Çeviren: Uniwlight~
Evim...
6.BÖLÜM “Lanet Olsun Kai”
Altı ay
En son Chanyeolle konuştuğundan beri altı ay
En son Chanyeolu yakından göreli altı ay
Kyungsoo ve Kris resmi olduğundan beri altı ay
“O nasıl, Kai ?” sordu Kyungsoo, alt dudak dişler arasında.
İç geçirdi Kai , geriye yaslanıp kahvesinden bir yudum alırken
“Mutlu olman için onun tam bir sevinç yumağı olduğunu söylememi ister misin?” sordu Kai, yarı alay yarı ciddiyetle.
“Kai.” çattı kaşlarını Kyungsoo. “Lütfen ?”
“Peki” dedi Kai kısaca. “Ama onun hakkında bilgi toplamandan hoşlanmadığını biliyorsun.”
“Biliyorum ama onun için endişelenmeden edemiyorum.” sızlandı Kyungsoo. Kai homurdandı.
“Lanet olsun o çöktü, Kyung.” çıkıştı Kai. “Duymak istediğin bu mu ? Daha iyi oldun mu ?”
Kyung korktu, minik kırgın hyungunu görünce ifadesi yumuşadı Kainin.
“Bak, onu sadece yalnız bırakmalısın.” dedi Kai “Üstesinden gelecektir, yani üstesinden gelene kadar sadece .. lanet olsun neden ben de bu işin içindeyim?”
Kai elini yüzünde gezdirdi.
“Şu velet ben Krisle senin aranı yapmadan önce sana karşı hissettiklerinin küçücük bir kısmını bile gösterseydi , şimdi böyle lanet bir problemimiz olmazdı.” bağırdı.
“Senin hatan değil , Kai.” iç geçirdi Kyungsoo. “Ona daha önceden söyleyebilirdim ama Baekhyunla o kadar ilgiliydi ki bunun için düşünmedim bile.”
Kai sıkıntıyla yanaklarını şişirdi.
“Kes şunu , Kyung” dedi düz bir sesle. “Kendini suçlaman bir işe yaramıyor. Onunla konuşmayı denedin mi ?”
“Hayır.” Kyungsoo başını salladı. “Taşındığından beri tek gördüğüm zaman perşembe günü bizim koridordan geçerk- err , bugün.”
Kai gözlerini kırpıştırdı.
“Öyleyse git ve konuş onunla.” dedi Kai, sanki gayet açık bir şeymiş gibi.
“Sanki bunu daha önce düşünmemişim gibi.” Kyungsoo gözlerini devirdi. “Ama artık programını bile bilmiyorum ya da nerde yaşadığını, ne yapmam gerekiyor ?”
Kai burnunun köprüsünü sıktı hafifçe, sabit bir şekilde.
Kyungsoo zıpladı, Kai telefonunu çıkartıp dakikada bir mil hızla tuşlara basarken.
“Görev: Baş Belasını Geri Getirme Aktif!” Kai sırıttı deli gibi. Kyungsoo konuşmak için ağzını açtığında elini kaldırdı.
“Bekle bekle.” dedi heyecanla. Beş dakika kadar tamamen sessizlik içinde beklediler, büyük olan ne zaman ne olduğunu sormaya çalışsa Kai onu susturuyordu.
“Geldi !” Kai bağırdı, telefon biplediğinde açarak
“Nolduğunu söylemeyi düşünüyor musun ?” sordu Kyungsoo, rahatsızlıkla.Kai kaşlarını oynattı.
“Tek yapman gereken bu adrese gitmek.” Kai okudu ve Kyung kendi telefonuna yazdı. “saat 3te. Net.”
“Yani kaçıyorum (dersten) ?”
“Kaçıyorsun.” doğruladı Kai.
“Kimin mekanı bu ?” sordu Kyungsoo , tanıdık gelen adrese kaşlarını çatarak.Kai soruyu geçiştirdi.
“Öğreneceksin. Ve daha sonra ya bana teşekkür edeceksin ya da beni öldüreceksin” Kai gizemli bir şekilde güldüğünde Kyungsoo daha da gerildi.
“Hangi akla hizmet yine uyduysam bu çocuğa?”mırıldandı Kyungsoo kendini birinin kapısının önünde bulduğunda.
Telefonu biplediğinde çıkarttı. Kaiydi.
K: Kapıyı çal Kyung !
Kyungsoonun gözleri büyüdü , cevap yazmadan önce etrafa bir göz attı.
KS: Beni buraya kadar takip mi ettin ?
K: Hayır . Sadece kapıyı çalmadan önce 20 dk veya bir gün arası bir süre bekleyeceğini bilecek kadar iyi tanıyorum seni.YAP.ŞUNU.
KS: Eğer biri beni içeri sürükleyip öldürürse , Krisin , seni çöp yığınına çevirip denize atmasını sağlarım. Bilginize.
K: O tapılası paketinin içinde sen bir şeytansın. İyi olucaksın. Güven bana. Ama muhtemelen benden nefret edeceksin. Evet hoşça kal.
Kyungsoo iç geçirdi ve kapıyı süzdükten sonra çalmak için elini kaldırdı.
Kapı açıldı
Kyungsoo küçük bir kız gibi çığlık atabilirdi.
Kimsenin bilmesine gerek yok tabi.
“Lane- Kyungsoo?
Kyungsoo gözlerini kırptı.
“Chanyeol?”
İlk bakışta Chanyeol altı ayda hiç değişmemişti. Ama Kyungsoo biliyordu, herşeyi görmüştü.
Chanyeolun gözleri ışıl ışıl olmalıydı , nerdeyse ölü gibilerdi.
Daha soluk daha inceydi. Çok yorgun ve üzgün gözüküyordu.
“Chanyeol.” mırıldandı Kyungsoo.Her detayı not ederek.
Uzunun yüzü şaşkından üzgüne üzgünden boş bir ifadeye hızla değişince Kyungsoonun başı döndü.
“Burda ne işin var ?” sordu Chanyeol soğuk bir sesle. “Kai nerde ?”
“O gerizekalı !” Kyungsoo tısladı neden ona kızgın olacağını farkettiğinde.
“Gitsen iyi olacak.” dedi Chanyeol, sesi kısık ama hala buz gibi. “Erkek arkadaşın burda olmandan hoşlanmayacaktır.”
“Kapa çeneni o benim bakıcım değil!” çıkıştı Kyungsoo birden, yorulmuştu artık bundan. Chanyeol sessiz kaldı. Kyungsoo sinirliyken konuşmamanın daha iyi olduğunu bilerek.
“Şu geçtiğimiz aylarda beni ne siktiğimin sorunlarıyla karşı karşıya koyduğunun farkında mısın ?” tısladı Kyungsoo. Yaşlar göz pınarına akın ederken. “Ölmüş olabilirdin, Chanyeol. Sensizken bu kadar boş.”
Chanyeol gözlerini kaçırdı.
“Yapamazdım, Kyungsoo.” geri çıkıştı. “Senin Krisle mutlu oluşunu izleyemezdim.Biliyorum.” vurgalamak istercesine Kyungsooya baktı , küçük olan ağzını açtığında. “Seni buna maruz bıraktım , ama buna geldiğinde ben senin kadar güçlü değilim.”
Kyungsoo gözlerini sildi sertçe.
“Beni içeri alacak mısın yoksa bütün akşam burda mı dikileyim ?” pufladı sabırsızca. Chanyeolun dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı , kenara çekilip küçük olana yolu açarken.
“Seni özlüyorum, Chanyeol.” fısıldadı Kyungsoo oturduklarında.
“Evet” mırıldandı Chanyeol ellerine bakarak.
Garip bir sessizlik yayıldı aralarına.
“Bir şeyi anlamalıyım , Chanyeol.” dedi Kyungsoo ani bir hareketle oturduğu yerden kalkarak.
“Ne?” Chanyeol yukarı baktı, Kyungsoo kendine yürüyüp önünde dikildiğinde. Gerildi , Kyungsoo yakına eğildi ve tereddütle ellerini Chanyeolun omzuna yerleştirdi.
“Kyungsoo.” mırıldandı Chanyeol. “Bunu bana yapma.”
“Lütfen...Bilmeye ihtiyacım var...” Kyungsoo fısıldadı, dudaklarını Chanyeolunkilere bastırmadan önce.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder