Sayfalar
▼
18 Ekim 2013 Cuma
Zıt Kutupların Çekimi | 8. Bölüm
Çeviren: -Churrimy
Zıt Kutupların Çekimi | 8. Bölüm
Baekhyun şimdi yatağındaydı, bir top gibi kıvrılmış kendi kendine ağlıyordu. Chanyeol’la yaptıklarından beri birkaç gün geçmişti, ve Chanyeol’dan gelen bütün aramaları, mesajları görmezden geliyordu. Bunun onu incittiğini biliyordu, ama düşünmeye ihtiyacı vardı. Seksten pişman olmuştu, ama aynı zamanda bu kişinin Chanyeol olmasına sevinmişti. Bekaretinin geri gelmesini dilediğinde Chanyeol’un muhtemelen incineceğini biliyordu. Baekhyun’un şimdi konuşmak için birine ihtiyacı vardı, ama artık yapamayacağını biliyordu. Bu tür konuşmaları yapabileceği bütün arkadaşlarını kaybetmişti.
Baekhyun ayağa kalktı, alt kata inmek için yavaşça merdivenlere yürüdü. Kapıdan çıktı ve yağmurda yürümeye başladı. Aylardır gitmediği bir evin önünde durdu. Gözyaşları yanaklarından aşağı akıyordu, ve sızlanıyorduç
Sadece Kyungsoo’nun onu anlayıp, affedeceğini umuyordu.
Terkettiği arkadaşından özür dileyecekti. Yavaşça kapıyı tıkladı. Gecenin geç saatiydi ama Kyungsoo’nun uyanık olacağını biliyordu.
Kapı açıldı ve Kyungsoo kollarını kavuşturmuş bir vaziyette ona baktı. “Evet?”
“B-Ben üzg-“
“Bunun için birazcık geç.”
“Ama ben-“
“Duymak istemiyorum Baekhyun. Biliyorsun, eğer ben sana böyle gelseydim umursamazdın.”
“Ama Kyungs-“ Baekhyun ağlamaya başladı.
“Sus Baekhyun. Dersini alman gerek. Şimdi, eve git ve istediğin kadar ağla. Benim sana ihtiyacım olduğunda sen yanımda yoktun, ve senin bana ihtiyacın olduğunda da ben yanında olmayacağım.” Dedi Kyungsoo kapıyı Baekhyun’un suratına kapatarak.
Baekhyun daha fazla gözyaşlarına boğuldu, yavaşça ayağa kalktı ve evine geri döndü. Telefonu aldı ve Chanyeol’u aradı. Ama telefonunu açmıyordu.
Baekhyun basamaklara oturdu. Sonra evinin önünde bir araba durdu. İçinden çıkan kişi Chanyeol’du. Baekhyun hızlıca ayağa kalktı ve ona koşarak kollarını sardı. “S-Seni görmezden geldiğim için özür dilerim… Özür dilerim…”
Chanyeol da kollarını ona sardı. “S-Sorun değil…”
“Beni evine götür, ailem beni şu an seninle görürlerse beni öldürürler.”
Chanyeol kafa salladı.
~
“V-Ve şimdi, benimle artık konuşmuyor bile. Ondan her şey için özür dilemeye çalıştım. Şu an benden nefret ediyor, gerçekten nefret ediyor. Sadece laftan ibaret olduğunu düşünmüştüm, ama yanılmışım… Çok, çok yanılmışım.” Dedi Baekhyun kafasını Chanyeol’un kucağına koymuş uzanırken.
Chanyeol dinlerken elleriyle Baekhyun’un saçlarını okşuyordu.
“S-sadece biraz düşünmek için zamana ihtiyacım vardı Chanyeol. Bu yüzden geçtiğimiz birkaç günde aramalarını cevaplamadım. Aileme evleninceye kadar bekaretimi koruyacağıma dair söz vermiştim ve seninle yaptıktan sonra kendimi bok gibi hissettim. Evlenmekle alakam bile yoktu. Ben sadece- Ben sadece şu an yüksek bir yerden düşmek istiyorum, ya da kendimi öldürmek.”
Chanyeol’un gözleri büyüdü. “B-böyle konuşma Baekhyun.”
“A-Ama bu gerçek… Kendimi öldürmek ist-“
Chanyeol Baekhyun’u üzerinden itti ve bir şey söylemeden odadan çıktı. Bunun üzerine Baekhyun ayağa kalktı. “C-Chanyeol?” …..Hiç cevap yoktu. “Chanyeollie…? Ben üzgünüm… Gerçekten… Nerdesin…?”
Chanyeol lavabodan çıktı ve aralarındaki mesafeyi koruyarak Baekhyun’a baktı. “Sanırım ayrılmamız gerek.”
Baekhyun’un gözleri büyüdü. “N-ne?! Hadi ama Chanyeol… Lütfen…” dedi Baekhyun ona yaklaşarak. “Ben-Ben-“
“İnsanlar bunu yaparken katlanamıyorum, dayanamıyorum. Böyle insanların yanında bulunamıyorum. Sadece… Yapamıyorum. Üzgünüm. Gerçekten üzgünüm. Sadece… git. Ben- Ben ben yapamıyorum.”
“Ama Chanyeol-“
“Sadece git, lütfen.” Dedi Chanyeol kulaklarını kapatıp odasına giderken. Ve kapıyı çarptı.
~
Baekhyun bodrumda uzanmış ağlıyordu. Gerçekten hangi aptalca şeyin üzerine Chanyeol’un ondan ayrıldığını anlayamıyordu. Korkunç hissediyordu, gerçekten ölecek gibiydi. Şimdi kimsesi olmadığından kalbi çok fazla acı içindeydi. O kadar.
Baekhyun ‘artık yeter’ diye düşündü ve yanlış şeyi yapmaya karar verdi. Ayağa kalktı, üst kata gitti ve ön kapıdan dışarı çıktı.
Bir süre sonra, Baekhyun bir gay kulübündeydi. Karşısındaki adama içeri girebilmek için şirin hareketler yaparak yalvarıyordu. Stresinden kurtulmalı, ve bu dünyadan bir süreliğine uzaklaşmalıydı. Çok fazla eyeliner sürmüş ve kendini büyük göstermeye çalışmıştı. Gerçekten bunu yaptığına inanamıyordu. Sonra barmenin yanına gitti. “Koca bir bardak votka lütfen…” dedi ellerine bakarak.
“Kaç yaşındasın?”
“2-2-2…2. 22.” Dedi Baekhyun ellerine bakmayı sürdürerek.
“Emin misin? Gerçekten genç gösteriyorsun?”
“Herkes öyle söylüyor. Sadece ver… lütfen.”
“Pekala.” Adam geri gitti ve şişeyi açtı.
“B-bekle, tüm şişeyi alabilir miyim?”
“Tamam, ama tamamını bir saatten önce içme, kötü şeylere sebep olabilir.” Dedi adam ve votka şişesini Baekhyun’un eline tutuşturdu.
Baekhyun hafifçe gülümseyip ona göz kırptı. “Teşekkür ederim. Bir de kadeh alabilir miyim?”
“Tabii.” Adam bu sefer bir bardak uzattı ve gülümsedi. “Keyfine bak.”
Baekhyun bir yer bulup oturana kadar etrafta dolaştı. Sonra kadehine biraz votka koydu. İçmeden önce derin bir iç çekti.
Henüz 5 dakika geçmemişti ki, tüm oda Baekhyun’un etrafında dönmeye başladı. Ayağa kalkınca kendine sırıttı. Neredeyse düşüyordu. Sarhoştu, ve buna bayılıyordu. Sonra votka şişesini ve kadehi yere düşürüp buna gülmeye başladı.
Yavaşça kalabalığın içine girip çılgınca dans etmeye başladı. Farklı adamlar da onunla dans ediyorlardı. Daha olgun adamlar. Yanında bile olmaması gereken adamlar.
Baekhyun bir süre sonra kulüpte bir masanın üstüne zıpladı ve orda dans etmeye başladı. Zorlu bir sarhoştu, ayıkken asla yapmayacağı şeyleri yapardı.
Birkaç saat parti yaptıktan sonra Baekhyun sarhoş olmasına ve etrafını net görememesine rağmen eve doğru gidiyordu. Sonra aniden biri kolunu tuttu. “Oh. Eve yalnız gitmiyorsun, değil mi?”
Baekhyun kafa salladı. “E-Eveeeeeeet. Gidiyorum. Eveeee gitmeliiiiyim… Uy-uyumak… İçin.”
“Hayır, eve yalnız gitmiyorsun.”
“B-Beni eve mi g-götüreceksin?”
“Evet, ama benimle kulübe geri dön, birkaç şeyi halletmem gerek.”
“T-Tamam.” Dedi Baekhyun adam onu sürüklerken. Kıkırdamaya devam etti.
~
Baekhyun arka taraflarda bir odada yatağın üstünde oturmuş adamın ona teklif ettiği sigarayı içiyordu. Hala sarhıştu, çünkü gülmeye başlıyordu. Adam odaya geri döndü. “Kaç yaşındasın?”
“22.” Dedi Baekhyun sigarasına bakarak.
“Bana doğruyu söyle.”
“Tamam, taaaamaaam peki. 16.” Dedi bu sefer kıkırdayarak.
Adam yatağa doğru gelmeye başladı. “Yani, sadece küçük bir gençsin öyle mi?”
Baekhyun kafa salladı. “Sen kaaç yaşındasııın?”
“34.”
“Ohh büyüksün.”
“Biliyorum.” Dedi adam yaklaşarak. Baekhyun’un tişörtünü yavaşça kaldırmaya başladı. Baekhyun adamın eline vurdu. “B-bana dokunma. B-beni eve götüüüüüür.” Dedikten sonra ayağa kalkmaya çalıştı, ama adam onu yatağa geri itti. “S-sadece seni birazcık hissetmeme izin ver..”
“H-hayır.” Dedi Baekhyun hızlıca. “L-lütfen.. Ben 16 yaşındayım..”
“Ve, zaten ben de bunu sevdim.”
Birkaç dakika sonra adam ona kötü bir şekilde dokunuyordu. Kapı uçarak açıldı ve içeri Suho’nun arkadaşı Lay geld.
Adam sıçradı ve ikisine baktı. “Ona dokunmuyordum.”
Baekhyun yatakta ağlıyordu. Pantolonu ise yerdeydi.
Bu Lay’i çok kızdırmıştı.
~
“S-s-s-suhoo’ya söyleme… Lütfeeeeeen.” Dedi Baekhyun hala sarhoşken, ama ayıkmış gibi davranmaya çalışıyordu.
“Seni apartmanıma geri götürüyorum, Suho da orada.”
“O- o beni bu şekilde gör-görmemeli.”
Lay apartmanın önünde arabasını durdurdu ve indi. Kapıyı kapatarak Baekhyun’un kapısına gitti. Kapıyı onun için açarak Baekhyun’u kaldırdı. Ardından kapıyı kitledi. Onu apartmana kadar taşıdı.
“Benim orada olduğumu n-nereden biliyorduuuun?”
“Bir arkadaş bana mesaj attı, ve Suho’ya söylemedim. Onu uyuyakalmış bir şekilde bıraktım.”
“N-neden uyuyooor?”
Lay bunu cevaplamadı.
~
Ertesi gün, Baekhyun korkunç bir baş ağrısıyla uyandı. İç çekti ve yavaşça oturdu. Etrafına baktı, burayı hatırlamıyordu. Sonra geçen gece ne olduğunu hatırlayıp gözyaşlarına boğuldu. Yatağından kalktı ve diğer yatak odasının kapısına doğru ilerledi. Çünkü Suho’yu görmek istiyordu. İçeriyi hafifçe gözetledi. Lay’in kollarının Suho’ya sarmış olduğunu ve Suho’nun da kafasını Lay’in göğsüne yasladığını gördü.
Gözleri büyüdü, geri çıktı.
“Onun Taeyeon’la çıktığını sanıyordum…”
Telefonunu aramaya başladı ve şaşırtıcı bir şekilde, hala ceketinin cebindeydi. Onu aldı ve baktı, Chanyeol’dan bir mesaj bile yoktu. Tekrar ağlamaya başladı, koltuğa oturdu.
“Her şey daha kötü olabilir miydi?”
~
Suho Baekhyun’un ne kadar kötü olduğunu anladığı için onu eve götürmüştü, böylece banyo yapabilir ve ağrı kesicilerini alabilirdi. Sonra ona geri döneceğini söyledi ve dışarı çıktı.
Baekhyun korkunç hissediyordu. Şu an felaket derecede bir arkadaşa ihtiyacı vardı, terk edilmişti ve yine aynı gece yaşlı bir adam tarafından dokunulmuştu.
Baekhyun ağlarken tekrar denemeye karar verdi. Kyungsoo’nun evinin kapısını tıklattı. Üst kıyafetinin kapşonu kafasındaydı ve kollarını kendisine sarmıştı.
Kapı açıldı ve siniri bozulmuş bir yüz ifadesiyle Kyungsoo çıktı. “Ne. İstiyorsun?”
“Şu an… Felaket şekilde.. Bi- Bir arkadaşa ihtiyacım var.”
“Chanyeol yok mu?” dedi Kyungsoo gözlerini yuvarlayarak.
Baekhyun kafasını salladı ve daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı.
Kyungsoo önce ona baktı, ardından gözlerini kaçırdı ve tekrar ona baktı. Dudaklarını ısırdı. “P-peki. İçeri gel.”
Baekhyun sıcacık bir sarılma için kollarını hızlıca sıkıca Kyungsoo’ya sardı. “T-teşekkür ederim…”
Kyungsoo iç geçirdi. “…Ö-önemli değil…”
5 dakika sonra Baekhyun Kyungsoo’nun omzunda ağlıyordu. “V-ve sonra benimle ayrıldı, ve- ve ben de aptalca davranmaya karar verdim… V-ve … Sonra… Ve sonra, bir kulübe gittim… Aptalca davrandım… Ve sarhoş oldum… Ve çıldırdım… Sonra oradan ayrılmak istedim ve-ve o adam y-yanıma geldi, ve de-ded-dedi ki beni eve götürecekmiş… A-ama sonra, be-beni bir odaya getirdi, ve sigara teklif etti. Ben de al-aldım ve i-içtim. Sonra b-bana kötü şeyler yaptı… Kyungsoo… Bana dokundu… K-kötü şekilde… B-ben aynı gün içerisinde t-terkedilip taciz edildiğime inanamıyorum.” Baekhyun’un ağlaması şiddetlendi.
Kyungsoo kollarını sıkıca ona sardı, ama arkadaşça bir şekilde. “Biliyorsun Baekhyun, bunların hepsinin, sana hayatında kötü arkadaşlar yerine iyi arkadaşlara sahip olman gerektiği için ve şu an yaptığın gibi kötü şeyler yapmaman gerektiğini göstermek için başına geldiğini düşünüyorum. Baekhyun, gözlerimin önünde senin değiştiğini gördüm. Uzun bir süre senden hoşlanmasam da, yine de bu kadar değiştiğini gördüğüm için ağlıyordum. Ve Chanyeol, sanırım senden neden ayrıldığını biliyorum. Çünkü eskiden sevdiği biri vardı, ama onu uyarmadan yıllar önce intihar etti. Bu onun ilk uzun ilişkisiydi ve onda derin etkiler bırakmıştı. Sanırım ikinci uzun ilişkisinin de aynı şekilde olmasından korktu ve önceki sefer olduğu gibi incinmemek için ayrıldı. Aslında bütün bu kötü şeyleri ailesinden dolayı yaptığını biliyorum.”
“B-ben onu tekrar görmeliyim… Ve özür dilemeliyim… Bunların hiçbirini… Bilmiyordum… Ve, ü-üzgünüm Kyungsoo… Gerçekten…” dedi Baekhyun yere bakarak.
“Seninle arkadaş olmasak bile seni a-affedebilir miyim bilmiyorum Baekhyun.”
“N-neden olmasın?”
“Çünkü tekrar terk edebilirsin.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder