Small Grey Outline Pointer

Sayfalar

21 Ekim 2013 Pazartesi

A Song We Left Unsung - 7.Bölüm



Çeviren: Phantaso



A Song We Left Unsung | 7.Bölüm

Ertesi sabah uyandığında Baekhyun nerede olduğunu unutmuştu. Önceki gece olanları rüyadan ibaret sanıyordu. Biraz garip, acılı ama zevkli bir rüya.

Binanın dışında bir yerde bir trenin geçtiğini görünce, gerçeğe geri döndü. ‘Rüya’ olan güzel çıplak çocuk yanında huzur içinde uyuyordu.

‘Oh, doğru.’

Baekhyun aşağı baktı ve çıplak olduğunu fark etti. Çarşafı üzerine çekti ve iç çamaşırını bulmak için odada parmaklarının ucunda dolanmaya başladı.


Chanyeol yatakta kıpırdanmaya başladı. Gözlerini açtı ve başını kaldırıp Baekhyun’dan tarafa gözlerini kırpıştırarak baktı.

“Baek?”

Baekhyun şaşkınlıkla durdu ve ona sarılı çarşaf düştü. Ne yaptığını fark edince ciyakladı ve elleriyle kendini kapatmaya çalıştı.

Chanyeol gülerek gözlerini ovuşturdu. “Neden sakladığını bilmiyorum, dün gece her şeyi gördüm zaten.”

Baekhyun iç çekti ellerinin iki yana açılmasına izin verdi. “Bilmiyorum. İnsanların önünde çırılçıplak durmaya alışkın olmadığımdandır.”

Öte yandan, fark etti ki Chanyeol, doğum günü haliyle dünyanın en normal şeyiymiş gibi yayılmış yatıyordu.

“Eh, umarım değilsindir.” Chanyeol gülümsedi. “Dünyada bu manzarayı seyreden tek kişi olmak istiyorum.”

Baekhyun kızardı ve utanarak dudağını ısırdı. Chanyeol’e doğru yürüyerek ona bir öpücük verdi.

“İstiyorsan önce sen duşa gir. Ben de sen çıkana kadar kahvaltı hazırlayacağım. Umarım krep seviyorsundur, çünkü iyi yapabildiğim tek şey.”

Baekhyun’a bir havlu verdi. “Buna sarılmak isteyebilirsin ve koridora çıkmadan önce Kai etrafta mı diye bak.”

Baekhyun minnetle başını salladı. Chanyeol geri çekilmeden önce ona bir öpücük daha verdi. Bakışları Baekhyun’un çıplak bedeninde aşağı yukarı sürüklendi ve gözlerini birkaç kez kırpıştırdı.

“Sadece birkaç zihinsel fotoğraf çekiyorum. Bana aldırma.”

Baekhyun havluyu ona fırlattığında gülmekten kırılıyordu.

***

“Peki, zevk aldın mı?” Chanyeol aniden kahvaltıyı getirirken sordu.

Baekhyun krepi kaldırıp baktı. “Neyden zevk aldım mı?”

“Yaptığımız tatlıııı aşktan.”

“Sesin aynen cinsel yırtıcı bir kuş gibi geliyor ama evet, sonuç olarak yaptım.”

“Dürüstçe?”

“Şimdiye kadar yaptığım en iyi seks.”

Chanyeol bir kaşını kaldırdı. “Şimdiye kadar yaptığın tek seks olduğunu sanıyordum.”

“…Bu nedenle varsayarak konuşuyorum.”

Chanyeol yanıttan memnun bir şekilde Baekhyun’a sırıttı.

***

Doğum gününü izleyen haftalarda, Baekhyun, Chanyeol onu ‘uyandırdığından’ beridir seks hakkında fazlasıyla farkındalık kazandığını fark etti. Düşündüğü düşünceler, gerçekten seksi olmayan düşünceler bile onun için seks bağırıyordu. Chanyeol kuru dudaklarını yaladığında bile Baekhyun çıldırıyordu.

Henüz arzularını Chanyeol’e anlatabilecek kadar rahat hissetmediğinden, sessizce bu çıkmaza katlanmayı seçti. Ne yazık ki onun sinsi erkek arkadaşı onu anlamış, kendi eğlencesi için durumu istismar etmeye başlamıştı.


Bir gece için akşam yemeğine çıktıklarında, Chanyeol aniden dondurma yemek istediğini söylemişti.

“Yarım bir inek yedin.” dedi Baekhyun. “Bir de dondurma yemen nasıl mümkün olabiliyor?”

“Herkes bilir ki tatlı için midede her zaman yer vardır.”

“Buna gerçekten inanıyor musun?”

Chanyeol, Baekhyun’un şimdiye kadar gördüğü en büyük çikolatalı dondurmayı sipariş etti. Erkek arkadaşına bir kaşık uzattı ve ama başını iki yana salladı.

“Hiç şu sözü duymadın mı? ‘Kendi başından daha büyük bir şeyi yeme.’”

Chanyeol kaşlarını çattı. “Sen istemiyor musun?”

“Hayır, çok doluyum. Sen ye.”

Chanyeol omuz silkip yemeye başladı. “Sen bilirsin. Bana daha çok kalır.”

“Burada bir şey var.”

Baekhyun’un hassas parmakları uzandı ve Chanyeol’ün dudaklarını sildi.

“Ben hallederim.” Chanyeol onun elini yakaladı. Baekhyun’u şaşırtarak çikolatalı parmağını yavaş yavaş tabanından ucuna kadar yaladı.

“Hepsi gitti.” Dedi ve Baekhyun’un elini bıraktı.


Baekhyun bu halka açık ortamda yapılmış jest yüzünden utandı.

Chanyeol gözlerini Baekhyun’dan biraz bile çekmeden muzipçe ince kaşığı yalamaya başladı. Çikolata soslu ve dondurmalı cennet gibi tadı olan dudaklarıyla onu öpmek için eğildi.


Baekhyun’un, Chanyeol’ün ne yaptığını algılaması uzun sürmedi.


*Beni çıldırtmaya çalışıyor. Serseri.*


Şimdi yarı yıkılmış olan dondurmanın üzerindeki kirazı diliyle kıvıran ve göz temasını kesmeyen erkek arkadaşına baktı.


*Kötüsün. Sen en kötü tiplerdensin.*


Baekhyun pantolonunda ve gözaltında bir şeylerin öfkeyle seğirdiğini hissediyordu. Kısa bir süre, Chanyeol’ün dondurmanın geri kalanına kasıklarının üzerinde devam etmesi fikri beyninde yankılandı- belindeki azgın yangını söndürmek için.

Alt tarafta devam eden sorun ile ilgili bir şey yapması gerektiğini biliyordu ya da pantolonunda bir çadırla mekanı terk etmek zorunda kalacaktı. Ancak aklına sadece %30 etkili ‘seksi olmayan bir şeyler düşün’ yöntemi geliyordu.

Yine de daha iyi bir fikri yoktu.


Chanyeol’ün annesi gibi giyinmiş olarak hayal etmeye çalıştı fakat bazı hastalıklı nedenlerden dolayı bu fikir ona hitap etmeye başladığından vazgeçti.


Baekhyun nihayetinde, Chanyeol bir çubuk gofreti ısırmaya başlayınca tamamen koptu. Aniden erkek arkadaşı sanki doldurulmuş bir oyuncak ayıymış gibi, süper insan gücüyle solandan dışarı sürükledi.

“Hey, onu bitirecektim.” Chanyeol itiraz etti. Aniden Baekhyun’un onu duvara çarparak, dudaklarına sanki yediği dondurmayı geri istiyormuşçasına yapışmasıyla ölüm sessizliğine bürüdü.

“Baek, ne yap-“

“Fikrimi değiştirdim. Ben de tatlı istiyorum.”

Chanyeol ona gözlerini kırpıştırdı. “Sen de mi dondurma istiyorsun?”

Baekhyun gözlerini devirdi.

“Hayır” dedi sabırsızlıkla dişlerini sıkarak. “Seni.”

Chanyeol’ün gözleri büyüdü.


“Oh.”


Baekhyun’un dairesine geldiklerinde, birbirlerinin vücutlarında olan elleri, cesur dokunuşları ve öpücükleri giderek artıyordu.

“Burada yapalım.” Chanyeol’ü mutfak tezgahına ittiğinde soludu Baekhyun.

“Mutfakta mı?” Chanyeol’ün kaşları çatıldı, dudakları Baekhyun’un çenesi boyunca ilerledi. “Romantizme ne oldu?”

“O lanet dondurma ile bana yaptığın şeylerden sonra romantizm hakkında şikayet etmeye hakkın yok.”

“Tamam, tamam.” Chanyeol onu yatıştırdı. Baekhyun’u-baştan-çıkarma olayının başarıya ulaşması gülmesine engellemeye yardımcı olmuyordu. “Peki ya Kyungsoo?”

“Eminim, bu gece dışarıya gideceğini söylemişti. Her iki durumda da, şu an burada değil, değil mi?”

Baekhyun, Chanyeol’ün başını aşağı çekti ve onu yavaş yavaş öptü.

“Seni istiyorum. Burada, şimdi. Tam durduğun yerde.”

Chanyeol’ün de çok fazla ikna edilmeye ihtiyacı yoktu. Baekhyun’a doğru ve tezgaha karşı eğildi, kalçalarını üzerine iterek, anında pantolonuyla uğraşmaya başladı. Baekhyun’un iç çamaşırı aşağı doğru kaymaya başladı, beklenti dolu nefesleri, aniden ön kapının açılma sesiyle durdu.

Kyungsoo içeri yürüdü ve ikisini gördüğünde tüm uzuvları ölümüne kaskatı kesilip, gözleri inanılmayacak kadar açıldı.

Kırmızı yüzler üzerindeki iki çift göz utanç içinde ona bakıyordu.

Garip sessizlik dayanılmaz olmaya başladı ve Baekhyun kafasının içinde hızlı bir ölüm ya da bir kıyamet için hararetle dua ediyordu.

Sonunda sersemlikten kurtuldu ve iç çamaşırının hala dizlerinde olduğunu fark edip telaşla geri çekti.

“Peki,” dedi Kyungsoo, sonunda diyecek bir şeyler bulduğunda. “Bu çok ilginç. Bir yerlerde bir şeyler yapmam gerektiğini hatırladım da, yaaanii şimdi gidiyorum sanırım.”

Topukları üzerinde döndü ve aceleyle kapıya gitti.

“Kyungsoo, bekle!”

Baekhyun yapabildiği kadar pantolonunu sürükleyerek peşinden gitti.

“Kyungsoo, bunu görmek zorunda kaldığın için gerçekten üzgünüm. Sorun değil, duracağız. Gitmene gerek yok, bu senin de dairen.”

Kyungsoo döndü ve yüzünü ekşitmekten daha iyi olacak bir gülümseme sundu ona.

“Hayır, gerçekten sorun değil. Sen git ve… başladığın şeyi bitir. Şimdi sakıncası yoksa gidip bir sopayla gözlerimi oyup çıkaracağım. Görüşmek üzere!”

O hızlı bir çıkış yaptıktan sonra Chanyeol ve Baekhyun rahat bir nefes aldı.
İki saniye sonra, Kyungsoo tekrar pat diye girerek ikisini de sıçrattı. Açık bir şekilde parmağını onlara uzattı.

“Geri döndüğümde mutfağa bakacağım. Tek bir meni atomu bile bulursam, ikinizin de katili olurum. Katlederim, söylüyorum!”

Dedikten sonra tekrar dışarı çıktı.

Chanyeol kafasını kaşıyarak Baekhyun’a baktı. “Odana gitmemizi ister misin?”

Baekhyun dilini yutmuş gibi yere baktı. “Dürüst olmak gerekirse, isteğimi kaybettim.”

Chanyeol iç çekti. “Eski iyi arkadaşım blueballs* ziyaretime gelecek gibi görünüyor.”

Chanyeol aniden gülmeye başlamadan önce sessiz birkaç dakika geçirdiler.

Baekhyun sonunda kaybetmiş gibi ona baktı. “Bunun nasıl bu kadar komik olduğu konusunda beni aydınlatmak ister misin?”

“Bilmiyorum,” dedi Chanyeol soluk soluğa. “Kapıya yürürkenki yüz ifadesi… Sadece ben…”

Baekhyun gülse mi, ağlasa mı ya da kussa mı emin değildi. En azından şimdi tecrübe ettiği bir şeyler vardı. Her durumda da büyük ihtimal 5 sene de geçse bunu hatırlayıp güleceklerdi.

Zayıf bir gülümseme için kendini zorlayarak başını iki yana salladı.

“Zavallı Kyungsoo…”

***

Bir süre sonra, birlikte kanepede kıvrılmış boktan gece TV showlarına gülüyor ve reklam aralarında koklaşıyorlardı.

“Biraz önceki Kyungsoo fiyaskosu için özür dilerim.” Baekhyun’un midesi hala bu düşünceyle biraz kasılıyordu. Travma yaşamış olan oda arkadaşı hala gelmemişti.

Chanyeol güldü. “Bence özür dilemen gereke kişi o, ben değilim. Ama baksana, unutulmaz bir gece randevusu haline gelmedi mi?”

Baekhyun başını salladı. “Kesinlikle. İyi bir şekilde olmasa da…”

“Peki,” dedi Chanyeol. “Bu nasıl düzeltilir biliyorum sanırım.”

Ellerini Baekhyun’un yüzüne koydu, gözlerine derinliklerine baktı.

“Byun Baekhyun,” yüzünün yanına bir öpücük bırakarak başladı.

“Ben tamamen,” diğer yanağını da öperek devam etti.

“Tamamen,” alnını öptü.

“Delice,” burnunu öptü.

“Aşık oldum sana.” Son olarak Baekhyun’un dudaklarına yumuşak ve tutkulu bir öpücük kondurdu.

Baekhyun şaşkınca ona baktı ama sonra gözlerinin köşeleri kırışmaya başladı ve Chanyeol’ün şimdiye kadar gördüğü en büyük, en parlak, en güzel gülümsemeyi sundu. O kadar güzel görünüyordu ki, uzun boylu çocuğun kalbi gördüğün an neredeyse duracak gibiydi.

“Ben de seni seviyorum Park Chanyeol.”

Baekhyun, Chanyeol’ün boynuna kollarını attı ve aynı tutkuyla geri öpmek için eğildi.

Chanyeol tekrar tekrar ve tekrar Baekhyun’un kulağına “Seni seviyorum” diye fısıldadı, ta ki bu iki kelime, o ses tonuyla aklına kazınana kadar.

“Bunu mümkün olabildiğince çok söylemek istiyorum.” dedi Chanyeol bir öpücük ile birlikte. “Ta ki sen asla unutamayana kadar.”

Baekhyun gülümsedi ve tekrar öpmek için onu yakına çekti.

“Asla unutmayacağım. Ama yine de söylemeye devam edebilirsin.”



*Blueballs konusuna gelirsek… Bu şekilde bir boşalma olmazsa yaklaşık 3 saat süren sıkıcı bir ağrı oluyormuş. Onu oraya nasıl yazsam bilemedim. sdfsadf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder