongin'in yeni arkadaşı mısın? " diye sordu Bayan.Kim Kyungsoo ve o mutfakta tek başlarına kaldığında. Kai proje için ihtiyaç duyulan malzemeleri getirmek için üst kata çıkmıştı.
" Biz sadece proje partneriyiz. " diye açıkladı Kyungsoo kadının patatesi kesen ellerine bakarak. Ellerinin yaptığı en ufak bir harekete hayran kalmıştı, kesişler çok mükemmel gerçekleşiyordu. Bayan.Kim ellerinin üzerindeki bakışları fark etti ve kıkırdadı.
" Sanırım yemek yapmaktan hoşlanıyorsun? "
" Evde çok yaparım. " dedi Kyungsoo, yanakları utançtan parlak bir kırmızıya dönmüştü.
" Jongin ve sen gerçekten yakın arkadaş olmalısınız, ona yemek yapmayı öğretmelisin. Mutfak işlerinde ondan asla yardım alamıyorum. " diyerek sebzeleri kesmeye devam ederken güldü.
" Kyungsoo! Hadi oturma odasında çalışalım! " Kai kapıdan kafasını çıkararak konuşmayı kesti. Kyungsoo annesinden özür diledi ve Kai'ı oturma odasına kadar takip etti.
" Eğer seni sıktıysa kusura bakma. " dedi Kai boynunun arkasını kaşıyarak. İkili kanepeye oturdular, Kai'ın laptopu önlerinde araştırma yapmak için yerleştirilmişti. Konuya karar verdiklerinde Kyungsoo bilgi edinmek için laptopu kullandı, Kai elinde bir deftere önemli noktaları yazdı.
" Bugünlük yeterince çalıştığımızı düşünüyor musun? " diye sordu Kai, Kyungsoo'nun beşinci kez esnediğini gördüğünde. " Çoktan tamamen dolmuş iki sayfa var elimde. "
" Sanırım bugünlük bitirebiliriz. " diyerek katıldı Kyungsoo, sessizce daha çok kalabilmeyi umuyordu.
" Birazdan akşam yemeği yiyeceğiz, bizimle yemelisin. " Kyungsoo'nun kalbi küt küt attı bu fikri duyunca. Küçük bir gülümsemeyle ona katıldı.
" Uhm, sadece annenle mi yaşıyorsun.. yoksa? " diye sordu Kyungsoo dikkatlice etrafta hiçbir adamdan bir iz görmediğinde.
" Evet, ben babamı bilmeyerek doğdum. " Kai omuzlarını silkti. " Peki ya sen? "
" Benim ailem birlikte ve birbirlerini seviyorlar. " diye cevapladı Kyungsoo.
Orada öylece oturup kucaklarına baktıklarında aralarına bir sessizlik çöktü.
Kyungsoo Kim Jongin'in evinde olup az önce onunla bir konuşma gerçekleştirdiği gerçeği üzerine kendine engel olamayıp kızardı.
" Bunun nasıl altından kalkıyorsun? " Kai sonunda aklında birkaç süredir yer alan şeyi sordu. Kyungsoo'nun neyi kastettiğini tam olarak anladığını biliyordu. Bundan bahsettiğinde yüzündeki gülümsenin kayboluşunu fark etti.
" Aslında bunu kaldıramıyorum.. muhtemelen sen fark ettin. " Kyungsoo sahte bir gülüş bıraktı. Bunun hakkında diğer insanlarla konuşmaktan nefret ederdi. Neden ona başka bir şekilde bakılmak zorundaydı?
" Neden Joonmyun zorbalıkları durdurmuyor? "
" Eğer benim için ayağa kalkarsa o da seçilecek. Eğer ona olmaması gereken şey olduğunda bununla yüzleşirsem bu benim için bencilce olur. "
Bunu kastetti. Bunu gerçekten kastetti. Bencil olmayı ve kardeşinin baskıyı kendisi için çekmesini istemedi. Ama her zaman bir kişinin kendisi için ayağa kalkmasını istemişti. Herhangi biri. Kim olduğu önemli değildi, sadece biri. Yanağına gelecek yumruğu durduracak biri. Midesine gelen tekmeleyici ayakları durduracak biri. " İbne. " sözcüğü bulunduğu yöne doğru fırlatıldığında " Kapa çeneni. " diye bağıracak biri.
" Sen inanılmaz bir insansın, bunu biliyor muydun? " Kai Kyungsoo'ya kıkırdadı. " Herkesten daha fazla acı çekmene rağmen kendinden çok insanları düşünüyorsun. "
" Bu ödemek zorunda olduğum bir bedel. "
Yalan. Hepsi yalandı. O bunu hak etmiyordu.. ve bunu biliyordu. Ama birisinin yüzüne karşı söyleyecek gücü yoktu. Bundan yorulduğunu ve hasta olduğunu haykıramıyordu.
" Çocuklar, yemek hazır! " Bayan.Kim onları mutfağa çağırdı.
Lezzetli yemeği yedikten sonra Kyungsoo veda edip midesindeki kelebek istilasıyla evden ayrıldı.
Ertesi gün Kai projelerine devam etmek için Joonmyunla birlikte Kyungsoo'nun evine gitti.
" Suho, kardeşin özel biri, değil mi? " diye sordu Kai yürürlerken.
" Bak, eğer onunla eğlenmek istiyorsan bunu benim yüzüme karşı söyleme Şu ana kadar kimseyi yumruklamamış olabilirim, ama şu ana kadar.. " Joonmyun dişlerinin arasından hırladı.
" O anlamda söylemiyorum, o gerçekten ilgi çekici. " Kai kıkırdadı.
" Ona tuhaf demeye mi çalışıyorsun? "
" Hâla nasıl kırılmış olmadığını anlamıyorum, dün hayatı hakkında çok mutlu görünüyordu. Eğer onun yerinde olmuş olsaydım okulu değiştirmiş olurdum veya başka bir şeyler.. "
" Onun yerinde değilsin. "
" O kâseyi nasıl bu kadar hızlıca bitirebiliyorsun? " Kyungsoo kocaman gözlerle boş tabağa bakarak sordu.
" Lezzetli yemekler için büyük bir iştaha sahibim. " Kai gülerek dudaklarını yaladı. Kyungsoo kızararak kucağına baktı.
İkili Kai açıkmış olduğunu belirttiğinde ders çalışma arası vermişlerdi.
" Televizyon izleyebilirsin, ben bulaşıkları yıkayacağım, kirli tabaklar yığınlaştığında nefret ediyorum. " dedi Kyungsoo.
" Tamam. " diyerek güldü Kai, tüm öğleni geçirmiş oldukları oturma odasına geri döndü. Joonmyun'u koltukta oturmuş direkmen kendisine bakarken buldu.
" Ne yapıyorsun sen? " diye sordu ciddi bir biçimde Joonmyun.
" Ne demeye çalışıyorsun? " diye sordu Kai şaşkınca. " .. Sadece yemek yedim.. "
" Kyungsoo'ya karşı iyi olmaya başladın. "
" Ne hakkında konuşuyorsun, ben sadece arkadaşça davranıyorum. "
" Sana göre arkadaşça.. o zavallı çocuk 7.sınıftan beri hiçbir arkadaşa sahip değil. Onun " İyi " nin ne anlama ne geldiğini bildiğini mi sanıyorsun? Bildiği tek şeyler " Aşağılayıcılık ve kabalık. " Senden hoşlandığını söyleyemez misin? Seninle zaman geçirmenin onu dünyanın en mutlu insanı yaptığını söyleyemez misin? Dünyadaki en zavallı insan olmasına rağmen hem de? "
Kai ne diyeceğini bilemedi. Eğer o küçük saplantıyı fark etmediğini söylese yalan olurdu, bunu kendisi mi başlatmıştı? Açık mutfak kapısının içinden Kyungsoo'ya bakmak için arkasını döndü. Kyungsoo'nun yüzünden ayrılmayan o küçük gülümsemeyi fark etti. Ciddi şekilde duran Joonmyuna'a geri döndü, kafasındaki karışıklığı yerine yerleştirebilmek için çantasını kapıp evi terk etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder